Spor yazarlarından Young Boys - Galatasaray maçı değerlendirmesi
Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi play-off turu ilk maçında konuk olduğu İsviçre temsilcisi Young Boys'a 3-2 yenildi. Spor yazarları karşılaşmayı değerlendirdi. İşte detaylar...
Uğur Meleke: Ligi erken başlayanlar daha hazır
Rapid’in, Young Boys’un, Lugano’nun bizimkilerden diri gözükmesi tesadüf değil.
Türkiye, bir ön elemeler ülkesi. Bu sezonu Avrupa 10’uncusu olarak bitirsek dahi seneye 5 temsilcimizin dördü, ön eleme oynayacaklar. Bunların üçü yine üçer ön eleme turu oynayacaklar hatta. Yıllardır dilim döndüğünce ifade etmeye çalışıyorum: Madem biz bir ön elemeler ülkesiyiz, yapılanmamızı da bu doğrultuda tesis etmemiz gerek.
Rakip takımlar daha diriydi
Bu turlarda sıklıkla çarpıştığımız ülkelerden Avusturya bizden bir, İsviçre ve Belçika iki, Çekya ve Danimarka üç hafta erken açtılar liglerini. Evet, aramızda bir iklim farkı olduğunun bilincindeyim. Ancak Süper Lig’e 1 hafta dahi olsun erken, Ağustos başında start vermek bile, temsilcilerimizi play-off turuna birkaç tık hazır taşıyabilir. Son günlerde eşleştiğimiz her rakibin, Rapid’in, Young Boys’un, Lugano’nun bizimkilerden diri gözükmesi tesadüf değil. Liglerini erken açıyorlar.
Dün de Bern’de ilk 45 dakikada kalite ölçeğinde Galatasaray’ın altında ama fiziksel olarak sarı-kırmızılılardan diri bir takım vardı karşıda. Rakip sağ açık Monteiro ilk yarıda 4 net pozisyon buldu, ikisini attı. Kalan 45 dakikada bu farktan dönmek kolay değildi elbette.
Maç Batshuayi'yi çağırıyordu
Maçın ilk yarısında dikkat çeken bir başka detay da, özellikle hücumda hemen her ikili mücadeleyi Galatasaraylılar’ın kaybetmesi idi. Ben bayağıdır bu kadar çok uzun oyuncudan kurulu bir takım hatırlamıyorum eşleştiğimiz. Camara (193), Ganvoula (191), Monteiro (191), Zourou (190) ve Niasse’ın (188) hepsi savunmada-hücumda duran toplarda aktifler. Galatasaray 11’ininse kaleciyi çıkarırsanız boy ortalaması 1,78! Böyle fiziksel bir maç kenardan Batshuayi’yi çağırıyordu, o da girer girmez gerekeni yaptı ama yetmedi maalesef.
Yazı iyi geçirmiyorlar mı?
Yukarıda takımlarımızın ön eleme turlarına daha hazır gelmeleri için yapısal bir reform önerdim. Ancak ister istemez şunu da sorgulamadan edemiyorum: Acaba Süper Lig futbolcuları yaz dönemini iyi geçirmiyorlar mı? COVID döneminde Sergen Yalçın’ın futbolcularının ne yaptığını bilmediğini itiraf ettiği bir röportajını hatırlıyorum. Bu acaba Türk futbolunun genel bir hastalığı mı? Sporcularımız tatilde kendilerini hazır tutacak çalışmaları yapmıyorlar mı? (Hürriyet)
Cem Dizdar: Gruplara kalacak oyun oynuyor
İlk devresi pozisyon açısından dengede geçen maçın belirleyici istatistiği sanırım, ‘Kaleci kurtarışı’ oldu. Değişen kaleciye rağmen 2’ye sıfırdı istatistik. Bu işin savunma tarafıydı. İşin hücum yönünde ise onların yaptığını, örneğin Barış Alper Yılmaz karşı karşıyada doğru kararı veremedi ve pas yerine şut denedi. Esasen devre boyunca Galatasaray üstün göründüyse sonuç alan rakip takım oldu. İşler ikinci devreye kalmıştı! Önce Mertens geldi kenara ama düzen değişmedi. Nihayet Fenerbahçe’nin bir önceki sezon defalarca yaptığı gibi 65. dakika civarlarında Michy Batshuayi’yi oyuna gönderdi Galatasaray! Ve o Batshuayi, art arda attı golleri. Doğrusu ya eski Fenerbahçe’nin düştüğü kararsızlığa düşmüş gibiydi Galatasaray kenar yönetimi. Ne var ki işler tam dengeye gelmişken şu ‘Elin doğal konumda olması’ saçmalığı girdi devreye ve hem penaltı hem de sabit stoperinden oldu Galatasaray.
