Tudor ve Advocaat'ın ince planı
Futbolda son saniyeye kadar her şey mümkündür. Bu bir klişe değil fakat bir futbol gerçeğidir.
Bu realiteyi bir 90 dakikanın içerisinde de bulabilirsiniz, tüm sezonda ya da uzun bir sezonun sonunda da...
Süper Lig'de oynanmamış 8 hafta var; yani kazanılabilecek olası 24 puan... veya tersi kaybedilebilecek puanlar...
Sanırım Şenol Güneş bu gerçeği Trabzonspor'un teknik direktörü olduğu dönemde tecrübe ettiği için şampiyonluk adına temkinli konuşuyor. Muhtemeldir ki saha kenarındaki gerginliği de buradan kaynaklanıyor.
Rakipler için duruma baktığımızda, sanki şampiyonluk adına lig bitmiş gözüküyor. Dick Advocaat da Igor Tudor da benzer türden açıklamalar yapıyorlar.
"Bundan böyle ikincilik mücadelesi yaşanacak; Galatasaray ve Fenerbahçe maksimum puanı toplayıp, Başakşehir'in daha fazla kaybetmesini bekleyecekler."
Beşiktaş'ın tempo yapma gücüne, kazanma alışkanlığına baktığımızda bu türden bir stratejik planlamanın yapılmasını yadsıyamayız. Kazanılabilecek 24 puan var; ancak hepsini kazanacağınızın, Beşiktaş'ın kaybedeceğinin garantisi yok. Zor kaybediyor. Bu nedenle taraftara umut vermemek, akılcı açıklamalar yapmak gerekir.
Advocaat ve Tudor haklı olarak bu "mantıklı yolu" seçiyorlar. Takımlarının sezon başından bu yana yaşadığı yapısal sorunlar, bireysel oyuncu performansları, istikrarlı olamayan futbol, onların olası 24 puana mesafeli yaklaşmasına neden oluyor; ancak bana göre hiçbir teknik direktör matematiksel ihtimalleri gözardı ederek, "Birinci hedefi tutturamam, ikinci hedef üzerine yoğunlaşmalıyım" diyerek kendini motive etmez.
Her ikisi de şampiyonluk olasılıklarıyla ilgili hesap yapıyor. Aksi mümkün değil. Galatasaray'ın 8 puan geriden gelip şampiyon olması henüz 39 yaşında olan Tudor'un kulüp tarihinde özel bir yere sahip olmasını sağlar. Advocaat ise muhteşem biçimde veda eder Fenerbahçe'ye. Kamuoyuna açıklayamazlar, ancak ince şampiyonluk planlarından da kendilerini mahrum etmezler.
Ayrıca ikinciliğe vurgu yapmak, Beşiktaş'ın motivasyonunu düşürmek adına da önemli bir hamle. Şenol Güneş de bu hamleye gözardı etmediği için şampiyonluktan bahsetmekten kaçınıyor.
Takımın oyunu kendisini son derece memnun etse de övgü dolu "soru" cümlelerinden hoşlanmıyor.
Futbol zevkli olduğu kadar sonuçları bakımından tehlikeli bir oyundur. Kazandım dediğiniz anda kaybederbilirsiniz; tıpkı Barcelona'nın 90. dakikada PSG'den yediği gol sonrası Fransızların turu geçtiklerini düşündüğü gibi... ya da 10 puan önde bitirdiğiniz bir ilk yarının sonrasında 14 puan fark yiyerek şampiyonluğu kaçırabilirsiniz.
Bunların hepsi sevdiğimiz oyun futbolun realitesi.
O nedenle 3 büyük takım teknik direktörü arasında sadece antrenör performansı açısından rekabet yaşanmıyor, futbolun politikası açısından da bir mücadele söz konusu...