Zekeriya Alp'e çok sorum var
KİM BU KÖSTEBEK?
Ama mesela ‘yatak odası’ deyip federasyonun içinde yapılan konuşmaları dışarıya birebir yansıtan KÖSTEBEK konusunda ne başkan ne de yardımcısı tek kelime etmedi, onlara bunu soran da olmadı. Ben toplantıda olsaydım soracağım ilk soru bu köstebek ile ilgili olurdu.
Toplantıda mutlaka futbol kurallarını bilen bir moderatör olmalıydı. Özellikle soru cevap kısmında bu açıkça ortaya çıktı. Gazeteciler çok soru sorunca cevapların çoğu kaynayıp gitti. Bazı sorular cevaplanmadı. Açıklayıcı bilgiler verilemedi.
Örneğin, Beşiktaş Denizlispor maçında Abdoulay Diaby'e arkadan aşil tendonuna yapılan müdahalede hakem sarı göstermiş buna VAR da müdahale etmemişti. Başkan ve yardımcısı da bunun hata olduğunu açıkladılar.
Hakem ve gözlemciler arasında yapılan ankette ise sadece bir gözlemcinin sarı yönünde görüş bildirdiği ve diğer tüm kişilerin kırmızı kart olmalıydı şeklinde görüş belirttiği ekranda gösterildi. Öyle olunca da sanki o pozisyon griymiş gibi bir durum ortaya çıktı.
Oysa "Çok uzun yıllardan beri, daha VAR'ın falan düşüncesi bile ortada yokken arkadan aşil tendonuna yapılan müdahaleler yorumsuz kırmızı karttır. Bu pozisyonlarda sana göre bana göre yoktur. Yani burada hakem hatasının yanında ondan daha büyük bir VAR hatası vardır".
BİR SİRKÜLER YAYINLANMIŞTI
"Ona sarı diyen gözlemci arkadaş da bu seçiminde hata yapmıştır" diyerek bir açıklama yapılmalı ve bu tip pozisyonların siyah ve beyaz kadar net olduğu ifade edilmeliydi ki bu herkesin kafasına kazınsın. Ben orada olsam bunu kesinlikle sorardım.
Oğuz Sarvan, penaltıda kaleci ihlalleri konusunda bir açıklama yaptı ve topu UEFA eğitimcilerine attı. Oysa orada sorulması gereken çok net bir soru vardı ve ben olsam sorardım. "Sayın Sarvan IFAB daha 21 Ağustos'ta tüm konfederasyon ve federasyonlara sert bir sirküler gönderdi.
“Orada yer alan maddelerden biri de penaltı vuruşu sırasında yapılan kaleci ihlallerini içeriyordu. Futbolun kural koyucusunun bu uyarısına rağmen neden bunu UEFA ile konuşup eğitimleri ona göre düzenlemediniz ve işin için büyük kulüpler girince devre arasında karar değiştirdiniz?"
Burada Zekeriya Alp, bu konuyu çizgi teknolojisi ile çözeriz gibi bir söz söyledi. Sanırım eldeki VAR teknolojisi ile bunun çözülebileceğini anlatmak istedi. Çünkü başka bir alternatif zaten yok.
Soracağım bir soru da şu olurdu. "Sayın Zekeriya Alp, Alanya-FB maçıyla ilgili olarak madem IFAB teknik alt komite üyesi eski hakem David Elleray size görüş bildirdi, siz de kendi görüşünüzü gazeteciye açıklamakta sakınca görmediniz, neden onun görüşünü topluma açıklamadınız?"
Eski MHK başkanının geçmişte ifade ettiği gibi VAR "çok rahat ve kolay" bir iş olmasa da işi sonuçta operatörün onun talimatıyla hazırlayıp sunduğu görüntüyü inceleyerek bir karara varmak. Dolayısıyla genç veya daha az genç hakem olmanın değil hakemliğin gerektiği bir mevki.
Bu bağlamda şimdi Başkan Alp'in Bülent Yıldırım söylemine gelmek istiyorum. Sayın Başkanın Bülent Yıldırım ile ilgili söylediği sözler beni kesinlikle ikna etmedi. Çünkü kendisi bazı şeyleri adeta itiraf etti.
Benim düşünceme göre Bülent Yıldırım ve Serkan Çınar ne yaş ne de başarısız performansları nedeniyle aksine tamamen kulüp baskısı ile sistem dışına çıkartılmış. Başkan Alp, Yıldırım için "Performansı iyi değildi ve yaş haddini dolduruyordu zaten" şeklinde bir açıklama yaptı.
