Fatih Akyel: Transferimde yöneticiler kendilerine para istedi
Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor forması giyen Fatih Akyel, Fatih Terim'den Arda Turan'a, Hagi'den Ortega'ya kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
"GALATASARAY'IN HER KADEMESİNDE OYNADIM"
-Futbola ne zaman başladınız?
Her çocuk gibi sokakta futbola başladım. 9 yaşındayken Galatasaray’ın seçmelerine gittim ve orada beğenildim. Sırasıyla minik, yıldız ve genç takımların ardından A Takım’a kadar yükseldim. 16 yaşındayken Bakırköyspor’a 1 yıllığına kiralandım. Sonra Galatasaray’a tekrar döndüm.
"GOL ATMA HEVESİ BENDE DE VARDI"
-Hangi pozisyonda oynuyordunuz?
Forvet oyuncusuydum, santrafordum. Biliyorsunuz çocukluk yıllarında herkes ileride oynayıp gol atmayı sever. Bende de öyle bir heves vardı. Ama Galatasaray’ın altyapısına stoper olarak girdim. Seçmelerde stoper adayları arasındaydım. Öyle de kaldım. Galatasaray’daki son dönemimde ise sağ beke geçtim.
"SİFTAHI SOUNESS İLE YAPTIM"
-Galatasaray’da sizi A Takım’a kim aldı?
A Takım’da 17 yaşındayken Graeme Souness döneminde forma giymeye başladım. Beni takımla beraber hazırlık kampına götürmüştü. Hazırlık maçlarında performansımı beğenince A Takım’a aldı. Daha sonra Fatih Terim geldi. O da benden vazgeçmedi.
"REAL MADRİD'E İZİN ÇIKMADI"
-Galatasaray ile adınız özdeşleşmişken neden İspanya’ya gittiniz?
Benim hedeflerim vardı. Avrupa’nın büyük kulüplerinde top oynamak istiyordum. Hatta Real Madrid’e gitmem söz konusuydu. Fakat Fatih Hoca izin vermedi. Takımın bana ihtiyacı olduğunu söyledi. Daha sonra Mallorca’ya transfer oldum. Oraya gitmeye pek sıcak bakmama rağmen o dönemki yönetim bizi ayrılmaya zorladı.
"SIRTIMDAN PARA KAZANMAK İSTEDİLER"
-Mallorca, sizin için bonservis bedeli ödemiş miydi?
Ödemedi. Mukavelem bitmişti. Serbesttim. Ama buna rağmen Galatasaray’a para kazandırmak istemiştim. Mallorca da bunu kabul etti. Ancak o zamanki Galatasaraylı yöneticiler fahiş rakamlar talep etti. Açık konuşayım sadece kulübe değil kendilerine de ekstra paralar istedikleri için Mallorca bunu kabul etmedi. Ben de bedelsiz olarak gittim.
"İSTENMEYEN YERDE DURMAM"
-İspanya dönüşü Galatasaray yerine neden Fenerbahçe'yi tercih ettiniz?
İlk olarak Galatasaray ile görüştüm. O zaman yeni bir yönetim vardı. Yöneticiler değişmişti. Galatasaray’da top oynarken kulübün kapısından bile giremeyen insanlar yönetici olmuştu. Beni düşünmediklerini söylediler. Daha sonra bana talip olan Fenerbahçe ile anlaştım.
'BİR GÜN HERKES FENERBAHÇELİ OLACAK'
-Fenerbahçe’den size kim teklifte bulundu?
Başkan Aziz Yıldırım aradı. Beni çok istediğini söyledi. Galatasaray olmayınca Fenerbahçe’nin teklifi kabul ettim. Galatasaray’la anlaşamamamın sebebi para değildi. Yöneticilerin tavırlarıydı.
-Fenerbahçe’ye imza attığınız gün ‘Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak’ yazılı bir şapka taktınız.