Tespiti şimdi yapılacak
Şimdi... Bu kural bizim ülkede ağırlıklı olarak ‘Güçlüler’ lehine işliyor. Ancak iş uluslararası yarışmalara gelince tam tersi olabiliyor. Maç mağlubiyetle bitmiş olsa da oyun ve direnç açısından Galatasaray, çok büyük problemler yaşamazsa gruplara kalacak oyunu icra etti gibi göründü. Ancak burada tribün başta olmak üzere maçı son ana kadar oynama konusunda ısrarlı ve tutarlı olmak işin esası olacaktır! En azından nelerin yapılıp nelerin yapılmayacağı bu maçta tespit edilmiş oldu… (Fanatik)
Serkan Akcan: Batshuayi imzası
Dünyanın en yeşil ülkelerinin başında gelen İsviçre’nin göbeğinde yer alan bir stat zemininin suni çim olduğuna mı şaşırsak yoksa Muslera’nın yediği mantık dışı gole mi diye düşünürken Young Boyslu futbolcuların süre çalmak için yaptıklarını izleyerek ilk yarıyı geçirdi Galatasaray. Muslera, Süper Kupa finalinde Beşiktaş’tan yediği 5 golle sezona facia bir başlangıç yapmıştı. Young Boys karşısında öylesine kolay bir gol yedi ki, izleyen herkesin ağzı açık kaldı. Galatasaray savunmasının hataları bununla sınırlı değildi elbette. Nelsson ile Abdülkerim’in uyumsuzluğu, Köhn’ün rakibe temassızlığı, -ki bu Galatasaray takımının temel sorunu- Jelert’in bire bir baskıda dağılması, devre biterken tabelada 2-0’ı gösterdi Galatasaray’a. Galatasaray bu sezon takım savunmasında dökülüyor. Hatayspor’un sezonun ilk maçında Ali Sami Yen’de attığı golün kopyasını attı Young Boys. Kaleciden çıkan uzun top, sağ stoper üstünden vurulan kafa ve Abdülkerim’in ağırlığı üstüne çizilen hücum seti Galatasaray’a kabusu yaşattı. İkinci yarı Ziyech duran topları iyi kullandı, Galatasaray pozisyon buldu ama yine arkada pozisyon verdi. Young Boys’un hızlı getirdiği toplar az kalsın tabelayı kıracakken bir direkten bir Günay’dan dönen toplarından ardından 66’da sahanın en kötülerinden Jelert çıktı, Barış Alper sağ beke geçti, Batshuayi de Icardi’nin yanına. Batshuayi’nin dokunduğu ilk top bir korner golü olarak tabelaya yazılırken Belçikalı forvet Galatasaray’ın kaderini değiştiren adam oldu.
