Tuncay Şanlı'dan itiraf geldi! Fenerbahçe...
Sporlig Dergisi’nden Selahattin Ekrekli'ye konuşan Tuncay, şu ifadeleri kullandı:
'Sporun içindeyim'
Kaybolmadık buradaydık aslında. Bazen futbol ortamı öyledir. Belirli bir süre oynarsınız ondan sonra kenarı çekilirsiniz, bu gayet doğaldır.
Çok uzak kalmadım, bıraktıktan hemen sonra Fatih hocanın yanındaydık. Avrupa şampiyonasına gittik. Bizim için de benim içinde ayrı bir tecrübe oldu.
Nihat, Tümer ben orada hem bir köprü, hem de ağabeylik gibi elimizden geleni yapmaya çalıştık.
Sonuçta milli formaya sahada hizmet ederken bir de dışında da hizmet etmeye çalıştık. Yine sahanın içindeydik.
'Yorumculuğu çok sevmedim"
Doğduğum, büyüdüğüm ve futbola başladığım yerde teknik direktörlük yaptım. O yüzden bıraktım ama dinlenmeden devam ettim açıkçası.
Ondan sonra da bir yıl yayıncı kuruluşta yorumculuk yaptım. Çok sevdiğim bir şey olmasa da açıkçası orası da bana çok şey kattı.
"Futbolu ben bırakmadım, o beni bıraktı"
Bunu düşündüğümde bazen ben de diyorum erken mi bıraktım diye. Sonra diyorum ’demek ki zamanı geldi’. Yani futbol beni bıraktı.
Aslında devam etmek istiyordum ama dediğim gibi Fatih hocanın bir teklifiyle beraber öyle bir yola çıkmış olduk.
Bazen de düşündüğümde şu anki konjonktür de futbol kalitesine baktığımızda dönmek de istiyorum. 2-3 yıl daha oynayabilirdim diye düşünüyorum.
"Türkiye'de futbol oynamak kolay değil"
Oralarda oynayıp, oranın kültürünü ve futbolunu gördükten sonra burada hem futbol anlamında hem özel hayat anlamında çok farklılar var.
Türkiye’de futbol oynamak çok kolay değil. Özellikle futbolcuların, Türk oyuncularının işi çok kolay değil.
Çünkü her şey saha sonuçlarına bağlı. Kısa bir süre olsa da Bursa’da oynadım. Çok iyi karşıladılar. Çok iyi dostluklarım oldu. Çok büyük camia.
Açıkçası mantalite değişmediği sürece Türkiye’de futbol oynamak çok kolay değil.
"Teknik Direktörlük yapmak istiyorum"
O heyecanı tattıktan sonra bırakmak istemezsiniz. O bana ayrı tecrübe oldu. Ama bu bir süreç ve zamanını bekliyoruz.
Zaten kursa gidiyordum. A kursunun ilk etabını bitirdim ve ikinci etabının bekliyorum. Biraz da artık yapının değişmesi gerekiyor.
Profesyonel Futbolcular Derneği’nde Hakan Ünsal başkanlığında hem düşüncelerimizi, hem projelerimizi hayata geçirmek için çalışıyoruz. Hakan Ünsal güzel şeyler yapıyor. Umarım özellikle Türk oyuncular, kıymetini bilir.
Çünkü tamamen futbolcuların haklarını koruma adı altında kurulmuş bir dernek. Biz de elimizden geleni yapıyoruz.
Bundan öncede zaten Hakan başkanla beraber birçok şey yapılmış, yapılmaya da devam ediyor.
"Başarılı birçok türk teknik direktör var"
Benim şahsi fikrim bu. Erol Bulut, Bülent Korkmaz, Okan Buruk’un takımları başarılı bir şekilde çalıştırması çok güzel.
Artık yavaş yavaş yeni bir jenerasyonun gelmesi gerekiyor. Bu anlamda futbol nasıl değişiyorsa, teknik adamlarında değişmesi gerekiyor.
Artık onların tecrübelerinden yararlanıp, bizlerin de sahada olması gerekiyor. Umarım görev geldiğinde biz de bu görevi en iyi şekilde layıkıyla yaparız.
"Yöneticiler mutlaka kendilerini geliştirmeli"
Türk futbolu adına sadece teknik adam olarak hemen bir değişim olsun anlamında değil ama Türk futbolunun gelişmesi açısından bence yöneticilerinde kendilerini geliştirmeleri gerekiyor.
Çünkü oyuncular kendilerini geliştirmeye çalışıyor, teknik adamlar geliştirmeye çalışıyor ama yönetici bazında nedense çok fazla gelişmiyoruz.
Benim gözlemlediğim bu. Tabi bu işi kısa vadeli düşünürseniz, uzun vadede kaybedersiniz.
"Başakşehir sürpriz değil"
Çünkü uzun yıllara dayanan bir periyodları, bir sistemleri var. Erol hoca ile beraber Malatya’nın bir çıkışı var. Bülent hocadan bence kimse bu performansı beklemiyordu.
Şöyle beklemiyordu; maddi olarak iyi değildiler ve genel anlamda kulüpte sorunları vardı ama Bülent hoca, sahadaki performans dışında oyuncularıyla bire bir ilişkileri iyi olunca da o performansı en üst seviyelere çekti.
Bu güzel rekabet çünkü. Bir Kasımpaşa gerçeğini de kimse göz ardı edemez. Kemal hocanın kurmuş olduğu bir kadro, arkasından da Mustafa hocanın dokunuşları, olayı farklı yerlere getirdi. Bu da Türk futbolu adına çok güzel bir olay.
