TFF’den sessiz sedasız yılın transferi! Hocaların hocası eğitimde
Türkiye Futbol Federasyonu’nda danışman olarak görev yapan ve hokeyde dünya ve Avrupa şampiyonluğu yaşayan eğitimci Bernhard Peters, Ajansspor’a konuştu.
Hamit Altıntop’tan antrenörlere çağrı
İlk toplantının açılışında Ümit Milli Takım ve Genç Milli Takımlardan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Hamit Altıntop bir konuşma yapmış ve "Genç Milli Takım antrenörleri bizim için çok değerlisiniz. Bu çalışma grubu toplantılarımız belirli periyodlarla yapılmaya devam edecek. Sürekli iletişim içinde olacağız. Amacımız, Türk futbolunu en üst noktaya, en tepeye çıkarmak. Sizlerde Türk futbolunun en önemli parçalarısınız" sözleriyle antrenörlere seslenmişti.
Haberin son bölümünde yer alan şu cümle ise dikkat çekiciydi. “Teorik çalışmaların yanında saha uygulamalarının da yapılacağı çalışma grubu toplantısına, antrenör danışmanı Bernhard Peters ve Levent Sürme eğitimci olarak destek veriyor” deniyordu.
Dikkat çekici isim: Bernhard Peters
Özellikle Bernhard Peters ismi benim adıma çok dikkat çekiciydi. Çünkü Alman olan Peters, Almanya’da antrenörler dünyasında ismi çok bilinen çok değerli bir eğitimci ve bana göre ülkemiz futboluna değer katacak bir isim. Onun burada eğitimlerde yer almasında Hamit Altıntop’un Almanya bağlantısından kaynaklandığından neredeyse emindim.
Nitekim hem merakımı gidermek hem de Bernahrd Peters gibi aslında hokey geçmişi olan daha sonra futbola geçiş yapan önemli bir spor figürü ile röportaj yapabilmek amacıyla kendisine ulaştım. Röportaj isteğimi geri çevirmeyen Peters, ile ilginizi çekeceğini düşündüğüm röportajı gerçekleştirdim.
Bernhard Peters kimdir?
1960 yılında Kuzey Ren Vestfalya Eyaletinde dünyaya gelen Peters, 8 yaşında hokey oynamaya başladı. 10 yaşında doğduğu kasaba Rheine’nin hokey takımında kariyer başlangıcını yaptı. 1978 yılında liseyi bitirdikten sonra Köln Spor Yüksek Okulu’na girdi. Daha sonra da 1982’de yine Köln’deki Antrenör Akademisi’nde öğrenim gördü.
Hemen 1 yıl sonra CHTC Krefeld kulübünde sportif direktörlük görevine başlayan Peters, 1985’de Almanya Hokey Federasyonu’nda göreve başladı ve 2000 yılına kadar tam 15 yıl boyunca Alman U21 genç kızlar ve U21 genç erkekler takımlarında antrenör olarak çalıştı. Bu dönemde Dünya ve Avrupa şampiyonluklarının yanında çok sayıda ikincilik ve üçüncülük dereceleri aldı.
Almanya Hokey Federasyonu bu başarıların ardından Peters’i Erkek A Milli Takımı antrenörlüğüne getirdi. 2000-2006 yılları arasında hem salon hem de saha hokeyinde çok sayıda başarı elde eden Bernhard Peters, hem salonda hem de sahada dünya ve Avrupa şampiyonlukları elde ederken Atina Olimpiyat Oyunları’nda bronz madalya kazandı.
Alman spor insanı 2006 yılında ise futbola geçiş yaparak o dönem 4. Lig’de yer alan Hoffenheim’da futbol ve yetenek gelişim direktörü olurken Almanya Futbol Federasyonu’nda da Spor Yeterlilik Kurulu’nda danışmanlık görevinde bulundu. Bernhard Peters 2014 yılında ise 4 yıl boyunca görev yaptığı Hamburg kulübüne transfer oldu.
Dünya ve Avrupa şampiyonluğu yaşadı
Peki Alman eğitimci TFF’de ne yapacak. Gelin bu ve diğer soruların cevaplarını onun kendi beyanlarından okuyalım.
Hüseyin Özkök: Hokey oynamaya nasıl başladınız?
Bernhard Peters: Sekiz yaşındayken doğduğum kasabanın takımı Rheine’de. Takımın antrenmanları ve maçlar beni başından beri çok etkilemişti.
