“Avrupa’nın devleriyle masaya oturuyoruz” Ziyad Apaydın Misa Esports 2026 planını açıklıyor

Türkiye’de espor başarısı artık hayal değil. Misa Esports, kısa sürede kurduğu profesyonel yapı ve global vizyonuyla Avrupa’nın devlerine gözdağı veriyor. Misa Esports'un kurucu ortağı Ziyad Apaydın, 2026’da “çoklu şampiyonluk” hedefini açıklarken, sektöre de net bir mesaj bırakıyor: Türk esporu geri dönüyor.

1. Ziyad Apaydın'ı ve Misa Esports’u hiç tanımayan birine nasıl anlatırsınız?

Misa Esports, temelinde Türk espor ekosistemini güçlendirme hayaliyle doğmuş bir projedir. Kurulduğu ilk günden itibaren hem sponsorlarımızın hem de topluluğumuzun desteğiyle, profesyonel bir espor organizasyonunun gerektirdiği standardı adım adım inşa ediyoruz.

Bugün geldiğimiz noktada Misa Esports’un adı, Avrupa’daki büyük kulüplerle birlikte anılmaya başladı. Bu durum hem bizim için hem de Türkiye’deki espor topluluğu açısından büyük bir gurur kaynağıdır.

Ziyad Apaydın ise Türk oyun dünyasının ve Türk esporunun gelişimi için elinden gelen her şeyi yapmaya hazır, tutkulu ve çalışkan bir ekibin liderliğini üstleniyor.

Bu ekip, Türk esporunu uluslararası arenada hak ettiği noktaya taşımak için elinden gelenin fazlasını ortaya koyuyor ve koymaya devam edecek.

2. Espor ekosisteminde yüzlerce takım gelip geçiyor. Ancak Misa Esports, kısa sürede kurumsal duruşu ve marka kalitesiyle ayrıştı. Sizin zihninizdeki 'Misa Vizyonu'nu teknik olarak nasıl tanımlarsınız? Bir oyun şirketi mantığıyla mı yönetiliyor yoksa klasik bir spor kulübü disipliniyle mi?

Misa Esports aslında oyun şirketimizi yönettiğimiz anlayışla yönetilen bir spor kulübü. Ancak espor tarafında, daha nazik ve daha rahat bir yönetim yaklaşımımız var.

Tüm branşlarımızda oyuncularımıza en yüksek başarıyı hedefleyen bir ruh hali kazandırıyoruz. Bunu yaparken, iletişimimizde daima nezaket ve saygı temelli bir dil kullanıyoruz.

Oyun şirketimizdeki çalışanlarımızla kurduğumuz samimi bağ, Misa Esports çatısı altındaki oyuncularımızla kurduğumuz ilişkiyle aynı çizgide ilerliyor. Bizim en büyük politikamız nezaket, hoşgörü ve sevgi temelli iletişim. Bu yaklaşım sayesinde tüm branşlarımızda oyuncularımızla olan iletişimimiz ve birbirimize duyduğumuz güven çok güçlü bir hale geliyor.

Bizden ayrılan bir oyuncunun burada yaşadığı deneyim, onun memnuniyeti, bir sonraki oyunculara ulaşmamızda büyük bir rol oynuyor. Çünkü bizimle geçirdiği süre boyunca sadece oyun oynamıyor, aslında hayatını da bizimle paylaşıyor. Özellikle yabancı oyuncular için bu çok önemli. Örneğin bir Koreli oyuncumuz, bizimle geçirdiği süre boyunca sadece bir profesyonel ortamda değil, aynı zamanda bir aile ortamında bulunuyor. Biz nasıl bir yaşam kalitesine sahipsek, oyuncularımıza da aynı standartı sunuyoruz.

Espor dünyasında transfer süreçlerinde para her şeyi çözmüyor. Organizasyonun itibarı, geçmiş oyuncuların deneyimleri ve markanın sektördeki algısı, transfer kararlarını doğrudan etkiliyor.

