'TFF, FFP kurallarını bire bir olarak tüm kulüplere uygulamalı'
UEFA'nın Finansal Fair Play (FFP) kuralları çerçevesinde Avrupa kupalarına katılan ekiplerin mali durumunu yakından takip etmesi, kulüplerin transferde rahat hareket etmesinin önüne geçiyor.
UEFA'nın Finansal Fair Play (FFP) kuralları çerçevesinde Avrupa kupalarına katılan ekiplerin mali durumunu yakından takip etmesi, kulüplerin transferde rahat hareket etmesinin önüne geçiyor.
Spor Toto Süper Lig'in önde gelen kulüpleri Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın UEFA denetlemesi altında bulunması, bu takımların transfer çalışmalarına da büyük etki yaptı.
UEFA ile yeni bir anlaşmaya giden son lig şampiyonu Galatasaray, şu ana kadar bonservisi elinde bulunan Muğdat Çelik'i renklerine katıp, Japon futbolcu Yuto Nagatomo'nun bonservisin alırken, Nijeryalı oyuncu Henry Onyekuru'yu ise kiralama yoluna gitti.
Genç oyunculara yönelen Fenerbahçe ise Berke Özer, Barış Alıcı ve Ferdi Kadıoğlu'nu renklerine katıp, henüz önemli isime imza attıramadı.
Bu süreçte Beşiktaş da genç oyuncular Dorukhan Toköz ile Güven Yalçın'ı renklerine bağladı.
Yapılan anlaşmalar çerçevesinde UEFA, kulüplerin transferlerini, elde ettiği bonservis geliri kadar bonservis ödeyebilir, takım bütçesi belli bir rakamı aşamaz veya yıllık gelirine göre belli bir oranda harcama yapabilir şeklinde kıstaslarla sınırlama altına alıyor.
Alkin: "UEFA'nın bu kuralları koymasının bir sebebi var"
Eski Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Genel Sekreteri Prof. Dr. Emre Alkin, UEFA FFP kurallarının futbola yansımalarıyla ilgili AA'ya açıklamalarda bulundu.
Şu an Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı olan ekonomist Emre Alkin, Türkiye'de kulüp bütçelerinin sürekli açık verdiğine dikkati çekerek, "UEFA'nın bu kuralları koymasının bir sebebi var. Futbol bir eğlence ve gösteri organizasyonu. Organizasyona dahil olan kulüplerin mali yapıları, eğer tam bu eğlencenin ortasında bozulur ve devam edilemez noktaya gelirse, hem UEFA'nın hem de Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi organizasyonlarının marka değerini düşürecek. UEFA, futbolun devamını sağlamayı ve marka değerini korumayı amaçlıyor. Sadece Türkiye'de değil tüm Avrupa'da kulüplerin önemli bir bölümünün mali durumu sorunlu." diye konuştu.
Futbolda mali disiplinin ne kadar önemli olduğunun UEFA tarafından iyi bilindiğini aktaran Alkin, "Henüz bu kuralların olmadığı dönemde, İngiltere, İtalya, İspanya, Fransa gibi ülkelerde kulüplerin ciddi bir bütçe genişleme operasyonu vardı. Bazı kulüpler, büyük bütçeleriyle o kadar yüksek rakamlı transferler yaptılar ki futbolun üzerinde hegemonya oluşturdular. Türkiye gibi ülkelerin kulüpleri ise onlarla rekabet edebilmek için büyük paralar harcamak zorunda kaldılar. Bu noktada da kısır döngü başladı. Devasa kar üreten ticari müesseselere karşı Avrupa'da yer edinmeye çalıştık. Bu da mümkün değil." ifadelerini kullandı.
Dernek statüsünde kurulan kulüplerin yavaş yavaş şirketleşmeye geçtiğini hatırlatan Emre Alkin, artık geleceğe dönük ekonomik planların olmazsa olmaz hale geldiğine vurgulayarak, "Gelir gider dengesinin sağlanması en önemli konu. Kulüplerimiz artık ayaklarını yorganlarına göre uzatacaklar ve 'Biz bu zararı seneler itibarıyla küçülteceğiz, belirtilmiş olan gelirimiz neyse, o kadar gider yapacağız, biriken borçları eritip, temiz bir sayfa açacağız.' demeleri lazım. Bunun için de topyekün mücadeleye başlamanız lazım." değerlendirmesinde bulundu.
