Eternal Fire’ın yükselen yıldızı İlker "Ruep" Bilen ile Türk esporuna yolculuk

Eternal Fire’ın yetenekli ADC oyuncusu İlker "Ruep" Bilen, League of Legends sahnesindeki performansı ve potansiyeliyle adından söz ettirmeye devam ediyor. Şampiyonluk Ligi'nde gösterdiği üstün başarıyla takımını zirveye taşıyan Ruep, sadece bireysel yetenekleriyle değil, takım uyumunu öne çıkaran oyun anlayışıyla da takdir topluyor. Türk espor sahnesinin genç yıldızlarından biri olan Ruep ile kariyer hedeflerini, en zorlu rakiplerini ve espor dünyasına dair görüşlerini konuştuk.

1. Eternal Fire’a katıldığında hedefin neydi? Şu an geldiğiniz noktada neleri başardığını düşünüyorsun?

Eternal Fire’a katıldığımda en büyük hedefim, geçen sezon son anda kaybettiğim şampiyonluğa ulaşmaktı. Şu an ligde birinci sıradayız ve takım olarak henüz gerçek potansiyelimizin sadece bir kısmını gösterdiğimizi düşünüyorum. Lige başlarken elimizde çok az çalışma süresi vardı; sadece üç günlük bir hazırlık süreciyle mücadeleye başladık. Ancak buna rağmen ligde iyi bir performans sergiledik ve scrimlerde (antrenman maçlarında) her geçen gün daha da iyiye gidiyoruz. Gidişattan tüm takım olarak oldukça memnunuz ve daha büyük başarılar için çalışmaya devam ediyoruz.

2. Şu ana kadar karşılaştığın en zorlu rakip bot lane ikilisi kimdi?

Karşılaştığım en iyi bot lane ikilisi, büyük ihtimalle Bao ve Parus ikilisidir. Hem bireysel anlamda oldukça yetenekli oyuncular hem de takım sinerjileri çok yüksek. IW olarak takım halinde de oldukça güçlüydüler, bu yüzden onların karşısında oynamak ekstra zordu. Onlarla mücadele etmek benim için hem öğretici hem de zorlayıcı bir deneyimdi.

3. ADC meta sürekli değişiyor. Şu an en güçlü şampiyon sence kim?

Şu an metada en güçlü şampiyonlar arasında Kalista ve Corki’yi görüyorum. İkisi de doğru ellerde oyunun gidişatını tamamen değiştirebilecek kapasiteye sahip. Kalista’nın mobilitesi ve takım savaşlarındaki etkisi çok yüksek, Corki ise uzaktan verdiği hasarla takımın yükünü sırtlayabiliyor.

4. Türkiye’de ADC oyuncusu olmak sence avantaj mı, dezavantaj mı? İdeal bir ADC nasıl olmalı?

Bence Türkiye’de ADC oyuncusu olmanın ne bir avantajı ne de dezavantajı var. Bu tamamen oyuncunun kendini ne kadar geliştirebildiğiyle ilgili. İdeal bir ADC, her şeyden önce pozisyon almayı çok iyi bilmelidir. Takım savaşlarında hayatta kalmalı ve maksimum hasarı çıkarabilmelidir. Bu dengeyi kurabilmek bir ADC’nin en kritik özelliğidir.

5. Eğer bir gün başka bir rolde oynayacak olsan, hangi rolü seçerdin ve neden?

Top lane her zaman daha keyifli bir rol gibi gelmiştir bana. 1v1 odaklı bir rol olduğu için bireysel becerilere ve oyun bilgisine dayalı. Hatta bir dönem top lane oyuncusu olmayı ciddi ciddi düşündüğüm oldu. Oyun tarzı ve mücadele dinamiği bana oldukça çekici geliyor.

6. Esporda bir oyuncunun "Ben oldum!" diyebileceği nokta nedir?

Espor dünyasında, özellikle League of Legends gibi sürekli değişen bir oyunda "Ben oldum." diyebilmek çok zor. Eğer adınız Faker değilse bu noktaya ulaşmak neredeyse imkânsız. Sürekli olarak gelişmek ve değişen metaya adapte olmak zorundasınız. Espor asla tamamlanmış bir yolculuk değildir, hep bir sonraki adıma odaklanmak gerekir.

7. “Trash talk” yapmayı sever misin?

Trash talk yapmayı seviyorum ama bunu genelde arkadaş ortamında tutmayı tercih ediyorum. Eğlenceli bir şekilde yapıldığında keyifli oluyor, ama bu tür şeylerin ciddiye alınmaması gerektiğini düşünüyorum.

8. Esporcu olmasaydın hangi mesleği yapıyor olurdun?

Eğer esporcu olmasaydım büyük ihtimalle bilgisayar mühendisi olurdum. Teknolojiye ve bilgisayarlara her zaman ilgim oldu. Bu yüzden hayatımın bir şekilde yine teknolojiyle bağlantılı bir alan etrafında şekilleneceğini düşünüyorum.

9. Bugüne kadar seni en çok zorlayan koç kimdi ve neden?

Bu soruya cevap vermeyi tercih etmiyorum. (Ruep burada gülüyor. 😂)

10. Esporun dışında en büyük tutkun/hobin ne?

Espor dışında dizi izlemeyi çok seviyorum. Ayrıca yakın arkadaşlarımla birlikte başka oyunlar oynayarak vakit geçirmek benim için en keyifli aktivitelerden biri.

11. Oyun dışında en çok vakit geçirdiğin şey ne? Bir gününü nasıl geçiriyorsun?

Sezon içindeyken oyun dışında bir şey yapmak için çok fazla vaktimiz olmuyor. Yine de boş vakit bulduğumda müzik dinlemeyi seviyorum. Günüm genelde şöyle geçiyor: Sabah 11-12 gibi uyanıp kahvaltı yapıyorum. Ardından birkaç maç solo queue oynuyorum. Öğleden sonra scrim’lerimiz başlıyor ve yaklaşık beş saat sürüyor. Akşam yemeğinden sonra tekrar solo queue oynuyorum ve günü bitiriyorum. Yoğun ama keyifli bir tempo!

12. Gelecek planların neler? Bir gün Avrupa ya da Amerika’da oynamak gibi bir hedefin var mı?

Eskiden Amerika’da oynamayı çok istiyordum, ama ligin kalitesinin eskiye göre çok düştüğünü düşünüyorum. Şu an en büyük hedefim LEC’de oynamak. Avrupa ligindeki rekabet seviyesi oldukça yüksek ve kendimi orada kanıtlamak istiyorum.