Futbolda bir oyuncuyu yüksek bonservis ve maaşla takıma katmak mümkün olabilir; fakat espor tarafında bu dinamik çok farklı. Burada maaşlar genellikle benzer seviyelerde olduğu için, farkı yaratan unsur organizasyon kültürü ve oyuncunun yaşayacağı deneyim oluyor.

Bizim en büyük avantajımız da bu noktada ortaya çıkıyor.

Misa Esports’un kısa sürede yükselen marka değerinin en önemli nedeni, oyuncularımıza ve topluluğumuza gösterdiğimiz samimiyet, nezaket ve hoşgörü.

Bir oyuncuya herkes 1000 dolar maaş ödeyebilir, ama o oyuncu tercih yaparken Misa Esports’u ilk sıraya koyuyorsa, bu bizim kültürümüzün ve markamızın gücünü gösteriyor.

3. Türkiye’de espor yatırımı riskli olarak görülüyor, Misa olarak bu algıyı yatırımcılar nezdinde düzeltmek için ne yapıyorsunuz?

Türkiye’de espor yatırımı bugün hâlâ riskli görünüyor; ancak doğru vizyonu ve bu ekosisteme gönülden bağlı bir ekibi bir araya getirdiğinizde, bu risk kesinlikle alınmaya değer.

Misa Esports olarak yaptığımız yatırımlar ve ortaya koyduğumuz profesyonel yapı ile sektöre güven vermeyi, diğer takımları ve yatırımcıları da bu alana adım atmaya teşvik etmeyi amaçlıyoruz.

Ayrıca, Türkiye’de espor yatırımlarının yakın yıllarda karşılığını vermeye başlayacağına ve bu alanın büyük bir sektör hâline geleceğine gerçekten inanıyoruz. Bu dönüşümün öncülerinden biri olmak için çalışıyoruz.

4. Vizyonunuzun sadece yerel liglerle sınırlı olmadığını biliyoruz. Misa Esports'un global arenadaki konumlanması için perde arkasında nasıl bir strateji işliyor? Yurt dışındaki 'Tier-1' kulüplerle rekabet edebilmek adına masaya koyduğunuz en büyük inovasyon nedir?

Aslında en büyük inovasyonumuzun temelini yukarıda da biraz anlattım. Çalıştığımız her oyuncuyla mutlu, güvene dayalı ve profesyonel bir süreç geçirmeyi hedefliyoruz. Bu yapıyı doğru kurduğunuzda, bir sonraki oyuncuyu bu yolculuğa dahil etmek hiç zor olmuyor.

Espor dünyasında oyuncuları ikna edebilmek ve onları projeye inandırabilmek çok kritik bir nokta. Bu ikna sürecinde organizasyonun diğer oyuncular ve topluluk tarafından nasıl görüldüğü, imajı ve güvenilirliği büyük rol oynuyor. Biz tam olarak burada fark yaratıyoruz.

Bugün Türk espor topluluğunda “Türkiye’nin Tier-1 kulübü” dendiğinde akla gelen ilk isimlerden birisi Misa Esports. Bu bizim için büyük bir gurur.

Aynı algıyı yakın zamanda Avrupa’da da oluşturacağımıza ve Misa Esports’un globalde de Tier-1 kulüplerle aynı masaya oturacağına inanıyoruz.

“Bugün transfer döneminde rekabet ettiğimiz takımlar, Avrupa’nın en büyük Tier-1 kulüpleri. Buna rağmen, masada daha düşük maaş teklif ettiğimiz durumlarda bile oyuncuları kazanabiliyoruz. Bu bizim için tarif edilemez bir başarı gerçekten çok büyük bir gurur.

5. Oyunculara sağladığınız fiziksel imkanlar ve Gaming House standartları, vizyonunuzun en somut göstergesi. Bu yatırımları yaparken, oyuncunun sadece oyun içi performansını mı yoksa genel hayat kalitesini (mental sağlık, fiziksel kondisyon) de mi merkeze alıyorsunuz?

