"Vitor Pereira'nın bu kadroyla işi zor"
Fenerbahçe ve Türk futbolunun önemli ismi Kemalettin Şentürk, Ali Şen'den Aziz Yıldırım'a, Mesut Özil'den Ozan Tufan'a Şenol Güneş'ten Vitor Pereira'ya kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
"LİSE BİTMEDEN FUTBOL OLMAZ"
-Futbola 17 yaşında başlamışsınız. Bunun sebebi neydi?
Bizim dönemimizde Anadolu’da şartlar kısıtlıydı. Öncelikle liseyi bitirmek zorundaydık. Bu aynı zamanda hem benim hem de ailemin tercihiydi. Dolayısıyla liseyi bitirdikten sonra Rizespor’un alt yapısına katılabildim. Günümüze bakarsak geç olabilir. Fakat ben o açığımı çok çalışarak kapattım.
"BENİM YAPTIĞIMI ŞİMDİ İKİ KİŞİ YAPIYOR"
-İlk yıllarınızda hangi mevkide oynuyordunuz? Orta saha mı?
Rizespor’un alt yapısında kendi yaş grubumda oynarken santrafordum. Hatta gol krallığım da oldu. Ancak ilerleyen dönemlerde liberoya çekildim. Sarkık libero diye tabir ettiğimiz pozisyonda oynamaya başladım. Ümit Milli Takım’da Fatih (Terim) hoca stoperde görev verdi. Gençlerbirliği’nden itibaren defansif orta saha özelliğimi geliştirdim. Belli bir süre sonra arkadaki sarkık liberolar ön tarafa geçti. Fenerbahçe’de Carlos Alberto Parreria, benimle beraber bu mevkiyi ortaya çıkardı. Orta sahada ön libero olarak tam yerimi buldum. Şimdi orta alanda iki ön liberolu oynanıyor. Ben tek başıma bu görevi yapıyordum.
"MAÇ SEÇMEZDİM, HER RAKİBE SAYGILIYDIM"
-Genellikle Anadolu takımlarında forma giyen futbolcular kendilerini göstermek için 4 büyüklere karşı daha hırslı oynarlar. Siz de öyle bir çaba var mıydı?
Ben rakipleri hiçbir zaman büyük veya küçük takım olarak değerlendirmedim. Ama şu bir gerçek ki 4 büyüklere karşı oynanan maçlar motivasyonu yüksek olan karşılaşmalardı. Ancak dediğim gibi performans açısından hiçbir maçı ayırt etmedim.
"BENİ BEŞİKTAŞ İSTEDİ, FENERBAHÇE KOPARDI"
-Gençlerbirliği’nden Fenerbahçe’ye transfer süreciniz nasıl gelişti?
Gençlerbirliği’ndeki ikinci sezonumun ortasında Beşiktaş’ın takibindeydim. Beni istiyorlardı. Onlarla görüşmüştüm. Hatta anlaşmıştım da denilebilir. O sezonun sonlarına doğru Fenerbahçe’ye karşı oynanan maçta çok iyi bir oyun sergilemiştim. Şükrü Saracoğlu’nda Fenerbahçe’yi 4-3 yenmiştik. Avrupa kupalarına gitmelerini engellemiştik. Bu maçtan sonra Fenerbahçe de beni istedi. Tabiki Fenerbahçe devreye girince Anadolu’dan alamayacağı oyuncu yoktur. O zamanın teknik direktörü Holger Osieck, G.Birliği’nin Fenerbahçe’yi mağlup ettiği maçın kasetini izlemiş. Beni de orada görünce onun zorluğunu Fenerbahçe’de yaşadım. Bunu bana yaşattılar. Bu da benim için ayrı bir anekdottur.
"PARREİRA'NIN GÖZÜNDEN KAÇMADIM"
-Sizin Fenerbahçe’deki yıldızınız Parreira ile parladı. İki stoperin önünde orta alanın yükünü adeta tek başına sırtladınız. Parreira, sizin bu yönünüzü nasıl keşfetti?
