Yıldırım Demirören'den yeni yabancı kuralı açıklaması!
Yıldırım Demirören'den yeni yabancı kuralı açıklaması!
İlk yayınlanma tarihi: Son Güncelleme:
Geçen hafta yazdığım yazıda, Futbol Federasyonu yönetimini, özellikle de başkan Yıldırım Demirören’i bunca soruna rağmen sessiz kalmaları nedeniyle eleştirmiş, “Sus sus da nereye kadar?” diye sormuştum. Ampute Milli Takımı için Riva’da düzenlenen törende başkan ve yöneticilerle bir araya gelme ve yazıda belirttiklerimi soru olarak kendilerine yöneltme şansı buldum.
Sağ olsun Yıldırım Bey de her soruma samimi yanıtlar verdi. Açıkçası sohbetimiz öncesi törende yaptığı konuşmada da dikkat çekici bir bölüm vardı Başkan’ın... İddialar ve suçlamalar karşısında suskun kalmayı tercih ediyordu belki ama sıkıntılıydı. Bunu da bir atasözü, devamında da iki cümleyle özetledi:
“Tenceredeki yemekten pişiren değil, tabaktakini yiyen faydalanır. Kimse görmek istemese de, biz Futbol Federasyonu olarak 5 yıldır yemeği yiyen değil, hep pişiren olduk. Takdir beklemiyoruz ama iyi şeyler yaparken bile bu kadar acımasız eleştiriyi de hak etmiyoruz.”
Bu cümleler çok şey anlatıyordu... Ardından da bazı basın mensubu arkadaşlarımızla birlikte Başkan’la sohbetimiz başladı. İlk olarak, “Sayın Başkan zaten hiç konuşmuyorsunuz. Sizi yakalamışken gündemdeki soruları yöneltmek isterim. Örneğin video hakem. Ne zaman başlıyor?” diye sordum.
‘VİDEO HAKEME KARŞIYIM’
Demirören’in yanıtı, “Evet çalışmalarımız var. Ancak başlama tarihi için gün veremeyiz şimdilik. Bu işe IFAB (Uluslararası Futbol Birliği Kurulu) onay veriyor. Bütün testleri yapıyor, ondan sonra da başlayabilirsiniz diye bize bildiriyor. Bizim hesabımıza göre ocak ayından önce hazırlıkları tamamlanmaz. Bu yüzden önümüzdeki sezon başlarız diye düşünüyorum” şeklinde oldu.
Başkan aslında video hakeme karşı. Bunu da şu sözleriyle aktardı: “Açıkçası video hakeme ben karşıyım. Futbolu öldürüyoruz. Video hakem üç şeye bakacak. Kart, penaltı, ofsayt. Dördüncüsü yok."
"Örnek vereyim. Top taca çıktı. Yanlış karar dendi, döndü gol oldu. Ne olacak? Aracın içerisinde görev yapacak hakemler bu noktada çok önemli. Sahadakilerden çok daha üst düzey olmalı bu isimler. Var mı böyle isimler? Yok. Yetiştirmek gerekiyor.”
‘DERBİDE GOL İPTAL EDİLİRSE!’
“Futbol durarak oynanacak bir oyun değil. Başka bir örnek vereyim. Galatasaray-Fenerbahçe derbisi. Hakem golü verdi, ardından gol iptal edildi. Türkiye’de bunun altından nasıl kalkarız? Kültür seviyemizi Avrupalı seviyesine çekmeliyiz. Bizim için handikapları var."
"Bunları masaya çok iyi yatırmalıyız. Sakın yanlış anlamayın, karşıyım diye söylemiyorum. Handikaplarını söylüyorum. Futbol hatalar oyunu. Herkes hata yapacak. Hakem de hata yapacak yönetici de teknik adam da. Kulüpler Birliği, Göksel Başkan zamanında bu uygulamayı istiyordu. Şimdi ne diyecekler bilmiyorum. Ama biz yine de hazırız.”
‘ÇABUK UNUTUYORUZ!’
Başkan ardından da dert yandı: “Herkes olayı federasyona, yabancı kuralına bağlıyor da Zamanında yabancıda limit olması gerektiğini söyleyen benim. Ama Kulüpler Birliği, takımlarımızın Türkiye’de ve yurt dışında daha başarılı olacağı inancıyla yabancı sayısının artmasını talep etti."
"O dönemde de Fatih Hoca bir çalışma yaptı. Bu uygulama Milli Takım için de faydalı olur diye düşünülüyordu. Çünkü 1 lira alan yerli oyuncu 5 lira almaya, kendi takımında formayı garanti gördüğü için çalışmamaya başlamıştı. Dolayısıyla performanslar düştü. Bu da aslında Milli Takım’a zarar veriyordu. Bizler olayları çok çabuk unutuyoruz.”
‘FUTBOLA KALİTE GELDİ’
Demirören, Türk futbolunda kalitenin yükseldiğine de işaret etti. Bu konuda da “Bu sezon tribünler doluyor. Futbola kalite geldi. Kulüplerimiz Avrupa’da başarılı. Beşiktaş, Porto’yu yeniyor. Galatasaray ve Fenerbahçe Avrupa’da maçlarını çok erken oynadıkları için elendiler bana göre. Çünkü henüz kadrolarını tam anlamıyla kuramamışlardı. Gerçek form durumlarını yakalayamamışlardı” dedi.