Bizim için en kritik ve üzerinde en çok titrediğimiz konu, bizimle çalışan herkesin hayat kalitesinin mümkün olan en yüksek seviyede olması. Bunun için gereken her yatırımı yapmaya hazırız.

Bir oyuncu “Şu olursa kendimi daha motive hissederim” dediğinde, bu bizim için çok büyük bir anlam taşıyor. Çünkü bizde herkes oyuncu, koç, menajer fark etmeksizin aynı ailenin bir parçası. Sadece oyun içi performansı değil, mental sağlığı, fiziksel kondisyonu ve genel yaşam kalitesini de merkeze alıyoruz.

Amacımız, birlikte çalıştığımız herkesin kendini hem profesyonel hem kişisel olarak en iyi hissedebileceği bir ortam yaratmak.

6. Takım içinde ve takım içi karar alma süreçlerinde nasıl yer alıyorsunuz?

Takım içinde kararları mümkün olduğunca ekip olarak alıyoruz. Herkesin fikrine değer veriyoruz ve sürecin ortak bir akılla ilerlemesini önemsiyorum. Ancak çoğu zaman ekibim, son kararın benden çıkmasını istiyor. Ben de bu konuda sorumluluk almaktan çekinmeyen biriyim.

Alınan kararların arkasında durmak ve gerekli sorumluluğu üstlenmek benim için doğal bir süreç. Elbette bazı durumlarda ekipten başka üyeler de sorumluluk alıyor, fakat genelde son onay ve yönlendirme benim tarafımdan yapılıyor.

7. “Türkiye’den şampiyon çıkmak” önemli bir adım, ama global başarı nişanı için ne eksik? Türkiye’de iyileştirilmesi gereken en kritik üç alan nelerdir ve Misa bu alanlar için ne kadar “şimdi” aksiyon aldı?

Türkiye’de espor kesinlikle önem verilmesi gereken bir branş. Bugünün gençliği için oyun oynamayan neredeyse kimse kalmadı; herkes aynı oyunları oynuyor, aynı kültürü paylaşıyor. Bu kadar geniş bir kitlenin rekabet ettiği bir dünyada espor ekosistemi aslında Türkiye için büyük bir fırsat.

Türkiye’de şampiyon olmak önemli bir adım ama global başarıya giden yol çok daha zor. Bunun en büyük sebebi, Türkiye ligindeki rekabet seviyesinin düşük olması. Takımlar yeterince güçlü rakiplerle düzenli olarak karşılaşamadığı için Avrupa’daki üst seviye ekiplerle oynadıklarında ister istemez bir seviye farkı ortaya çıkıyor.

Misa özelinde konuşursak, biz güçlü bir kadro kuruyoruz ama ligdeki 8 takımdan belki 5’i bizim seviyemize yaklaşamıyor bile. Bu da doğal olarak Türkiye’de rekabeti ve gelişimi sınırlandırıyor. Yatırım yokluğu da işleri zorlaştırıyor; bu şartlarda diğer takımları suçlamak kolay değil.

Türkiye’de iyileştirilmesi gereken en kritik üç alan ise bence çok net:

1- Sponsorluk ekosisteminin güçlenmesi.

Takımlar yatırım alamadıkça global başarı hayal olur.

2- Oyuncuların hayat kalitesi ve kulüplerin sorumluluklarını yerine getirmesi.

Zamanında maaş, bireysel destek, profesyonel ortam… Bunlar artık lüks değil, standart olmalı.

3- Türk esporu için fedakârlık yapmak.

Kısa vadeli kazanç değil, ekosistemin geleceği düşünülmeli. Bu hem kulüpler hem markalar hem de bireyler için geçerli.

Misa olarak hem oyuncularımıza sağladığımız imkanlar, hem yatırım yaklaşımımız, hem de sektörde “standart yükseltme” odaklı duruşumuz, Türkiye’nin global başarıya ulaşması için elimizden geleni yaptığımızın en somut göstergesi.

