Volkan Demirel: "Takımımızın toparlanmasında Ersun Hoca'nın katkısı büyük"
Samandıra Can Bartu Tesisleri’nde TRT Spor’dan Kenan Pamuk’un sorularını yanıtlayan Volkan Demirel milli maç arasının takıma olumlu yansıdığını söyledi.
"İyi çalıştık, bunu sahaya yansıtabiliriz"
Milli takım ve seçim dolayısıyla uzun bir ara oldu, 3 haftaya yakın bir ara oldu, bu zaman çerçevesinde iyi çalıştığımızı düşünüyorum takım arkadaşlarımdan tabii ki milli takıma gidenlerin eksikliği vardı ama aşağı yukarı 7-8 gündür beraber çalışıyoruz zaten ikinci yarının başlamasından itibaren çalışmalarımız daha üst seviyede olmaya başladı hocamızla beraber, hocamızın katkılarıyla. Kadro dışı oyuncuların gelmesiyle ve yeni transferlerin gelmesiyle zaten çalışmalarımızı sürdürüyorduk ama bu ara bizim için 2. bir devre arası gibi oldu. Antrenman performansımızı sahaya yansıtabiliriz.
“BİRAZ DAĞILMIŞ BİR TAKIMIMIZ VARDI”
Tabi ki şimdi Ersun hoca burayı daha önceden bilen bir hoca, Fenerbahçe camiasını tanıyan bir hoca. Bizlerle çalışan, bizi bilen, bizi tanıyan bir hoca; Biz de o’nu çok iyi tanıyoruz. Tabii ki ben her zaman şunu savunuyorum: Türk takımlarının başında her zaman Türk hocaların olmasından yanayım çünkü yabancı bir hocanın gelmesi burayı tanıması, buradaki adaptasyonu veya yabancının Türkiye’ye bakış açısı çok farklı. Bizim ligimizi biraz hafife alıyorlar ama bizim ligimiz hakikaten bakıldığında çok zor bir lig, birebir mücadelesi çok fazla olan, markaja dayalı bir futbolun olduğu sert bir ligde oynuyoruz ama dışarıdan gelen bilmediği için biraz kolay görebiliyor buradaki futbolu. Hocamızın gelmesiyle tabi ki biraz dağılmış bir takımımız vardı bunun toparlanmasında Ersun hocanın çok büyük katkısı oldu ama Ersun hocam da tabi ki zor bir dönemde göreve geldi. O’nu da tebrik etmek istiyorum çünkü gerçekten takımın durumu ortadaydı, zor dönemler geçiriyordu. Bu dönemde takımı alıp sahiplenmek… Belki şu anda bakıldığında konum olarak yine aşağılardayız ama Ersun hocanın gelmesiyle bir yükselme kaydettik bu da tamamen Ersun hocanın bizlere yaklaşımıyla Türk ile yabancı futbolcuları birleştirmesiyle Türk futbolunu daha iyi bilmesiyle oldu. Tabii ki hocanın elindeki şartlar, elindeki durum zor. Çünkü kısıtlı bir durumda geliyor puan durumu alt seviyelerde bunu düzeltmek gerçekten kolay değil ama hocam elimizden gelen her şeyi yapıyor eminim ki bu seneden sonra önümüzdeki sezonun planlamasını yaptığını düşünüyorum. Önümüzdeki sezon daha güzel sonuçlara, daha yukarı sıralara tırmanacağımızı ben tahmin edebiliyorum.
“8 MAÇI KAZANARAK HİÇ OLMAZSA TARAFTARIMIZI MUTLU ETMEK İSTİYORUZ”
Şimdi hiçbir Fenerbahçelinin belki tahmin edemeyeceği belki söyleseler inanmayacağı belki rüyalarımızda bile göremeyeceğimiz bir durum yaşıyoruz açıkçası kendi adıma konuşmak gerekirse çok dramatik zor bir dönemden geçiyorum, hem kendi adıma, hem camiam adına, hem takım adına ama tabii ki futbolda bunlar yaşanıyormuş, bunları da yaşamak varmış. Bu durumdan en iyi şekilde çıkacağız. 8 maçı da kazanarak hiç olmazsa sezon sonuna kadar taraftarımızı mutlu etmek istiyoruz çünkü taraftarlarımızın da burada hakkını vermek lazım. Durumumuz ne olursa olsun bu sene bizi yalnız bırakmadılar. Her sezon, her maç ortalama aşağı yukarı 35 bin taraftara oynadık. Bu şu durumdaki bir büyük takım için mümkün olacak bir durum değil ama bunu Fenerbahçe taraftarı gösterdi. Yine bir ilke imza attık tabii ki böyle bir ilke imza atmak istemezdik ama durumlar bugünün şartlarında bunu gösterdi, o yüzden onlara da teşekkür ediyorum.
