Barbaros: "Bağıra çağıra Beşiktaşlı oldum"

26.04.2019 - 17:48 | Son Güncellenme: 26.04.2019 - 20:48

Barbaros: "Bağıra çağıra Beşiktaşlı oldum"

Son dönemlerde çıkış yapan şarkıcılardan Barbaros Büyükakkan, Radyospor’un konuğu oldu. Radyospor’da yayınlanan Sporun Notaları programında Emrah Karalinç’in sorularını yanıtlayan Barbaros Büyükakkan, hem spor hem de müziğe dair görüşlerini paylaştı.

Hangi takımı tutuyor? Spora bakış açısı nasıl? Şarkıcı olmasaydı hangi işi yapardı? İşte Barbaros Büyükakkan’ın spor ve müzik dünyasıyla ilgili keyifli sohbetteki o açıklamaları:

Barbaros Büyükakkan'ın takip ettiği sporlar hangileri?

Futbol, tenis ve basketbolu seviyorum. Basketbol oynamayı çok severim. Dünya Kupası ve Avrupa Futbol Şampiyonası bana çok estetik geliyor. Bu tip organizasyonları iple çekiyorum. Bireysel sporları hayatımda uyguluyorum. 15-20 sene önce futbol ve basketbola yönelmiştim. NBA’e bayılıyordum. Eskisi kadar takip edemiyorum. Tenisi takip ediyorum tabi ki.

"Bağıra çağıra Beşiktaşlı oldum"

Beşiktaş taraftarıyım. Babam Galatasaraylı, annem de Fenerbahçelidir. Kuzenlerim beni Beşiktaş maçlarına götürürdü. Orada bağıra çağıra Beşiktaşlı oldum. Türkiye’de spor kültürü oluşmadı. Fanatizmin olduğu her yerde centilmenlik geri planda kalabiliyor. Sporun birleştiriciliği önemli. Fanatizm denen şeyi ileri boyutlarda yaşıyoruz. Futbol tutkusu başka bir şey ama ortasını bulamıyoruz ve spor kültürümüz yok. Futbol maçlarında bağırış, çağırış, hep bir sıkıntı. Günlük yaşamdaki stresleri, kavgaları, çıkmazları insanlar bağırarak mı çözebiliyor? Tatlı bir rekabetten çıkıp iş ego savaşına dönüşüyor. Bu kötü tabi ki.

"Fenerbahçe - Galatasaray derbisini izlediğimde hayal kırıklığı yaşadım"

Şampiyonluk yarışı son dakikaya kadar geçecek gibi görünüyor. Sürprizlerle dolu bir lig yaşıyoruz. Başakşehir avantajlı görünüyor. Fenerbahçe – Galatasaray derbisini izlediğimde bir hayal kırıklığı yaşadım. Maalesef gerginlikler daha çok öne çıkıyor. Bu tarz şeyler de spor kültürünü olumsuz etkiliyor. Futbol kalitesi kötü olsa bile bunu gerilim tarafına çekmek, küfürleşmeye gittiğinde olmuyor.

"Yöneticilerin açıklamalarını görünce kanalı değiştiriyorum"

Yöneticilerin maç sonlarında neler söyleyebileceğini tahmin ediyorum. O açıklamaları görünce o kanalı değiştiriyorum. Sadece maçı ve tartışmalı pozisyonları izliyorum. Maçların ardından hakaretlerin olması kötü. Büyük takımların birbirine her zaman ihtiyacı var.

"Prekazi'nin attığı o golü unutamam"

Unutamadığım bir maç var mı? Var. Monaco maçında Prekazi’nin attığı golü hiç unutamıyorum. İnanılmaz vurmuştu topa. Galatasaray’ın Xamax ile oynadığı maçı da unutamıyorum. Tanju Çolak’ın attığı golü, pozisyonu halen hatırlıyorum.

Barbaros'un Barcelona hayranlığı...

Dünya futbolunda Barcelona’nın o efsane kadrosunun tadı bambaşka. Tiki-taka futbolunu unutamam. Ama Barcelona’nın da futbol stili çözüldü. Birbirini çok iyi tamamlayan oyuncular vardı. Messi’nin her iki kanattan akınlarını unutmuyorum. Messi inanılmaz bir oyuncu. Türkiye’den ise beni çok fazla heyecanlandıran isim yok. İyi isimler milli takıma giriyor. Milli Takım’da maalesef çok başarılı sonuçlar alamadık.

