AJANSSPOR - HABER
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, TRT Spor ekranlarında yayımlanan "Ahmet Nur Çebi - Özel Yayın" programında konuştu.
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, TRT Spor'da gündemi değerlendirdi. Sergen Yalçın, Valerien Ismael ve Abdullah Avcı hakkında da konuştu. Tüm detaylar...
AJANSSPOR - HABER
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, TRT Spor ekranlarında yayımlanan "Ahmet Nur Çebi - Özel Yayın" programında konuştu.
Ahmet Nur Çebi, TRT Spor sunucusunun "Valerien Ismael ile neden olmadı?" sorusuna şu şekilde cevap verdi: "Ben tüm çalışanlarıma destek gösteririm. Abdullah Avcı'ya da Sergen Yalçın'a da Önder Karaveli'ye de destek oldum. Ismael'e de destek oldum. İnanarak bir işe başlıyorsunuz sonuçta. Maalesef medyanın aşırı derecede Ismael'i yargılaması, hakkında negatif yorumlar yapılması hocayı da demotive etmiştir. Hatay maçından sonra kendisi ben devam etmek istemiyorum dedi. Biz de gönderdik. Ama her şerde bir hayır vardır. Arkasından Şenol Güneş ile çalışmak nasip oldu. Ben Valerien Ismael'i çok sevdim. Çalışma tekniği çok iyi olan biriydi. Sabredilse belki daha iyi şeyler olabilirdi. Ama futbolun içinde olan şeyler bunlar."
Abdullah Avcı ile yolların nasıl ayrıldığını da anlatan Ahmet Nur Çebi, şunları söyledi: "Abdullah Avcı geldiğinde takım zaten iyi yerlerde değildi. Sonra bir çıkış yaşadık. Ama sonra yine düşüşe geçtik. Avcı ile konuştuğumda bana yapacaklarının bu kadar olduğunu söyledi. Biz de ona burasının büyük bir kulüp olduğunu ve enerjisi yoksa onunla yollarımızı ayırmamız gerektiğini söyledik. O da bunun üzerine, "Ben ben büyük bir teknik direktörüm, fesih için bedel koymam, kontratta gerekenler yazıyor." dedi. Ben de şartların ağır olduğunu söyledim. O da Türkiye'de büyük bir teknik direktör olduğunu ve çalıştığı taktirde bu parayı almayacağını söyledi. Maalesef bir süre takım bulamadı veya çalışmak istemedi. Trabzonspor'dan aldığı maaş bizde aldığının yarısı kadar."
Sergen Yalçın döneminden de söz eden Çebi, kendisi şu sözlerle ifade etti: "Sergen Yalçın Beşiktaş'ın parlayan bir yıldızı. Yıllarca bilinen biri. Onu ben getirdim. Kimse buna cesaret etmezken ben onu getirdim. Sonuç itibarıyla Sergen Hoca ile beraber geçirdiğim 2 sezon son sezon haricinde başarılı geçmiştir. Sonlarda tatsız bir süreç yaşadık. Takım iç saha maçlarında da çıkışa geçemeyince birkaç sefer ayrılmak istedi. Ben de ona hayır dedim. Daha sonra Beşiktaş'a zarar vermeye başlayacağını düşündüğünü durumu düzeltemediğini söyledi. Onunla da ayrılmak zorunda kaldık. Daha sonra Önder Hoca geldi. O da bir kupa aldı. O da sonra çok kilo kaybettiğini ve takatinin kalmadığını söyledi. Teknik direktörler enerjilerini kaybettikleri zaman gitmek istiyorlar. Ben kimseyi göndermedim, hepsi kendisi gitti. Abdullah Avcı da beni sen gönder dedi.Ona da fesih bedelini sorduğumuzda kendisinin büyük bir teknik direktör olduğunu ve kontratının gereği olarak tazminatını alacağını söyledi. O tazminat ise bize pahalıya patladı."
