'Yanal'ın işi hiç kolay değil'
Yanal çare olur mu? - Ediz Sırapınar / Milliyet
Erwin Koeman, gruptan çıkmanın rahatlığı mı, kadro darlığı mı, yoksa Phillip Cocu’nu anısına mı bilinmez Spartak Trnava karşısında direksiyona geçtiği günden bu yana ilk kez üçlü savunmayı tercih etmişti...
Bu kurguda genç Yiğithan, Reyes ve Skrtel’in arkadaki görevleri belliydi de geri kalanların ne oynadığını çözmek mümkün değildi... Çünkü onlar da ne yaptıklarını bilmemekteydi... Gelişi güzel koşmaktan, bolca pas hatası yapmaktan öteye gidemediler. Orta alanı beşliyen İsmail ve Şener akıllarından hücum etmeyi bir dakika bile geçirmeyince, Barış ve genç Mahsun da çizgiye inmek yerine, sürekli Slimani’ye doğru koşular yapınca 40. dakikaya kadar maçta akşam trafiğini andıran bir tıkanıklık vardı... İki takım da orta alana yuvalanıp, pozisyon üretmeye niyet etmezken tatsız, tuzsuz, sıkıcı bir oyun oynanıyordu. Ev sahibi devre biterken, Avrupa’da ilk defa şans verdiği genç gurbetçi Kubilay ile skor avantajını yakaladı. Golde burnunun dibindeki rakibini İstanbul Boğazı’nı ilk kez gören bir turist şaşkınlığında ağzı açık seyreden Isla’ya ne demeli acaba? Sadece Isla mı koca ilk yarıda Fenerbahçe formasını layıkıyla üzerinde taşıyan neredeyse tek bir futbolcu yoktu...
Uyumsuz, kararsız, etkisiz ve verimsiz Fenerbahçe ikinci yarıda skoru değiştirebilmek için hiçbir çaba göstermedi... Tempoyu artırmak, kanatları kullanmak, zayıf rakip önünde verkaçlar denemek varken, onlar her zamanki gibi skoru kabullenmeyi yeğlediler...
Fenerbahçe adına geleceği karamsar kılan en büyük sorun da bu teslimiyet anlayışı... Sahada isyan eden tek bir Allah’ın kulunu ara ki bulasın... Gencinden, tecrübelisine kadar kimsede ruh kalmamış... Herkes saklanıyor. Yardımlaşma, dayanışma hak getire... Maç kaybedilir, puanlar verilir ancak karşı koyma duygusunuz gitmişse o zaman oturup kara kara düşünmek lazım... Ne kadar eksiğiniz olursa olsun Türkiye’de ikinci ligde zor tutunabilecek bir takıma karşı yarım pozisyonla maçı tamamlıyorsanız iğneyi biraz da kendinize batıracaksınız...
Şimdi bu takım Ersun Yanal ile yeni bir kimliğe kavuşabilir mi? Yoksa takım olma özelliğini kaybeden karmakarışık oyuncularla daha da mı dibe oturur? Rahatsız edici, yanıt arayan sorular bunlar. Kimse bu mevcut kadro ile farklı oyunlar, gözkamaştırıcı sonuçlar, Avrupa’da daha büyük heyecanlar beklemesin. Fenerbahçe bu saatten sonra günü kurtarsın yeter de artar bile...
Kayıp maç - Gürcan Bilgiç / Sabah
GRUP matematiği 90 dakika bitimindeki sonuç için "Ne yersen ye" durumuna gelince, format bir anda "gençleri kazanalıma" döndü.
Sakatlan ve yorgunlan İstanbul'da bırakarak, oynanması gereken maçı tamamladılar. Üstlerinde baskı olmadığı halde yine "hiç bilinmez" modunda kalması da ilginçti Fenerbahçeli oyuncuların.
İlk kez bu seviyede sahneye çıkan Mahsun'a bir şey demiyoruz elbette. Ancak İsmail Köybaşı, Barış Alıcı, Şener Özbayrakh veya ceza sürecindeki Jailson'un daha agresif, farklı ve bir şeyleri ister gibi olmalarım bekledim. Yanıldım..
Üçlü savunma, eksiklerin yoğunluğünda seçilebilir bir format. Aslında, iki bek ve İsla ile birlikte altılı savunma oluyorsunuz. Jailson'u ekibe sokmadım dikkat edersiniz. Bu diziliş, bir duran top golü yedi. Bunun yanma bir-iki tane Harun kurtarışı ekledi.
