Berke Özer'den mesaj: "Fenerbahçe kalesi için hazırım"

06.06.2020 - 12:32 | Son Güncellenme: 06.06.2020 - 12:47

Berke Özer'den mesaj: "Fenerbahçe kalesi için hazırım"

Berke Özer, 2018 yazında Altınordu'dan Fenerbahçe'ye transfer oldu. Sarı lacivertlilerde bir sezon geçirdikten sonra tecrübelenmesi için 2019 yaz transfer döneminde Westerlo'ya kiralanan Berke Özer, Ajansspor'a konuştu.

BARIŞ ŞEHİRLİOĞLU / AJANSSPOR

Genç kaleci Fenerbahçe ile ilgili hedeflerinden Volkan Demirel ile iletişimine kadar samimi açıklamalar yaptı.

-Ülkemizde ve dünyada alışık olmadığımız süreç yaşanıyor. Senin koronavirüs ile ilgili gözlemlerin nelerdir?

Maalesef daha önce tecrübe etmediğimiz, çok sıkıcı ve üzücü bir durum yaşıyoruz. Nihayet yavaş yavaş atlatmaya ve normalleşmeye başladık. Umarım çok kısa sürede tüm dünya için her şey normale döner.

-Belçika'daki karantina sürecinden sonra Türkiye'ye geldin ve Gümüşhane'deki yurtta kaldın 14 gün. O süreç nasıl geçti?

Açıkçası bu süreç önce Avrupa’da yaşanmaya başladığı için biz biraz daha önce tecrübe etme imkanı bulduk. Ülkemize döndük ve 14 günlük bir karantina dönemimiz oldu. Güzel bir yurtta kaldık. Personel çok yardımcı oldu. Bireysel antrenmanlar da yapma şansım oldu. Benim için gayet güzel geçti.

- Artık yeşil sahalara dönelim. Fenerbahçe'den Westerlo'ya transfer oldun, Transfer sürecin nasıl gerçekleşti ve karar vermek zor oldu mu?

Aslında Fenerbahçe’ye gelmeden önce de yurtdışı bizim için çok güçlü bir seçenekti. Bu yönde de bir isteğim vardı. Her Türk futbolcusu gibi ülkemizi Avrupa’da temsil etmek istiyordum. Ardından Fenerbahçe’deyken böyle bir ortam oluştu. Bu süreçte menajerim Ömer Uzun ile konuştuk ve bu transferin benim için iyi olacağına karar verdik. Yaşımın da çok genç olması sebebiyle böyle bir karar aldık. Çok da iyi isabetli bir karar verdiğimizi düşünüyorum.

-Westerlo'da performansınla çok dikkat çektin, Avrupa'da oynamak sana şu ana kadar neler kattı?

Bu konuda Hasan Çetinkaya’ya ve teknik direktörümüze çok teşekkür ediyorum. Bana güvendiler ve forma verdiler. 22 maçta oynadım ve iyi maçlar çıkardım. Kariyerimde en çok maça çıktığım sezon oldu. Sezona başlarken şampiyonluk hedefimiz yoktu. Gösterdiğimiz inanılmaz performans ile birlikte kendimizi şampiyonluk yarışında bulduk. Son maça kadar da savaştık. Taraftalar da sonuna destek oldular. Onlara da teşekkür ediyorum. Sakatlandığımda da bana çok destek oldular. Bu deneyim benim açımdan oldukça iyi geçti.

-1 yıllık kiralık olarak Belçika'ya gittin, Westerlo'da devam mı etmek istersin yoksa Fenerbahçe'ye dönmek mi tercihin olur?

Westerlo’da başarılı bir sezon geçirdiğimi düşünüyorum. Kulübümle oturup konuyu değerlendireceğiz. Ben Fenerbahçe için hazır olduğumu düşünüyorum.

-Oradaki sistem ile ülkemizdeki futbol sistemi ve bakış açısı olarak ne tür farklar var?