Türk spor medyasının Valerien Ismael'e hırçın davrandığını söyleyen Çebi, şöyle konuştu: "Medya neden daha ilk günden itibaren Ismael'e bu kadar hırçın davrandı bilmiyorum. İnsanlar etkileniyor. Spor medyasındakiler bir şeyi doğru bulmadığını söyleyince insanlar da onlar gibi düşünmeye başlıyor. Valerien Ismael'in şöyle bakış açısı vardı. Valerien Ismael, altyapıdan oyuncularla oynayacağını söylemişti ve bu beni çok heyecanlandırmıştı. Olan oldu artık. Ismael'i daha fazla konuşmak istemiyorum. Sosyal medyayı ben kullananları gerçek isimleriyle eleştirenlere saygı duyuyorum. Ama bazıları eleştirirken kötü cümleler kullanıyorlar. Bunları aradığımda bulamıyorum. Troll hesaplar ise bize muhalefet edenler tarafından kullanılan hesaplar. Dolayısıyla sosyal medyanın Valerien Ismael üzerinde çok etkili olduğunu düşünmüyorum. Özellikle TV medyasında çok eleştirildi. Oradan kaynaklandığını düşünüyorum."
Pandemi dönemi hakkında da konuşan Çebi, şunları söyledi: "Pandemi dönemi çok sıkıntılıydı. Ekim'de geldim. Mazbatayı almak vesaire süreç Kasım - Aralık ayına kadar uzadı. Zor bir süreçti. İcralar var, ödenmemiş paralar var. Bu süreçte bir de pandemi gelince birçok gelirimizi kaybettik.O günlerde yönetim kurulunda yer alan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Sağolsunlar. Şampiyonluk özel bir şampiyonluktu. Büyük bir mücadele vardı. Şampiyon oluyorsunuz, hoca şampiyon yaptı. Ama kötü bir durumda her zaman başkan suçlu. Bunu anlayamıyorum. Şampiyonlukta benim ve arkadaşlarımın payı yokmuş gibi davranılıyor. Bizden önceki yönetimde ikinci başkanlık yaptığım için sen de oradaydın deniyor. Bakıyorsunuz güzellemeler kısmında sadece başkanın (Fikret Orman) adı geçiyor. Yanlış yapılmış, kötü niyetli kullanılmış bir para varsa orada sen de vardın diyorlar. Niye hep iyilikler alınıp başka yere gidiyor da kötülükler bana kalıyor."
Kulübün borcu hakkında da konuşan Çebi, kendisini şöyle ifade etti: "47'yi ödeyemiyorsan, 92'yi hiç ödeyemezsin. Sporculara paralarını ödeyemeyince size küsüyorlar. Eğer birine para ödeyemeyeceksen onu hiç alma. Her şey üst üste geldiğinde sıkıntı oluyor. Borcun artışını soruyorlar. Biz geldiğimizde borç 3 idi. Şu an ise 5.2 net. 700-800 milyon Lira para var. Borcumuzda yaklaşık 2.2 milyar TL artış var. Bunun 1.7'si ise sadece faiz yükü. Dönemimdeki faaliyet zararı 297 milyon TL. Böyle bakıldığında aslında borç artmadı. Biz faizi kaldıramıyoruz. Pandemi döneminde tribün gelirimiz yaklaşık 30 milyon Euro, yayın gelirimiz ise yaklaşık 35 milyon Euro düştü. 31 milyon Euro da kadro dışı kalan oyunculardan gelen bir yük var var. Toplamda 110 milyon Euro kayıp var. 65-70 milyon Euro'su pandemi kaynaklı. Pandemi döneminde tüm kararları kulüplerin aleyhine aldılar. İhtar çeken oyuncu gitti. Pandemi zararını düştüğümüzde borcumuz 3.2 milyar. Yani geldiğimiz noktadayız."