Yenik başlanan ikinci 45'te yine altılı savunmayla devam etmek de ilginç. Dörtlüye dönüp, oyuncu bile değiştirmeden, formasyonunun nimetlerinden faydalanmak da tercih edilebilirdi. Ancak "vazgeçmişlik" duygusunun 'yoğunluğuna, maalesef eklenen bir şey daha var; yenilgiyi normal saymak.
Sonucu bir kenara iterek, ovam üstünden veya performanslara bakarak 'maçı yorumlamak daha doğru olabilir.
Takım bütünlüğündeki anzalann özellikle genç oyuncular için tartı kuramayacağımız gerçeğini de önümüze getir-diğini görmeliyiz. Trnava'da "kayıp" bir '90 dakika seyrettik.
Bu takımın gruptan çıkması, taraftarlann mart ayında Avrupa heyecanını yaşatması da önemlidir. İyi niyetli olalım, böyle görelim.
Yanal’ın işi gerçekten zor - Uğur Meleke (Hürriyet)
Spartak Trnava, toplam değeri 8 milyon Euro civarında olan bir takım...
Yani Michael Frey’le sezon başında yapılan 4 yıllık kontratın toplam maliyetiyle, bu takımın tamamını satın alabilirdiniz. Normal sezonu bitmek üzere olan Slovak Ligi’nde sekizinci sıradalar. Slovak Ligi’nin toplam değeri de 60 milyon Euro civarında zaten. Yani Fenerbahçe’nin altında. Eğer Trnava ligde kalan son 4 maçta performansını artıramazsa, kümede kalmak için oynanacak play-out’a doğru yol alıyor.
Dün böyle bir takıma karşı son derece isteksiz bir performans gösterdi Fenerbahçe. Bakınız, kötü oynayabilirsiniz. Fiziksel, taktiksel ya da teknik olarak yetersiz kalabilirsiniz, o ayrı bir mesele. Ama isteksizliğe anlam veremiyorum ben. Bu bir prestij maçıydı diyenlere de üç ayrı itirazım var:
1-) Prestij maçı dediğiniz müsabakanın ödülü yaklaşık 670 bin Euro (570 bin Euro taban ödüle, beraberliklerden artan para da ekleniyor zira).
2-) Fenerbahçe’nin UEFA kulüp puanına 2 daha eklemesi, eğer kalabilirse seneye Avrupa Ligi’nde ikinci değil birinci torbada yer alması anlamına gelebilir.
3-) Bu, yine de kulüp için bir prestij maçı diyorsanız, “bireyler için değil” derim ben de. Bu sporcuların bireysel hedefleri yok mu? Hiç olmazsa gelecek antrenöre kendilerini ispat etmek istemezler mi? Bu isteksizlik gerçekten can sıkıcı.
Kulüp puanı da kritik
Bu sütunda ülke puanı konusunu sık sık okuyorsunuz, peş peşe kötü sonuçlarla 10’unculuktaki yerimizi de tehlikeye atıyoruz yavaş yavaş. Hollanda’nın tek temsilcisi kaldı ama önceki gece 90 dakika izlediğim Ajax harika gidiyor. İki Avusturyalı Salzburg ve Rapid de istim üstündeler. Ama ülke puanı kadar önemli bir başka konu da, kulüplerimizin seri başı olup olmamasını, ya da grup kuralarındaki torbalarını belirleyen kulüp puanı. Fenerbahçe 50’nci sıralarda girdiği sezonu (2014-15’in hükmünün bitmesi sebebiyle) 40’larda bitirecek. Dünkü galibiyet de çok değerli 2 puandı. Ama futbolcular bunun bile farkında değiller belli ki.
Kubilay etkileyiciydi
Dünün yıldızı Türk asıllı Avusturyalı gencin tam adı Kubilay Türk Yılmaz! Belli ki babası, onun doğduğu yıllarda Galatasaray’da oynayan Kubilay Türkyılmaz’ın hayranıydı, oğlunu da futbolcu yapmayı başarmış. Ligde hafta sonu iki gol atmış, dün de sahanın en etkili ismiydi. Santrfor arkası, santrfor, sol açık oynuyor. Kumaşı fena değil.
Maçın adamı: KUBİLAY