"Şenol Güneş'in başarılı olacağına inanıyorum"

Gündemi yoğun bir ülkeyiz. Milli Takım olarak istikrarsız dönemler yaşadık. Büyük zaferleri bırakın, istikrarı bile unuttuk. Üst üste maçlar kazanmaya ihtiyacımız vardı. Milli Takıma ilgi azalsın istemem. İstikrarlı bir seri olmalı. Şenol Güneş’in başarılı olacağına inanıyorum. Çok tecrübeli bir teknik adam. O da önceki dönemdeki gibi değil. Daha da tecrübeli. İnşallah başarılı olur. Yürekten bunu isterim.

"Herkes Hagi gibi olamıyor"

Türkiye’de star oyuncular geldi. Ama çok azı burada da star olarak kalabildi. Burada başarısız olup da tekrar ülkesine dönünce başarılı olan isimler var. Peki kim suçlu burada? Teknik adamlar için de benzer bir durum var. Futbol sistemimizde bir sıkıntı var. Taraftarlar çok mu sabırsız? Birkaç maç kaybedince sabır tükeniyor. Yabancı hoca veya futbolculara çok fazla sabır gösteremiyoruz. Mesela; Hagi dünya starıydı. Türkiye’de de efsane oldu. Ama kendi iç sistemimizi eleştirmemiz gerekiyor. Herkes Hagi gibi olamıyor.

"VAR sistemini Türkleştirdik"

VAR sistemi futbolun zevkini bence azaltıyor. Elbette güzel bir sistem. Ama ne olursa olsun bence futbolu yavaşlatıyor. Futbolun zevkini biraz bizden çalıyor sanırım. VAR derbide de maçın kaderini etkileyecek şekilde kullanıldı. VAR kararını beklerken de sabırsızlanıyorum. Bende de sanırım sabırsızlık var (gülerek). VAR sistemi yurtdışında daha verimli kullanılıyor. Zaten Dünya Kupası’nda bunu gördük. Çok daha verimli ve net kararlar alındı. VAR sistemi, Türkiye’de bozuldu. İşin özü kendimizi doğru eleştirebilmektedir. VAR sistemini Türkleştirdik.

Barbaros, müzik dünyasıyla ilgili ise şunları söyledi:

Şarkı söylemeyi seviyorum. Müzisyenim ve hayatım müzik. Projelerim devam ediyor. Kalbimin Ankarası adlı şarkısına beklediğim ilgiyi gördüm. Geri dönüşler çok güzel. Sıcak bir şarkı ve aynı şekilde dinleyiciye geçti diye düşünüyorum. Dijital olarak da karşılığını alabilmek güzel. Sonuçlara göre memnunum. Sahne üzerinde de bunu insanlarla birebir paylaşabiliyor olmak çok güzel diye düşünüyorum.

Kalbimin AnkarAsı şarkısına ilgi nasıl?

Hayatında müzik olan bir insan negatif, sinirli olmaz diye düşünüyorum. Kalbimin Ankarası şarkısından önce başka bir şarkı çıkarmayı düşünüyordum. Kalbimin Ankarası söylemini ilk defa duymuştum. Bana enteresan da geldi. Şarkıyı 2 kere dinledim ve besteci Tuğrul Cerrahoğlu ile irtibata geçtim. Arkasından dan Aranjör Batu Çaldıran ile görüştük ve sonra da Okan Bayülgen ile klip geldi. Ekip işi bu. Karşılığını almak güzel bir durum tabi ki.

Barbaros, şarkıcı olmasaydı ne iş yapardı?

Müziksiz bir hayat, hata olurdu. Benim için öyle. Eğer müzisyen olmasaydım tarihle ilgilenirdim. Dil araştırmayı seviyorum. Etimoloji ile ilgilenirdim. Müzikle ilgilenmeseydim eminim ki bir şekilde sanata bulaşırdım (gülerek).

Konservatuvar okumanın avantaj ve dezavantajları neler?

Konservatuvar okumanın avantaj ve dezavantajları var. Konservatuvar eğitimi katı ve disiplinli. Klasik müzik eğitiminin getirdiği kurallar var. Pop müzikte bu yok. Zaman zaman kendimi o katı kuralların içine hapsettiğimi düşünüyorum. Elbette konservatuvar okumanın avantajları var.