Evet evet…O dönem şapkada yazılan şey Fenerbahçe’nin sloganıydı. Kulüp böyle bir ürün çıkarmış. Ben de imza attıktan sonra Fenerbahçe’nin futbolcusu oldum. İmza töreninde formasını giymişim. O şapkayı da taksam ne olacak ki?
"FORMAYI GİYMİŞİM ŞAPKA NEDİR Kİ?"
-Tepki görmekten korktunuz mu?
Hayır…Sonuçta Fenerbahçe de büyük bir camia. Ben terimin son damlasına kadar Fenerbahçe’de oynamak için gitmişim. Şapka sadece detaydı. Galatasaray ve Beşiktaş için de yazılıp çizilen sloganlar var. O da Fenerbahçe’nin sloganıydı. Çok abartılacak bir şey değildi.
"AZİZ YILDIRIM O KADAR KORKULACAK BİRİ DEĞİLDİ"
-Fenerbahçe’de forma giymiş birçok futbolcu Başkan Aziz Yıldırım’dan çekindiğini anlatır. Siz onun için neler söylersiniz?
Evet …Aziz Yıldırım her şeye çok karışıyordu. Ama ondan çekinmiyorduk. Çünkü biz kendi işimize bakıp futbolumuzu oynuyorduk. Çoğu zaman tesislere gelip bizimle konuşurdu. Bağırma veya fırça atma anlamında değil de sohbet etme mahiyetindeydi.
-Soyunma odasına iner miydi?
Evet iniyordu. Tabi her indiğinde azarlamaya gelmezdi. ‘Siz Fenerbahçeli futbolcusunuz, bu maçı kazanırsınız.’ şeklinde motive edici konuşmalar yapardı. Kendisi Fenerbahçe’nin patronuydu zaten. Fakat aman aman hocanın işine karışacak kadar çok bağırıp çağırmazdı. En azından ben denk düşmedim.
-Galatasaray’da forma giyerken başkanlar soyunma odasına gelir miydi?
Hayır, kesinlikle gelmediler. Ama bizden sonra bazı başkanların hocanın işine karışmak için değil de futbolculara destek vermek için geldiğini duyduk.
"FENERBAHÇE DAHA BANKÖRDÜ"
-Peki bonkörlük anlamında hangi kulüp daha öne çıkıyor?
Ben açık konuşayım Fenerbahçe’den 1 lira bile alacağım kalmadı. Hatta ayrıldıktan sonra kalan paramı bile gönderdiler. Ben yaşadığım şeyi söylüyorum.
"GALATASARAY'DA PARAM KALDI"
-Galatasaray’da paranız kaldı mı?
Evet kaldı. Ama ben hiçbir zaman Galatasaray’dan alacağım var demedim. Çünkü paradan ziyade onlardan şunu bekledim; orada çok büyük başarılara imza attık. UEFA Kupası, Süper Kupa, 4 şampiyonluk…Yani Galatasaray tarihinin en başarılı dönemini bizlerle yaşadı. En azından senin şu kadar paran kaldı, şöyle oldu böyle oldu deselerdi. Bir teklifte bulunsalardı.
"BİR LİRA ALMADAN UEFA KUPASI'NI KAZANDIK"
-Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı iyi pazarlayamadığı, onun nimetlerinden gerektiği gibi faydalanamadığı söyleniyor. Fenerbahçe, kupanın reklamını daha iyi yapardı deniyor.
Bunu Galatasaraylılar da söylüyor Fenerbahçeliler de söylüyor. Galatasaray’daki bu başarılar Fenerbahçe de kazanılsaydı çok farklı olurdu. Gerçekten doğru. O dönem Galatasaray’da maddi sıkıntılar vardı. Biz bunu biliyorduk. 6 ayda bir lira almadan UEFA şampiyonu olduk. 6 ay boyunca bir lira bile talep etmedik. Bunu hiçbir zaman sorun haline getirmedik. Ama en azından Okan Buruk, Emre Belözoğlu gibi giden oyuncuları tutmak için bir çaba sarf etselerdi. Bu bile yeterdi. Ancak onlar, ’Bu takım doydu, biz onların üzerinden para kazanalım.’ diye düşünce içerisine girdiler. Fakat bu planları tutmadı tabi. Futbolcuların da o kadar başarı kazandığı kulüpten maddi ve manevi olarak bir şeyler beklemesi doğal.