Ahmet Nur Çebi, Beşiktaş'ın stadyumunun isim sponsorluğu hakkında ise şunları söyledi: "Aynı sponsor ile şu an devam etmiyoruz. Tekrar uzatırlar mı uzatmazlar mı görüşmeler devam ediyor. Beşiktaş'ın stadyumunun isim hakkı elbet müşteri bulacaktır. Mayıs sonunda Vodafone gidecek. Belki de gitmekten vazgeçecek, göreceğiz. Uzatma opsiyonunu kullanmadılar."
Transfer konusunda da konuşan Ahmet Nur Çebi, şu ifadeleri kullandı: "Transferlerin yüzde 90'ı başarılı. Geçen sene de iyi transferler yaptık. Teixeira, Pjanic, Batshuayi. Batshuayi hep direkleri vurdu. Fenerbahçe'de ise şansı yaver gidiyor. Yabancı kuralı futbolcu almamıza müsaade etmiyor.. Boyd'u kadro dışı bıraktık diye kendisi sözleşmesini feshetti. 4 tane oyuncu almam için 4 tane göndermem lazım. Transfer yapmamamızın sebebi para değil. 1 yabancı göndermeden başka bir yabancı alamayız. Bırakın alabilelim. Gerekirse Federasyon bize ceza kessin. Bu parayı fona koysun ve yerli oynatanlara versin dedik fakat kabul görmedi. Bunun üzerine 3 tane yerli aldık. İnşallah iyi olacak o çocuklar. Ama bize pahalıya patladı."
Yabancı kuralının kaldırılmasına karşı çıkacağını söyleyen Çebi, kendisini şöyle ifade etti: "Siz Avrupa ile rekabet etmek istiyorsunuz. Ama bu tarafta Türk futbolcunun Avrupalı bir futbolcu ile rekabet etmesinin önünü kesiyorsunuz. Bu saatten sonra yabancı kuralını kaldırmayı kararlaştırırlarsa buna karşı çıkarım. Ben alacağım yerliyi aldım, bir bedel ödedim. Türk futbolcularının bonservis bedellerinde kulüpler 1'i 2 yaptılar. Biz de Beşiktaş olarak bedel ödedik. Türk futbolu duruma göre vaziyet alıyor. Kim baskınsa onun dediği oluyor. Her gelen federasyon bir şey değiştiriyor. Tutarlı değiliz. Bir politikamızın olması lazım."
Hakemlerle ilgili de konuşan Çebi, şunları söyledi: "Hakemden şikayet etmeyen kulüp yoktu. Bunun karşılığında biz de bu iş olmuyor diyorduk. Sorun ne diye sorduklarında sorunun hakemler olduğunu söyledim. Benim dediğimle olduğunu sanmadığım bir operasyon yapıldı. Görevlerine son verilen hakemlerden kalması gerekenler vardı, kalanların içinden de gitmesi gerekenler vardı. Bir şey yapılmış, hayırlı olsun dedik. Sonra bu hakemler geri geldi. Bir başkan yanlış zamanlama dedi bu görevden almaların zamanının yanlış olduğunu söyledi. Bir yanlış varsa beklenmemeli. Sezon bitsin ondan sonra hakemlerin görevine son verilsin diyenler ise bir daha ağızlarını açmadılar. Ben federasyonun iyi niyetli olduğunu düşünüyorum. Hakem konusunda da bir şeyler yapıyorlar. Dün bir sunum yaptılar. Nasıl çözeceklerini bize anlattılar. Ama bir sonraki sezon için bunu anlattılar. Biz şimdi ne yapacağız?"
Yabancı hakem konusunda ise Çebi, görüşlerini şöyle ifade etti: "Adam 30 sene evvelini anlatıyor. Bu hakem bizi doğramıştı. Bu hakemler 30 sene önce yapılan hataların baskısıyla bu maçlara çıkıyorlar. Dışarıdan hakem getirelim dedim. Hiç olmazsa seyirci 30 sene öncesini durmadan gündeme getirmezdi. Bana Türk hakemlerinin istenmediği söylendi.Ben yabancı hakemi derbiler için istiyorum. Derbilerde seyirciler hakemlere saldırıyor. Yani yabancı hocaya, futbolculara varız. Ama hakeme yokuz yani (!) Aşağıdakilerin önünü açalım. Hata yapacaksa genç hakemler yapsın."
