Mehmet Demirkol: "İş onda patladı. Bu kadarı olmaz"

Spor yazarı ve yorumcusu Mehmet Demirkol, Spor Toto Süper Lig'in 14.haftasını değerlendirdi. Yayıncı kuruluşta yayınlanan beIN Manşet programında konuşan Demirkol'un değerlendirmelerinden Ajansspor'un derledikleri şu şekilde;

Geçen sene küme düşme hattının hemen üstünde bitiren Konyaspor’un 36 puanı vardı. Fenerbahçe şu anda 1 puan ortalamayla gidiyor. Fenerbahçe’nin küme düşme ihtimali var. Bu artık büyük bir takımın yaşadığı kriz olmaktan çıktı. Kötü bir takımın yaşadığı doğal bir durum olmaya başladı. Ona rağmen 30-35 bin kişi geliyor. Sahadakiler ve kenardakiler bunu galiba anlamıyor. Soğukkanlı olmak iyidir ama burada kalp atışı düşmüş. Koeman ile devam edilmesinin mantıklı olduğunu düşünüyordum ama oyun kötüye gidiyor.

Fenerbahçe yönetiminin eli kolu bağlı. Kabul ediyorum. Yönetim, ”UEFA falan boşver, yoksa bu iş kötüye gidecek. Biz yakalım Avrupa’yı. Biz buradan bir çıkalım” diyebilirler. Bu karar belki de düşünülme aşamasına geldi. İş artık sarpa sardı. Fenerbahçe’de futbolu bırakmış oyuncular var. İsimlerini söylemek istemiyorum. Bu seviyeden düşmüş oyuncular var. İnsanın kariyerinde böyle şeyler olabilir. Gidersin bir Anadolu takımında 2 sene oynar, bırakırsın. Bir de bu seviyeye hiç çıkamamış oyuncular var. Kim kalsın? Harun, Barış ve Eljif… Bir anket yapsak, herhalde Fenerbahçeliler de bu isimleri kalsın diye seçer. Hasan Ali de kaptan olarak kalamaz. Ümit Özat’ın kaptanlığına da tepki göstermiştim. Ama Ümit o kaptanlığı aldı, altını doldurdu.

Kasımpaşa’nın forvet hattı şampiyonluğa oynar. Ama savunması küme düşer. Kasımpaşa’da çok büyük değişiklikler yok. Kemal Hoca döneminde dikine oynuyorlardı. Şimdi daha geniş alanda oynuyorlar. Oyunu ele aldılar. Fenerbahçe karşısında bunu gördük. Kasımpaşa hücum takımı. En çok atan şampiyon olur, en çok yiyen küme düşer. Fenerbahçe de oyunun hak ettiği kadar pozisyon bulamadı. Ama ne Mehmet Ekici tamamlayabildi, ne de Slimani bitirebildi. Topu içeri vuramadıktan sonra bir anlamı yok.

Fenerbahçe’de Koeman’ın pozisyonu belli değil. “Ben dükkanı bekliyorum” modunda. Koeman, topa sahip olduklarını söylüyor. Kasımpaşa atağa çıktığı her an Trezeguet ne istiyorsa onu yaptı. Fenerbahçe ona 2 faul yaptı. İlk faulü de ikinci yarıda. Eljif ve Topal ile oynuyorsan ne oluyor? Buna engel olunamıyorsa olmaz. Fenerbahçe’de ciddi eksikler var. Sen oyununu, rakibe kabul ettiren bir takım değilsin. Diagne’ye yapışacaksın, Trezeguet’yi durduracaksın. Stoperler ne yaptığını bilmiyor, dağılmışlar.

Fenerbahçe nerede iyi oynadı? Kasımpaşa istediği gibi oynadı. Trezeguet’nin ortayı yaparkenki hali ve Diagne’nin vurduğu ana dikkat edin. Çok rahat topa vuruyor. Fenerbahçe’de herkes orada ama adamlar rahatlıkla topa vuruyor. O zaman sen nasıl iyi oynadın? Slimani’ye geldiğinde bir gazetecinin kefil olabileceği kadar kefil oldum. İnsan grip olur, 41 derece ateşi olur, terler. Slimani işte sürekli öyle. Korner bayrağı dibinde kendi kendine düştü. Kale önünde toplara ayak uzatmıyor, kafa vuramıyor. Kendinde değil. Büyük takımlar ara sıra böyle krizler yaşar durumu artık yok. Kötü bir takımın olağan bir durumuna döndü.