Sahne ve stüdyo farkı...

Sahne ile stüdyo arasında fark var elbette. Stüdyoda şarkı söylerken bazen zorlanıyorum. Çünkü sahneye çok alışkınım. Stüdyoya girdiğimde elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

"Barış Manço, müziğe başlama sebebimdir"

Çok önemli isimlerle çalıştım. Ferhat Göçer ile birlikte sahne aldık. Barış Manço’yu tartışmaya gerek yok. Barış abi müziğe başlama sebebimdir. Tanıdığım en zeki insanlardan biriydi. Leman Sam da öyleydi. İyi ki birlikte çalıştık. Ajda Pekkan ile birlikte de konser yaptık. Beraber sahnelerimiz oldu. Beni birebir arayıp kendisi davet etmişti. Çok büyük bir star. Olağanüstü bir şarkıcı.

Barbaros, yabancı dilde de şarkılar söylüyor...

Yabancı dilde söylediğim şarkılar var. Notre Dame de Paris şarkısını söylemeyi seviyorum. Çok fazla zevk aldığım şarkılar var, Yunanca’da Remos’un şarkılarını söylemekten zevk alıyorum. İngilizcede de sevdiğim şarkılar bulunuyor tabi ki.

Barbaros'un sahne performansını beğendiği isimler kimler?

Sertap Erener, Sıla, Ajda Pekkan ve  Sezen Aksu’nun sahne performansları çok iyi. Onları sık sık dinliyorum. Konserlerine de gitmeye çalışıyorum.

Türk müziği ile Batı müziği arasında uçurum var mı?

Batı müziği ile kendi müziğimiz arasında uçurum var diyemem ama farklılıklar var. Batı’dan farklı olabiliriz. Ama tamamen kopuk değiliz. Müzik evrensel öğelere sahiptir. Batı’dan doğru öğeler alarak doğru müzikler çıkardığımızı düşünüyorum.

Türkiye'de başarılı olanlar yurt dışında aynı başarıyı neden gösteremiyor?

Türkiye’de başarılı olup aynı başarıyı yurt dışında gösteremeyen isimler elbette olabilir. Yurt dışına gittiğinizde oranın diline hakim olmalısınız. Mesela o dilde telaffuz konusunda bile bir sıkıntı yaşayınca yurt dışında kabullenilmeniz zor olabilir. Kültürel farklılıklar var. Onu da avantaja çevirebilmek önemli. Ayrıca bence kendi kültürümüzü doğru bir şekilde ortaya koymamız gerekiyor.

Talu Şarkıları ve çıkış hikayesi...

Zeynep Talu’nun bende özel bir yeri vardır. Türkiye’nin en büyük projelerinden biri. Annesinin ve kendisinin yazdığı hitleri, sahnede benimle birlikte söylemek istedi. Şarkıların hikayelerini anlatıyor. Bilinmeyen taraftarlarını anlatıyor. Sevdik Sevdalandık şarkısını birlikte söyledik. Kaan Gökman ile birlikte çalıştık ve piyasaya sürdük. Zeynep’in çok enteresan parçaları önüme çıkıyor. “Zeynep bunu da mı sen yazdın?” diyorum tabi.

Ustalara saygı...

Daha fazla insanlara ulaşmak istiyorum. Tabi ki yaptığım müziği yurt dışına taşımak isterim. Elbette yurt dışından büyük şarkıcılarla düet yapmak isterim. Bu, bu yaz gerçekleşecek bir işlem. Benim şarkı söylediğim konserlerde beni seven bir kitle geldiği için farklı dillerde şarkılar istiyorlar. Ölümsüz şarkıları da istiyorlar. Tanju Okan ve Kayahan’ın şarkılarını söylememi istiyorlar. Konserin tadı bambaşka tabi ki.

Tanju Okan denildiğinde ne hissediyor?

Tanju Okan denilince bir hüzün hissediyorum. Canlı dinleyemedim. Kaybettiğimiz ustaları keşke kaybetmeseydik diyorum. Onno Tunç, Kayahan, Tanju Okan gibi isimler yaşıyor olsaydı müziğimiz farlı noktalara gelebilirdi.

Senin için hazırladığımız haberler