Şampiyon olduğumuz 1995-1996 sezonun hazırlık kampını Brezilya’da yaptık. Orada Parreira herkesi denedi. Benim şansım Parreira’nın da eski maç kasetlerini izleyerek gelmiş olmasıydı. Çok zeki ve bilgili bir teknik adamdı Dünya Şampiyonu bir takımın hocası olarak Fenerbahçe’ye gelmişti. Beni hemen o bölgede değerlendirdi. Ben de bu şansı iyi kullandım. Onun isteklerini en iyi şekilde yapmaya gayret ettim. Benim iyi niyetimden kimse şüphe edemez zaten.
"BENİM GİBİ ORTA SAHALAR YOK ARTIK"
-Günümüzde çift ön libero oynanıyor. Şu anda sizin görevinizi iki oyuncu üstleniyor. Ne değişti de çift ön liberoya geçildi?
Muhtemelen futboldaki tempo artışından kaynaklanıyor. Ayrıca bu konuda hiç mütevazi olamayacağım, kimse kusura bakmasın. Bizim özelliklerimizde oyuncuları o bölgede yakalayamadıkları için mecburen görev paylaşımı yapmak zorunda kalındı. Aslında bu dünyada çok tercih edilen bir sistem değil. İki defansif orta sahanın oynaması daha çok Türkiye’de göz önünde bulunduruluyor. Örneğin Euro 2020 finallerindeki orta saha oyuncuları çok farklı. Bizde ise sadece rakibi bozmak öncelikli hedef olduğu için üretken değil bozguncu futbolcu aranıyor. Bu nedenle Süper Lig’in kalitesi tartışılır hale geliyor. İkili defansif orta saha tercihi tamamen gol yememeye ve savunmaya dayalı bir sistem.
"OSİECK İLE YILDIZIMIZ GEÇ BARIŞTI"
-Fenerbahçe’de birçok teknik adamla çalıştınız. Sizde iz bırakan hoca kimdi?
En başta Parreira’dan tabii ki. İlk geldiğim sezon Osieck’le çalıştım. Onunla başlangıcım her ne kadar problemli olsa da sonra iyi bir uyum sağladık. Takım olarak da iyi seviyeye geldik. Bu iki teknik adamın haricinde aklımda kalan pek hoca yok.
"PARREİRA İŞİNE KARIŞILINCA GİTTİ"
-Parreira, Fenerbahçe’yi ilk sezonunda şampiyon yapmasına rağmen takımdan ayrıldı. Bu duruma şaşırdınız mı?
Aslında şaşırmadım. Çünkü o sezonun devre arasında İspanya’da kamptaydık. Tabi biz o zaman hocanın yaşadıklarını bilmiyorduk. Sonradan öğrendik. Başkan Ali Şen ve yönetim tarafından bazı oyuncuların oynatılması bazılarının da oynatılmamasıyla ilgili baskı oluşturulmuş. Dolayısıyla hoca bunu kabul etmediği için çok ciddi sıkıntılar yaşamış. Parreira’nın İspanya kampında istifa ettiğini ancak devam etmesi için ikna edildiğini duyduk. Sezon sonunda eşinin rahatsızlandığını belirterek kendisi ayrıldı zaten. Bize öyle dendi. Ama işin aslı bu yani.
"OLD TRAFFORD'DA İNANILMAZI BAŞARDIK"
- Fenerbahçe ile Şampiyon Ligi heyecanı yaşadınız. Tarihi Manchester United galibiyeti nasıl geldi? Maçtan sonra neler hisettiniz?
Hiç kimsenin beklemediği bir galibiyetti. Maçtan önce karamsar bir tablo vardı. Türkiye’de herkes orada fark yiyeceğimizi sanıyordu. Hocamız Lazaroni idi ama Parreira’dan kalma oturmuş bir sistemimiz vardı. Onu oynamaya devam ediyorduk. Bunu Şampiyonlar Ligi’nde de gücümüz yettiğince göstermeye çalıştık. Juventus’a da, Manchester United’a da Rapid Wien’e de bu anlamda sıkıntılar yaşatmaya gayret ettik. Manchester maçı da bunlardan biriydi. Bizim direncimize onlar da şaşırmıştı. Old Trafford’da topu onlara bırakan, ezik bir oyun sergilemedik. 40 yıldır kendi evinde yenilmeyen bir takıma karşı başa baş oynadık. Bütün dünya için büyük bir sürprize imza attık. Her ne kadar maddi olarak emeğimizin karşılığını bulamasak da manevi açıdan bunun gururunu ölünceye kadar yaşayacağız.
