Devrimci Doğan Koloğlu

18.11.2020 - 15:31 | Son Güncellenme: 18.11.2020 - 15:50

Ajansspor.com yazarlarından Ahmet Çakır, 7 yıl önce hayatını kaybeden, bu ülkenin gördüğü en sıkı futbol adamı olan gazeteci ve futbol kulüplerinde yöneticilik yapmış Doğan Koloğlu için yazdı. Çakır yazısında, hücum futbolu ifadesiyle Koloğlu’nun neyi savunduğu ve ne yapmak istediğinin pek anlaşılmak istenmediğini söyledi. Çakır ayrıca, futbolumuzun 100 yılı çoktan aşmış geçmişindeki tek fikir hareketinin Devrimci Doğan Koloğlu olduğunu ifade etti. İşte detaylar...

Devrimci Doğan Koloğlu

Devrimci Doğan Koloğlu

Ahmet ÇAKIR

7 yıl önce yitirdiğimiz Doğan Koloğlu, bu ülkenin gördüğü en sıkı futbol adamıydı. Galatasaray ve başka takımlarda futbol oynamış, teknik adamlık ve yöneticilik yapmış, gazeteciliğin çilesini fazlasıyla çekmiş bir futbol filozofuydu.

Denilebilir ki onun en büyük savunucusu olduğu Hücum futbolu (Hıncal Uluç ve Attila Gökçe gibi büyüklerimizin de bu konuda katkısı vardır) futbolumuzun 100 yılı çoktan aşmış geçmişindeki tek fikir hareketidir.

Yaşım uygun olduğu, konuya ilgi duyduğum ve belli bir dönem de Doğan Koloğlu ile birlikte çalışma onuruna eriştiğim için konuyu iyi biliyorum. Hemen her aşamasında neler olduğuna yakından tanıklık ettim.

Hücum futbolu ifadesiyle Doğan Koloğlu’nun neyi savunduğu ve ne yapmak istediği pek anlaşılmak istenmedi.

O dönemde spor basını herhangi bir fikir tartışmasına hazır değildi. (Bugün de durum çok değişmiş sayılmaz.) O nedenle Doğan Koloğlu’nun 1982 Dünya Kupasından ilhamla “Bizde futbol bugüne kadar çok savunmaya dönük bir anlayışla oynandı. Bunun sonucu olarak ‘Çanakkale geçilmez!’ gibi kavramlar ve 1-9-1 diye alay edilen dizilişler oluştu. İspanya’daki Dünya Kupası da bize bir kez daha gösterdi ki, bu kadar katı bir savunma anlayışı içinde başarı şansımız yok; hücuma dönük anlayışı geliştirmeliyiz” görüşü asla gerektiği gibi ele alınmadı.

Dediğim gibi herhangi bir fikir tartışmasına hazır olmayan spor basınında bununla ilgili çarpıtmalar başladı. Vay efendim, futbol bir bütünmüş, nasıl olur da hücum ve savunma diye ayrılırmış...

Yok efendim, hücum futbolu diye bir laf olmazmış.
Aman efendim, futbol uleması durup dururken böyle birşey icat etmiş...

Aslında Doğan ağabey bunun çok daha fazlasına bile alışkın sayılırdı. Düşünün ki o dönemin yasaları gereği, kendi yazmadığı bir yazı nedeniyle 7,5 yıl hapse mahkum olmuştu. Akşam Gazetesi Yazıişleri Müdürü olduğu dönemde Çetin Altan’ın bir yazısı nedeniyle bunu yaşamıştı.
Fakat hücum futbolu konusundaki yersiz ve yakışıksız birtakım tepkiler bu kadarla kalmadı.

Doğan ağabeyin çok yakın arkadaşı olan bazı kişiler çok ağır küfür ve hakaretlerde bulundular. Çünkü onlar fikir tartışması nedir, bilmiyorlardı. Üstelik aralarında epeyce eğitimli olanlar bile vardı. Fakat asıl önemlisi, memleket basınında bu tür fikir tartışmalarının pek hayat bulamayışıydı. Gazetelerdeki spor dışındaki yazarlar arasındaki fikir tartışması gibi başlayan yazışmalar, taş çatlasa iki yazı sonrasında karşılıklı ana-avrat sövüşmeye dönüşebiliyordu. O nedenle yaşananları çok da yadırgamamak gerekirdi.

Doğan Koloğlu o dönemde dünyada neler olup bittiğini çok yakından izleyen biriydi. Bugün birkaç tuşa basarak önünüze gelen bilgilere ulaşmak için o dönemde olağanüstü çaba gerekiyordu. Onun gibi en az iki yabancı dil bilecek, bir yığın gazete ve dergiye abone olacak, bunun gibi daha bir yığın çaba gösterecektiniz.

Aslında en büyük eksiklik, Doğan ağabeyin hücum futboluyla ilgili bir kitap yazmamış olmasıdır. (Oğlu Sina Koloğlu’nun böyle bir hazırlık içinde olduğunu biliyorum.) Ne yaparsınız ki bu memleket futbolunun böyle bir ‘kitapsızlık’ sorunu var. En can alıcı konuların, en değerli kişilerin bile kitapları olmayabiliyor. Düşünün ki, Gündüz Kılıç çapındaki bir futbol düşünürü kitap yazmamış (Eşfak Aykaç ve Coşkun Özarı ile birlikte yazılmış, Futbol Bizim Dünyamız adlı bir kitapları var ama yeter mi?) Can Bartu gibi ülkenin hem futbol hem basketbol milli takımlarında oynamış belki de dünyada tek denilebilecek biriyle ilgili kitap bile yok!

Böyle bir ortamda, anlamsız birtakım gevezelikler, çok değerli fikirlerin önüne geçebiliyor, onlardan daha fazla itibar görebiliyor.

Neyse ki Doğan ağabey savunduğu fikrin hayata geçirildiğini görme bahtiyarlığını yaşadı. Derwall’in gelişiyle birlikte önce Galatasaray sonra öteki takımlar, onun öngördüğü biçimde, katı savunmayı bir yana bırakıp adam gibi oynamaya başladı; en azından bu yolda çaba gösterdi.

Dolayısıyla ilerleyen yıllarda hücum futbolu tartışmasının da gereği kalmadı; o tarihteki onurlu yerini aldı.
Dar kafalılığı çok aşan küfür ve hakaretler nedeniyle epeyce üzüntü yaşamış olsa da sonunda kazananın o olacağını biliyordu. Öyle de oldu. Bir bakıma, bütün devrimcilerin yaşadığı acılardan onun da kurtulması mümkün değildi. Hepsine yiğitçe göğüs gerdi.

Memleket futbolu hala bir yere gelebilmiş değil ama bu kadarcık kıpırdanmasında onun Hücum futbolu mücadelesinin önemli bir payı vardır. Huzur içinde uyusun.

Senin için hazırladığımız haberler