"Uzlaştırıcılar" ve Tahkim Kurulu
Başakşehirli bazı futbolcuların Rize'deki saldırısıyla gazeteciler üzerine yapıştırılan kötü imaj bir kez daha güncellendi.
Bu, son derece haksız bir tutum. Neden genel itibariyle gazeteci, özel olarak ise spor haberleriyle uğraşan gazeteciler zayıf, hakkını arayamayan ve küçük çıkarlar peşinde koşan bir grup olarak yaftalanıyor ya da böyle bir algı oluşturuluyor.
GAZETECİLİK SAYGIN BİR MESLEKTİR
Buna zemin hazırlayan "gazeteciler" olabilir ancak bu meslek evrensel olarak saygın bir yere sahip, kötü örnekler mesleğin saygınlığını ortadan kaldırmaz.
Benimki kişisel bir serzeniş değil; bir durum tespiti yapıyorum. Kötü olan üzerinden bir genelleme yaparak bu iş kolunun basite indirgenmesine tahammül edemiyorum. Üstelik kendimi gazeteci olarak tanımlamıyorum. Sadece gazetecilik mesleği içerisinde değerlendirilen bir işi yapıyorum şu anda.
Radyo - televizyon, haber ajansı, dergi-gazete hepsi genel itibariyle gazeteciliğin kapsamı içerisinde yer alıyor. Bunlardan birinde çalışıyorsanız gazetecilik mesleğini yapıyorsunuz demektir.
Gazeteci denilince bu ülkede insanların aklına tehdit edilen, saldırıya uğrayan, karşı koyamayan, hakkını arayamayan ve hep küçük menfaatlerin peşinde olan bir grup gelmemeli. Bu çarpık algının ortaya çıkması sebebiyle, elbette, sektör içerisindekilerin de özeleştiri yapması gerekir ancak bu mecranın neden koşar adımlarla itibarsızlaştırıldığı ya da yerleşik olan böyle bir algının varlığı özel olarak tartışılmaya muhtaç bir problemdir.
Şu kadarını söylemekle yetineyim: spor, ekonomi, politika vs. hangi alanda olursa olsun işini doğru yapan, kendini yetiştirmiş, ufku açık gazeteciler var, yeni gelen yetenekli adaylar da var. Bunlar kendi kariyerlerini ileriye taşırken, güçleri oranında mesleğe itibar da kazandırıyorlar.
FIRILDAK GİBİ DÖNENLER
Tutarsızlık içerisinde yüzen, medya kuvvetine güvenerek efelik yapan, sıkıyı görünce ise bir anda 180 derece dönen, "uysallaşan" tipler, yani dik durmaktan, karşısındakilerle eşit ilişki kurabilme yetisinden yoksun, eğilip bükülen tipler ise popüler deyimle medya okur yazarları, ya da okuyucu/izleyici kitle tarafından elimine edilirler.
Bu yapılmıyorsa, ki bugüne kadar yapılmadı, iyi ve gerçek gazeteciler bu bahsettiğim gruptan ayrı tutulmalı.
Gazetecilik mesleği içerisinde yer alan herkesi korkak, eğilip bükülen ya da dürüstlükten uzak diye nitelendiremeyiz.
UNUTULUR GİDER Mİ?
Maalesef Rize'de, Başakşehirli bazı futbolcuların saldırısına uğrayan gazeteciler bu genellemenin mağduru oldular. Haklarını sonuna kadar savunacaklarını söylediler ancak araya "uzlaştırıcılar" girdi. Şimdi her şey süt liman olmuş gözüküyor.
Zaten Tahkim Kurulu da olayı çoktan "tespit etti"; aslında gazeteciler saldırıya uğramamış, olay bir "kavga"dan ibaretmiş.
Çok merak ediyorum, bu kararı veren Tahkim Kurulu üyeleri, kendilerine göre bir dengeyi koruduklarını varsayarken, aynı zamanda "Bunlar zaten gazeteci, unutuluuuur gider" diye mi düşündüler (?).
Gazeteciler meslektaşlarına yapılan bu saldırının Tahkim Kurulu üyelerinin düşündüğü gibi kolayca unutturulup gitmesine izin verirler mi?