"Şampiyonluk favorim..."
Yani şu an çok erken. Trabzon’u kimse konuşmazken bir anda potaya girdiler. Futbol böyledir.
Puanlar birbirine çok yakın olduğu için hem alt tarafta, hem üst tarafta 2-3 maç üst üste maç kazandığınızda olay başka bir yere gidebiliyor.
Benim favorim yok. Benim favorim futbolda her zaman kaliteli bir oyundur. İzlediğimde keyif alacağım bir takımdır.
Fenerbahçe itirafı: "Yerleri doldurulamadı"
Tabi ki Fenerbahçe’nin şampiyon olmasını isterim, o ayrı bir şey ama şu anki durumda hem yeniden yapılanma, hem de hoca değişikliği çok kolay değil.
Sezona girerken takımda Giuliano, Josef gibi oyuncular vardı. Bu oyuncular sisteme uymuştu ve takımın bir parçası olmuştu. Bir anda siz hem yapılanmaya hem de finansal Fair-Play’den dolayı oyuncuları satmak zorunda kaldınız.
Yerlerine oyuncu transfer ederken, onları tekrar bir araya getirmek çok kolay değil. Yeni bir kadrodan bahsediyorsunuz. Biz de futbol oynadık.
Takımda eski oyuncularda var ama bazen her şey tersine gider, şansızlıklar üst üste geldiği zaman istediğiniz performansı veremezsiniz. Futbolda bunlar var.
Büyük bir camiadan bahsediyoruz. Bir an önce toplanacaktır bunu herkes biliyor. Sonuçta inandığınız ve bir mücadeleye girdiğiniz zaman ve onu aşmak daha kolay olur. Fenerbahçe şu anda bir yapılanma, bir süreçten geçiyor.
O yüzden de biraz zamana ihtiyacı var diye düşünüyorum. Ama o zamanı kullanmakta işler kötü giderken de başka yerden kazanmak gerekiyor.
Ama en önemlisi taraftarın inanılmaz bir desteği var. Başkana inanılmaz bir sevgi var. O yüzden de taraftar da şu anda sabrediyor ve zamanla işlerin daha iyi olabileceğini düşündüğü içinde desteğe devam ediyor.
Ersun Yanal...
Ersun hoca ayrı bir heyecan getirdi tabi. Onun coşkusu, enerjisi ilk maçta da sahaya yansıdı.
Özellikle ilk maçındaki 35’inci dakikada oyuncuların istediği sadece futbol kalitesi anlamında değil, o coşku, heyecan taraftarın beklediği bir olaydı.
Olayın pozitif yönü şöyle; gol sorunu çeken Fenerbahçe, Ersun Yanal’ın takımın başına gelmesiyle birlikte hem pozisyona giriyor hem de gol atıyor.
Şu andaki eksikliklerle çok basit gol yemeleri ve fizik kalitesini arttıramamaları. İkinci yarı Ersun hoca hem takviye anlamında hem fizik kalitesi anlamında takımı farklı bir yere getirecek diye düşünüyorum.
"Arda Turan'a sahip çıkılmalı"
Arda benim kardeşimdir. Atletico Madrid’deki başarısının üstüne Barcenola’ya gittiğinde inanılmaz sevindik, hepimiz mutlu olduk, gurur duyduk.
Bütün televizyonlar her şey, oraya gitti yine başaralı iken bu sefer aşağıya çekmeye çalıştık. Yukardaysanız sizi aşağı paçanızdan birileri çeker, bu bir gerçektir.
Biz önce kendi evladımıza sahip çıkmıyoruz. Evet Arda kendi yaptığı hataları da biliyor, yanlışlarını da biliyor, onda sorun yok. O tecrübeye, o zekaya sahip bir oyuncu zaten. O kadar zeki ve akıllı oyuncu olmasa zaten bu seviyeye kadar gelmezdi.
Ama biz daha önce kendi evladımıza sahip çıkmıyoruz. Gökdeniz yıllarca Rusya da idi. Yani kaçımız gidip orda maç izledik, kaçımız onu haber yaptık. Fatih Tekke öyle. Biz önce kendi değerlerimize sahip çıkmalıyız.
O yüzden de Arda da ülke futbolunun yetiştirdiği en büyük yeteneklerinden biri. Biz de onu aşağı çekmeye çalıştık. Bir de üzerine Türkiye’ye geldiğinde psikolojik olarak dağıldı
"Arda'ya 'Türkiye'ye dönme' dedim"
Ben aradığımda gelme dedim. Geleceksen son bir yılda gelirsin, aile özlemidir. Burada kalmak istersin. O seviyede Avrupa’da olabilirdi diye tahmin ediyorum.
Belki de farklı nedenler de olabilir. Belki o da gelmek istemeyebilirdi. Ama o anki konjonktür de gelmişti ama dediğim gibi o hatalarını biliyor zaten. Yanlışlarını da biliyor. Nerde ne yapacağını da biliyor. O da çok üzülmüştür. Fazlasıyla onun kadar kimse çok üzülmemiştir.
Onun da bir ailesi var, çevresi var. O yüzden hatalardan ders alacağını biliyorum. Biz de artık yerin dibine vurmayalım. Eleştirdik, fazlasıyla hakketti mi? Evet! hakkettiği noktalar vardır. Ama oldu, yapacak bir şey yok.
Bundan sonra nasıl düzeltebiliriz. Nasıl yönlendirebiliriz. Bunun derdine düşmemiz gerekiyor.