Dikkat çekici
Galatasaray adına sezonun kırılma noktası Batshuayi’nin çok konuşulan imzası olacak galiba. Hem ligin ilk maçında Hatayspor’a karşı galibiyet golünü kaydetti, dün gece de Young Boys deplasmanında büyük bir hezimeti önledi. Galatasaray’da Abdülkerim’in formsuzluğu dikkat çekici boyutlarda artık. Oynadığı her maça hatalarıyla damga vuruyor, rakipler onun ağır kalışı üzerinden goller buluyor ve artık oyunu kurmakta zorlanıyor. Sanchez dönene kadar Galatasaray savunması güvende olmayacak. (Fanatik)
Halil Özer: Kendini sorgula G.Saray
Şu Young Boys’tan üç gol yemek insana koyuyor...Bir yanda hem kalite, hem bütçe olarak arada dağlar kadar fark var. Rakibin sadece oyun disiplini ve fiziği mevcut. Hepsi o kadar. Neredeyse perişan oluyorduk. Allah’tan Galatasaray’ın geleneksel bir şansı var. O da olmasa bittik. İlk yarı facia.
Adam iyi vursa 3-0 oluyordu. Galatasaray’ın şu durumu var. Mertens, Barış Alper ve Kerem üçü birden Avrupa kupaları maçında olmaz. Hoş kimi oynatacaksın o da ayrı mesele.
Her yerden aksarsan, yani savunmada, orta alanda ve hatta kalede... Hele bir de takım halinde kötü futbol oynarsan yanmışsın... Muslera kardeşim elinin kemiği nereye gitti. Sen ki bu topların nelerini önlemişsin... Nitekim ucuz kurtardı Galatasaray.
Jelert, Abdülkerim, Mertens, Barış Alper çok aksadı. İcardi yine yalnızları oynadı. Adam yine iyi direndi. Sara ayağına top gelince oynuyor. İki üç pas attı. Hepsi o. Biraz Ugrinic’e bak kardeşim. Top nasıl oynanıyor. Valla bu adama iyi para vermişler. Hele Jelert. Aman aman...
Bu kadar aksama başa bela olur. Organize tek atağını göremedik. Sadece Torreira şutu var o kadar. Onun dışında hiç yok. Barış Alper kafayı kaldırmıyor. Kaldırsa durum değişecek. Bu çocuk elde kaldı söyleyeyim size. Kerem sadece bir kademe yaptı o kadar. Sara ayağına gelince oynuyor. Ligde tamam ama Avrupa’da çok zor, adamı yerler. İlk yarıyı çok şükür diyerek kapattık. İkinci yarı aynı tas aynı hamam. Taa ki Batshuayi girinceye kadar. Ama unutmayalım. Durum 2-0 iken İsviçre takımının kaçırdığı bir gol vardı. Direkten döndü. O gol olsa yanmıştık.
Bats adam kovalamaz, pres yapmaz, hatta doğru dürüst pas atamaz, post hiç olmaz. Ama bu adam enteresan adam. Geldi mi atar. Dün de geldi attı. Belki de turu getirdi. Ama rahat durmuyor Galatasaray. İlle yiyecek. Abdülkerim bey eller kollar nereye çıkıyorsun. Net penaltı. Bir de kırmızı kart. Allah’tan kırmızı geç geldi. Yoksa hep birlikte kuyruğumuza baka baka geri dönerdik.
Türkiye Ligi’nde yenilmeyen ama Avrupa da maşallahı olan bu takımın kendini sorgulaması gerekir. Bence turu geçer. Ama Şampiyonlar Ligi’nde bu kadroya Allah kolaylık versin. (Milliyet)
Bülent Timurlenk: Direkten döndü!
Colley'in topu direkten döndüğünde tabelada 2-0 ve dakika 58'di. O direk Şampiyonlar Ligi'ne ve 40 milyon Euro'ya veda demekti. Yeni bir Neuchatel hikâyesine doğrusu hiç gerek yoktu.