HÖ: Hokey sporunda dünya ve Avrupa şampiyonlukları yaşadınız. Bize hokeyli yıllarınızı biraz anlatabilir misiniz?
BP: Antrenör olmak, ki hala öyle, benim tutkum. Bir oyun fikrinin geliştirilmesi ve buna imza atmak, bir takımı iyi lider karakterlerle güçlendirmek ve kişiliklerinin sahada yükselmesini sağlamak, bunlar benim için çok önemli. Büyük bir enerjiyle takım ve her bir oyuncuyu iyi analiz ederek ve detaya inerek durmadan çalışarak çok yüksek düzeyde takımları kendi açık imzamla oluşturdum.
Önce Batı Almanya’da daha sonra da Federal Almanya’da. Sonra da hedefim Avrupa ve dünyanın en iyi takımlarını yaratmak oldu. Bunu da çok yoğun ve büyük bir azmin yanında duygulara önem veren yönetim ile detaylı planlama ve iyi antrenman arasındaki dengeyi iyi kurarak gerçekleştirdim.
Hokeyle futbolun ortak yanları
HÖ: Hokey ile futbol arasında gol atmak dışında hangi ortak yanlar var?
BP: İki oyun da aşağı yukarı aynı ölçülerde 11’e 11 oynanıyor. Oyun kurmada taktik, kanat oyunu, savunmada yerleşme düzeni, kısaca hokey ve futbol arasında çok sayıda benzerlikler var. Oyunun yapısı, ikili mücadeleler de benzerlikle taşıyor. İki oyunu 40 yıldır sürekli olarak karşılaştırıyorum.
HÖ: Bir futbol antrenörü hokey takımı çalıştırabilir mi?
BP: Evet iki taraftaki antrenörler bunu yapabilir. Ama çok nadir görülen bir durum.
Klinsman onu istedi ama…
HÖ: Siz futbola geçiş yapmadan önde 2006 Dünya Kupası öncesinde Jürgen Klinsmann sizi DFB’ye Sportif Direktör olarak önermişti. Ancak bunu kabul ettiremedi. Klinsmann sizi neden istedi? İstediği neden gerçekleşmedi?
BP: 2004’den itibaren Jürgen Klinsmann ve ekibi ile çok yakın görüş alışverişinde bulunduk. Kendisi benim sporcu gelişimiyle takım yönetimi konusundaki tecrübelerimi aktarmamı istedi.
Oyun analizleri, video eğitimi yönetimi, spor psikolojisi danışmanlığı, atletik konseptler ve performans tanısı vs. Jürgen ve Oliver Bierhoff, benim DFB’de Sportif Direktör olarak performansa dayalı bir sportif yapılanmayı daha iyi duruma getirmemi istiyorlardı. Ancak DFB Yönetiminin bir bölümü bunu uygun görmedi. O dönem DFB’de henüz bir sportif direktör görev almamıştı ve çoğu bir antrenör ile sportif direktörün görevleri arasındaki ayrımı bilmiyordu. Ancak bu bir yerde benim şansım oldu. Çünkü daha sonra Hoffenhiem’a gittim.
“Yeniden bir yapı oluşturduk”
HÖ: 2006 Hokey Dünya Kupası’nı kazandıktan sonra futbola geçiş yaptınız ve Hoffenheim’da yetenek gelişim direktörü olarak göreve başladınız. Bu nasıl oldu da futbol sizin gibi bir hokey antrenörüne sahip olmak istedi?
BP: Belirttiğim gibi Jürgen Klinsmann ve Oliver Bierhoff ile bir çalışma yapmıştık. Hemen ardından Dietmar Hopp (Hoffenheim’ın sahibi) Ralf Rangnick ve beni bir proje kapsamında Hoffenheim’a kazandırdı. Özellikle Ralf Rangnick beni Hoffenheim projesinde mutlaka ekibinde görmek istedi. 2006’da 3. Lig’de oynuyorduk ve birlikte bizi Bundesliga’ya ulaştıracak bir planımız vardı. Birlikte çok iyi bir ekiple akademiden profesyonel takıma, stadyumdan antrenman merkezlerine kadar tüm yapıyı yeniden oluşturduk. Harika bir dönemdi. Bunu 8 yıl boyunca çok yoğun bir şekilde Hoffenheim’da yaşadım. 3-4 yıl içinde Hoffenheim’ın başarı hikayesi kendini göstermeye başladı.
