Spor yazarlarının Fenerbahçe - Dinamo Kiev maçı değerlendirmeleni
Fenerbahçe, sahasında Dinamo Kiev'e uzatmaya giden maçın 114. dakikasında yediği golle 2-1 yenilerek Şampiyonlar Ligi'ne veda etti. Spor yazarları karşılaşmayı değerlerdi.
"Bağırmaktan dilimizde tüy bitti"
Ama golcü yok golcü... Bunu bağırmaktan dilimizde tüy bitti. Yazmaktan parmaklarımız nasır tuttu, klavyemizin tuşları eskidi. Beş yıl önce böyleydi, beş yıl sonra gene böyle... Fenerbahçe’nin adına yakışacak, Fenerbahçe’nin büyüklüğünü taşıyacak, vurduğu gol olacak, saç-baş yoldurmayacak, “Baba” bir golcüsü yok.
Ali Başkan belki de toplamda 100’e yakın transfer yaptı. Keşke üç-beş futbolcu az alsaydı da, onlara verdiği paraları gözünü kırpmadan bu derdi kökünden çözecek bir golcü için harcasaydı. Bunu yapmadı Ali Başkan, belki de yapamadı.
Üstelik, boşa çıksın, bedeli ucuzlasın diye beklersen, kararsızlık ve ekonomik sıkıntılar sonucu geç kalırsan “sona kalan dona kalır” misali iyi adam bulamıyorsun.
"Bir çuval inciri resmen berbat etti"
Buldukların son dakika transferleri olduğu için sezonun en önemli maçlarında oynatamıyorsun. İşte Pedro; aldın oynatamadın. Sonuçta Valencia ile bırakmıştın, Valencia ile başladın. Kaldı ki, Valencia Fenerbahçe‘nin hücumdaki tek umudu gibi göründü. O da penaltıyı kaçırıp bir çuval inciri resmen berbat etti.
Jorge Jesus; büyük hoca, ama Tanrı değil... Biz her yaptığını kutsar olduk. Fenerbahçe kalesine gelmeyen Dinamo Kiev karşısında iki ön stoper Arao ve İsmail Yüksek ile oynadı. İkisi de rakibi bozan oyuncular...
Oysa Fenerbahçe’nin oyunu kuran futbolcuya daha fazla ihtiyacı var. Aarao, sanki yeni Gustavo...
Savunmaya gömülü oynuyor, elbette hocası istediği için... İsmail Yüksek’i ilk defa bu son iki Dinamo maçında izledim.
"Tam bir acemilik"
Fenerbahçe on birinin oyuncusu mu, tartışırım. İkinci sarıdan gördüğü kırmızı kart tam bir acemilikti. Maçın kaderini belirledi. Eğer Jesus kontenjanından oynamayacaklarsa ne Aarao, ne İsmail Yüksek, Crespo’yu asla kesemezler.
Özellikle bu maçta, oyunu kuran, rakip savunmanın arkasına sızan, ceza alanı çevresinden iyi vuran, gole akraba olan, futbolu iki yönlü oynayan Zajc’ın görev yapmasını beklerdim. Geçen yılın en iyisi olan ve sezonu 9 golle kapatan Zajc bu sezon “yok hükmünde...” İnanılır gibi değil...
"Doğru giden bir orta üçlüyü bozmak hocalık marifeti olamaz"
Açıkcası ben Fenerbahçe orta sahasında Crespo, Zajc, Mert Hakan üçlüsünü arıyorum. Doğru giden bir orta üçlüyü bozmak hocalık marifeti olamaz. Gol için çare aranan dakikalarda bile Arda gibi yaratıcı bir futbolcu oyuna giremiyor. Jesus, önceliği kendi aldırdığı futbolculara vermek zorunda değil...
Jesus’un belki de tek doğru hamlesi, çalım sevdası yüzünden aldığı her topu rakibe kaptıran Emre Mor‘u 15 dakika içinde oyundan alması oldu. Emre iyi futbolcu ama bu kafayla zor...
"Yeni bir hayal kırıklığına yelken açıyor gibi..."
Elbette Joshua King... Sanki yeni bir hayal kırıklığına yelken açıyor gibi...