"FENERBAHÇE'YE CAN KURBAN, PRİM NEDİR Kİ?"
-Manchester zaferi için başkan Ali Şen’den özel bir prim almış mıydınız?
Hayır, yok yok…Öyle bir şey hatırlamıyorum.
-Aslında primi hak etmiştiniz.
(Gülüyor)….Fenerbahçe’ye can kurban yaa… Prim önemli değil.
"AZİZ YILDIRIM'I HERKES FARKLI TANIYOR"
-Başkanlardan söz açılmışken bir soru aklıma geldi. Siz hem rahmetli Güven Sazak, hem Ali Şen hem de Aziz Yıldırım dönemlerinde top oynadınız. Başkanlarla ilgili kısaca neler söylersiniz?
Arada rahmetli Hasan Özaydınlı da vardı. Geçiş döneminde. Hepsinin ben de ayrı ayrı değeri var. Beni Fenerbahçe’ye getiren, sahiplenen Güven Sazak başkandı. Mekânı cennet olsun. Beyefendi, güzel bir insandı. Ali Şen de renkli bir kişilikti. Her şeye hakim olan, futbolcularla iyi diyaloglar kuran örnek alınabilecek bir başkandı. Aziz Yıldırım’ın yeri ben de çok farklı. Üzerimde emeği olan bir insan. Hem futbolcuyken hem de bıraktıktan sonra…Tabi herkes Aziz başkanı farklı tanıyor. O gerçekten büyük bir Fenerbahçeli. İçten, samimi biri. Gerçek kimliğini ortaya koyan bir insan. Onu tanımak gerekiyor. Onun ne kadar vefalı olduğunu gördüm. Nasıl Fenerbahçeli olunur, bunu gösteren bir sembol diyebilirim.
"BANA İFTİRA ATANLARI ALLAH'A HAVALE EDİYORUM"
- Futbolseverler sizi sol görüşlü olarak tanıyor. Bu durum kariyerinizi nasıl etkiledi?
Onun etkilerini halen yaşıyorum. Özellikle futbolu bıraktıktan sonra hakkımda asılsız yakıştırmalar oldu. Ama gerçekler bugün ortaya çıktıkça benim neden hedef seçildiğim daha iyi anlaşılıyor. Türkiye’deki malum yapı hala futbolda etkili. Kendilerinden veya işbirlikçilerinden olmayanların neler yaşadıklarına dair en iyi örnek benim. Bu konuda da hiç mütevazi olmayacağım. Çünkü çok büyük haksızlıklar yaşadım. Hem Fenerbahçe forması altında hem de şu andaki dönem sürecimde…İşimi yapamadığım, transferlerimin bazıları tarafından engellendiğini öğrendim. Bu isimleri yeri gediğinde açıklayacağım. Bizi ekmeğimizden eden bu isimleri Allah’a havale ediyorum. Bu kadar donanımlı olmama rağmen beni çalıştırmamalarını düzenin ne kadar bozuk olduğunu gösteriyor. Bu ülkede bize komünist de dediler, ateist de dediler, dinsiz de dediler, PKK’lı da dediler…Bana yakıştırdıkları bu terimleri söyleyen insanlarla beraber çalıştılar. Bugün de birlikte çalışıyorlar. Ama yine onlar sütten çıkmış ak kaşık. Ben yine onların saydıkları bu yakıştırmalara maruz biri olarak bu ülkede yaşamaya çalışıyorum. Ancak ben bunların hiçbirini kabul etmiyorum.
"ALT YAPI PROBLEMİNDE BENİM SUÇUM YOK"
-Fenerbahçe’de 4.5 yıl boyunca scout görevini üstlendiniz. Sizce bu süreçte başarılı olduğunuza inanıyor musunuz?