"O KUPA BİR DAHA ZOR GELİR"
-UEFA Kupası tekrar Türkiye’ye gelir mi?
İnşallah gelir. Ama şu anki duruma göre çok zor görünüyor. Özellikle 3 büyük takımın gidişatına baktığınız zaman kolay değil. Gönül ister ki her sene Avrupa kupalarında başarılı olalım. Ülkemiz için bunlar lazım.
"6-0'LIK DERBİDE ŞANS BİZDEN YANAYDI"
-Tekrar Fenerbahçe’deki yıllarınıza dönelim. Galatasaray’a karşı alınan 6-0‘lık galibiyette böyle bir skor bekliyor muydunuz?
Sonuçta bir derbi maçıydı. O gün şans Fenerbahçe’den yanaydı. Girdiğimiz her pozisyon gol oldu. Öyle bir skor ortaya çıktı. Ne Fenerbahçeliler ne de Galatasaraylılar böyle bir sonucu tahmin etmiyordu.
"ORTEGA'YA BİZ BİRŞEY YAPMADIK"
-O maçta Ariel Ortega ön plana çıkmıştı. Önce gol atıp sonra kırmızı kart görmüştü. Ortega, Fenerbahçe’de neden tutunamadı?
Ortega çok iyi bir futbolcuydu. Bizden önce İtalya’ya gitmişti. Ancak orada da başarılı olamamıştı. Duygusal biriydi. Arjantin’in dışına çıkınca kendini futbola veremiyordu. Ülkesini özlüyordu. O yüzden Fenerbahçe macerası da uzun sürmedi. Yoksa takımın içinde Ortega’ya karşı bir şey olmadı.
-Takımda arkadaşı var mıydı?
Zaman zaman Revivo ile odasına gidip konuşuyorduk. Ama dediğim gibi duygusaldı. İçine kapanık biriydi.
"CEYHUN'UN GÜCÜ ORTEGA'YI YEMEĞE YETMEZ"
-Genelde Ortega’nın gidişini Ceyhun Eriş’in ona pas vermemesini bağlıyorlar.
Yok yok... Şimdi şöyle bir şey var; mantıklı düşündüğünüz zaman Ceyhun’un gücü Ortega’yı yemeğe yetmez.(Gülerek). Ortega istese 10 tane Ceyhun’u yerdi. Onun için öyle bir şey yok. Bu gerçek değil.
"HAGİ HER ZAMAN BİR ADIM ÖNDE"
-Ortega mı Hagi mi daha yetenekliydi. Siz her ikisiyle birlikte oynadınız.
Ben her zaman Hagi’yi bir adım önde tutarım. Balkan ülkesinden geldiği için ülkemizi iyi bilen biri. Mesela Avrupa’da pek kendini gösteremedi ama Türkiye’de çok başarılı oldu. Ortega da gerçekten kaliteli bir oyuncuydu. Attığı çalımlar, oyun zekası müthişti. İkisinin de ayrı özellikleri vardı.
"REAL MAÇINDA BENİ HAGİ OYUNA ALDIRDI"
-Galatasaray ile Real Madrid arasında oynanan Süper Kupa finalinde, kupayı getiren golün asistini yaptınız. Sizi oyuna Hagi’nin aldırdığı söyleniyor. Doğru mu?
