TFF'ye 7 yeni öneri! Artık icraat zamanı...

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Nihat Özdemir, dün (6 Şubat) düzenlediği basın toplantısında birçok konuya değindi. Sözleri arasında benim dikkatimi çeken kısımlardan biri, “Herkesin futbol ortamından bir şikayeti var ancak çözüm önerisi yok” cümlesi oldu. Bundan yaklaşık 3 ay önce “2020 öncesi TFF’ye 12 öneri” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Henüz bu 12 öneriden hiçbiri hayata geçmedi. Ama pes etmek yok. Bu yazıyla birlikte çözüm önerileri sunmaya devam ediyorum.

Mert ELAM

Video Yardımcı Hakem (VAR) Sistemi’ne en erken geçen ülkelerden bir tanesiyiz. Bu alanda diğer ülkelerin gerisinde kalmadık. Ancak Gol Çizgisi Teknolojisi konusunda henüz net bir adım atmış değiliz. İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkeler bu teknolojiyi liglerine entegre ettiler. VAR’da tartışma bitmezken Gol Çizgisi Teknolojisi’nde böyle bir durum söz konusu değil. Topun çizgiyi geçip geçmediğiyle ilgili bildirim üç saniye içerisinde hakemin kolundaki saate geliyor ve hakem de nihai kararını veriyor. Hem zamandan tasarruf hem de sıfıra yakın hata oranı. Bir an önce bu teknolojiyi hayata geçirmekte fayda var.

Son dönemde yapılan araştırmalara göre profesyonel futbol oynamış isimlerin Motor Nöron Hastalığı, Alzheimer, Parkinson gibi hastalıklardan hayatlarını kaybetme ihtimalleri diğer insanlara göre 3-4 kat daha fazla. Bunun nedeni de futbol oynamaya başlamalarından itibaren sürekli kafa vuruşu yapmaları. İngiltere Futbol Birliği (FA), İskoçya ile birlikte alt yaş kategorilerinde kafa vurmayı yasaklayan ilk ülke olmayı planlıyor. Buna göre antrenörlere U7’den U12 seviyesine kadar olan takımlardaki çocuklara idmanda kafa vuruşu çalıştırılmamaları söylenecek. U18 seviyesine kadar ise bu yöndeki idmanların sayısının minimumda tutulması planlanıyor. Maçlarda ise bunun önüne geçmek imkansız olduğu için karar sadece antrenmanlar için geçerli olacak. TFF de Avrupa’nın bu yöndeki çalışmalarını yakından takip etmeli ve en kısa zamanda bu yönde bir karar almalıdır.

Vedat Muriç’in kırmızı kartıyla birlikte yeni bir tartışma konumuz olmuştu. Mevcut talimatlara göre ligde kırmızı kart gören futbolcular cezalarını kupada çekebiliyorlar. Benzer durum Trabzonspor – Fenerbahçe maçında Luiz Gustavo’da yaşandı. TFF derhal ligde görülen kırmızı kartların cezasının ligde, kupada görülenlerin kupada çekilmesiyle ilgili bir düzenlemeye gitmeli. Yoksa sezon bitene kadar bu tartışmalardan kurtulamayacağız.

Menajerler futbolcuların ücretleri üzerinden komisyon alıyorlar. Eğer 4 senelik sözleşme yapılmışsa menajer 4 senelik ücretini tahsil ediyor. Ancak mesela bu oyuncu bir sene sonra başka bir takıma transfer olabilir. Hal böyle olunca menajere boşu boşuna üç yıllık para verilmiş oluyor. Kulüplerin mali durumlarını göz önünde bulundurduğumuzda menajer ücretlerinin senelik olarak ödenmesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bu sayede kulüplerin kasasından daha az para çıkacaktır.

Son iki sezonun şampiyonu Galatasaray yaz ve kış transfer dönemlerinde toplam 7 oyuncu kiraladı. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ta da son iki sezon kiralık oyuncu sayısının yüksek olduğunu görüyoruz. Bonservis konusunda sıkıntı yaşayan kulüplerin sıkça başvurduğu bir yol bu. Ancak burada ipin ucu kaçtı. TFF harcama limitleriyle birlikte kiralık oyuncu konusunda da kulüplere bir sınırlama getirmeli. Örneğin bir transfer döneminde maksimum iki kiralık oyuncu alınabilmeli. Bu sayede kiralık oyuncu sayısını düşürecek olan kulüpler mecburen ellerindeki değerleri kullanma yoluna gidecekler.

Bir sınır da futbolcu ücretleri için gelsin. Ekonomik darboğazda olan kulüplerimiz hala futbolcular için 3-4 milyon Euroları rahatça verebiliyor. Bu durum muhakkak değişmeli. Burası artık Katar’dan önceki son durak olmamalı. Kulüpler bir futbolcuya en fazla 2 milyon euro garanti ücret ödemeli. (Rakam daha da aşağı çekilebilir.) Bonus maddeleri de 500 bin euroyu aşmamalı. 

Ülke olarak beceremediğimiz şeylerin başında saygı duruşları geliyor. Çeşitli sebeplerle bazı maçlardan önce saygı duruşu anonsu yapılıyor ancak bir dakika sessizce kalmasını beceremeyen taraftarlar yüzünden saçma bir durum oluşuyor. Tezahürat yapan mı dersiniz, marş okuyan mı dersiniz, tekbir getiren mi dersiniz? Sessizce durmak haricinde her şey yapılıyor. Saygı duruşu bittikten sonra ne yapıyorsan yap, ona karışacak halim yok. Ama bir dakika sessiz kalabil. Çok zor bir şey olmasa gerek. Federasyon bu konuda daha duyarlı olmalı. Saygı duruşuna uymayan kulüpler para cezasına çarptırılmalı.