Başarılı olduğumuza inanıyorum. Şöyle ki; bizden 4 yıl önce kurulmuş Galatasaray scout ekibine, yine bizden 2 yıl önce işe başlayan Beşiktaş ekibine yaptığımız çalışmalarla yetişmiştik. Dünyada izlemediğimiz lig kalmamıştı. Ciddi bir oyuncu portföyü edinmiştik. Bunu yaparken başkan Aziz Yıldırım bize büyük destek vermişti. Burada şunu söylemekte fayda var. Müjdat Yetkiner, bir süre sonra hem scout direktörü hem de alt yapı sorumluluğuna getirildi. Ondan sonra Saffet (Akbaş) hoca alt yapıda antrenörlük yapmaya başladı. Scout olarak bir tek bendim ama aynı zamanda üçümüz scouting çalışmalarını da yapıyorduk. Alt yapı problemlerinde herkes üçümüzü hedefe koydu. Özellikle 2018’teki başkanlık seçimlerinde üzerime çok gelindi. O yüzden bunu açıklama gereği duyuyorum. Alt yapıyla ilgili ben sorumlu değildim. Sadece elimden geldiğince kulübümüze yardımcı olmaya çalıştım. Bir değil iki değil üç işi birden yapıyordum.
"TERRANAO BİZİM AMİRİMİZDİ"
-O dönem İtalyan Sportif Direktör Giuliano Terraneo ile birlikte çalıştınız. Kendisiyle transferler konusunda fikir alışverişinde bulunuyor muydunuz?
Kendisi sportif direktör olduğu için doğal olarak amir pozisyonundaydı. Onun verdiği görevleri yaparak, onun gönderdiği turnuvalara giderek raporları hazırlayıp ona sunuyorduk. Gerçi o dönem her şeyi kendisi yaptı. Transferleri yani. Biz sadece Simon Kjaer’i hedef olarak koymuştuk. Kjaer’i alması adına çok baskı yapmıştık. Onun haricindeki Van Persie, Nani, Joseph de Souza gibi transferleri kendisi getirmişti.
"PERREİRA'NIN BU KADROYLA İŞİ ÇOK ZOR"
-Fenerbahçe günlerdir süren teknik direktör krizini az önce Vitor Pereira ile anlaştıklarını duyurarak sonlandırdı. Bu tercih için neler söylersiniz? Sizin scoutluk yaptığınız dönemde de Perreira hocaydı.
Öyle mi? Şimdi sizden duyuyorum. Hayırlı olsun. Yabancı teknik adam olması birçok soru işaretini giderdi gibi. Başkan ve yönetimin elini rahatlattı. Çünkü biliyorsunuz ülkemizde yabancı hayranlığı had safhada. Son 2-3 yıldır Türk antrenörlerle ilgili çok polemik yaşandı. Perreira, tamamen alınan yabancı oyunculara göre performans gösteren bir teknik direktör. Az öne anlattığım gibi onunla çalıştığımız dönem Başkan Aziz Yıldırım üst düzey oyuncuları getirmişti. Pereira’nın bu oyuncularla ne yaptığını hepimiz gördük. Fenerbahçe, şu ana kadar transferde sadece iki oyuncu aldı. Zaten ekibiyle gelecek. Bana göre Pereira’nın işi çok zor. Alınacak oyuncularla orantılı olarak başarılı olup olmayacağını göreceğiz.
"TARAFTAR BASKISI YÖNETİME SORUN ÇIKARABİLİR"
-Fenerbahçe’li taraftarların sosyal medyadaki ilk tepkileri olumsuz görünüyor. Pereira tercihi beklentileri karşılayamamış gibi. Pereira ismi sizi de saşırttı mı?
Şaşırmadım dersem yalan olur. Aslında sosyal medyadaki bu yorumlara katılmamak elde değil. Muhtemelen onu ikna edebildiler. Bu da yönetimin elini rahatlattı diye düşünüyorum. Yeni sezonda tribünlere yüzde 50 oranında seyirci alınacağını göz önünde bulundurursak Pereira tercihi yönetime sıkıntı yaratabilir.