8. Çok sorulduğu için baygınlık hissi yaratan o klasik soru ne?

“TCL kapanacak mı?”

Hayır, kapanmayacak. Kapanmaması için de elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Ama bunun tek bir koşulu var: destek.

Lolespor topluluğunun, Türk esporunu sahiplenen herkesin, diğer kulüplerimizin, yatırımcıların ve sponsor markaların desteğine ihtiyacımız var. Benim tek başıma bu yapıyı sürdürülebilir hâle getirmem imkânsız. Bugüne kadar sponsorlarımız çok yardımcı oldu, ama bu desteğin devam etmesi ve büyümesi şart.

Daha fazla desteğe ihtiyacımız var çünkü TCL’in geleceği, hepimizin elinde.

9. Misa Esports şu anki başarıları üzerine hangi yeni oyun dallarına yatırım yapmayı hedefliyor?

Misa Esports, Lolespor sevdalısı biri olarak benim tarafımdan kuruldu. Kuruluş amacımız; düşüşe geçen Lolespor’u ve TCL’i yeniden canlandırmaktı. Bugün hâlâ bu hedef doğrultusunda elimizden geleni yapıyoruz. Ancak tabii ki yalnızca bir LoL takımı değiliz.

Şu anda League of Legends ile birlikte CS2, VALORANT, MLBB ve TFT olmak üzere aktif beş branşta mücadele ediyoruz. Zaman içerisinde bu branşların sayısını artırmayı da planlıyoruz.

Yakın vadede yatırım yapmayı düşündüğümüz ilk yeni branş büyük ihtimalle PUBG Mobile olur. Ama her şey biraz da fırsatlara bağlı doğru zaman ve doğru yapı oluştuğunda yeni branşlara girmekten çekinmeyiz.

10. 2026 yılında Misa Esports’u nerede görmek istiyorsunuz ve bu yolculukta taraftarınız sizden ne beklemeli? Onlara söylemek istediğiniz son söz ne?

2026 yılı Misa Esports için “prime” yılımız olacak. En az üç branşta üst üste şampiyonluklar elde edeceğimize inanıyorum. Tahminim: LoL, VALORANT ve CS2.

Bu hedeflere yürürken taraftarımıza ve tüm topluluğumuza söylemek istediğim birkaç önemli şey var:

1 Desteğinize ihtiyacımız var.

Bu destek sadece maddi değil, manevi olarak da çok değerli.

Sosyal medya hesaplarımıza gösterdiğiniz ilgi, oyuncularımızı * özellikle yeni transferlerimizi * sahiplenmeniz ve paylaşımlarınız bile bizim için çok büyük bir güç.

Her bir yorum, her bir RT, her bir paylaşım bu organizasyonu ayakta tutan şeylerden biri.

2 Sponsor desteğine ihtiyacımız var.

Yaptığımız yatırımın büyüklüğü ortada. Bu yükü sadece ben ve ekibimle taşımamız imkânsız.

Sponsor markaların, Türk esporu için gerçekten mücadele eden kulüplere daha fazla destek olması gerekiyor.

Bu destekler hem sürdürülebilirlik hem de daha büyük hedeflere koşabilmemiz için kritik.

3 Yakında gelecek olan Nike x Misa Esports ürünleri.

Çok yakında Nike ortaklığıyla hazırladığımız ürünlerimiz çıkacak.

Bu ürünlere göstereceğiniz ilgi bizim için fazlasıyla önemli.

Üretim maliyetleri yüksek ama bu projeye olan inancımız ve sizin vereceğiniz destek işbirliklerimizin devamı açısından çok değerli.

Son olarak:

Maçlarımızı ve takımımızı desteklemeyi asla bırakmayın. Ne olursa olsun elimizden gelenin en iyisini yapacağız.

Eski “hype” espor dönemlerimize birlikte geri döneceğiz.

Biz hazırız, 2026’da hep beraber tarih yazacağız.