Ve sırrı açıklandı! Ortaya çıkan gerçek...
Geçmişi ve kariyerine rağmen, yedek kalması ile ilgili sıkıntıyı takıma yansıtmayan Fransız oyuncu, en başından beri Erwin Koeman’ı fazlasıyla etkiledi.
Hollandalı hoca, benzer sıkıntıları yaşayan birçok ismin çalışmalardaki isteksiz tavırlarına karşın Valbuena’nın tam tersi bir tutum sergilemesini hep takdir etti.
Birinci adam olduktan sonra da Koeman, Valbunea’yı bu olgun tavrı sebebiyle ödüllendirdi.
Fransız futbolcunun yeteneklerine de güvenen deneyimli teknik adam, futbolcunun takıma örnek olan davranışlarının da etkisiyle Valbuena’yı ilk 11’in değişilmez ismi yaptı.
Sürekli oynamak için sadece iyi futbolcu değil aynı zamanda iyi profesyonel olmak gerektiğini vurguladı. Valbuena ise son haftalardaki performansını soranlara “Futbola aşığım” diyerek yanıtladı.
Hayattaki en büyük tutkusunun futbol olduğunu ifade eden 34 yaşındaki yıldız, futbol oynadığı zamanlarda dünyanın en mutlu insanı olduğunu ifade etti. Bu nedenle kariyerindeki olumsuzlukları yenmesindeki en büyük etkenin bu aşk olduğunu belirtti.
Alt ligleri izliyor
Mathieu Valbuena’nın futbol tutkusu da dikkatlerden kaçmıyor. Fransız futbolcu alt liglerdeki maçları bile kaçırmıyor.
Boş zamanlarını evinde geçiren Valbuena, bu sürede izleyebildiği tüm ligleri takip ediyor. Sadece büyük ligleri değil ikinci ve alt kategorilerdeki ligleri de izleyen yıldız oyuncu, hobisini işe çevirmiş isimlerden biri olarak biliniyor.
Özel çalışmalar
Sarı-lacivertlilerde Mathieu Valbuena’nın dikkat çeken özelliklerinden biri de özel antrenörü ile çalışmalar yapması oluyor.
Valbuena, Fransa’dan gelen antrenör sayesinde takım çalışmalarının dışında da mesai harcıyor. Tecrübeli yıldız, bu sayede maç eksiğine rağmen derbide ve devamındaki üç maçta arka arkaya ilk 11’de sahaya çıkabildi. (Milliyet)
Öte yandan Valbuena ile ilgili Sabah gazetesinde de bir analiz yer aldı.
Galatasaray ve Anderlecht maçlarının da en dikkat çeken ismi olan Valbuena'daki bu değişim aslında Koeman'la birlikte Fenerbahçe'nin oyununda yaşanan değişime dayanıyor.
Daha önce sahaya geniş yayılan ve futbolcular arasında mesafeler olan Fenerbahçe, Koeman'la birlikte oyun boyunu hem enine hem de dikine daralttı.
Bu sayede birbirlerine yakın oynamaya başlayan Fenerbahçeli futbolcular, topu Valbuena gibi teknik ayaklara daha kısa sürede taşımaya başladı.
Valbuena da bireysel yeteneklerini dar alanda iyi kullanan bir oyuncu olduğu için hücum geçişlerini daha kolay sağlama fırsatı buldu.
SOL ÇİZGİDEN MERKEZE DOĞRU KAYDI
Ayrıca daha önce yüksek 'top kaybetme oranı' ve 'koşu mesafesinin' azlığı nedeniyle hem Aykut Kocaman hem de Phillip Cocu tarafından ilk 11'de düşünülmeyen Valbuena'nın kaybettiği toplar, arkasındaki Eljif'in kendisine yakın oynaması ve bu sayede kademe yapmasıyla ciddi tehlike olmaktan çıktı.
Fransız oyuncu daha önce etkisiz olduğu sol çizgide kullanılıyor ve top kayıpları ciddi tehlike yaratıyordu. Takımın enine daralmasıyla birlikte merkeze yaklaştı ve farklı bir kimliğe büründü.
PİYANONUN BAŞINDA VALBUENA VAR
Alanyaspor maçının en az koşan futbolcularından biri olsa da Valbuena, doğru ve yerinde koşularla takımını skora taşıyan isim oldu. Valbuena'nın performansı, Liverpool efsanesi Bill Shankly'nin "Futbol takımı piyano gibidir. Sekiz kişi onu taşımak içindir. Üç kişi de çalmak için..." sözünü bir kez daha akıllara getirdi. Valbuena, Fenerbahçe'de piyanonun başındaki isim oldu.