TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi Başarılı Olacak Mı?
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, sonraki 4 yılı garantilemek için yeni sezonda herkese mavi boncuk dağıtacak. Yabancı ve limit kararları ilk adım oldu..
Başkan kendi listesini yapamıyor
Üç büyükler başta olmak üzere, kulüpler yaklaşık 15 yıldır TFF yönetiminde belirleyici rol oynayamıyor. Öyle ki TFF yönetimine önerdikleri isimler dahi onay almazsa listeye giremeyebiliyor. TFF Başkanı olan kişi, listesini aday olmak için onay aldığı siyaset kurumuna onaylatıyor. Bakın son seçimde oy verme işlemine dakikalar kala bile, listede değişiklik oldu. Bu nedenle, “Türkiye futbolu şöyle kurtulur, böyle kurtulur; o kurtarır bu kurtarır…” gibi açıklamalar trajikomiktir. İş kişilerin iyi niyetine kalmış durumda.
“Siyaset toptan ayağını çekmeli” demeyen…
Futbolun gerçekten düzelmesini isteyen herkes, manifestosuna, “Siyaset, futbol ile arasına açık bir mesafe koymalıdır” diye başlamak zorunda. Topa böyle bir giriş yapmayanların sonrasındaki hiçbir lafının hükmü yoktur. Siyasetin, futbolun sorunlarına çözüm bulması, onun ofisboyundan başkanına kadar, her kademesindeki yöneticisini belirleyeceği anlamına gelmez, gelmemeli. Siyaset, zaten futbol dahil, tüm sektörlerin önünü açmak; gelişmelerini sağlamakla görevlidir. Siyaset, bir hizmet mekânizmasıdır.
Servet Yardımcı, onay alamadı
‘Futbol ailesi’ denilen topluluk, yıllardır dehşetengiz bir aile içi şiddet yaşıyor. Özerk statüsünü, kendi elleriyle ihlal ettirdi ve siyaseti en büyük karar verici hale getirdi. Somut gidelim: Son seçimde Servet Yardımcı da aday olmak istedi. Ancak Ankara’da yaptığı sondajdan adaylık için onay veya istediği yeterli desteği bulamadı. Velev ki Yardımcı aday olsaydı, ne değişirdi? Hiçbir şey. Kendi iradesiyle aday olma gücü olmayan birinin devasa bir yapıyı yönetmesi mümkün mü?
Bu yıl “Mavi Boncuk Sezonu” olacak
Peki, bir de aday olmayı başaran Mehmet Büyükekşi’ye bakalım: Ona sadece Fenerbahçe açık muhalefet yaptı. Fenerbahçe’nin başka aday çağrıları ise ne yazık ki karşılık bulmadı. Mehmet Büyükekşi, seçim konuşması ve ilk icraatlarında şu mesajı verdi: Sonraki 4 yıl başkan seçilmek için kulüpler ne isterse, onu yapacak. Bu bir 1 yıl ‘Mavi Boncuk Sezonu’ olacak yani. Ama Ertem Eğilmez’in şahane Mavi Boncuk’u kadar keyifli olmayacak. Büyükekşi, bir başkandan ziyade, talepleri hayata geçiren bir genel sekreter gibi hareket edecek.
4 günlük özet zaten bunu net şekilde ortaya koydu:
-Yabancı kuralını kulüplerin istediği gibi; 8+3 devam ettirdi.
-Takım Harcama Limitleri’nde yüzde 40 sapma verdi.
-Tüm kurulların istifasını istedi
Büyükekşi, bir siyasetçi gibi, bol keseden dağıtarak işe girişti. Böylece kurumsal devamlılık, uzun vadeli plan ve proje işlerinin bu ülkede sökmeyeceğini bir kez daha gözümüze soktu.
Büyükekşi, Süper Lig AŞ CEO’su gibi
Biliyorsunuz, kulüpler zaman zaman Süper Lig AŞ kurulmasını ve ligi kendilerinin yönetmesi gerektiğini söylüyor. Bu yıl bunun denemesi olacak. Çünkü, Büyükekşi, bir nevi Süper Lig AŞ CEO’su gibi işe başladı. Kulüpler Birliği karar alacak, o da hayata geçirecek. Fakat bu politika da patlayacak. Çünkü bu topraklarda kimse yarışın sonunda bir şampiyonun çıkacağını kabul edemiyor. Büyükekşi, daha farkında değil ama, karşısında 19’u da birinciliğin kendisinin hakkı olduğuna en baştan inanan kafalar var. Günün sonunda onun da karnesini hakem yönetimleri belirleyecek. 2022-23 sezonunun sonu geldiğinde 19 takımın 18’i Büyükekşi’nin adil bir yönetim sergilemediğini söyleyecek. Çünkü bu bozuk düzende çark tutmaz! Çünkü bu düzenin başına gelen de adil bir süreçle o koltuğa oturmuyor.
Futbolun Erman Kunter’i yok mu?
Diğer yandan bazı kesimler, sadece düzenden şikâyet etmekle; artık herkesçe görülebilen arızalarını bir kez daha ifşadan başka bir iş yapmıyor. Bırakın yönetime talip olmayı, bir aday adayı bile çıkartamıyorlar. Sadece; laf, laf, laf! Bakın, Türkiye Basketbol Federasyonu seçiminde üç aday yarıştı. Bu seçimde Erman Kunter, futbola da çok büyük mesaj verdi ama ne yazık ki kimse anlamadı. İşlerine gelmedi sanırım. Kunter, bir yanda Cumhurbaşkanı Başdanışmanı sıfatıyla seçime giren Hidayet Türkoğlu, diğer yanda da bakanlığın desteklediği bir önceki dönemin başkanı Harun Erdenay’a rakip oldu. Kunter’in bu iki adaya karşı seçim kazanması adeta bir devrim olurdu. Fakat, onun aday olması dahi çok ama çok değerliydi. En azından bir seçenek sundu ve mücadele etti. Ona söz verenler son anda çark etseler de bazı duvarları yıktı. Kazanmış kadar oldu. Peki futbol niye kendi Kunter’ini ortaya çıkartamıyor? Kendi başkanını kendi iradesiyle adil bir şekilde seçemeyen ‘futbol ailesi’, adaletin sağlanabileceğini nasıl düşünüyor? Aslında doğru soru şu: Futbolda gerçekten adalet isteniyor mu? Yoksa herkes kendi arzusunun mu adalet olduğunu sanıyor?
Mehmet Büyükekşi de başaramayacak!
Uzun lafın kısası: Mehmet Büyükekşi yönetiminde de durum değişmeyecek. Biz aynı kavgaları yine yaşayacağız. Hatta, “Cumhuriyet’in 100. yılında ben şampiyon olacağım” söylemleri, bu kavgayı daha da şiddetlendirecek.
Aynı insan havuzundan seçilecek yeni kurulların kendilerini seçenlerin iradesinin dışına çok fazla çıkması zor. Dediğim gibi, Mehmet Büyükekşi, 1 yıl süresince mümkün mertebe herkese mavi boncuk vererek, 2023 seçiminde adaylığını ve de dolayısıyla başkanlığını garantilemek için çalışacak.
O yüzden, OYNA DEVAM!