Çebi, hakemler hakkındaki görüşlerini anlatmayı şu ifadeler ile sürdürdü: "Hakemlik de zor bir meslek. Adam ne yaparsa yapsın, bir taraf kaybedince suçu onda arıyor. Ben Beşiktaş'ın her sıkıntılı maçından sonra federasyona gittim ve ne düşündükleri sordum. Elini masaya vurmayla olsaydı bu sorun zaten çözülmüştü. Her başkan elini masaya vuruyor. Bu sorun çözüldü mü?" Her hakem sorunu yaşandığında bir kulüp başkanının yapması gerekenin fazlasını yaptım. Bunu şov olarak yapmadım. Giden hakemleri bile bana bağladılar. Fakat gerçekte öyle bir şey yok. Ama gitmelerini istedim mi? Evet."
Kulüpler Birliği'nin başkanı olduğu dönem hakkında da konuşan Çebi, şunları söyledi: "Bir süre Kulüpler Birliği Başkanlığı yaptım. Her kulübün tüm konularda menfaat çatışması var. Biri yerli oyuncu sayısı daha fazla olmalı diyor. Diğeri başka bir şey söylüyor. Bunu nasıl aşarsınız? Çoğunluğun aldığı karar geçecektir dersiniz. Biz oy birliği ile karar alamıyoruz. Çoğunluğun aldığı kararı TFF'ye sunduğumuzda ise TFF buna hayır diyor. Tüm kulüplerin aynı oyu vermesini istiyor. Kulüpler Birliği'nin gördüğü muamele değişmedikçe ister istemez etkinlik çatışması olacaktır. TFF yetkilileri çoğunluk kararını kabul etmediği müddetçe bize yapılan muamele bugün git yarın gel oluyor. Yayın geliri 120 milyon dolara düştü... Bizim de gelirimiz oldukça düştü. Rezerv Lig'i de bazı takımlar istemedi. Kulüplerin bazılarının hem altyapıları hem de mali durumları bu iş için yetersizdi. Onlar istemeyince lig yarım kaldı. Başta kabul edilen bir şeyden neden sonra vazgeçildi? Bu da Kulüpler Birliği'nin hatası. Bunu kabul etmemiz lazım."
TFF Başkanlığı'na aday olup olmayacağı sorulan Çebi, bu soruya şöyle cevap verdi: "TFF Başkanlığı için aday olmak gibi bir düşüncem yok. Ben Beşiktaş'ın başkanlığı için 3 yıl süreyle görevlendirildim. Böyle bir düşüncem yok. Beşiktaş Başkanlığı benim için hem çok kutsal hem de Beşiktaş benim aşkım. TFF, önemli bir kurul ama burada bir forma aşkı var. Niye adım geçiyor bilmiyorum."
Çebi, mali sorunlar ile ilgili ise şöyle konuştu: "Bir gemiyi rıhtıma yanaştırmadan tamir ve bakım yapamazsınız. Çok fırtınalı bir denizden geldik, halatları ise daha yeni bağladık. Şimdi hasarları tamir etmemiz lazım. Beşiktaş'ın mal varlığı, bu borcu öder. Malımız mülkümüz kıymetlendi. Ama tüm mesele şu: O malı orada tutacaksınız ve bunu başka gayrimenkul operasyonlarıyla yapacaksınız. Bizim genel kurul üyelerimiz Beşiktaş'ın malını sattırmaz. Ben de bunu istemem. Bu durumun çareleri tabii ki var. Beşiktaş, altyapıdan çıkardığı ve Balkanlar'dan bulduğu genç oyuncuları ileride büyük bedellere satarak kendisine kaynak sağlayabilir."