‘Net bir planınız olmalı’
HÖ: Bir taktik uzmanı olarak tanınıyorsunuz. Sizin için disiplin ve fitnes çok önemli. Bize, taktik, disiplin ve fitnesin önemini anlatabilir misiniz?
BP: Başarı için birçok yapı taşını elinizde bulundurmanız lazım. Bu saydıklarınız da başarı için kesinlikle en önemli olanları. Bunun yanında çok net bir planınız olmalı. Oyuncuların aktif olarak içinde olacağı ve sorumluluk alacağı birinci sınıf pozitif bir atmosfer yaratmak gerekiyor.
Antrenör adaylarına ne öğretiyor?
HÖ: Ünlü Hennes Weisweiler Akademisi’nde antrenör de eğitiyorsunuz. Bu antrenör adayları sizden neler öğreniyorlar?
BP: Onlara antrenörlük becerilerini geliştirmeleri için takımların yönetimi, takım gelişimi, iletişim ve antrenman yönetimi ile maç sürecinin yönetilmesi, bunun yanında oyuncularla video çalışması, antrenman sahasında modern antrenman metotları, taktik kararlar, hücum futbolu prensipleri ve oyuncuların bulunması gereken spesifik alanlar konusunda eğitim veriyorum. Oyun üzerine alıştırma değil sıkı çalışma yapılması gerekiyor.
HÖ: 4 yıl süreyle Hamburg’da çalıştınız. Oradaki süreç nasıldı?
BP: Bu sürede belirlediğimiz çok sayıda hedefimize çabuk şekilde ulaştık. Hatta Hoffenihem’dan da daha hızlı oldu. Benim görevim herkesin uyacağı bir oyun ve eğitim felsefesi, iyi temellere oturtulmuş doğru yetenek keşfi, antrenör eğitimi ve gelişimi ile HSV Akademi’de performansa dayalı bir yapı yerleştirmekti. Ayrıldığımda kulübün U21’e kadar tüm genç takımları kendi liglerinde hep yukarıda idiler.
ABD’de 2 yıl sonrasına hazırlık
HÖ: Ağustos 2020’den beri 2 yıl sonra MLS’de oynamaya başlayacak ABD ekibi St. Louis City’de danışman olarak görev yapıyorsunuz. Orada sizden neler bekleniyor?
BP: Bu takım MLS için tamamen yeni kurulan bir takım. Sportif Direktör Alman Lutz Pfannenstil ile birlikte kulübün ve akademisinin futbolda kendi değerlerini belirleyip yeni bir kimlik ortaya çıkartıyoruz.
Ayrıca çocuklar için toplumsal bir program geliştirirken kulübün akademisinin en iyisi olması için bir mimarlık ekibi ile tüm yapılanma için çalışıyoruz. Bu konuda hem Hoffenhiem hem de Hamburg’dan geniş tecrübeye sahibim. Kulübe doğru takımlar yaratmak için doğru antrenörleri kulübe kazandırıp onlara kulübün oyun felsefesini aşılayıp 2023’e hazırlıyoruz.
‘Hamit Altıntop ile çok iyi bir iletişimimiz var’
HÖ: Siz kısa süreden beri Türkiye Futbol Federasyonu’nda da danışman olarak görev yapıyorsunuz. Bu nasıl gelişti? Bildiğim kadarıyla Yönetim Kurulu Üyesi Hamit Altıntop sizi istemiş.
BP: Hamit Altıntop ile çok iyi bir iletişimimiz var. Kendisi federasyonda çok şeyi harekete geçirmek eğitim çalışmalarını ve yetenek gelişimini iyileştirmek istiyor. Beni daha önce Leipzig’de antrenörlük yapan çok dikkat çekici bir kişi olan Levent Sürme ile birlikte bir çalışma grubuna davet etti. Levent’le milli takımlarda görev yapan antrenörlere TFF’nin istediği oyun felsefesi ve antrenman konseptlerini teorik ve pratikte aşılamak için çalışıyoruz.
HÖ: Bu danışmanlığınız ne kadar sürecek?
BP: Şu ana kadar birkaç çalışma grubu gerçekleştirdik. Gelecekte neler yapabileceğimiz konusunda görüşmelerimiz sürüyor.
Türk futbolunu ne kadar tanıyor?
HÖ: Türk futbolunu ne kadar tanıyorsunuz?