Umarım yanılırım. İrfan Can, direkten dönen frikiğinde kalitesinden süper bir örnek verirken, akan oyunda bu kalitenin kırıntısını gösteremedi.
İtalyan hakem, Fenerbahçe’nin bal gibi golünü yedi. Gol öncesi Valencia’nın faulü yoktu, rakibi dengesiz hareketle topu kaptırmıştı. Irrati önce kararsız kaldı, belki de yardımcılardan uyarı alıp golün üstüne yattı.
Büyük bir golcüyü bir türlü alamazsan, aldığını geç kaldığın için oynatamazsan, bunun sonucu, penaltı dahil yarım düzine gol kaçırırsan, hoca olarak transferini istediğin oyunculara öncelik tanırsan, geçen yıldan iyi giden işleri hocalık egosu ile bozarsan; olacağı budur. Büyük Fenerbahçe taraftarı bu hayal kırıklığını hak etmiyor.
Jesus büyük hoca olabilir ama Tanrı değil...
Uğur Meleke (Hürriyet): 30 Eylül 2008’i yeniden yaşadık
O gün de F.Bahçe favoriydi ama makine düzenindeki D.Kiev kazandı.
Bir hafta önceki maçın sonunda “Bu eşleşme 180 dakikada bitmez” demiştim. Gerçekten de bitmedi. Toplam 210 dakika iki deneyimli hocanın satranç müsabakası gibi geçti. Maalesef sonunda da oyuncu değişikliği hamlelerini doğru yapan Lucescu’nun kazandığı bir satranç müsabakası.
O zamanki hocası Aragones'ti
Fenerbahçe, 2008’de Şampiyonlar Ligi’nde son kez boy gösterdiğinde ben de o sezonu stadyumlardan takip etmiştim; yayıncı kuruluş Star’ın yorumcusuydum. Enteresandır, Alex’li-Roberto Carlos’lu o kaliteli Fenerbahçe’nin de Devler Ligi’nde Kadıköy’deki ilk maçı Dinamo Kiev’le idi. O gün de maçın favorisi Fenerbahçe görünüyordu. O gün de Fenerbahçe’nin hocası Dünya çapındaydı, Luis Aragones daha 3 ay önce İspanya’yı Avrupa şampiyonu yapmıştı. Ancak yine makine düzeninde bir takım olan Dinamo Kiev, 180 dakikanın sonunda Fenerbahçe’ye 1-0’lık üstünlük sağlamıştı.
Serdar Ali Çelikler (HaberTürk): Jesus'un hediyesi
Jorge Jesus gerçekten önemli bir hoca. Takım da bu mevsimde taş gibi fizik gücünde belli ki iyi çalışıyorlar. İlk 30 dakikada da gayet iyi oynadı takım. Amaaa...
-Ama 50 tane transfer yapıyorsanız ve hala umut Serdar Dursun ile Arda Güler'se..
-50 tane transfer yapıyorsanız ve hala stoperde Novak ile oyunu bitiriyorsanız..
-50 tane transfer yapıp hala ve hala 1. santraforunuz yoksa..
-50 tane transfer yapıp hala Valencia penaltıcınızsa..
-Portekizce bilmeyen kimseyi transfer etmiyorsanız..
-Trezeguet ve Weghorst'u reddedip, santrafor almayıp, 3 aydır topa vurmayan zaten yeteneksiz bir adam olan Joshua King'i 2 maçta da direkt 11 başlatıyorsanız..
-İrfan çıktığında o bölgede (sağ iç) kesin oynayamayacak olan Emre Mor'u oyuna alıyorsanız..
-Hatta Emre Mor'un, Bruma'nın Fenerbahçe'nin topçusu olmadığını hala anlamadıysanız..
-Orta ikilide sürekli ve baskılı oynayan 2 altı numaradan genç olan İsmai'in sarı kartı olduğu halde; kırmızı görmesi kuvvetle muhtemelken 2. yarıda HEM DE PORTEKİZCE BİLEN Crespo'yu almıyorsanız... Değil Jorge Jesus, Ancelotti olsanız hatalısınız.