“17 SENEDİR BU CAMİANIN İÇİNDEYİM BÖYLE BİR SEZON YAŞAMADIM”
Taraftarımız emin olsun ki bir daha böyle bir durumda olmayacağını ben kendi adıma biliyorum çünkü bu sene gerçekten çok ekstra bir durum oldu. Tabii ki yaşadığımız için yani şu an içinde bulunduğumuz için belki sıkıntı yaşıyoruz ama bunları da yaşamak-görmek, gerçekten bu durumu anlayabilmek de hayatın içinde varmış. Ben 17 senedir bu camianın içindeyim böyle bir sezon yaşamadım bu sezon da bu sene yaşadık, inşallah bir daha yaşamayız. Çünkü hakikaten şampiyonluk mücadelesinde olmaktan daha zor bir durum. O yüzden şu an vermiş olduğumuz mücadele gerçekten şampiyonluk yarışından daha zor bir mücadele. Her maçımız zor geçiyor, her maçı kazanmak için çıkmak zorundasınız gerçi şampiyonlukta da böyle bir durum var ama bu sefer yenilme, duygu, his, bir korku, endişe oldu mu insanın içinde, o farklı yerlere götürebiliyor futbol takımlarını veya kişisel anlamda insanları. O yüzden böyle bir sezonun bir daha yaşanacağını ben düşünmüyorum.
“DAHA ÖNCE ALT SIRALARDA MÜCADELE ETMEDİĞİMİZ İÇİN REAKSİYON GÖSTEREMEDİK”
Reaksiyon gösteremiyoruz, reaksiyon göstermekte zorluk çekiyoruz. Çünkü hep üst sıralara oynamış bir takım. Bu şekilde alt sıralarda mücadele etmesi gerçekten hiç yaşanmamış bir olay olduğu için, Fenerbahçe camiasında bu biraz futbolcular olarak bizi, taraftarımızı, yönetimimizi ve hocalarımızı etkiledi.
“GALATASARAY DERBİSİNDE EVİMİZDE 20 SENELİK GELENEĞİ DEVAM ETTİRMEK İSTİYORUZ”
Derbi maçları her zaman farklı olur. Bu seneye bakıldığında Fenerbahçe takımının derbi mağlubiyeti yok. Evet belki galibiyetimiz de yok ama mağlubiyetimiz de yok. Sonuçta aldığımız sonuçlar ortada. Galatasaray deplasmanında aldığımız 1 puan ve 2-0 dan geri gelmek, Beşiktaş’ta 3-0’dan geri gelmek... Yani derbi maçları her zaman farklı atmosferde olur. O yüzden kimse sonucu öngöremez sonuçta bir derbi. O günün şartlarında, o günün atmosferinde, motivasyon olarak kim daha üstünse... Şöyle de bakmak lazım. 20 senedir gelen bir gelenek var, bu geleneği de biz durumlar ne olursa olsun devam ettirmek istiyoruz, devam ettireceğimize de inanıyoruz. Her zaman söylüyorum, bu sadece benim söylemem değil; tüm Galatasaraylılar, Fenerbahçeliler için bu böyledir: Fenerbahçe, Galatasaray maçları orada da burada da olsa futbolun bayramıdır. Dünyanın en büyük derbilerinden bir tanesidir. İnşallah saha şartlarının iyi olduğu, kavganın kötülüğün olmadığı bir karşılaşma olur, kazanan taraf inşallah biz oluruz.
“BU SENEYİ BİR ŞEKİLDE BİTİRİP ÖNÜMÜZDE BAKMAMIZ LAZIM”
Kadro kalitesi hakkında...
Bunun cevabını ben veremem, tabii ki bunun cevabını verecek insanlar var, bunun hakkında benim konuşmam doğru olmaz. Birçok yerden size sebep sayabilirim ama bunları da şu an saymayacağım. Birçok sebep de sunabilirsiniz birçok suçlu da bulabilirsiniz ama sonuçta biz takım olarak şu durumdayız şu an. O yüzden başta ben olmak üzere herkes üstüne düşeni, elinden geleni yaparak bu seneyi bir şekilde bitireceğiz. Bitirdikten sonra artık herkes şapkasını önüne koyup, her şeyi düşünecek, bu sene için neler yaptığımıza bakacak.
