Valerien Ismael çıktı, Şenol Güneş girdi! Beşiktaş değişmedi

Ajansspor’a yazdığım son yazıyı bitirirken, “Dünya Kupası’na neredeyse hiçbir oyuncusu gitmeyecek olan Beşiktaş’ın Şenol Güneş ile geçireceği 40 gün bu takımda çok şeyi değiştirir" cümlesini kurmuştum. Yanılmışım! Çünkü ne yazık ki, o 40 günlük arada Beşiktaş’ta değişen hiçbir şey olmadı. 

Beşiktaş’ın Dünya Kupası sonrasında oynadığı maçların hepsi Şenol Güneş dönemi öncesinin bir kopyası gibiydi. İlk dakikalarda bastıran, hatta rakibi boğan ama sonuç almakta güçlük çeken bir Beşiktaş. 

Ve dakikalar ilerledikçe skor bulsa da bunu korumakta zorlanan, aynı defansif hataları yapan, oyuncu değişikliklerinin hiçbir katkı sağlamadığı ve ikinci yarıda oyundan kopan bir takım… 

Dolayısıyla her ne kadar son 3 maçın ikisini kazanmış bir Beşiktaş izlesek de bu şekilde Beşiktaş’ın şampiyonluk yarışının içinde olacağını düşünmek tam bir hayal olur. 

Kasımpaşa maçına gelecek olursak. 2-1’lik skor ve alınan üç puan elbette önemli. Ancak ne bu maçı, ne de bu üç puanı Beşiktaş almadı. Maçı da, puanı da alan Mert Günok’tu. 

Evet sahada savaşan ya da savaşmaya çalışan oyuncular vardı. Gedson ve (bence gidecek olmasına rağmen) Weghorst sahanın iyilerindendi. Ama karşılamayı izleyen herkes takdir edecektir ki bu maçın kahramanı Mert Günok’tu.

Kasımpaşa’nın mutlak gol pozisyonlarındaki kurtarışları, doğru zamanda doğru çıkışları ile Mert tüm Beşiktaşlılara yıllar sonra, “Bir kaleci nasıl maç kazandırır?” konulu bir resital izletti. 

Hatta saha kenarında Şenol Güneş’te maçı Mert’in bir şekilde bu maçı alacağına o kadar inanmış ki, 2-1’den sonra yaptığı hamlelerle takımı geriye yasladı. Maçın ilk 15 dakikasında resmen rakibini kendi sahasına hapseden Beşiktaş takımı, maçın son 15 dakikasında resmen kendi sahasına çekilerek Kasımpaşa ataklarını savuşturmaya çalıştı. 

Bu, sadece Kasımpaşa değil, Adana Demirspor karşılaşmasında da böyleydi. Yaşananların bana hatırlattığı şey, Alanyaspor, İstanbulspor maçlarıydı. Aradaki tek fark ise Beşiktaş’ın son iki maçında kalesinde Ersin değil, Mert vardı.