FFP kurallarının sadece Avrupa kupalarına katılan takımlar için uygulanmasını haksız rekabet olarak gördüğünü dile getiren Alkin, "Benim TFF'den ricam, FFP kurallarını bire bir olarak tüm kulüplere uygulamalarıdır. Bununla ilgili uyarıları ve cezaları da hiç geciktirmeden vermeleridir. Bu mücadelede taraflar arasında eşitliği sağlamazlarsa, kulüpler arasında haksız rekabet oluşur. Türkiye'de mevcut kurallar esnek uygulanıyor. 'Kimseye ayıp olmasın, camiaları karşımıza almayalım' diyerek uygulanan kriterlerin bir anlamı yok. Bıçak kemiğe dayandığında uygulanan kriterlerin kimseye faydası olmaz." şeklinde konuştu.
"Riskleri sürekli kulüp alıyor, oyuncu ise risk almıyor"
Emre Alkin, Türkiye'deki kulüplerin bilançolarında ciddi döviz borcunun görüldüğünü anlatırken, riskin sadece kulüpler üzerinde olduğunu belirtti.
Yerli oyuncular dahil tüm futbolcuların döviz cinsinden kontrat yapmak istediğini kaydeden Alkin, "Kulüpler Birliği Vakfı'nın bu kontratlarla ilgili bir düzenlemeye gitmesi lazım. Oyuncuyla döviz cinsinden de kontrat yapılsa dahi, belli bir kur üzerinden sabitlenmeli. Özellikle Türk oyuncularla döviz cinsinden kontrattan vazgeçilmesi lazım. Riskleri sürekli kulüp alıyor, oyuncu ise risk almıyor. En önemli yük futbolcu alacakları. Yaşanan gecikmeler nedeniyle de transfer yasakları ve men cezaları geliyor. Kulüplerin, TFF'ye verdikleri bilançoları dahilinde harcama yapmaları gerekiyor." açıklamasını yaptı.
"Kulüp yönetmek, şirket yönetmeye benzemez"
"Kulüp yönetmek kolay bir iş değil, şirket yönetmeye benzemez." ifadelerini kullanan Emre Alkin, şunları söyledi:
"Şirketler kar amacı güder. Kulüplerde ise kar amacı ilk sırada değil. Burada görev yapan profesyonellerin mutlaka liyakat sahibi olması lazım. Yine kulüpleri yönetmeye talip olanlarda da bazı kriterler aranmalı. Yönetimlere, konularında uzman, icracı üyeler alınmalı. Finans ve spor hukuku konularında uzman, çok ciddi uluslararası kurumlarda tecrübe sahibi isimler olması gerekir. Ayrıca kulüp yönetimine talip olanlar tek başına yönetemez. Bunun denetlemesi çok önemli ve bu konuda eksik var. FFP kuralları kötü bir şey değil. Tek tersliği, bazıları arayı açtıktan sonra ortaya kondu. Bu konuda, 'Bazıları arayı daha fazla açsın diye mi kondu?' şeklinde insanın içinden kuşku geçiyor. Ancak UEFA, kulüpler arasında bir ayrım gözetmediğini uygulamalarında gösterdi. Sıkıntılı bir süreç olmasına rağmen, büyük fayda getirdiğine inanıyorum. Ben 3,5 sene UEFA Pazarlama Komitesi'nde üyelik yaptım. Orada da çok tartıştık. Ancak nimetlerinin külfetlerinden fazla olduğunu gördük."
"UEFA, mevcut durumun sürdürülemez olduğunu gördü"
UEFA FFP kurallarının futbolun devamlılığı açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Alkin, "Eğer FFP kuralları çıkmasaydı, sadece Türkiye'deki değil, Avrupa'daki kulüplerin yüzde 90'ı bu durumu sürdüremezdi. UEFA, mevcut durumun sürdürülemez olduğunu gördü ve bu kuralları koymak durumunda kaldı. Ciddi de çalıştılar. UEFA'yı tebrik ediyorum. Zamanlaması konusunda itirazlar var ama bir gün başlayacaktı." şeklinde görüş belirtti.
Emre Alkin, FFP kurallarının kulüp yöneticilerinin elini rahatladığını savunurken, "FFP kuralları aslında kulüp yönetimlerine nefes aldırdı. Caimadan ve taraftarlardan gelen baskılara karşı kulüp yönetimlerinin artık söyleyeceği bir cümle var. 'Haklısınız. İyi transferler yapıp, para harcamamızı istiyorsunuz ama FFP kuralları var.' deniyor. Yöneticilere büyük moral verdi aslında. Sürekli olarak taraftar ve delege baskısı vardı." diyerek sözlerini tamamladı.