"HERKES FENERBAHÇE'NİN İYİLİĞİ İÇİN SAHAYA ÇIKIYOR"
Bunlara cevap veremem, hepsi benim can-ciğer arkadaşım, kardeşim, onları ayırt edemem. Nasıl bir baba evladını ayırt edemezse ben de önümde oynayan oyuncuları ayırt edemem. Sadık olsun Serdar olsun, evet devre arasında geldiler ama ikisinin de sertliği sahadaki performansını yorumlamak için erken. Serdar biraz daha sert bir futbolcu; Sadık biraz daha heyecanlı, ateşli bir oyuncu; Martin’in farklı özellikleri var; Roman biraz daha yumuşak, ayağa oynayan bir stoper ama tabii ki hocam kime görev verirse onlar da çıkıp ellerinden geldiği kadar mücadelesini gösteriyor. Şöyle bir şey var. Bunu insanlar veya dışardaki, sosyal medyadaki o çok yazanlar çizenler anlayamıyor. Burada sahaya kim çıkıyorsa Martin, Roman, Serdar, Sadık, ben veya Harun çıkıyorsak veya santrfor Soldado çıkıyorsa, kim çıkıyorsa çıksın Fenerbahçe’nin iyiliği için sahaya çıkıyor. Kimse Fenerbahçe’ye kötülük etmek için sahaya çıkmaz. Hepimiz idmanımızı yapıyoruz, 1 hafta boyunca hocamız kime görev verirse o çıkıyor, sahada elinden geldiği kadar mücadelesini vermeye çalışıyor. O yüzden ben bunu ayırt edemem. Kadro açıklanıyor, herkes kendine göre kadro yazıyor ama bu kadrolar sizin yazmanızla olmaz. Burada bir hoca var, burada her şeyi bilen adam da sonuçta en iyiyi sahaya sürmek ister, kimi yazarsa onu oynar.
“YENİ TRANSFERLERİMİZİN PERFORMANSLARI TAKIMIN DURUMUNDAN DOLAYI GÖZ ÖNÜNDE BULUNAMIYOR”
Devre arası transferlerinin tabi ki bireysel olarak hepsinin birer katkısı var ama Kürk futbolu gerçekten çok zor. Moses dediğiniz adam belki bundan 2 yıl önce Chelsea‘yi şampiyon yapıp geçen sene fazla forma şansı bulamayan bir oyuncu ama mesela buraya geldi. Oradaki havadan farklı. Veya İtalya’dan gelen Miha’nın bulunduğu ortam... Türk futbolu biraz daha farklı çünkü gerçekten çok yakın temaslı futbol oynanıyor burada. Çok sert, baktığınız zaman Sivasspor veya Kayserispor veya herhangi bir takım geliyor kendi yarı ceza sahasında toplanıyor daha sonra seni kontra ataklarla kendi evinde vurmaya çalışıyor. Yani çok zor bir ligde oynuyoruz aslında belki dışarıdan bakıldığında her şey çok kolay gözüküyor veya bilgisayar oyunu gibi gözüküyor ama aslında öyle değil. Konu konuyu açıyor ama yeni gelen transferlerimiz de ellerinden geldiği kadar takıma katkı sağlamaya çalışıyor tamamen. Şu anki sorunumuz durumla alakalı. Çünkü netice olmadıkça şahıs olarak da insanlar performansını sergileyemiyor ama takım iyi olduğu sürece, Moses ya da Miha’nın attığı bir gol daha önemli kılınacaktır. O yüzden aslında performanslar da şu an takımın durumundan dolayı fazla göz önünde bulunamıyor.
“ŞİMDİLİK JÜBİLE YAPMAK GİBİ BİR DÜŞÜNCEM YOK; 4. YILDIZI TAKMAK İSTİYORUM”
Biri söyledi bana ‘Jübile yapıyormuşsun’ diye; Jübile yapmak gibi bir niyetim yok ama yaptırıyorlar bize herhalde jübileyi. Benim için şu an fiziğim ve durumum gereği erken olduğunu düşünüyorum. Ayrıca 6. şampiyonluğu Fenerbahçe takımında bir birey olarak, bir katkı sağlayarak, yaşamak istiyorum. Ayrıca 4. yıldızı takmak istiyorum. 17 senedir gelen bir hizmetim var. Bu isteklerimin de gayet normal olduğunu düşünüyorum. Hedefim Fenerbahçe camiasında en üst seviyede bırakmak. En uzun süre futbol oynayan, en çok maçta futbol oynayan belki şu an dünyada baksanız benim kadar uzun süreli camiada kalmış 1 tane futbolcu vardır.