Süper Kupa hezimeti ve Konya deplasmanında gerekli derslerin çıkartılmadığı bir 45 dakika oynadı Galatasaray. Vasat iki bek, ülkenin en iyi yerli stoperliğinden yokuş aşağı koşan Abdülkerim ve ayağının temiz olmadığı malumunız Nelsson'dan oluşan defans dörtlüsüyle Buruk "Ben topla çıkamam, yine uzun vuralım" deyince olanlar oldu. Süper Kupa'da olduğu gibi erken yenilen golde Muslera'nın kolay topu içeriye alması, ikinci golde Abdülkerim'in facia kademesi...
Kerem Aktürkoğlu hücumda etkisiz ama savunmada iki kademeyle devrede farkın 3-4 olmasını önleyen isimdi. Jelert ve Sara gibi büyük değil büyüme ihtimali olan iki oyuncuya Galatasaray çapında bir takımın 30 milyon Euro yatırması dün akşamki tabelanın karşılığı değil elbette. İkinci yarıda rezaleti önleyen adam Batshuayi oldu. Oyuna girip attığı iki golle tabelayı eşitlediğinde hiç olmazsa İstanbul'da tur kapısı aralanır dedirtti ama Abdülkerim'in daha yapacakları varmış. Penaltı ve kırmızı kartla bu takımdaki kariyerini artık sorgulatır hale geldi. Okan Buruk rakibi doğru analiz etmemiş. Uzun boylu bir takıma karşı bu kadar uzun oynamak, orta sahayı yine hafife almak... Bunların üzerine düşünmesi gerekiyor. Young Boys seviyesinde bir takımdan 3 gol yiyen G.Saray'ı 6 günde ayağa kaldırması gerekiyor. Takımını Şampiyonlar Ligi'ne sokamazsa o destek verdiği yönetim hedef tahtasına kendisini oturtacak çünkü. (Sabah)
Ömer Üründül: Icardi'nin çıkmazı lazımdı
Yeri geldikçe vurguladığım gibi futbol gerçekten ilginç bir oyun. Dün gece tel tel dökülen Galatasaray, farklı yenilgiyle ikinci maça şansı kalmadan sahayı terkedebilirdi ama bana göre küçük avantajı kaparak döndü. İlk yarı tam bir felaket tablosuydu. Erken bir gol yendi. Ardından devre sonuna kadar rakibin kaçırdığı üç net pozisyon vardı. Kerem Aktürkoğlu'nun da ayrıca bir kademe ile önlediği iki pozisyon vardı. Bir de devre biterken yenen ikinci gol. Galatasaray'ın ise pozisyonu yok. İkinci yarıda Galatasaray biraz hareketli başladı. Ancak rakip takım her an kontratak fırsatı kolluyordu. Sonunda buldular fakat direği geçemediler. Sonra maçın kritik anı geldi. Normalde İcardi'nin çıkıp Batshuayi'nin oyuna girmesi lazımdı. Ancak İcardi'nin bildiğimiz gibi dokunulmazlığı var. Çift santrfora dönülmesiyle hasar daha da büyük olabilirdi. Ama Batshuayi girer girmez gol attı. Kısa süre sonra da ikinciyi attı. Dün geceki gözlemlerim şöyle; Gabriel Sara'nın kumaşı iyi, zaman içinde uyum sağladıkça faydalı olacak. Kendisi çok iyi duran top kullanır. Ziyech varken bir şey demiyorum ama Ziyech olmadığı zaman niye bütün duran topları Mertens kullanıyor? Barış, fizik açıdan diri rakip karşısında geçirdiği rahatsızlıktan dolayı beklenen performansı gösteremedi. Benim senelerdir üstünde durduğum bir konu var. Fizik güç günümüz futbolunda çok önemlidir. Tüm teknik direktörlerimizin şapkalarını önüne koyup bu soruya cevap bulmaları gerekiyor. Neden Avrupa'nın en vasat takımları bile fizik açıdan bu kadar üstünlük sağlıyor. Ben Galatasaray'ın bu skorla turu geçeceğine inanıyorum. (Sabah)