Evet doğru. O maçta sağ kanatta Capone oynuyordu. Kötü günündeydi. Ben de yedektim. Hagi, sonradan oyundan çıktı. Lucescu da Capone kötü oynamasına rağmen onu oynatmakta ısrar ediyordu. Hagi de Lucescu’nun yanına giderek, ’Görmüyor musun Capone iyi değil. Niye Fatih’i oyuna sokmuyorsun.’ dedi. Bir süre geçmesine rağmen Lucescu, yine beni oyuna almayınca Hagi, bana dönerek,’Fatih soyun. Oyuna gireceksin’ dedi. Lucescu, bu kez Hagi’yi dinlemek zorunda kaldı. Hagi’nin ilk kez böyle bir şey yaptığına şahit oldum. Belki benim gol attıracağım içine doğmuştu.
"ŞUT ÇEKMEDİM SERT ORTA KESTİM"
-Jardel’in attığı golde gerçekten orta mı yaptınız yoksa kaleye şut mu attınız?
Ben aslında sert bir orta kestim. Biri dokunur gibilerinden. En azından karambol olsun dedim. Top Jardel’e geldi. O da ayağını uzattı. Gol oldu.
"FATİH TERİM, GALATASARAY İÇİN KENDİNİ FEDA ETTİ"
-Biraz da günümüze gelelim. Fatih Terim'in Galatasaray'a ayrılışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Fatih Terim, kendini feda etti. Şöyle ki; takımı gençleştirmek istedi. Galatasaray yönetimi kötü gidişatta buna sabretmedi. Fatih Hoca da buna kızdı. İstifa etti. Galatasaray’ın geleceğini kurtarmaya çalıştı. Baktı ki Galatasaray ciddi anlamda borçlanmaya doğru gidiyor, takımı gençleştirip ileriki yıllarda kulübü rahatlarım diye düşündü. Ama yönetim sabretmedi. Fatih Hoca da arkamda durmadınız dercesine görevi bıraktı.
-Sizin tanıdığınız Fatih Terim başkanlığı düşünür mü?
ArdaPek sanmıyorum. Yaşına baktığımızda hocalık anlamında Galatasaray’da yapacağını yaptı. Belki ilerleyen dönemlerde fahri başkanlık gibi bir görev alabilir.
"ARDA TURAN O FOTOĞRAFI PAYLAŞMAMALIYDI"
-Yine güncel bir sorum olacak. Göztepe maçı öncesi Arda Turan'ın Fatih Terim’in evinde gülerek verdiği fotoğrafı görünce tepkiniz ne oldu?
Galatasaray’ın kötü gidişatı var diye Arda’nın gülecek hali yok. Kendisi Galatasaray’a mâl olmuş bir futbolcu. O fotoğrafı paylaşmasaydı daha iyi olurdu. Ama insanlar, ’Bak takım kötü gidiyor biz de Fatih Hocayla gülüyoruz’ diye düşünebilir. Ancak bu öyle bir şey değil.
-Arda, o maçta kadro dışındaydı zaten.
Öyle mi? Onu bilmiyordum. Tabi o da yavaş yavaş futbolu Galatasaray’da bırakmayı düşünüyordu. Muhtemelen bırakacak.
"TRABZONSPOR, FIRSATI DEĞERLENDİRDİ"
-Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş neden bu sezon şampiyonluk yarışının çok gerisinde kaldı?
Beklentilerin altında kaldılar. Özellikle yapılan transfer hataları bunda etkili oldu. Bu durum Trabzonspor’un işine yaradı.
-Trabzonspor'un bu başarısını neye bağlıyorsunuz?
Tamamen camianın başarısı. Bir yerde başarı varsa bunda herkesin emeği vardır. En büyük pay sahibinin ise Abdullah Avcı olduğunu söyleyebilirim.
-Jübile yapma imkanınız olsa hangi takımın formasını giymek isterdiniz?
Milli Takım’ın (Gülerek). İnsanlar bazı şeyleri yanlış anlıyor. Ama biz Türk futboluna mâl olmuşuz. Futbol adamıyız. Hangi takım olmuş fark etmez.
"STOPERDE DAHA İYİYDİM"
-Sağ bekte mi daha iyiydiniz yoksa stoperde mi?