Göztepe - Altay maçında yaşanan olaylar hakkında da konuşan Çebi, görüşlerini şöyle ifade etti: "Josef'in dedikleri gerçek oldu. Bu olayları çıkaranların taraftar olduklarını düşünmüyorum. Ankaragücü Başkanı bana maçımızı oynamadan önce iki camianın taraftarlarını bir araya getirmeyi teklif etti. Ben de arada bir kırgınlık olmadığını söyledim.Şuna sertlik yaptım, buna tokat attım havasıyla gezen çocuklar var. Polis bu işin içine girmedikten sonra bunların engellenmesini zor görüyorum. Özel güvenliğin yanında polis de olmalı. Polisin görüntüsü bile caydırıcı olur. Bunlar çocuk ve bunu oyuncak haline getirmiş. Bunların derdi Göztepe-Altay değil. Josef bunu açık açık söyledi. Ben de söyledim. Kurallar gereği kırmızı vermişler gibi türlü türlü bahaneler. Ama sen de TFF yönetim kurulusun. Bunu kural gereği vermişler ama kamu vicdanını göz önüne alarak bu kartı kabul etmiyorum diyebilirsin."
Çebi, konu hakkındaki görüşlerini ifade etmeye şöyle devam etti: "Galiba Ankaragücü'nün avukatı olan bir arkadaş oyuncumuza tekme atan taraftarı tutulduğu yerden çıkarmış bir de kendisiyle fotoğraf çektirmiş. Dolayısıyla Josef gereken mesajı verdi ve bu mesajı kimse almadı. Konunun artık biraz seyir zevkine dönmesi lazım. Ama bizde moda, takımlar kapanıyor, yere yatıyor. Seyir zevki de kalmıyor. Cezanın ertelenmemesi lazım, gereken neyse yapacaksın."
Çebi, konu hakkındaki görüşlerini şu ifadelerle sonlandırdı: "Josef, psikolojik olarak iyi durumda. Toparladı kendini. Ama bir ameliyat geçirdi. Ameliyattan sonra geri dönüş kolay olmuyor. Josef geçen sene çok iyi oynadı. Bu sene toparlayacağına inanıyorum. O da biz de kalmak istiyor. Biz de onu seviyoruz. Hırslı bir karakter. Kural nedir? Kural senin vicdanındır. Kamuoyu vicdanı bu kırmızı kartı kabul etmez diyorsunuz. Ama kurullarınız çatır çatır kırmızı verdiği zaman ise bunu kabul ediyorsunuz. Kurallar yazıldığı gibi uygulanmaz. Otorite gerekeni yapmadığı zaman hiçbir şey düzelmez."
Ceyhun Kazancı ile Şenol Güneş'in ilişkisi hakkında da konuşan Çebi, şunları söyledi: "Ceyhun Kazancı ile Şenol Güneş' in görevleri birbirini tamamlayıcı olsa dahi ikisi de başkana bağlı olduğunu biliyor. Birisi teknik direktörümüz. Oyuncunun sağlığından, teknik ve taktik anlamda her şeyden o sorumlu. Ceyhun'un görevi ise takım planlamasını hocasıyla beraber yapmak, scoutluk yapmak. Bulduğu oyuncuları hocasıyla değerlendirecek, başkana açıklayacak ve sonra pazarlık yapacak. Altyapının gelişimi ve koordinasyonu konusunda ise Ceyhun Kazancı, Şenol Güneş'in faydalanacağı bir mevkide. Ceyhun Kazancı bugün Weghorst'u ikna edip getiren, Ghezzal, Rosier, Saiss, Masuaku, Dele Alli ve Gedson gibi isimleri hocasıyla tartışan başkanı ile görüşüp bu transferleri realize eden kişidir. Her ikisi de birbirini çok seviyor. Ümraniye'de mutlular."