Peki Serkan Çınar'ın yaşı kaç? Oysa kendisi göreve temmuz başında gelmişti. Yani bir önceki sezonda olanlar günahıyla sevabıyla orada kalmıştı, yeni MHK tarafından beyaz bir sayfa açılması gerekiyordu.
Bülent Yıldırım da elinizdeki en tecrübeli, en donanımlı hakemlerin başındaydı. Her şeyden önce de VAR'ı Türkiye'ye getirip uygulanmasında en büyük sorumluluğu taşıyan ve protokolü de tercüme eden kişiydi.
Fırat Aydınus için "1,5 yılı daha var onun tecrübelerinden yararlanıyoruz" deyip Bülent Yıldırım gibi bir tecrübe için "zaten yaşı gelmişti" demek bana göre çelişkidir ve bu işte kulüp baskısının rol oynadığının açık itirafıdır.
Bu arada yaş haddi demişken. Almanya'da daha önce yaş haddinden hakemliği bırakan 3 hakem bir önceki sezon VAR olarak atanmış 130 civarında maçta VAR görevi yapmışlardı. Onlardan biri (Jochen Drees) daha sonra VAR sorumlusu da yapıldı.
Bu bağlamda VAR uzmanı Bülent Yıldırım'ı kullanmayıp TV yorumculuğuna mecbur kılmak bence çok büyük bir hatadır. MHK de 47 yaşını doldurup ayrılmak durumunda olan hakemlere tecrübeleri nedeniyle VAR olarak görev vermelidir.
Böylece sahada da maç yönetmek zorunda olan hakemlerin VAR yükü de hafifler.
Bu arada eski futbolcuların VAR olarak kullanılma fikri ise asla katılamayacağım bir öneri.
Futbolculuk döneminde kuralların çoğundan haberi olmayan eski futbolcular kurallara % 100 hâkim olmadan VAR görevi mi yapacaklar? Aman haa.
Ben futbolcuların çoğundan çok daha fazla kural bildiğimi düşünüyorum ama asla uzun yıllar kuralların içinde yoğrulmuş bir hakem gibi donanımlı olamam ve o görevi yapamam. Basın toplantısında en azıdan Oğuz Sarvan bunun da altını çizebilirdi.
GOL ÇİZGİSİNE NEDEN GEÇMİYORSUNUZ?
Zekeriya Alp ve Oğuz Sarvan’a sormak istediğim başka sorular da var.
1-Örneğin gol çizgisi teknolojisi neden hâlâ yok? Sıfır hata ile çalışan bir sistem varken bu sorumluluğu VAR’a vererek onun yükünü arttırmak doğru mu?
2-“VAR konuşmalarını merak etmiyoruz” dediniz. Ama Fenerbahçe-Beşiktaş maçında rutin konuşmalar olmuş şeklinde açıklama yaptınız. Demek ki bir merak olmuş.
VAR eğitimlerinde bu kayıtlar eğitim amaçlı kullanılmıyor mu? Kullanılması gerekmez mi?
3-Halil Umut Meler’e sosyal medya baskısıyla görev vermediğiniz anlaşılıyor. O hakem uzun süre hazırlanıp son anda Cüneyt Çakır’ı açıklamak o hakemi olumsuz yönde etkilemez mi? Ona bunu nasıl açıkladınız? Aldığınız kararlarda sosyal medyanın ne derece rolü oluyor?
4-Kadın hakemler konusunda yaptıklarınızı anlattınız. Ekibinizde neden tek bir eski kadın hakem yer almıyor? Eski bir hakemin kadın olarak yaşadıkları yeni yetişenler için bir rehber olmaz mı?
5-Avrupa Ligler Birliği, Futbolcular Sendikası ve IFAB ciddi şekilde beyin sarsıntıları üzerinde kurallarla ilgili çalışmalar yapıyorlar. Siz TFF olarak bu konunun neresindesiniz? Oyuncu sağlığı ile ilgili ne gibi çalışmalarınız var?
6-Gazetecilere Almanya’daki gibi bir eğitim toplantısı düzenlenmesi ciddi şekilde düşünülüp organize edilse daha iyi olmaz mı?
Basın toplantısı sonrası bende oluşan düşünceler bunlar oldu.
HÜSEYİN ÖZKÖK / Konuk Yazar