Türkiye’de genel olarak takımlar bireysel oyuncuların performanslarına bağlı. Belçika’da ise takım bütünlüğü ön planda ve daha sistematik bir durum söz konusu. Türk futbolcular inanın daha yetenekli ve daha iyi futbolcu. Ancak profesyonellik Avrupa’da daha yüksek. Avrupalıların futbola bakış açıları da farklı. Onlar olayı bir eğlence olarak görüyorlar. Mesela Belçika’da maç öncesi kamp olmaması, maç sabahı toplanılması buna en güzel örneklerden.

-Yabancı sınırı ülkemiz futbolunda hep tartışlan bir konudur. Senin bu konudaki düşüncelerin nelerdir?

Türk futbolcuların başarılı olmasının önünde yabancı sayısının bir engel olduğunu düşünmüyorum. İyi yabancılar ligdeki kaliteyi de artırıyor. Yani iyi futbolcu ne olursa olsun formayı kapar ve oynar. Bunun ülkeyle, yaşla ilgisi olduğunu düşünmüyorum.

-Kaleci olmaya nasıl karar verdin ve bunun için neler yaşadın?

Benim babam da kaleciydi. Küçüklüğümden beri hep onu izleyerek büyüdüm. Hatta onun maç görüntülerini bile izlerdim küçükken. Aslında o benim kaleci olmamı istemiyordu. Ona göre futboldaki en nankör pozisyon kalecilik. O yüzden ilk zamanlarda kaleci olduğumu babamdan gizledim. O beni oyuncu olarak biliyordu. Sonra bir maçta üç penaltı kurtarınca hocalarım babamla konuşmamı ve akademide kaleci olmamı istedi. Babamla konuştuktan sonra bu konuda en büyük destekçim oldu.

-Fenerbahçe günlerine dönmek istiyorum. Fenerbahçe'ye transferin nasıl gerçekleşti ve sana neler hissettirdi?

Avrupa’dan kulüplerin beni takip ettiğini biliyordum. Benim de yurt dışına gitmek gibi bir fikrim vardı açıkçası. Ancak daha sonra Fenerbahçe’den bir teklif geldi. Başkanımız Ali Koç ile benimle ilgili düşünceleri üzerine konuştuk. Daha sonra menajerim Ömer Uzun ile de konuyu değerlendirdik ve bunun neticesinde küçüklükten beri tuttuğum takıma transfer oldum. Bu inanılmaz bir duyguydu benim için. Kelimelere dökmek tarifsiz.

-Fenerbahçe'ye transfer olduktan sonra sosyal medya mesajın çok beğenildi, O mesajın sırrı neydi?

Tüm sözleri bana ait bir mesajdı. Sadece hissettiklerimi ve düşüncelerimi anlatmaya çalıştım. Taraftarlar tarafından çok beğenildi, bu da beni çok mutlu etti.

-Fenerbahçe taraftarı seni çok yakından takip ediyor, onlar için neler düşünüyorsun?

Taraftarlarımız beni sıkı bir şekilde takip ediyor, bunu da her platformda gösteriyor ve dile getiriyorlar. Bu gerçekten çok büyük mutluluk. Destekleri ve beni takip etmeleri benim için büyük bir motivasyon kaynağı. İlgileri için hepsine çok teşekkür ediyorum, ben de onları çok seviyorum.

-Volkan Demirel ile ilk tanıştığında hangi duygular içindeydin? Volkan Demirel senin için ne ifade ediyor?

Volkan Demirel ile tanışmak çocukluk hayalimdi, benim kahramanımdı. Onunla tanışmak, antrenman yapmak ve vakit geçirmek hayatımdaki en büyük mutluluklardan. Aramızda süper bir iletişim var. Hep bana destek oluyor.

-Volkan Demirel ile iletişimin çok iyi. Sana hangi konularda yardımcı oldu?