Beşiktaş'ın hedefini de açıklayan Çebi, şunları söyledi: "Ben gerçekten Şampiyonlar Ligi'nde oynamak istiyorum ve Süper Lig'i kazanmak benim amacım. Pandemide 4 tane kupa getirdik. Bu neden olmasın? Bu benim hedefim. Transfer konusunda ise hocanın 3-4 tane takıma gelse iyi olur dediği isim var. Talisca ile görüşmemiz yok. Aboubakar'ın olduğu dönemi de kapattık. O dönemde inanılmaz iyi bir kontrat yapmıştım. Fakat daha sonra sakatlandı ve oynamadı. O zamanki hocamız onun iyi niyetli olmadığını söyledi. Hocanızın iyi niyetli olmadığını söylediği bir oyuncuyu almazsınız. Sergen Hoca benden daha iyi bilir. Ama ben öyle olmadığını düşünüyorum. Ama dediğim gibi hocanın doğruluk payı daha fazladır. Bugün gündemimizde Aboubakar yok."
Beşiktaş'ın amatör şubeleri ilgili de konuşan Çebi, şunları söyledi: "Avrupa'da basketbol oynayan takımlarımız var. Onların bütçesi 18 milyon Euro civarı. 13 tane genç oyuncu aldık. Bu sene o genç çocukların senesi olacak. Bir sonraki sene başarılı olacaklardır. Ben geldiğimde basketbol şubesinde borçlar vardı, transfer yasağı vardı. Amatör branşlarda verdiğimiz açık 1.5 milyon Euro'ya kadar düştü. Gelirleri arttırdık. Ben geldiğimde kadın voleybol takımı zaten küme düşmüştü. Geldiğimiz günden beri voleybolcuların haciz davalarıyla uğraşıyoruz. Şimdi takip edin, bu sene inşallah Sultanlar Ligi'ne çıkacaklar. Hentbol takımı kupayı kaldırıyor fakat 8 aylık alacağı var içeride çocukların... Bu nasıl bir yöneticilik anlamadım. Hemen hemen tüm branşlara sponsor buldum. Onun için 1,5 milyon Euro açık kalıyor. O da emin olun basketboldan kaynaklanıyor. Basketbolda çok genç olan çocuklar kaldı. Seneye düzelip başarılı olacaklarına inanıyorum. Son çıkan spor yasasına göre amatör şubeler için futboldan para alamıyorsunuz. Hapis cezası var. Artık gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Bunların gelirleri ne kadarsa o kadar başarı yakalayabilirsiniz. Eski uygulamalar artık yok. Amatör şubelerde başarı istiyorsak bu konuda camianın desteği lazım."
Eski meselerle uğraşmaktan başını kaldıramadığını söyleyen Çebi, şunları ifade etti: "Amatör branşlarda hiç oynamamış insanlara paralar ödenmiş. Altında benim de imzam var. Bir hata yapmışız. Biz de cezamızı çekeceğiz. Dava açılacak. 10 yıllık bir inceleme yapıldı. Pandemiden dolayı bu iş çok gecikti. Bu rapor geciktiği için sosyal medyada beni çok suçladılar. Eskiden yapılmış, rapor çekmeceye atılmış. Beni de bununla suçladılar. Eski başkan bu konuda agresif bir tavra girdi. Beni sürekli eleştirdi. Senin desteklediğin Serdar Adalı ben 7 seneyi inceleyeceğim diyor, ona bir şey demiyorsun, bana diyorsun. Bu onun için aklanma şansıydı. Benim kadar eski yönetim tarafından sıkıştırılan bir başka başkan olmadı. 20 senenin borçları benim önüme geldi. Eskilerle uğraşmaktan iş yapamaz hale geliyorum bazen. Bunların incelenmesi lazım. Biri gittiğinde yerine gelen kişi bunu yapmalı."