Stoperde daha iyiydim. Galatasaray maddi krizden dolayı sağ beke oyuncu alamıyordu. Fatih Hoca, bana bir Şampiyonlar Ligi maçı öncesi ‘Sağ bek oynar mısın’ dedi. Ben de ‘oynarım’ dedim. O gün iyi bir maç çıkardım. Ondan dolayı sağ bek kaldım. (Gülüyor). Yoksa benim asıl mevkiim stoperdir.
"ÜÇ BÜYÜKLERİN YABANCILARI VASAT"
-Servet Çetin, Galatasaraylı Marcao dışında Türkiye'de oynayan yabancı stoperleri beğenmediğini söyledi. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
Ben de hiçbirini beğenmiyorum. Büyük takım futbolcusu olduklarını düşünmüyorum. Performansları bu takımlarda oynamak için yeterli değil. Zaten Galatasaray ve Fenerbahçe, böyle vasat oyuncuları tercih ettikleri için bu durumda.
"ALTYAPI HOCALARI İYİ ÇALIŞMIYOR"
-Türkiye'de son yıllarda sağ bek ve stoper sıkıntısı yaşanıyor. Bunun sebebi ne olabilir?
Altyapılara önem vermek gerekiyor. Orada çalışan hocalar, yetenekli oyuncuları bulmalı ve onlarla yakından ilgilenmeli. Bizim zamanımızda hocalarımız gece mahalle aralarında top oynarken bizi bulup ortaya çıkardılar.
"AVRUPA'DA 'HADİ ASLANIM' DİYE BİR ŞEY YOK"
-Avrupa'da oynamakla Türkiye'de oynamak arasında ne gibi farklar var?
Avrupa’da herkes disiplinli oynuyor. Kuralların dışına çıkmıyor. Türkiye’de maalesef öyle değil. Biz burada biraz gazla, biraz heyecanla oynuyoruz. Avrupa’daki oyuncu taktiğe sadık kalıyor. Bizde duygusallık var. Hadi aslanım, hadi koçum var. En basit bir örnek vereyim burada ağabeylik diye bir kavram var. Avrupa’da bu yok mesela.
"HAMİT ALTINTOP TÜRK FUTBOLU İÇİN BİR ŞANS"
-TFF başkanı olsanız ilk icraatınız ne olurdu?
Birçok icraatım olurdu. Yabancı sayısından tutun da altyapılara kadar birçok konuda değişiklikler yapardım. Ancak şu anda Futbol Federasyonu İcra Kurulu’nda Hamit Altıntop var. Şimdilik yaptıkları pek görünmese de çok iyi çalışıyor. Büyük projeleri var. O mevkiiye ilk defa bir futbolcu arkadaşımız geldi. Aynı şekilde Hamit Altıntop’la birlikte Oğuz Çetin ve Rüştü Reçber de güzel işler yapıyorlar. Avrupa’ya bakın. Hepsinde futbolun içinden gelenler yönetimlerde. Biz de Fatih Terim, Şenol Güneş gibi futbol adamlarından oluşan bir komite kurup onların başına bir iş insanı koyabiliriz.
"DÜNYA ÜÇÜNCÜLÜĞÜ BAMBAŞKA"
-Galatasaray ve Fenerbahçe’de birçok kupa sevinci yaşadınız. Sizin için en anlamlı kupa hangisiydi?
UEFA Kupası’ydı tabii ki. Fakat organizasyon olarak 2002’de A Milli Takım’la dünya üçüncüsü olmamız hepsinin üzerinde. O bambaşka bir şey.
"DAUM, ŞEYTANLIK PEŞİNDEYDİ"
-Fenerbahçe’deyken Christoph Daum’la neden sorun yaşadınız?
