Trabzonspor’un yükselişi
Trabzonspor’un hiç de kolay bir rakip olmayan Sparta Prag’ın ardından deplasmanda AEK’yı 3-1 yenerek gruplara kalmayı neredeyse garantilemiş olması, çok önemli bir olay. Bu konuda ne kadar tehlikeli bir durumda olduğumuzu, bu işlere pek kulak asmayan arkadaşlarımız bile farketmeye başladı. Transfer cinnetiyle geçirilen saatlerin ardından bunu da konuşmaya başlayabildiler.
Epey süredir 5 takımla katıldığımız Avrupa Kupalarında yaşadığımız başarısızlıklar hem bıktırıcı bir noktaya vardı hem de başımızın büyük derde girmesine yol açacak noktaya ulaştı. Bu 5 takımdan 3’ünün hemen her sezon hiçbirşey yapamadan elenmesi, kalan 2’sinin de fazla bir varlık gösteremeyişi alışılmış durum haline geldi. Özellikle Başakşehir’in korkunç bilançosu ciddi bir sorun yarattı. Konyaspor ve Akhisar gibi temsilcilerimizin gruplarda tek galibiyet bile alamayışları yıkıcı oldu.
Avrupa’da tartışmasız en başarılı takımımız Galatasaray’ın adı-sanı bilinmeyen ekiplere elenmesi, son 2 Şampiyonlar Ligi serüveninde başarılı olamayışı, ülke puanının düşmesinde etkendi. Fenerbahçe’nin durumu da ortada. Son yıllarda Beşiktaş’ın gruptaki 14 puanlık patlaması dışında hemen hiçbirşey yapamadık ve uçurumun kenarına geldik. Şu anda Hollanda ve Avusturya hemen ensemizde. Onlara bu yıl geçilirsek önümüzdeki dönemlerde şampiyonumuz bile öneleme oynamak zorunda kalacak.
Yeni Malatyaspor’un Partizan’a elenmesiyle temsilci sayımız 4’e düştü. Gerçi onların ilk kez katıldıkları bu yarışta oynadıkları 4 maçın 2’sini kazanıp 1’inde berabere kalmaları yabana atılacak bir bilanço değildi. Ancak öteki temsilcilerimizin de en büyük sorunu olarak görülen “hazır olamama” durumu onları da yarışın dışın itti. Elendikleri Partizan’a daha birkaç yıl önce (2014) Beşiktaş’ın deplasmanda 4 atmış olduğunu unutmamak gerek. Yani onlar da istikrarlı biçimde ilerliyor. Bu nedenle ilerki yıllarda daha çok takıma karşı 10.sıradaki yerimizi korumaya çalışacağız.
Böyle bir ortamda Trabzonspor’un kazandığı maçlar ve gruplara kalmayı hemen hemen garantilemiş olması sanıldığından çok daha önemli. Üstelik Yunanistan son dönemde epeyce geride kalmış olsa da 10.sırayı tehdit edebilecek ülkelerden biri. Yaşadıkları ekonomik kriz yüzünden Yunan takımları genel bir feda dönemine girmek zorunda kaldı. O kadar ki Kıbrıs Rum Kesimi dahi bazı sıralamalarda Yunanistan’ı geçti (Bu çok ilginç haberi göremeyişimiz de mesleksel açıdan hazin bir durum).
Trabzonspor şu anda 100’ün üzerinde maç oynayıp da olumlu bilançoya sahip tek takımımız. Bugüne kadar Avrupa Kupalarında yaptığı 128 maçın 50’sini kazandı Bordo Mavili takım; 45’inde yenildi ve 33 maçta da berabere kaldı. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş bu konuda eksideler. Yani yenilgi sayıları, galibiyetlerinden fazla. İş lafa gelince Şampiyonlar Ligi’ni kazanmaktan filan sözedebiliyoruz ama eldeki veriler bunun çok daha altındaki hedefler için bile yeterli görünmüyor.
Aslında Bordo Mavili takım Ahmet Ağaoğlu yönetimi döneminde harika bir derlenip-toparlanma dönemine girdi. Geçmişin çılgın transferleriyle uğranılan korkunç kayıpların ardından artık ayaklar suya erdi. Yaşanan sıkıntı nedeniyle takıma kazandırılan gençler düpedüz kurtarıcı oldu. Yusuf Yazıcı’nın satışından gelen para her ne kadar doğrudan borçlara da gitse tarihi bir başarı. Sırada Abdülkadir Ömür ve öteki gençler var. Bordo Mavili fabrika tekrar çalışmaya başladı. Bundan sonrası aydınlıktır.
Ahmet Ağaoğlu sadece transferle başarılı olunabileceğini sanan serüvenci yönetimlerin kulübü nasıl bir batağa soktuklarını en iyi bilen kişi. Çoktan batmış bir kulüpte görev kabul etmiş olması büyük özveri. Bu işi tepeden tırnağa bildiği için de çok sağlam adımlar atıyor. Gerçi Obi Mikel ve Sturridge gibi adımlar biraz endişe yaratmıyor değil ama bazı nedenlerle onları da yapmak gerek. Henüz onların bir katkısı olmadan kazanılanlara onlar da birşey katabilirse çok iyi olur. Takımın yükselişi hızlanır.
Teknik direktör Ünal Karaman’ın 3-5 ay bile dayanamayacağı yolundaki öngörüler şu anda tümüyle iflas etmiş durumda. Yine de başta bu konu olmak üzere Trabzonsporla ilgili olumsuz gelişmelerde ortaya çıkmaya hazır birilerinin olduğunu unutmamak gerek. Özellikle Trabzonluların futboldan çok iyi anladıkları yolundaki saçma bir düşünce, en büyük sıkıntı kaynağıdır. Yıllardır bu anlamsız görüşün arkasına sığınılarak yapılan yersiz-anlamsız-tutarsız eleştiriler, Bordo Mavili takımı çok yıprattı. Neyse ki başkan Ağaoğlu işin bu yanını da biliyor.
Kısacası, Trabzonspor yeniden tarihsel bir dönüşümün içine girmiş durumda ve başarı ivmesi her geçen gün yükseliyor. Bunun ülke futboluna da büyük yararı oluyor ve daha da olacak. Emeği geçenlere hem teşekkür edelim hem destek verelim.
Ahmet ÇAKIR