Gerçekten başka bir iletişimimiz var. Bunu bana sürekli hissettiriyor. Gerek buradayken gerek Belçika sürecinde hep bana zaman ayırdı, destek oldu. Beni ziyaret etti. Bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum.

-Fenerbahçe'ye döndüğünde rekabete hazır mısın?

Rahat ve soğukkanlı bir yapım var. Yurtdışında oynamış olmamın da bana çok büyük bir katkısı olacak. Düzenli olarak da forma giydim. Westerlo’ya gitme nedenlerimizden biri zaten Fenerbahçe için daha hazır hale gelmekti. Rekabete her zaman hazırım.

-Fenerbahçe'de ve büyük kulüplerde baskı her zaman vardır, Bu baskı ile nasıl başa çıkacaksın?

Çok küçük yaştan beri önemli maçlar oynadım. Kendime güveniyorum. Zaten rahat ve soğukkanlı bir yapım var. Yaşadığım Avrupa tecrübesi de bu noktada bana fayda sağlayacak diye düşünüyorum.

-Fenerbahçe'den kimler ile temas halindesin?

Hemen hemen tüm takım arkadaşlarımla görüşüp, haberleşiyoruz. Volkan abi ile sürekli temas halindeyiz. Bunun dışında başkanımız Ali Koç ile görüşüyoruz. Özellikle sakatlık dönemimde bana çok destek verdi.

-Türk kalecilerin son derece başarılı olduğunu görüyoruz. Sen bunu neye bağlıyorsun?

Aslında bunun cevabı çok net. Genç oyuncularımıza güvenmek ve şans vermek. Ülkece genç oyunculara güvenmeli ve onlara sabretmeliyiz. Ligimizde inanılmaz yetenekli genç arkadaşımız var. Onlar da forma şansı buldukça kapasite ve yeteneklerinin ne kadar büyük olduğunu kanıtlayacak.

-Kendine örnek aldığın kaleciler kimler?

Alisson, Ederson ve Manuel Neuer’ı çok beğeniyorum. Ama kendime Manuel Neuer’ı örnek almaya çalışıyorum. Komple bir kaleci olduğunu düşünüyorum.

-Futbol yaşamındaki bireysel olarak ve takım olarak hedeflerin neler?

Daha yolun çok başındayım. Hayatta bir şeyleri başarabilmek için çok büyük fedakarlıklar gerekiyor. Bazı şeylerden vazgeçmek gerekiyor. Öncelikle hep bir sonraki maçı düşünüyorum. Elbette Fenerbahçe’nin kalesini korumak var hedeflerim arasında. Sonrasında ülkemi ve Fenerbahçe’yi yurt dışında temsil etmek istiyorum.

-Futbolcuların bazı totemleri vardır, senin de yaptığın totemler olacak mı?

Benim de var böyle birkaç totemim. Bir maç uğurlu gelen forma veya eldiven varsa bir daha değiştirmem. Sarı renkle iyi oynadıysam bir sonraki hafta da sarı formayı giymeye çalışırım.

-Altınordu'da oynarken Fenerbahçe'de ve Westerlo'da futbol yaşamını sürdürüken seni çok sayıda Avrupa kulübü takip ediyor, bu durum seni heyecanlandırıyor mu?

Çok fazla sayıda milli maç oynadım. Bu maçların büyük bir çoğunluğu Avrupa Şampiyonası’ydı. Böyle maçlarda oynayınca izleyenler oluyor ister istemez. Her maça aynı konsantrasyon ile çıksanız da maçta sizi birilerinin izlediğini bilmek güzel. Ancak bu bende hiçbir zaman stres yaratmıyor. Aksine ekstra bir motivasyon kaynağı oluyor.

-Bu güzel röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak iletmek istediğin mesajın varsa onu alabiliriz?

İlginize ben teşekkür ediyorum. Kolaylıklar diliyorum.

Senin için hazırladığımız haberler