TFF’ye açık çağrı: Bu rezilliğe son verin!
Türkiye'de herkesin başarısızlığını örtmek için günah keçisi olarak kullandığı hakemler, her maça büyük baskı altında çıkıyor. İsimleri açıklanır açıklanmaz, sosyal medyadan başlayan etki altına alma tacizleri, sahada teknik heyet ve futbolcularla sürüyor. Almanya, bu tür tacizlere karşı korumak için hakemlere yetki veriyor. Özetle "Sana işini yaptırmayanı düşünmede at" diyor. TFF de bu yönde adım atmalı.
Hüseyin Özkök
Hakemler... Başarısızlıklarda işaret parmaklarının anında üzerlerine döndüğü futbolun yalnız insanları. Mutlaka onların da hataları yetersizlikleri var. Bunu inkar etmek safdillik olur. Ama Türk futbolunda giderek önüne geçilmez bir hal alan bir durum tespitini de yapmamız gerekiyor.
Hakemler, hiç maruz kalmadıkları şekilde baskı altına alınıyor üzerlerinden adeta silindirle geçiliyor. Bu baskı artık medya, yönetici, tribün baskısını da aşarak sahaya kadar indi. Bu baskının da baş aktörleri futbolcular. Sahadaki hatta yedek kulübesindeki oyuncular özellikle de bu sezon hakemleri inanılmaz derecede baskı altına almaya başladı. En ufak bir taç atışında bile itiraz etmek, seyirciyi tahrik edecek el-kol hareketleri yapmak, topluca hakemin üzerine yürümek, VAR kontrolü sırasında sürekli konuşarak hakemin VAR merkezi ile iletişim kurmasını güçleştirmek, kendini yere atarak veya sakatlık numarası yaparak hakemi etki altına almaya çalışmak, kısaca hakemi başarısızlığa itecek her türlü olumsuzluğa zemin hazırlamak artık futbolcuların futbol oynamaktan önce hedeflerindeki şeyler. Bunlar Süper Lig’de olanlar. Alt liglerde ve amatörlerde olanları artık sizler düşünün.
İşte bütün bunlar futbola zarar veriyor stat ve televizyonlardaki milyonlarca insanı kötü etkileyerek oyundan soğumalarına oyunun pozitif yanının ve çekiciliğinin kaybolmasına neden oluyor. Doğal olarak topun oyunda kalma süresi de giderek azalıyor.
Peki bütün bunlar olurken TFF ve MHK ne yapıyor? Sahadaki hakemini koruyor mu? Yoksa sessiz kalmayı mı tercih ediyor? Futbolcular bilinçli olarak hakemleri lime lime etmeye çalışırken, bütün bunlara karşı ne yapıyorlar? Benim bu sorulara olumlu bir cevabım yok ne yazık ki.
Almanya’da yeni dönem
Bundesliga karşılaşmalarının tamamını canlı veya özet olarak her hafta seyrediyorum. Orada da hakemlere itirazlar oluyor. Ancak bunlar herhalde Süper Lig’de yapılanların beşte biri falan bir orandadır. Yine de buna rağmen Almanya Futbol Federasyonu (DFB) Hakem Komitesi, devre arasında ilk yarıda Bundesliga’nın özellikle alt liglere ve amatörlere kötü örnek olduğunu belirterek, aldığı yeni bir kararla ligin ikinci yarısında itirazların tavizsiz şekilde cezalandırılacağını açıkladı. Nitekim ikinci yarının başlamasıyla birlikte 17. haftada 31 olan sarı kart sayısı 18. haftada 45’e çıktı. Buna bazı kulüpler tepki gösterip itiraz etseler de hakem komitesi başkanı Lutz-Michael Fröhlich bu uygulamanın tavizsiz süreceğini açıkladı. Daha sonraki haftalarda hem itirazlar hem de itirazdan görülen sarı kartlar giderek azalmaya başladı.
Alman hakemler artık özellikle koşarak itiraza gelene ve el kol hareketleriyle itiraz eden oyuncuları anında sarı kartla cezalandırıyor. Sürmesi durumunda fazla beklemeden ikinci sarıyı gösteriyorlar. Mesela kalesinden kopup itiraza gelen kaleci mutlaka sarı kart görüyor. Bunun yanında; yerden yatan oyuncunun üzerine yürümek, topa sahip olması gereken rakipten topu taşımaya ve uzaklaştırmaya çalışmak. Sahanın neresinde olursa olsun, aldatmaya yönelik tüm hareketler. VAR veya kart işareti yapmak anında sarı ile cezalandırılıyor. Ayrıca;toplu halde hakemin üzerine yürüyen oyuncuların içinde en sert tepkiyi gösterene kırmızı çıkartma izni var. Aynı grubun içinde sarı görüp itirazını sürdürene de ikinci sarı mutlaka çıkıyor.
Ozan Tufan Almanya'da olsa atılırdı
Son Fenerbahçe-Galatasaray maçında da görüldü ki, iki takım oyuncuları da sürekli hakeme itiraz edip üzerine yürüdü. Özellikle Ozan Tufan, Almanya’da olsaydı sahada kalamazdı. Zaten yapısı itibarıyla Türkiye’nin en zor maçlarının başında gelen bu müsabakada hakem dışı baskıların yanında oyuncu baskılarıyla da ekstra mücadele etmek zorunda. Böyle bir baskı ortamında hakemden nasıl sağlıklı kararlar vermesi beklenebilir. Bu bağlamda Halil Umut Meler’i yaptığı bazı hatalar olmasına rağmen, eleştirmek haksızlık olur diye düşünüyorum. İlk olarak mutlaka o baskıyla ilgili empati yapmamız şart. İnanılmaz bir baskı ortamına karşın karşılaşmayı sona getirip çok büyük bir sorun olmadan bitirmeyi başardı.
Burada esas iş TFF ve MHK’ye düşüyor. Aynen Almanya’da olduğu gibi karar alınarak pervazsız oyuncuların üzerine gidilmeli ve anlayacakları dilden karşılık verilerek sahadaki tek patronun hakem olduğu kendilerine hatırlatılarak artık bu rezalete bir son verilmeli. Ve bundan da özellikle sosyal medya etkisinde kalınarak asla taviz verilmemeli.