TFF yerel kalmayı seçti
TFF Yönetim Kurulu neden Serdar Tatlı’yı seçmişti? TFF, kişiliğine söylenecek hiçbir şey bulunmayan ama çağın epey gerisinde kalmış dünya ve Avrupa futboluna adapte olması çok mümkün olmayan Serdar Tatlı ve yaşı bayağı ileri seviyedeki Kurul üyelerini neden seçti? MHK’nin işi neden zorlaşacak? İşte detaylar...
Peki, TFF’nin futbolu adeta sabote edercesine 21 takıma çıkarttığı Süper Lig’in normalden çok daha zor geçmesinin kesin olduğu 2020/21 sezonu öncesinde MHK Başkanlığı’na kim atanacaktı? Üyeler kimlerden oluşacaktı? Gelen MHK ülke ve dünya futbolunun gerekliliklerini yerine getirecek düzeyde insanlardan oluşacak mıydı?
Bu sorunların ardından açıklanan karar ne yazık ki başlı başına bir hayal kırıklığı oldu. TFF tamamen yerel kalmayı seçmiş ve bu çağın hakemliği ile alakası olmayan ve yaş ortalaması bayağı yüksek başkan ve kurul üyelerini göreve getirmişti.
TFF tarafından açıklanan Yeni MHK, yaş ortalaması 62,4 olan şu başkan ve üyelerden oluşuyordu.
Serdar Tatlı (55), Metin Tokat (60), Erol Ersoy (58), Kadir Tozlu (63), Mahmut Çetiner (73), Mustafa Kamil Abitoğlu (50), Hikmet Öksüzoğlu (66), Ahmet Erdoğan (71) ve Nedim Göklü (66)
(Yazının bu bölümünde öncelikle MHK Başkanı Serdar Tatlı ve kurul üyelerinin kişilikleriyle ilgili en ufak bir sorun olmadığını ve yapacağım yorumların tamamıyla mesleki ve çağdaş normları kıstas alacağını belirtmeliyim)
Neden Serdar Tatlı?
TFF Yönetim Kurulu neden Serdar Tatlı’yı seçmişti?
FIFA Kokardı takmamış, hiçbir UEFA veya FIFA seminerine, eğitimine katılmamış, telsiz kulaklık dahi kullanmamış, VAR konusuna zaten çok uzak ayrıca lisan bilmeyen Tatlı, 1992/93 sezonunda başlayan 2005/06 sezonunda tamamlanan kariyerinde 162 maç yönetmiş. (Kaynak: Maçkolik)
TFF, kişiliğine söylenecek hiçbir şey bulunmayan ama çağın epey gerisinde kalmış dünya ve Avrupa futboluna adapte olması çok mümkün olmayan Serdar Tatlı ve yaşı bayağı ileri seviyedeki Kurul üyelerini neden seçti? Bunu çok kimse anlayamasa da gelin 2 Temmuz 2019 günü NTVdijital’de yayınlanan Murat Kosova’nın sunduğu Rıdvan Dilmen’in yorumladığı Futbol Net programına bir göz atalım. 18 ile 25. Dakikalar arasına. O tarihte Nihat Özdemir TFF Başkanı seçilmiş ve yeni bir MHK oluşturmak için çalışıyor. Dilmen yayında Nihat Özdemir ile MHK konusunda yaptığı sohbeti aktarırken Özdemir’in Zekeriya Alp’i düşündüğünü belirtiyor. Ancak çok sevdiği bir kişi olan Serdar Tatlı üzerine “daha önceden de tecrübesi olduğu için acaba değerlendirilebilir mi” diye sohbette konuşulduğunu ancak işin başka boyutlara gittiğini görerek Tatlı’yı arayıp “aman hocam sen benim dostumsun, ben Türk futbolunun sağlığı için sana çok güveniyorum yine de bir teklif gelirse bu işe sakın hiç bulaşma” dediğini anlatıyor. İşlerin hangi noktaya varacağını açıklamayan Dilmen, Özdemir’e de Türk sporu için herkes gibi birini önerdiğini ifade ediyor.
Zekice bir hamle değil mi? O gün gerçekleşmesi pek mümkün olmayan ama tohumları bugünler için ekilen Serdar Tatlı ismi. Rıdvan Dilmen’in Serdar Tatlı’yı sevmesinde arasının iyi olmasında hiçbir sakınca yok. Ama kendisi gibi futbolun içinden gelen dünya futbolunu takip ettiğini bildiğim Rıdvan Hoca, bu kadar vasıfsız bir MHK Başkanını neden ister. Zekeriya Alp’in istifasının ardından göreve Serdar Tatlı’nın gelmesi bu bağlamda manidar değil midir?
Burada hemen AİHM’in TFF çatısı altındaki kurulların bağımsız olmadığı hakkındaki kararını düşünmemek elde değil. Çünkü genel kurulda üyeler tarafından seçilmesi gereken çeşitli kurulların üye seçiminde anlaşılan o ki birçok insanın önerileri de dikkate alınıyor. Yoksa Rıdvan Dilmen de kendi düşündüğü ismi öneremezdi.
Şunu herkes iyi biliyor ki, Avrupa’da özellikle de büyük futbol ülkelerinde tüm hakem kurulu başkanları eski elit veya 1. Kategori hakemlerden seçiliyor. Yani çok sayıda FIFA ve UEFA seminerine, eğitimine katılmış, maçlar yönetmiş, lisan bilen ve herhangi bir uluslararası toplantıya gittiğinde çok sayıda insanla tanıştığı için selamlaşan, sohbet eden kişilerden. Çünkü FIFA ve UEFA eğitimlerine yalnızca elit ve 1. Kategori hakemleri çağırılır diğerleri uluslararası eğitimlerini gönderilen kitlerden alırken sınavları yaşadıkları ülkelerde yapılır. A Milli maçlara ve Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve diğer büyük turnuvalarda da sadece Elit ve 1. Kategori FIFA hakemleri görev alır ve tüm eğitimlere, seminerlere de beraber giderler.
Kısaca Türkiye’nin MHK Başkanı profili artık Cüneyt Çakır’dır, Bülent Yıldırım’dır.
Süper Lig’in 21 takıma çıkması zaten sıkışık olan takvimin daha da sıkışması MHK’nin işini çok daha zorlaştıracak. Pandemi sürecinde pozitif testler veya sakatlıklar olduğunda hakemler eksilecek bu da artan maç sayısında daha az tecrübeli hakemlere yönelmeyi gerektirecek ve bununla birlikte baskıyla hatalar daha da çoğalacak. Dinamizm ve sağlıklı bir organizasyon yapısından uzak olacağını düşündüğüm bu Kurul’un böyle bir kaos ortamında bu işi nasıl idare edeceği meçhul. Ama tavsiye edenlerin herhalde bir çözümü de vardır.