Jesus'a hoop deme zamanı geldi
Transfer sadece hocaya bırakılmaz. Dünyanın hiçbir büyük takımı bu serbestliği bir gün gidecek kişiye vermez. Hele hele 1 yıllık hocaya hiç vermez. Gider santraforu alır, hocasına da "Ben aldım istersen oynatma" der... Guardiola'ya Haaland'ı aldıkları gibi. Sonuçta Jorge Jesus bu... Jesus Christ değil. Kararları da kutsal değil. Jesus'a hoop deme zamanı geldi.
2 sebeple kaybedildi
Bu tur 2 sebeple kaybedildi:
Net bir santraforun alınmamış olması ve İsmail'in kırmızı görme ihtimali barizken devre arasında Emre Mor saçmalığı ile başlayan Jesus'un değişikliklerinin tamamının hatalı olması.
Kiev'in favori olduğunu da transfer sürecinin kötü gittiğini de haftalar önce yazmış birisi olarak kamuoyuna karşı görevimi yapmış biri olarak tekrar söyleyeyim: Transfer süreci derhal canlandırılmalı. Santrafor ve Baba Stoper alınmalı. Yoksa sezon da kaybedilir.
NOT= Her fırsatta "Atatürk'ün kulübü olmakla övünen kulübün, Vladimir Putin tezahüratı yapan densiz ve ahlaksızlar için özür mesajı yayınlaması şarttır. Hatta tespit edilebilirse bu tezahüratı başlatanların kombineleri iptal edilmeli.
Mehmet Demirkol (Fanatik): Çözüm üretemediler
Fenerbahçe’nin maç başındaki pres performansı ilk maçın da ötesindeydi. Pasla çıkmakta her şartta ısrarcı olan Kiev’e 6’lı hatta 7’li bir ekiple zamanlama hatası yapmadan harika bastılar. Gerçek bir güç gösterisiydi. Ama karşılığı gelmedi. Bunda tabii ki iki maçta da özel bir performans gösteren Bushchan’ın önemli bir rolü var. Ancak bu kadar değil. Baskı sonrası topu dinlendirmek, sahip olmak konusu neredeyse hiç gündeme gelmedi. Direkt kaleye inmek istediler. Ferdi ve Osayi çok iyi bindirirken hemen her seferinde santrfor arkası boş kaldı. Sanki Jorge Jesus bunu özellikle ister gibiydi. Arao ve İsmail ikilisi baskı konusunda mükemmeldi. Ama hücum ederken orada ‘Az’ kaldılar. İrfan ve Rossi’nin tersten girişleri az ve yetersiz kaldı. Dolayısıyla hem pas opsiyonu azdı hem de bir hücum sürekliliği yakalanamadı. Rakipten dönenleri hızla etkin hücuma döndürme konusunda eksik kalındı. Bütün omurga değişmişken bu çok anormal değil.
Kiev hakimiyeti...
Ve tabii son vuruş. Bushchan her ne kadar mükemmel olsa da, şut kalitesi yine istenen seviyede değil. Bütün bunlara rağmen İsmail oyundan atılana kadar kesin bir üstünlük vardı. Ondan sonra ise tam bir Kiev hakimiyeti. İsmail çok iyiydi ama her topa final topu gitmenin bu tip sonuçları olabiliyor. Penaltı ve duran top golü psikolojik olarak kazanç ama Kiev’in istediği gibi oyunu genişletmesine çare bulamamak çok üzücü. Bek arkasına/açığına atılan her uzun topun savunmayı afallatmasına bir çözüm bulunamadı. İlk maçta da yazmıştım. Her sil baştan bu tip sonuçları daha mümkün kılıyor. Olgunlaşmaya vakit bulunamıyor.
Ömer Üründül (Sabah): Jorge Jesus’un büyük hataları
Fenerbahçe ilk yarım saat oyunu tamamen karşı alana yıktı. Futbolcular hırslıydı, önde etkili baskı yapıyorlardı. Ancak üçüncü bölgede üretkenlik için gereken aksiyon çok yetersizdi. Valencia, Joshua King birbirlerini tanımadıklarından aralarında olumlu bağlantıyı kuramıyorlardı. Rakip kenarları yardımlaşmalı, iyi kapattığından kanatlar işlemiyordu. Devrenin son 15 dakikasında Dinamo Kiev Fenerbahçe'nin baskısını kırdı. İkinci yarı yine Fenerbahçe atak başladı ama 4 dakika içinde her şey ters yüz oldu. Önce İsmail ikinci sarıdan kırmızı gördü, bana göre hakemin kararı çok ağırdı. Yoruma açık olmaması lazım. Kırmızıdan kısa süre sonra da Dinamo Kiev skor avantajı yakalayınca işler çıkmaza girdi.