Çizgiden öne çıkmayan kaleci yok. İkincisi; Fenerbahçeliler de penaltı pozisyonunda içeri girmiş. Kurala göre penaltının tekrarı gerekir. Cevabını bulamadığım bir şey var. Kural ne diyor? “Her iki takımdan da bir oyuncu oyun kurallarını ihlal ederse, bir oyuncu daha ciddi bir ihlal gerçekleştirmediği sürece (örneğin kural dışı yanıltma) penaltı vuruşu tekrarlanır” diyor. Burada Eduok, Fenerbahçeli oyunculardan daha ciddi bir ihlal gerçekleştirmiyor diyorlar. Peki daha ciddi bir ihlale neler giriyor? Bunun açıklanmasını istiyorum. Hakem hocalarından bunu bekliyorum. İstisnai durumlar var demek ki. Penaltı kullanılırken, içeriye 3 metre girenle, 1 metre giren arasında ne fark var? İşte onu anlatmalılar. “İkisinin birbirinden farkı yoktur” durumunu anlatmalılar. Kural ihlali deniyor. O zaman Kasımpaşa itiraz ederse maç tekrar edilebilir. 

Penaltı kullanılırken, çizgiden çıkmayan kaleci yok. Beto mesela çok iyi penaltı kurtarıyor. Ama adam 2 adım öne çıkıyor. Penaltı kuralında uygulanabilir bir durum yok. Kaleciler her zaman öne çıkar. Penaltı uygulamaları da yüzde yüz değişmesi gereken uygulamalar. Bunun çözümü nedir? Penaltı tek atış olur. Dönene vurma. Böylece girdi, çıktı diye uğraşmazsın. Adam penaltı kurtarıyor, top dönüyor bir daha vuruyorsun. Bu delikanlılığa sığar mı (gülerek).

Diagne 16 gol attı. Fenerbahçe kaç gol attı? 14 gol. “En iyi oyuncu ödülünü istiyorum” demesi Kasımpaşa için güzel haber. Diagne’yi Avrupa’dan kapabilirler. Kasımpaşa bir şirket. İngiliz kapıya geldi mi, kaç para ortaya koyacağı belli olmaz. Trezeguet ile de ilgilenenler var. Trezeguet, Arap Yarımadası'na giderse şaşırmam. Kasımpaşa’da iyi para kazanıyor. Bu parayı verebilecek çok fazla takım yok.

Damien Comolli, “Ben aslında daha başka oyuncular önermiştim. Listedeki 7 ya da 8.sıradaki oyuncular alındı” derse ne diyebiliriz? 3 pozisyona oyuncu arıyorsundur. Tamamında tercihini bu şekilde yaparsan olmaz. Finansı kurtaracağım diye kaliteyi dibe vurdurman sorun olur. Kalite, hız, para. Hızlı olsun, yüksek kaliteli olsun ama para az olsun. Öyle olmaz. O açıdan dengeyi kurmak lazım. İş, Slimani’de patladı. Bu kadar olmaz.

Galatasaray’ı Fenerbahçe kurtarıyor. Fenerbahçelileri de Galatasaray’ın durumu rahatlatıyor. Aslında birbirlerini ileri itmeleri gerekirken tam tersi bir durum var. Galatasaray’ı sadece hakem hataları, penaltıyla falan anlatmak çok mümkün değil. İçeride herkes uyanmış durumda. Çok ciddi sorunlar var. Bu sorunların çözülmesi lazım. Yapılması gereken belli. Oyuncu boşaltmak, oyuncu almak. Gomis her ne kadar gitmek istese de onu tutmaya ikna etmemek, ciddi bir yönetim hatası olarak görünüyor. Bu aşikar. Her şeyi Eren üzerinden anlatmak Eren’e haksızlık olabilir. Gomis’in de bu sezon 29 gol atma garantisi yoktu. Ama ne olursa olsun, yaratacağı etki Galatasaray’ı başka noktaya çıkarabilirdi.

Galatasaray iyi ki Muslera’yı satmamış. Tamam herkes hakkını yiyor da… 8 maçtır, rakip senden daha fazla şut çekiyor. Bir yerde Fatih Terim varsa, “Bir planı vardır. Bekleyelim” derim. Ama yokmuş. “Finansal Fair-Play’e uyalım ya da uymayalım” işte bunun kararının verilmesi lazım. Hangisi daha kötü, değerlendirmek lazım.