"MESUT ÖZİL DIŞINDA KALİTELİ OYUNCUSU YOK"
-Size göre Fenerbahçe’nin hangi mevkilere veya kaç oyuncu transferine ihtiyacı var?
Başkan Ali Koç, takımın yüzde 70’i hazır diyor ama normalde takım iyi değil. Mevcut kadro içerisinde kaliteli oyuncu olarak sadece Mesut Özil’i sayabilirsin. O nedenle bana göre 20 transfere ihtiyaç var.
"FENERBAHÇE'YE EN AZ 10 TRANSFER LAZIM"
-Ali Koç döneminde şimdiye kadar 52 oyuncu alındı. Yani başarı için çare yine transfer mi?
Tabiiki…Doğru oyuncularla başarı gelir. Son 3 senede transferlerin yanlış olduğunu gördük. Performansı düşük aynı oyuncularla şampiyon olmanın hâyâl olduğunu düşünüyorum. 20 transfer diyerek belki abarttım. Fakat en az 10 oyuncu lazım. Yeni kurallara göre de bunların çok iyi yabancılar olması gerekiyor. Mevcut isimler Fenerbahçe’ye cevap verecek oyuncular değil.
"HAKAN ARSLAN VE MAHMUT TEKDEMİR FAVORİM"
-Size göre Süper Lig’de en iyi yerli ve yabancı ön libero kimler?
Ben yabancılardan ziyade Türk oyuncuları söylemek istiyorum. Yaşı ilerlemiş olmasına rağmen Sivasspor kaptanı Hakan Arslan’ı beğeniyorum. Sakatlanana kadar Başakşehirli Mahmut Tekdemir’i de sayabilirim.
"OZAN NEREDE OYNAYACAĞINI UNUTTU, GİTMELİ"
-Fenerbahçeli Ozan Tufan için neler söylersiniz peki? İngiltere’ye transfer olacağı iddia ediliyor. Sizin tavsiyeniz nedir?
Ozan, defansif orta saha. Ön libero değil. Öyle de kullanılmıyor zaten. O çocuk nerede oynayacağını yani mevkiisini unuttu. Afallamış durumda. Gerçekten bir yere gidecekse gitsin. Kendisini bulması açısından bu önemli. Ona bunu öneririm.
"ŞENOL GÜNEŞ, SADECE TAYLAN'A HAKSIZLIK YAPMADI"
-Bir de Şenol Güneş’in Euro2020 finallerinde Galatasaraylı Taylan Antalyalı’ya hiç süre vermemesi eleştirildi. Bu konudaki yorumunuz nedir?
Şimdi Galatasaraylıların Taylan üzerinden konuşması doğal. Fakat ben olaya farklı açıdan bakıyorum. Kendi Youtube kanalımda Milli Takım’ın ilk iki maçıyla ilgili yaptığım yorumda da belirttim. Özellikle İtalya karşısında hem bireysel hem de takım olarak çok kötüydük. Ama İsviçre maçına da aynı oyuncularla çıkıp farklı sonuç bekledik. Milli Takım seviyesinde hangi oyuncu olursa olsun kötü bir performans sergilediğinde onu taşıma lüksünüz yoktur. Kötü oynayana hemen atacaksın kementi alacaksın kenara. Yerine diğer oyuncuyu değerlendireceksin. Çünkü orası Milli Takım. Ya çağırmayacaksın ya da çağırdığın oyuncuya o şansı vereceksin. Bu sadece Taylan için geçerli değil. Hiç oynamayan diğer oyuncular için de geçerli.
"MİLLİ TAKIM'A YENİ HOCA ŞART AMA..."
-O zaman Şenol Güneş’i hatalı buluyorsunuz?
Hatalı tabiî ki…Hem de yüzde bir milyon hatalı.
-Milli Takım’da teknik adam değişikliği gerekli mi?