"Çok kötü bir teknik direktörlük sınavı verdi"
Fenerbahçe yine oyunu bırakmıyordu, baskıyı sürekli arttırıyordu. Bu sefer Valencia kazanılan penaltıyı kaçırınca moraller de çöktü. Ama futbol bu, belli olmuyor rakibin başarılı kalecisi önemli bir zamanlama hatası yapınca Szalai son dakikada skoru eşitledi. Ancak uzatma çok riskliydi. Bir kişi eksiksin, yorulmuşsun değişiklerle düzen iyice arızaya uğramış, orta sahanın yükü bir tek Crespo'ya kalmış. Uzatmanın tümünde sürekli gol arayan Dinamo Kiev en sonunda aradığını buldu ve turu geçti. Tabii ki Lucescu'yu ve talebelerini zoru başardıkları için kutlamak lazım.
Gelelim Jorge Jesus'a; dün gece çok kötü bir teknik direktörlük sınavı verdi. Fizik gücü çok yetersiz İrfan Can ile ilk yarıyı takıma bir kişi eksik oynattı. Takımın en güçlü ve etkili prescisi genç İsmail, ama sarı kartı olduğundan bence devrede Crespo'yla değiştirmeliydi. Lincoln yerine de takımı tanıyan Zajc'ı almalıydı ki bunlar çok ciddi hatalar.
Faik Çetiner (Fanatik): Futbol sonuç oyunu
Jorge Jesus takımının ilk maçta ortaya koyduğu mücadeleden memnun olmuş ki rövanş oyununa da Polonya’daki 11’le başladı. Kadıköy’deki maç adeta ilk 90 dakikanın kopyası gibiydi. Dinamo Kiev maçı kendi alanında kabul etmiş, garanti pas oyunuyla tempoyu düşürüp, Fenerbahçe’nin açık vermesini kovaladı. Fenerbahçe ise kapanan rakibini genelde ortadan delmeye çalıştı, kenarları fazlaca kullanmadı. İrfan Can’ın direkten dönen topu hem şanssızlık, hem de kırılma anıydı. Bu top gol olsa, maç kolaya dönecekti.
Tartışmasız takımın en iyileri yine iki kanadı savunan, fırsat buldukça hücuma destek veren Osayi ve Ferdi idi. İlk maçta da söylediğimiz gibi becerili ayaklara sahip bir golcün yoksa, kazanmak da kolay olmuyor. Valencia, Rossi, King girdikleri pozisyonlarda hep zoru (!) başarıyorlar. Valencia kazandığı penaltıyı bile kullanamıyor. Jesus’un ilk hamlesi ikinci yarıya başlarken oldu. Nedendir bilinmez İrfan Can’ın yerine Emre Mor’u oyuna aldı. Bu yarının kırılma anı ise İsmail’in gördüğü kırmızı kart idi. Bu kart tamamen, tecrübesizliğin bir ürünüydü. Fizikman güçlü Dinamo Kiev’e karşı 10 kişi oynamak zordu. İlk bölümde Altay’ı hiç rahatsız etmeyen misafir takım ilk organize atağında da golü bulunca maç daha da zora girdi.
Hayaller suya düştü
10 kişiyle penaltı kazandı, bu atışlarda zorlanan Valencia, topu yine kaleciye nişanladı.(Neden atar tartışılır) Sonra Jesus’u seyrettik. Sıkışınca Crespo’yu oyuna aldı. İkinci yarı oyuna aldığı Emre Mor’u dışarı çıkardı. ( Sezon başı piyangosu) Sonra Bruma’yı, Serdar Dursun’u, Lincoln’u sahaya sürdü. Bu yaz boza rağmen, maç biterken gelen Szalai golü, yine herkesi umutlandırdı. Sonrası mı, uzatmalarda Lucescu’nun takımıyla, eksik Fenerbahçe başa çıkamadı ve yine Şampiyonlar Ligi hayali suya düştü. Futbol sonuç oyunu onun için, Jesus’u bırakalım, Lucescu’yu kutlayalım.