(Alejandro var galiba Buffon’un bırakmasından sonra)
“Aynen herhalde o var, onu da geçmek istiyorum. Yani bu isteklerim aslında çok üst düzey istekler değil sadece getirdiğim bir kariyerin güzel bir şekilde sonlandırılması ve zirvede bırakmak ve noktalamak gibi bir amacım var. Tabii ki bizim de zamanımız gelecek, değişecek. Belki çok söylentiler var ‘Volkan değişsin’ diye ama bir yerde uzun zaman kalan herkes için aynı şeyler söylenir ‘Değişim, değişim, değişim’ diye. Ben bu değişime saygı duyuyorum, her yoruma saygı duyuyorum, jübile yapmamı isteyenler de olabilir, futbolu bırakmamı isteyenler de olabilir. Sezon sonuna kadar 8 maç var, görev verildiği takdirde sahada mücadelemi vereceğim; görev verilmediği takdirde de yedek kulübesinde belki sahada verebileceğimden daha çok mücadele vereceğim. Çünkü ben Fenerbahçeliyim, futboldan sonra da bunun mücadelesini vereceğim. Belki içerede bir işte bulunarak belki tribünde taraftar olarak bir mücadele vereceğim. Bu Fenerbahçelilik bana kazınmış, bu Fenerbahçeliliği de kimse kolay kolay silemez. O yüzden önümüzdeki sezon için görüşülür, konuşulur. Ben her zaman söylüyorum, hiç önemli değil neyin ne olacağı. Sadece ‘Gel imza at’ derler, ben atarım. İsteğim bu dediklerimi yapabilmek ve 4. yıldızı taktıktan sonra zaten ben kendi kendime jübilemi yapmak isterim. Olmadı Fenerbahçe’den başka Türkiye’de hiçbir yerde oynamam, bunu her zaman söylüyorum ama futbola devam etmek istediğim için yurtdışından teklifleri tabii ki değerlendireceğim.
“BENİM İÇİN MESELE OYNAYIP OYNAMAMAK DEĞİL”
Demirel “Zaman zaman yedek kulübesinde yarı antrenör olarak takımda kalıp takımı bu şekilde desteklemek ister misin?” sorusuna,
Evet. Sanki ‘Volkan oynamak istiyor’ gibi bir durum var. Benim için oynayıp oynamamak, kadroda olup olmamak değil. Mesela 3-4 ay kadro dışı kaldım, alınan sonuçlardan gerçekten çok rahatsızlık duydum. Yani bu başka bir şey bunu anlatmak.
“Volkan sevindi” diyenler vardı…
Benim için futbol profesyonellik değil ben her zaman söylüyorum belki eleştiri alıyorum ama benim için futbol taraftar yani tribünden gelen amatörlüktür. Zaten bu duyguyu yaşattığınız sürece futbolda başarılı olursunuz. Bunu her yerde söylüyorum, dile getiriyorum çünkü artık renk olarak o formaya aşk, renk olarak o sevdanın arkasından koşmak fazla kalmadı. Futbol endüstriyel bir sektöre dönüştü, her şey ticarete dönmeye başladı ama benim için öyle değil. Benim için her zaman Fenerbahçe Fenerbahçe’dir geçmişte de bunun çok örneği var. Zamanı gelince bunların hepsini anlatacağım. Daha doğrusu yazmayı da düşünüyorum, hepsini dile getireceğim. Benim için futbol duygudur, duyguyu yaşattığınız zaman futbol yaşar. O yüzden de bunun her zaman arkasından gideceğim.
“ÇOK ZOR BİR ZAMAN GEÇİRDİM AMA ARTIK BİTTİ GİTTİ”
Kadro dışı kalma süreci...
“O süreç artık geride kaldı. Asla geriye dönüp bakan bir insan değilim. Her zaman anı yaşamaktan yanayım. Çünkü geriye baktığınız zaman pişmanlıklarınız, ileri baktığınızda da her zaman korkularınız var. Ben anı yaşamayı düşünüyorum. O zaman evet çok zor zamanlar geçirdim ama artık bitti gitti. Yaşadıklarım benimle kalır, belki bir gün gelirse kitapla veya bir söyleşide veya başka bir şeyde anlatırım ama şu an için konuşulacak şeyler değil. Kötü bir zamandı, geride kaldı.
O dönemde Volkan Ballı ile Ersun Yanal geldi sende tabi ki herhalde onlarında bir etkisi oldu değil mi?
