Dzeko’nun İnadı

Bu akşam sahada otuz dokuz yaşında oradan oraya koşturan bir adam vardı. Bu insan üstü fiziksel performansa, Fenerbahçe takımının diğer unsurlarının eşlik edemiyor oluşu büyük talihsizlik. Edin Dzeko, profesyonel kariyerinin son demlerinde Türkiye’ye meslek ahlakı dersi vermektedir.

Sadece takımda değil, camiada büyük bir demoralizasyon var. Taraftar keyifsiz, teknik ekip keyifsiz, yönetim keyifsiz. Haliyle takımdan keyif veren bir futbol beklemek akılcı değil. Bu yıkım psikolojisinde, duygusal sızıntı yaşamadan ayakta durabilen Bosnalı Edin Dzeko’nun inadı Fenerbahçe’ye bu akşam üç puanı getirdi. Kekremsi, sevimsiz, mutlu etmeyen bir üç puan.

Takım hedefsizlik içerisinde. Sarı lacivert çubuklu formanın altında, iyi para kazanan, taraftarın halet-i ruhiyesini pek önemsemeyen, genel olarak idare edip, günü kurtarmaya çalışan bir oyuncu grubu görüyorum. Dzeko başta olmak üzere birkaç isim istisna…Maçın teknik analizini yapmaya dahi gerek yok aslında. Yazmamış olmamak için gördüklerimi yazayım. Yarısı olmayan Hatay karşısına, tipik bir 3-5-2 formasyonuyla çıkmış Jose Mourinho. Sol stoper olarak oynayan Levent, bir güvercin ürkekliğinde, yere tam sağlam basamayarak, yerini yadırgayarak oynadı maçın tamamını. Sağ kanat bek Osayi, sözleşme meselelerinden karman çorman olmuş bir kafayla sahada. Sol kanat bek Kostic, takımın hücüm etkinliğinin ana unsurlarından birisiydi

“Bu çocuk Eintrach Frankfurt’ta iyi muz orta yapardı salın topu Kostic’in önüne” oyun planıyla sahaya çıkan Fenerbahçe ilk yarıda bulduğu gollerle maçı tamamladı. On numara pozisyonunda gördüğümüz Tadic de tıpkı Levent Mercan gibi yerini yadırgamış. Dusan Tadic Türkiye’ye geldiğinden beridir, en kötü performansını izletti Fenerbahçelilere. Hani neredeyse, Mourinho’ya “Beni buralarda oynatırsan fazlasını bekleme” dercesine bir performanstı bu. Herkesin aklında aynı soru. Dusan Tadic neden topa vurmuyor?

Yönetimin bu takıma bir hedef vermesi, bozulan ruh halini kesinlikle onarması şart. “Bozuk yönetim anlayışını kim onaracak?” diye soracak olursanız o da yersiz bir soru olmaz. Ligin yokluk şampiyonu Hatayspor karşısında bile altmışıncı dakikadan sonra, yokları oynayan Fenerbahçe tamamen olumsuz sinyaller veriyor.

Dzeko’nun profesyonelliğini överek başladığım yazımı, bir profesyonellik tenkidiyle bitirmek istiyorum. Herkes her işi yapmak zorunda değil. Oğuzhan Çakır gencecik bir kardeşimiz. Eminim hayatta kabiliyetli olduğu pek çok alan da vardır. Gelgelelim, son derece açık ki hakemlik bu alanlardan biri değil. Maçın başında Tadic’e yapılan birleşik faulü süzemeyen, maçın sonunda Szymanski’nin altı pasta makasa alınmasını anında göremeyen hakemlik yapmamalı.

Türk futbolunu bazı saha dışı unsurlar ne yazık ki kirli bir entrika havuzuna dönüştürdü. Bu havuzda kulaç atmak için, Fenerbahçe saha içinde kusursuz olmalıdır.