Deniz Çoban (Fanatik): Gol iptali hatalı
Deniz Çoban, hakem Massimiliano Irrati’nin Fenerbahçe - Dinamo Kiev maçındaki yönetimini yorumladı:
Maçın İtalyan hakemi Irrati, geçtiğimiz sezon Frankfurt maçında Fenerbahçe lehine tekrarlanması gereken penaltıyı tekrarlatmayarak kural hatası yapmıştı. Fenerbahçe’nin Avrupa Ligi yolculuğu başlarken, temsilcimize çelme takmıştı. Henüz o maçın üzerinden 1 yıl geçmeden, Fenerbahçe’nin bu maçına atanması bence çok doğru değildi. Iratti, bu maçta da üst düzey bir Avrupa hakemi gibi maç yönetemedi. Maçın kaderine direkt etki eden hataları oldu. Faul ve kart standardı hiç yoktu. Fenerbahçe lehine yaptığı iki kritik hata ile temsilcimizin Şampiyonlar Ligi hayalini elinden aldı. Maçın 10. dakikasında Valencia, rakibinden faul yapmadan kazandığı topla ceza sahasına girdi ve yaptığı orta Fenerbahçe’ye golü getirdi. Hakem Irrati, olmayan bir faulü çalarak nizami bir golü iptal etti.
Penaltı kararı doğruydu
Maçın 53. dakikasında İsmail Yüksek, topa kaydı ve sağ ayağının ucuyla da olsa topla oynamayı başardı. Faul olmayan pozisyonda hakem Fenerbahçeli oyuncuyu ikinci sarı kartla oyundan attı. 70. dakikada Valencia’ya ceza sahası içinde yapılan faulü atlamadı ve Fenerbahçe lehine doğru bir penaltı kararı verdi.
Cem Dizdar (Fanatik): Set oynayıp geçtiler!
Maç tahmin edilebilir başladı. İlk 30 dakikada Fenerbahçe tempo yükleyip aradı, Dinamo Kiev savunma boyunu kısa tutup defans arkasında boşluk gözledi. Kiev o boşluğu bulamadı ama Fenerbahçe ilk maçta olduğu gibi iki üç ‘’olabilir pozisyon’’ üretti, olmadı. Arao’nun atak başlangıçlarını organize etmek için stoperlerin arasına girişlerinde hem savunma üçlenerek güvenlik sağlandı hem de Ferdi ile Osayi’nin kenarlara daha rahat yerleşmesi mümkün oldu. Lakin orta saha ile forvet hattı arasındaki bağı kurması beklenen İrfan Can yetersiz kalınca verimlilik de süreklilik de mümkün olamadı. Fenerbahçe orta sahada sayısal olarak üstündü ancak 30’dan sonra Kiev tempoyu aşağı çekince pozisyon fakiri dakikalara mahkum olduk. İkinci yarıya tahmin edilebileceği İrfan’sız başladı Fenerbahçe. Yerine giren Emre Mor bu devrenin ilk ciddi ataklarının içindeyse de orta saha savunmacısı İsmail’in atılması denklemi değiştirdi.
Temasa yeltenmedi!
Savunma için daha yüksek efor gerekiyordu ama gol öncesi yapılan onca Kiev pası sırasında Fenerbahçeli tek bir oyuncu bile temasa yeltenmedi! Düşündüm; ‘’Acaba maç öncesi yaşanan faul polemiğinin etkisinde mi kaldılar?’’. Eksik Fenerbahçe gol sonrası dağınıklığı toparlayamayınca Jesus, yeni oyuncularla yeni bir plana geçti ve o ara Emre Mor yine kenara alındı. Yine de akan oyundan gol zor görünüyordu artık seçenek duran toptu, uzatmaya götüren gol de oradan geldi. Maçın büyük bölümünde pas yaptığı için zinde kalan Kiev, uzatmada da stilini koruyup tehlikeler yaratmayı sürdürdü. Attıkları ilk goldeki gibi yine pasla yarattıkları alanları doğru kullanıp tıpkı hentboldeki gibi sürekli set oynayarak ikinci golü de bulup turu geçtiler.