“Tabii ki oldu. Başkanımız da sağ olsun çağırdı birebir konuştu, hocam da sağ olsun çok yardımcı oldu, Volkan abi de çok yardımcı oldu. Onlara tekrardan teşekkür ediyorum hep burayla yaşadığım için gerçekten burası olmadan bir hayatı düşünmek zor geliyor”
“UMARIM HARUN İLE BENDEN SONRA YERLİ KALECİ GELENEĞİ DEVAM EDER”
Fenerbahçe’de yerli kalecilerin bir geleneği var öncelikle Harun Tekin ardından da Berke Özer genç bir futbolcu neler söylemek istersin?
Evet ikisi de kardeşim gibi belki mevki gereği yarışıyoruz ama gerçekten öyle bir yarışma yok aramızda. Kim oynarsa oynasın birbirimize destek oluyoruz. Berke, Erten, Oytun, Apo, geriden gelen çok yetenekli arkadaşlarım ve kardeşlerim var, hepsine de çok inanıyorum inşallah çok uzun yıllar Fenerbahçe kalesini koruyacaktır. Dediğiniz gibi Engin abiyle başlayan Rüştü abiyle devam eden, benimle beraber -sadece rahmetli Enke’nin bir maçı var- bu geleneği devam ettirmek isteriz. Genç arkadaşlarımla konuşuyoruz, zaten ilerleyen günlerde de yabancı sınırlaması geliyor. Hepsi çok kaliteli kaleciler. Mesela Mert’e (Günok) bakıyoruz o da bizden çıkma, Volkan’a (Babacan) bakıyoruz, Serkan’a (Kırıntılı) bakıyoruz hepsi bizden çıkma. O günün şartlarında belki oynayamadılar, belki forma şansı bulamadılar ama zamanı geldiğinde onların da ne kadar iyi kaleciler olduğunu görebiliyoruz. İnşallah onlara da futbol hayatlarında başarılar dileriz. Buradaki arkadaşlar da inşallah onlar kadar iyi bir şekilde türk futboluna hizmet ederler.
“AİLEM BENİM HER ŞEYİM, FAZLA GÖZ ÖNÜNDE OLMAYAN BİR HAYATIMIZ VAR”
Baba ve eş olarak örnek bir profilsin, örnek gösteriliyorsun. Hem kızların Yade ve Yeda hem de Zeynep hanıma zaman ayırabiliyor musun? Görüyoruz aslında sosyal medyada birçok güzel şirin videoları da...
Evet onlar gerçekten benim hayatımın her şeyi. Onları bir sıralama, konumlandırma gibi bir şeyim yok. Güzel bir aileye sahibim, ben de elimden geldiği kadar babalık yapmaya çalışıyorum. Yaşadıklarımızdan, gördüklerimizden öğretmeye çalışıyoruz. Öyle bir hayatımız var, fazla göz önünde olmayan, kendi çevremizle, kendi içimizde yaşadığımız bir aile yaşantımız var.
VOLKAN DEMİREL’İN RESİM KOLEKSİYONU
Belki çok fazla kişi bilmez ama resme ilgin var, resim koleksiyonu yapıyorsun. Ressam Ali Elmacı’ya bir portre yaptırmıştınız, gündemde olmuştu, ondan da biraz bahseder misin?
Bu işin aslında benim için 5-6 senelik bir mazisi var çok uzun bir zaman değil. Bir ağabeyimin sanatı benimle tanıştırmasıyla başladı. Ondan sonra hoşuma gitti, ilgi duymaya başladım. Sonra Ali Elmacı… Çok inandığım, güvendiğim, desteklediğim bir sanatçı. Ona kendimizin, ailemizin bir resmini yaptırmak istemedik bu tamamen Ali’nin bize yaptığı bir jest. Aslında oradaki karakterlerin hepsi Ali’nin karakterleridir, gözleri kendisinindir ama tabii ki sanatı bilmek veya öğrenmek gerekir bunu anlamak için. Yazılan rakamlar gerçek değil. O tamamen Ali’nin sanata ilgimiz olduğundan dolayı bize yapmış olduğu bir hediyedir, ona da teşekkür ediyorum. Sanatla ilgileniyorum benim için güzel bir meşgale oluyor, sanatçı atölyelerine gidip onlarla muhabbet etmek onlarla bazı fikir alışverişlerinde bulunmak hoşuma gidiyor. Kızlarımı da bu konuda eğitmeye çalışıyorum. Yade mesela çok yetenekli bu resim konusunda. Mesela sabah ben 9 gibi kalkıyorum, o 8’de kalkıp elinde bir dosya kağıdı bir kalemle bir şeyler çizmeye başlıyor. Benim tek amacım zaten onlara bu resim sanatını aşılamak, kızlarımın aldığımız resimlerle veya koleksiyonum ile büyüyüp hayata onlarla beraber bakmasını istediğim içindir.