Turgay Biçer: "Radamel Falcao bir resim gibi, tüm dünyaya ait"

Spor Bilimleri Uzmanı, Profesör Doktor Turgay Biçer, Galatasaray’ın kadrosuna kattığı Radamel Falcao ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Radyospor’da Spor Kazanı programında Özgür Sancar’ın canlı yayında sorularını yanıtlayan Biçer, Falcao gibi oyuncuların dünyaya mal olduğunu söylerken, “Futbol birbirini yok etme yarışı değildi” ifadelerini kullandı. Turgay Biçer’in değerlendirmeleri şu şekilde:

Falcao önemli bir isimdir. Alacağı para, kazanacağı primler önemli. Farklı bir oyuncu. Onun değerini herkes biliyor. Sadece iyi bir oyuncu değil. Tribünle iyi bir iletişim kuruyor. Şu anda görünen bu. Bunun sahaya yansıması önemli. Halk, böyle oyuncuları sever. Takımlar da böyle isimlere teslim olurlar. Böyle yıldızlar sorumluluk da alır. Doğrudan kaptanlık yapabilir. Liderlik vasfını takıma yansıtınca, takım ahenginde belirgin iyileşmeler olur.

Falcao gibi sporcular sadece oyuncu değildir. Bir resim yapılınca sadece ressama değil, bütün insanlığa mal olur. Falcao da dünyaya aittir. Bizim sporcularımızdan da bir kaçı oraya gider gibi oldu. Oyuncular kendini yönetmeyi öğrenince dünyaya mal olabiliyor. Falcao, giyimiyle, tarzıyla bir ikon. Fakat; arkasında bir grup oluyor. Mesela; bir Beckham en az 25 yaşında insanla çalışıyordu. Endüstriyel futbolda bir marka değeri vardır. Falcao da öyle. Falcao da daha önce öndeydi. Kolombiya’dan özel bir yetenektir.

Galatasaray’da uyum sürecini atlatırsa farklı olur. Bizim ülkemiz farklıdır. Uyum sürecini hızlandırmak için farklı bir tarzda yaklaşması gerek. Taraftar Falcao’yu kabul etti. Galatasaraylı olmayan futbolcular da Falcao’ya saygı duyacak. Yıldız oyuncunun karakteri ve futbol felsefesi önemli. Bazı oyuncular, ‘Biz kulübün malıyız’ diyor. Futbolun bir spor olduğunu unutmamak gerek. Diğer kulüpleri düşman görmemek gerek. Bazı kitlelere şirin gelmek için çok değişik şeyler yapmamak lazım.

Spor herkese hitap ediyor. Hepsini bir ağacın dalı gibi düşünmek gerek. Futbolu daha güzeli üretme yarışıdır. Birbirini yok etme yarışı değildir. Rekabet ederken işbirliğine ihtiyaç vardır. Bu bağlamda rakibe saygıdan başka bir seçenek kalmaz. Rakibiniz ne kadar büyük olursa o kadar iyi olursunuz. Futbol fanatizm için yoktur. Tribünde rakip takım taraftarı 1 çocuk, yarın birkaç çocuk ve sayıda artış görebiliriz. Türkiye’de düşmanlık üzerine kurgulanmış bir şeyler var.

Yeni dünyada şampiyon olmak tek ölçü değildir. Başarıyı kulüpler yeniden tanımlamalı. Sadece şampiyonluk başarı değildir. Dünyada futbolda her şey değişiyor. O yüzden fanatizm, bitmek zorunda. Artık birbirinden keyif alan, futbolcunun bir sanat eseri olduğu düşüncesiyle tribünde yer alan insanlar olmalı. Taraftarlık da farklı bir duruma geldi. Maçları isteyen gidip herkes izleyebilir. O zaman spor kültürünün geliştiğini düşünebiliriz. Futbol dar bir alana sıkışamaz. Evrensel değerleri yakalamak gerekiyor. Eğlenmenin ötesinde bir anlam taşımaz futbol. Oynayan da oynatan da izleyen de keyif almalı. Futbol, düşmanlaştırılamayacak kadar önemli bir değerdir.

Spor kültürünü benimsemiş insanlar Muslera’nın yaptığı gibi yapıyor. 3 büyükler olarak adlandırılan takımlar, Türkiye’nin futbol kültürünü yansıtıyor. Sporun kökeni benzerdir. İnsanlar spor yoluyla birbirine dokunabiliyor, paylaşım içine girebiliyor. Spor ve kulüpler bambaşka bir olgu değildir. İleride bu bitecek. Yıllar önce tribünde herkes oradaydı. Dünya Kupası’nda herkes farklı formayla zevk alabiliyor. Biz eğlenmeyi bilmiyoruz. Tabi ki bir takım psikolojik ve sosyolojik nedenler var. İnsanlar sporu, sporsever olarak görecekler. O seviyeye gelebiliriz. Bu kültürü değiştirmemiz lazım. O kapasiteye de sahip olduğumuzu düşünüyorum.