Şimdi moda, Alman hoca

16.08.2020 - 13:09 | Son Güncellenme: 16.08.2020 - 13:09

UEFA Şampiyonlar Ligi yarı finaline kalan 4 takımın 3'ünün Alman teknik direktörle çalışması dikkatlerden kaçmadı. Almanlar son yıllarda sadece oyuncu gelişimi değil, aynı zamanda teknik direktörlük gelişiminde de dünyaya örnek oluyor.

Şimdi moda, Alman hoca

Hüseyin ÖZKÖK-AJANSSPOR

Başta pandemi olmak üzere birçok olumsuzluk nedeniyle kötü bir yıl olarak yaşadığımız 2020 yılının 14 Ağustos günü, tarihe olumlu anlamda unutulmaz günlerden biri olarak geçti.

Şampiyonlar Ligi tarihinde bir ilk olarak gerçekleştirilen Lizbon'daki final turnuvasında oynanan Barcelona-Bayern Münih maçı öncesinde çoğunluk ve bahis şirketleri Bayern'i favori görse de Messi faktörü nedeniyle Barcelona maçtan yarı final bileti ile ayrılsa pek fazla kimse şaşırmazdı.

Bayern Münih favori rolünde olduğu maçı kazanırken dünyada tek bir kişinin dahi beklemediği bir skorun ortaya çıkması futbol dünyasını dipten salladı. 8-2'lik olağanüstü sonuç, 14 Ağustos'u tarihteki unutulmaz futbol günlerinden biri arasına sokarken, tüm dünya Bayern Münih'in önünde saygıyla eğiliyordu.

Buna benzer bir sonucu 2014 Dünya Kupası'nda bu defa Almanya Milli Takımı elde etmiş ve turnuvanın ev sahibi Brezilya'yı kendi seyircisi önünde 7-1 mağlup etmişti. O gün Maracana'da sahada Barcelona zaferine imza atan Bayern Münih kadrosundan iki oyuncu kaleci Manuel Neuer ve Thomas Müller sahada teknik direktör Hansi Flick de Joachim Löw'ün yardımcısı olarak saha kenarında bulunuyordu.

Brezilya'ya 1 gol atan Müller, bu defa Barça filelerini iki kez sarsarken maçtan sonra yaptığı açıklamada, Barcelona karşısında elde edilen galibiyetin çok daha görkemli bir oyun ile geldiğini ifade etti.

5-1'lik Franfkurt mağlubiyetinden 8 gollü Barcelona galibiyetine

Peki geçtiğimiz sezonun onuncu haftasında Frankfurt'a 5-1 kaybederek teknik direktörünü gönderen ve yola ilk kez teknik direktörlük görevine getirilen Kovac'ın yardımcısı Hansi Flick ile devam eden Bayern Münih bu günlere nasıl geldi?

Ajansspor'da 20 Haziranda Bayern Münih'in Bundesliga şampiyonluğu sonrasında bir yazı yazmış ve Bayern'in bu sezonki başarısında en önemli etkenin Hansi Flick'in kendisi olduğu kadar ona güvenen kulüp yönetiminin de rolü olduğunu belirtmiştim. Bayern Münih'in Şampiyonlar Ligi'ne zaten sahip olduğu üstün formu koruyarak gelmesinde ise Bundesliga yönetiminin büyük rolü olduğunu düşünüyorum. Aynı şeyi Atletico Madrid'i başarılı bir oyunla eleyen Leipzig için de söyleyebiliriz.

Ligin erken bitmesi avantaj mı sağladı?

Avrupa'da pandemi sonrası ligi 16 Mayısta başlatmayı başaran Bundesliga, diğer liglere karşı önemli bir avantaj sağlamış oldu. Avrupa kupalarında takımları olan tüm ligler Almanya'dan çok sonra start alırken, Almanlar 27 Haziran'da ligi 4 Temmuz'da da kupayı sonlandırarak kısa sürecek tatillerine başladılar. Oysa tüm diğer ligler futbolsuz geçen ayların ardından yaz sıcağında antrenman ve maç temposu yaşamak zorunda kaldılar.

Ligler bittiğinde ise Avrupa'da oynayacak takımlar dinlenemeden maçlara çıkmak zorunda kaldılar. Bu farkı hem Leipzig Atletico Madrid, hem de Bayern Münih Barcelona karşısında gösterdiler. PSG ise Lig 1 durdurulduğu için uzun süreli maç eksiğinin sancılarını Atalanta karşısında çekerken turu son anda geçebildi. Lyon ise kötü Manchester City karşısında sürpriz şekilde ama hakkıyla kazandı.

Alman teknik direktör damgası

Şampiyonlar Ligi yarı finaline kalan dört takımdan üçünün teknik direktörünün Alman, bir diğer Alman teknik direktör Jürgen Klopp'un Şampiyonlar Ligi'ni geçen yıl Premier Lig'i de bu yıl kazanmış olması, genç jenerasyon Alman teknik direktörlerin farkını da ortaya koymaya başladı.

Çok iyi bir eğitimin almalarının yanında bilime ve yeniliklere açık, modern futbolun peşinde koşan yeni nesil Alman teknik direktörler, disiplinli ve hakkaniyetli tutumlarıyla da farklarını özellikle bu sezon ortaya koydular. Oysa biz ülkemize gelen Derwall ve biraz da Feldkamp dışında dışında Alman teknik direktörlerden yeterince faydalanamadık ve onların iyi bir sistem kurmasına izin vermedik. Bu bağlamda Almanya'da yetişmiş Fenerbahçe'nin yeni teknik direktörü Erol Bulut'u aslında bir Alman teknik direktör olarak görmemiz ve kendisine yeterince zaman ve şans vermemiz gerekir.

Son olarak dikkat çekici bir detayla yazıyı noktalayalım. Almanya 4. Lig'de erkek takımı Sportfreunde Lotte takımının başına getirilen Imke Wübbenhorst'un ilk kez bir kadın olarak bu düzeyde bir göreve gelmesi, Almanya'daki antrenörlük eğitiminin kadın erkek demeden ne derece başarıyla yürütüldüğünün de bir kanıtı bana göre.

Yasal uyarı: Bu haber Ajansspor.com tarafından yazılmıştır, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Senin için hazırladığımız haberler