‘DURSUN BAŞKANLA DA YABANCIYI KONUŞTUM’
Sonrasında yabancı kuralını gündeme getirdim. Aldığım cevap dikkat çekiciydi. Genel beklenti uygulamanın 2-3 sezon sonra değiştirileceği yönünde ama federasyonun görüşü başka. Gelecek sezon başında bir değişikliğe gidilebilir. Sahada 8 yabancı 3 Türk uygulaması gündemde. Başkan bunu ilk kez açıkladı:
“Sayın Cumhurbaşkanı’nın beyanını önemsiyoruz. Dursun Başkan ile de konuştum. Belki önümüzdeki sezon saha içindeki yabancı oyuncu sayısını sınırlandırırız. Kadroda daha fazlası bulundurulabilir yine ama sahada 8 yabancı şartı üst sınır olabilir. Bu konuda Kulüpler Birliği’nin bir karara varması lazım.”
‘HER ŞEYİ HAKEME BAĞLIYORLAR’
Hakem performanslarını es geçmek olmazdı tabii. Sohbetimiz de Başkan’ın şu sözleriyle noktalandı: “Premier Lig’de de var hata. Ama orada hiç kimse mağlubiyeti hakeme bağlamıyor. Bizde herkes her şeyi hakeme bağlıyor. Bir hoca çıkıp konuşacaksa önce çıkıp kendi yaptığı hatayı anlatacak. Takımı yanlış kurduğunu, futbolcusunun yaptığı hatayı anlatsın ondan sonra hakemden bahsetsin. Hakem hata yapmadan olmaz zaten. Böyle futbol da olmaz.”
‘PALABIYIK’I EYYAMCI YAPTIK’
“Şimdi Ali Palabıyık’ı tartışıyoruz. 7 kritik pozisyon var. 5’inde doğru karar vermiş. Biri kendisine ait değil, yan hakemin kararı (Negredo’nun iptal edilen golü). Birinde hatalı karar vermiş (Cenk’in penaltı pozisyonu). Kartların hepsi doğru."
"Ofsayt onun kararı değil, yan hakemin kararı. 14 tane ayağın içinde Cenk’in olayını görmemiş. Doğru penaltı. Ama ağır çekimde izlediğin zaman penaltı. Biz aldık hakemi eyyamcı yaptık. Bu kadar kolay değil. Sadece hakemlere yüklenmekle olmaz bu işler.”
MHK, PFDK VE TAHKİM’DEN ŞİKAYETÇİ OLAN KULÜPLERE YANIT:
"Sohbetimizde söz, haliyle kulüplerin federasyon kurullarından şikayetine de geldi. Başkan bu konuda da dertliydi: “İyi güzel de herkes bir şeyi atlıyor. 15 Temmuz’dan sonra bize liste geldi. Bu doğrultuda da sakıncalı görünenlerin görevlerine son verildi. O ortamda kimse kimseye güvenemiyordu ki. Kulüpler, kurullar için bize adam bile veremedi, öneremedi. Korkuyordu herkes. Ali ağabeye (Ali Dürüst) soruyordum ben; güvenebileceğin bir tanıdık var mı o kurula bu kurula alalım diye. Bunları unutuyorlar.”
‘TEK BAŞIMIZA NE YAPALIM?’
Başkanın bu sözleri üzerine “Güzel söylüyorsunuz da bunları kamuoyu bilmiyor ki. Çünkü konuşmuyorsunuz, açıklama yapmıyorsunuz” dedim. Başkanın yanıtı şöyle oldu:
“Biz ne yaparsak yapalım, ben ne söylersem söyleyeyim dediğimi beğenmeyecek ve hep yorum yapacaklar. Ben de her konuşmamda bunlara yorum şansı vereceğim. Ve benim onlar kadar konuşma şansım yok. Haftanın 3 günü her televizyonda konuşuyorlar. O zaman ne oluyor? Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. Benim geçmişteki konuşmalarıma bakın."
"Her şeyin cevabı var. Biz bunların hepsini söylemişiz. Örneğin demişim ki Milli Takım’dan hiçbir şey olmaz. Yine yanlış anlaşılmasın da. Neden demişim bunu? Altyapıya önem verilmiyor çünkü. Biz bir şampiyonaya katılırsak şansa katılmış oluruz."
"Kalıcı katılmamız lazım. Her turnuvaya katılan takım olmamız lazım. Onun için altyapıya dönmemiz lazım. Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, devlet bu işe girmeden hiçbir şey yapamayız. Almanya 500 milyon Euro para harcadı. Milli Eğitim, belediyeler, Spor Bakanlığı en son federasyon el ele verdiler. Biz tek başımıza ne yapalım?”
‘HATIR İÇİN ALINMIŞ HOCALAR VAR’
“Bugün A takımın parasını ödeyemeyenler altyapıya ne parası ödeyebilir? Altyapıya senede en az 7-8 milyon ayırmak lazım. Hangi parayla ödeyecek? 8-12 yaş grubu en önemli altyapı grubu. Ama en kötü hocalar orada. Hatır için alınmışlar. Altyapı parası verelim diye üzerinde çalıştık. Öyle rakamlar çıkarttılar ki karşımıza. Karşılayamayız ki.”