Daum, menfaatçi bir hocaydı. Menfaat sağlayacağı oyuncuları en önde tutardı. Onları oynatıyordu. O yüzden onunla anlaşamadım. Yoksa Fenerbahçe’den ayrılmayacaktım. Ben orta kulak iltihabı geçirdim. O da denge kaybı yapıyordu. 15-20 gün yatmak zorunda kaldım. İyileştikten sonra Daum, hemen oynatmak istedi. Ben de kabul etmedim. Hazır değildim çünkü. Maalesef onun aklından başka şeytanlık geçtiği için beni oynatmak istedi. Kötü oynarım ve benim yerime başka oyuncu alır diye düşündü herhalde. Ben maçtan kaçan bir adam değilim. Onunla öyle bir sorun yaşamıştım.
"FORVETLERLE KAPIŞMAYI SEVERDİM"
-Rakip olarak çekindiğiniz bir oyuncu var mıydı?
Yoktu diyebilirim. Hızlı ve çabuktum. Ukalalık gibi olacak ama kendime de güveniyordum. Özellikle kaliteli forvetleri severdim. Hem beni yoruyorlardı hem onlarla mücadele ediyordum. Zevk alıyordum. Güzel oluyordu yani. (Gülerek)
-Unutamadığınız bir maç veya gol var mı?
Galatasaray’dayken Avrupa kupalarında Sion’a bir gol atmıştım. İlk defa Avrupa’da bir maça çıkmıştım. Onun için o maç benim için anlamlıydı.
"EN BÜYÜK TAKIMLARDA OYNADIM"
-Pişmanlık duyduğunuz olay var mı?
Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor gibi büyük takımlarda oynadım. Milli takımlarda forma giydim. Sonuçta biz futbolcuyuz. Onun için herhangi bir pişmanlığım veya keşkem yok. Futbolu bıraktığımda 33 yaşındaydım. Belki bir iki sene daha oynayabilirdim.
"HOCALIK İÇİN DE İDDİALIYIM"
-Gelecek için bir planınız veya beklentiniz var mı?
İyi takımlarda hocalık yapmak istiyorum. Futbolculuk kariyerimde olduğu gibi hocalık anlamında da başarılı olmayı hedefliyorum. Ayrıca Bakırköy’de Akyelspor diye amatör bir takımımız var. Kardeşimle birlikte alt kategorilerine oyuncu yetiştiriyoruz. Üç büyüklere ve Başakşehir’e birçok futbolcu verdik.
KİMLİK KARTI
Adı soyadı: Fatih Akyel
Doğum tarihi: 26 Aralık 1977 (44 yaşında)
Doğum yeri: İstanbul
Mevkii: Stoper, sağ bek.
Forma numarası : 4
Alt yapı kariyeri : Galatasaray
Profesyonel kariyeri: 1996-1997 Bakırköyspor (Kiralık), 1997-2001 Galatasaray, 2001 Mallorca, 2001-2005 Fenerbahçe, 2005-2006 Bochum, 2006-2007 PAOK, 2007-2008 Trabzonspor, 2008 Gençlerbirliği, 2008 Ankaragücü, 2008-2010 Kasımpaşaspor, 2010 Kocaelispor (Kiralık), 2010 Tepecikspor.
Milli Takım kariyeri: 64 kez A Milli
Teknik Direktörlük kariyeri: 2015-2016 Gümüşhanespor, 2016-2017 Kocaeli Birlik SK, 2017 Nazillispor, 2018 Zonguldak Kömürspor, 2018-2019 İnegölspor, 2019-2020 Gümüşhanespor, 2020 Adanaspor, 2021 Arnavutköy Belediyespor, 2021 Adıyaman FK.
Başarıları
UEFA Kupası şampiyonluğu : 1999-2000 (Galatasaray)
UEFA Süper Kupa şampiyonluğu : 2000-2001 (Galatasaray)
Süper Lig şampiyonlukları : 1997-1998, 1998-1999, 1999-2000 (Galatasaray). 2003-2004, 2004-2005 (Fenerbahçe).
Türkiye Kupası şampiyonlukları : 1998-1999, 1999-2000 (Galatasaray)