VAR yetmez, çimlere çip de takılsın!
Süper Lig ekiplerinden Fenerbahçe'de teknik direktör Erol Bulut, Galatasaray'dan Fatih Terim ve Beşiktaş'tan Sergen Yalçın, son haftalarda hakemlerden şikayetçi olduklarını sık sık dile getirdiler. Üç İstanbul kulübünün teknik direktörleri esasen VAR uygulamasından oldukça şikayetçi durumda. Peki bu VAR sorunu nasıl giderilir, Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) adaleti sağladığından emin miyiz, Merkez Hakem Kurulu (MHK) gerekeni yapamıyor mu? Detaylar haberimizde...
Sanki TFF Başkanı değişse, adalet gelecek.
Sanki MHK Başkanı değişse, adalet gelecek
Sanki X hakem düdüğünü duvara assa, adalet gelecek.
Hayır, gelmeyecek!
ULUSOY MU, ÖZGENER Mİ, AYDINLAR MI, DEMİRÖREN Mİ?
Bu ülkede futbolun akışının değişmesinde önemli rolü olan Şenes Erzik çok mu rahat başkanlık yaptı. Kongrelerde ne kavga dövüşler oldu. Tabiri caizse karakolluk olundu. Sonrasında gelen Haluk Ulusoy'un adaleti sağladığını söyleyebilecek bir kişi var mı?
Kısa bir dönem başkanlık yapan ama ömrü vefa etmeyen Hasan Doğan'dan herkes iyi söz eder. Ama, birkaç yıl o koltukta oturabilseydi acaba sonu ne olurdu? Mahmut Özgener, Mehmet Ali Aydınlar, Yıldırım Demirören? Bu isimlerin futbolda adaleti sağladığı konusunda emin miyiz? Hayır, değiliz elbet. Geldik Nihat Özdemir'e... Kendisi bile adil bir futbol ortamı kurduğunu iddia edemez.
MHK BAŞKANI PEŞİNEN BAŞARISIZ OLUR
MHK... TFF yönetimince belirlenen bir kurulun 'hür irade'si diye bir şeyi olabilir mi, olamaz. Serdar Tatlı, MHK Başkanı olduğunda, peşinen başarısız olacağını söyledim. Çünkü bu mevzu onun şahsıyla ilgili değil. Bozuk düzenle ilgili. Adalet, kişilerin tek başına iyi niyet çabalarıyla sağlanamaz. Adalet, kurumsal bir kavramdır. Bağımsız denetleme mekânizmalarının olmadığı bir yapıdan, adil bir yönetim çıkmaz.
Bunu herkes bildiği halde kimse konuşmuyor. Ben şu yazıyı yazarken bile yoruluyorum. Herkesin bildiğini herkese yazmanın anlamsızlığı içinde kayboluyorum.
-Yahu bu yazdıklarımı bilmiyorlar mı?
-Biliyorlar.
-E, niye gereğini yapmıyorlar?
-Çünkü bunun için bağımsız bir iradeleri yok. Futbolun kurum ve kuruluşları, demokratik şekilde oluşmuyor ve özerk de davranamıyor.
İşte, kendimle iç sohbetim bu şekilde.
Türkiye futbolu, kurumsal bir şekilde yönetilmiyor. Siyasal bir nüfuza sahip olduklarını iddia eden farklı farklı lobilerce kendilerine çekiştirilerek yönetilmeye çalışılan bir yapı var. Misal, MHK Başkanı'nın hiçbir resmi görevi olmayan bir yorumcu tarafından seçildiği öne sürülüyor. Günlerce yazılıp çiziliyor. Ancak resmi olarak buna, "Ne münasebet" denilerek, tek satırlık bir yalanlama bile yapılmıyor.
KURULLAR BAĞIMSIZ DEĞİL
Bu bozuk düzenden adalet çıkmaz:
1-Futbolun patronu TFF yönetimi, yıllardır tek adaylı seçimlerle oluşuyor.
2-TFF Başkanları, yönetim listelerini kendi iradeleriyle oluşturamıyor. Aktif siyasete atılan yönetici, yönetimde devam edebiliyor.
3-TFF, yasal olarak futbolun tek karar alıcı kurumu olduğu halde, tüm kritik meselelerde topu gönüllü olarak bakanlıklara atıyor.
4-Tahkim Kurulu, MHK, PFDK, UÇK vs... Kurullar bağımsız değil. Hepsi TFF yönetiminin güdümünde.
5-Temsilciler ve gözlemciler ayrı bir sıkıntı. Kimlerin, hangi saiklerle bu görevleri aldığı meçhul.
Futbolun tepe yönetimi bu şekildeyken, buna bir de batak haldeki kulüplerin mali olarak devlet kurumlarına bağımlı olmasını eklerseniz; buradan adil bir ortam yaratamazsanız. İşin özü, idari ve mali açıdan kendini devlet kurumlarına teslim etmiş futbol kulüplerinin, 'adalet' diye bir şey talep etmesi fiiliyatta anlamsız kalıyor. Amiyane tabirle; "Parayı veren düdüğü çalar"! Bu kadar basit...
ÖZERKLİK KÂĞIT ÜZERİNDE KALMASIN
TFF kongreleri, çok sayıda farklı düşüncelere ve projelere sahip kişilerin yarışmasına olanak vermedikçe, kulüpler kendi özkaynaklarına dayanmadıkça adil bir futbol için şartlar oluşmaz. Önce bu asgari müşterekte buluşmamız gerek.
Ardından futbola dair karar alıcı tüm yapıların bağımsız şekilde oluşmasını sağlayacak demokratik işleyin kurulmalı. Örneğin ne MHK Başkanı ne Tahkim Kurulu Başkanı'nın koltuğu TFF Başkanı'nın iki dudağı arasında olmayacak. Ancak tüm yapının, spor hukukuna göre çalıştığını kontrol edecek güçlü denetim birimleri de tesis edilmeli.
Diğer yanda devletin de idari ve mali açıdan ayağını toptan çekmesi lazım. Sistemin kendi yağında kavrulmasına müsade edilmeli. Bir 'kurtarıcı' gibi pozisyon alıp sürekli topa girmemeli. Futbolun özerkliği kâğıt üzerinde değil, fiilen sağlanmalıdır.
ZEMİNLERE SENSÖR TAKILACAK!
Bu temel adımlar atılmadıkça, VAR sistemiyle futbolumuza adalet falan gelmez. İnsanları kandırmayalım. Bu yapı bu şekliyle sürdükçe varacağımız noktayı size söyleyeyim:
Tüm saha zeminleri sensörlerle kaplanacak.
Tribünlere binlerce üç boyutlu kamera yerleştirilecek.
Futbol topları ve futbolcu formaları çipli olacak.
VAR odası da tamamen yapay zekâ tarafından yönetilecek.
Yani kararları insan vermeyecek.
-Peki böyle olursa adalet sağlanacak mı? Yok, maalesef!
-Haydaaa!!! Neden?
-Çünkü bu sefer de bu yapay zekâ sistemlerini yazan yazılımcılardan şüphe edeceğiz!
HÂKİMİN NEYSE HAKEMİN DE ODUR
Her şey bir yana, bu topraklarda insanın insana güveni sağlanmadıkça, yanlışlıkların istemsizce; bir hata sonucu oluştuğuna inanmadıkça adil bir futbol ortamı oluşmaz!
Ve dahası... Tüm bu yazdıklarım sadece futbol için geçerli değil. Hayatın her alanı için söz konusu...
Hasılı, hâkimin neyse hakemin de odur...