BP: Buradaki futbolu biraz biliyorum ama çok sayıda Almanya-Türkiye geçmişi olan antrenör ve oyuncuyu tanıyorum. Mesela Tayfun Korkut, Christoph Daum, Eddy (Erdinç) Sözer ve daha birçok kişi. Hepsiyle tecrübeleri üzerine görüşmeler yaptım.
HÖ: Buradaki alt yapı çalışmalarını nasıl buldunuz?
BP: Burada çok sayıda çok iyi yetenekler var. Ben bazı U Milli Takımlarıyla ilgili bir şeyler söyleyebilirim. Bunlarda çok yetenekli, mükemmel olarak niteleyeceğim oyuncular var ancak bunların futbolcu ve karakter olarak çok net yapılandırılmış bir gelişim yolundan gitmeleri gerekiyor. Yetenekli oyunculuktan üst düzey oyunculuğa geçiş sonuçlarına katlanılması gereken çok zorlu ve engebeli bir yol.
“Türkiye’de antrenör eğitiminde yapılandırma gerekiyor”
HÖ: Türkiye’deki antrenör eğitimi için değerlendirmeniz ne?
BP: Şu an için bu konuda bir şey söylemem mümkün değil. TFF’nin çocuk futbolundan başlayarak yetenek ve antrenör eğitimini birlikte yapılandırması gerekiyor.
Süper Lig’in kalitesi nasıl yükselir?
HÖ: Süper Lig’in futbol kalitesi çok düşük. Kalite nasıl yükseltilebilir?
BP: Büyük liglerdeki takımlarla karşılaştırdığınızda gelişim için çok sayıda yapı taşı var. Yeteneklerin profesyonel takımların genç takımlarındaki gelişimi, antrenörlerin kendilerini geliştirmeleri, akademilerin eğitmenlerinin yapılandırılması, teknik direktörlerin sürekli gelişiminin sağlanması ve diğer uzmanların eğitimleri. Bunlar sağlandığında ara kapanmaya başlayabilir.
Bunun için bütün alanlarda orta vadeli sistemli ve açık hedeflerin belirlendiği bir plan gerekir. Bunun için içerik yeterliliği ve direktörlerin yönetim yeterliliği gerekir. Ayrıca akademideki eğitimle de sürekli bağlantı içinde olmalıdır. Bununla birlikte kulüp çok net bir kimlik ve aidiyet hisseden oyuncu figürleri ortaya çıkartır. Taraftarlar ve sponsorlar bunlar sempati duyar ve kendilerini kulüple özdeşleştirir.
“Yanıltıcı hareketleri hakemler değil antrenörler cezalandırılmalı”
HÖ: Türkiye’de çok sayıda yerli-yabancı oyuncu hakemi aldatmaya yönelik hareketler yapıyor. Bu da oyunun çok sık kesilmesine neden oluyor. Bunun önüne nasıl geçilebilir?
BP: Bu tip oyuncuları sadece hakemler değil onlarla birlikte antrenörler de cezalandırmalı. Bu oyuna ait bir şey değil. Antrenörler fair-play değerlerini çok net şekilde kendileri de hissetmeli ve bunu oyuncularından talep etmelidir. Yoksa bunun önün geçmek zor. Hakemlere yapılan sürekli itirazlar konusunda da aynı şeyler söylenebilir.
“Kısıtlamalara sıcak bakmıyorum”
HÖ: Türkiye’de uzun yıllardan bu yana yabancı sayısı konusunda süren bir tartışma var. Bazıları yabancı serbest olsun derken bir kısım da çok sayıda yabancının Türk oyuncuların gelişimine engel olduğu iddiasındalar. Şu anda bu sayı 28 kişilik kadroda 14. Bu konuda ne düşünüyorsunuz. Çok sayıda yabancı oyuncu yetiştirmenin önünde engel mi?
BP: Ben böyle kısıtlamalara sıcak bakmıyorum. Önemli olan kulüplerde akademilerle profesyonel şubenin çok sıkı şekilde birlikte çalışması. Bununla birlikte içeride yetişen yetenekler ile yabancılar dahil dışarıdan gelen oyuncular arasında bir rekabet oluşur. Birinci sınıf bir eğitimin ardından çok açık bir kulüp aidiyeti ile birlikte iyi performans gösteren oyuncular kulüplerinin profesyonel takımında oynama şansı elde etmelidirler. Bunun için akademilerde çok iyi bir eğitim sistemi kurmak şarttır. Böylece her kulüp kendi yetiştirdiği oyuncularla birlikte bambaşka bir kimlik kazanır.