Benim ne diyeceğim önem değil. Federasyon başkanı Nihat (Özdemir) Bey açıkladı. Şenol Güneş ile devam edecekler. Zaten Türk Milli Takımı’na hoca seçilmiyor, atanıyor. Bu nedenle bu konuda bir şey söyleyemem.
"KEŞKE OYUM İŞÇİ PARTİSİ'NE DEMESEYDİM"
- Geçmişte yaşadığınız pişmanlıklar var mı?
Bütün benliğimle futbolu severek oynadım. Hangi takım olursa olsun kendimi verdim. Benimle oynayan veya çalışan biri bana laf söylerse ayıp eder. Şunu söyleyebilirim sadece; 1995-96’daki siyasi anlamda bir demecim vardı. Seçim süreciydi.'Oyum İşçi Partisi’ne' diyerek aslında dünya görüşümü belirttim. Şimdi bile İşçi Partisi ile değil de Doğu Perinçek ile eşit tutuyorlar beni. Sanki Perinçek’e oy vermişim gibi. Öyle bir çıkışı yapmayabilirdim. Kendimce o anlamda bir özeleştiride bulunuyorum. Öyle bir ortamda bulunmaya değmezmiş.
"GALATASARAY'A ATTIĞIM GOL BAŞKAYDI"
-Unutamadığınız maç veya gol var mı ?
Youtube’da genelde dönüyor. Galatasaray’a ceza sahası üzerinden attığım kafa golü. Ama benim unutamadığım gol Fenerbahçe’ye Şampiyonlar Ligi kapısını açan İsrail’de Maccabi Tel Aviv’e attığım goldür. Benim için değerli bir goldü. Yine Göteborg’a deplasmanda 2-1 yenilmemize rağmen attığım gol vardı. Onları burada 1-0 yenip turu geçmiştik.
"BEN DE ANTRENÖRLÜK İÇİN ŞANS İSTİYORUM"
-Gelecekle ilgili beklentileriniz veya planlarınız nelerdir?
Yok…Şöyle yok; antrenörlük yapmaya çalışan biriyim. İş arıyorum. Mevcut koşullarda bu şans bana hiç tanınmadı. Bütün birikimlerime rağmen sadece oturuyorum. Antrenörlük yapabileceğim kulüp arıyorum.
BİR KELİME BİR CEVAP
FUTBOL: Hayat
KADIKÖY: Fenerbahçe
HAKEM: Problem
AZİZ YILDIRIM: Büyük başkan
DERBİ : Fenerbahçe-Galatasaray
ARTVİN: Cansuyu, memleket
PARA: Hem hiçbir şey hem her şey
TARAFTAR: Sahip
PARREİRA: Dünya ve Türkiye şampiyonu
AİLE: Her şey
ATATÜRK: Aklımda o kadar çok şey var ki…Dünyanın sahiplendiği lider.
KİMLİK KARTI
Adı Soyadı: Kemalettin Şentürk
Doğum tarihi: 9 Şubat 1970 (51 yaşında)
Doğum yeri: Artvin
Oynadığı mevkii: Libero, ön libero
Forma numarası: 5
Futbolculuk kariyeri: 1988-1991 Çaykur Rizespor, 1991-1993 Gençlerbirliği, 1993-1998 Fenerbahçe, 1998-1999 Ankaragücü, 1999-2000 Fenerbahçe, 2000-2001 Diyarbakırspor, 2001-2002 Antalyaspor, 2002-2003 Kahramanmaraşspor, 2003-2004 Osmaniyespor, 2004-2005 Kütahyaspor, 2005 Mustafakemalpaşaspor, 2005-2006 Kırıkkalespor.
Süper Lig kariyeri: 225 maç, 32 gol
Milli Takım kariyeri: 6 kez A Milli
Teknik Direktör Kariyeri: 2008-2009 Haccettepe (Yrd. Antrenör), 2010 Mersin İdman Yurdu (Yrd. Antrenör), 2010-2011 Kartalspor (Yrd. Antrenör), 2011 Kayseri Erciyesspor (Yrd. Antrenör), 2012 Kayseri Erciyesspor.
Başarıları : 1995-1996 sezonunda Fenerbahçe ile Süper Lig şampiyonluğu