Usulsüzlük yapanların bedel ödemesi gerektiğini söyleyen Çebi, şöyle konuştu: "Gazetecilerin amacı haber kaynaklarını almak. Taraftar kulübe zarar verenlerin bedel ödemesini istiyor. Benim görevim de taraftarın isteklerini süzgeçten geçirip uygulamak. Gazeteciler büyük kalın dosyaları istiyor. O evraklar 3 yere gitti. Çıkana kadar elimi sürmedim. Taraf olabilirim, etki edebilirim diye okumadım. 1 tanesi Futbol AŞ'ye gitti. 2.'si İçişleri Bakanlığı Dernekler Masası'na, 3.'sü ise bağımsız hukuk bürosuna gitti. Bildiğim kadarıyla 13 tane dava açıldı. 7-8 tane daha olacaktır. Birkaç tanesinin belgesi falan yok. Bazı şeylerin belgesi olmaz. Ama bir futbolcunun menajerine yüzde 20 verildiyse bundan rahatsız olursunuz. Hile hurda var mı? Kağıtta yok. Ama ben rahatsız oldum. İnşallah oradan bir suçlu çıkar diye bir temennide bulunmuyorum ama benim vicdanım rahat."
Kulüp içi muhalefet hakkında da konuşan Çebi, sözlerini şöyle sürdürdü: "TFF Başkanlığı çok gündeme geldiği için muhalefette Ahmet Bey TFF'ye gider düşüncesi var. Öyle bir şey yok. Yoruldu gider diyenler de var. Maçlar kötü gidince bağırıp çağıranlar da var. Ben görevimi fazlasıyla yerine getirdim. Eleştiri yanlış transfer bu denilebilir. Camianın yüzde 90'ı beni anlıyor. Destek veriyor. Yüzde 10'un sesi yüzde 90 gibi çıkıyor. Ama 90'ın sesi 10 gibi çıkmıyor. Yüzde 90'ın benim arkamda durması lazım. Beşiktaş'ta muhalefet zaten olmazsa olmaz. Olması lazım. Başkanlık seçimleri yaklaştığında adının geçmesini isteyenler var. Karşımdaki son aday Fuat Çimen'di. Onu tebrik ediyorum. Seçim bitti, bu yılı birlik beraberlik yılı ilan ediyorum dedim. Ama yok. Beşiktaş'ta başkan adayları çok olmalı. Bu marka değerini yukarı çeker. Yarışmak güzeldir."
Yaklaşan başkanlık seçimi hakkında da konuşan Çebi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Serdal Adalı ile yarıştığımız dönemde yüzde 65 oy aldım. Fuat Çimen ile yarışırken de yüzde 65 aldım. Benim oylarımda düşüş yok. Pandemide geldim, uyku uyumadan çalışıyorum. Ben ne yaptım da bana karşı bir tepki oyu var? Bunu anlamıyorum. Muhalefet çıkıp beni eleştirecek ben de saygı duyacağım. Beyaz oylara saygı duyuyorum. Benden öncekilerin birçoğuyla aramızda kırgınlık var. Bence sorun yok, oylar gayet güzel dağılmış. Fuat Bey'i tebrik ediyorum. Muhalefetin gelip aday olmasını istiyorum. Sanki bir erken seçim var gibi çalışma yapmaları bizim enerjimizi alıyor. Gereksiz. Bütün adaylara saygı duyuyorum. Seçim zamanı herkesin aday olmasını istiyorum."
Ahmet Nur Çebi, sözlerine Hasan Arat ve Tevfik Yamantürk'ün olası başkan adaylığını değerlendirerek son verdi: "Beşiktaş'ın başkanını genel kurul seçecek. Aday olmayı düşünen arkadaşların genel kurul ilişki içinde olması normal. Ama bu biraz erken oldu. Eğer böyle bir niyetleri varsa çıkıp söylesinler. Beşiktaş'a başkan adayı bulunamıyor denmesindense birçok adayın çıkmasını tercih ederim. Ama varsa böyle bir düşünceleri çıkıp söylemeliler. Bu şekilde benimle olan ilişkileri de zayıflamaz. Daha belli olan bir şey yok. Biz geriden gelir, bu şampiyonluğu alırız. Taraftar stada gelip takımı desteklesinler. Futbolcu taraftar mutlu olsun diye oynuyor. Sen onlara kızıp, bağırarak performansı aşağı çekmiş oluyorsun."