Ali Koç: Kulübün sahibi taraftardır

29.05.2018 - 08:14 | Son Güncellenme: 29.05.2018 - 08:14

Ali Koç: Kulübün sahibi taraftardır

Fenerbahçe Başkan adayı Ali Koç, Fanatik gazetesine çok önemli açıklamalarda bulundu. İşte açıklamaları...

 

Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birini yönetiyorsunuz... Bunun dışında en büyük hayalinizin Fenerbahçe başkanlığı olduğunu açıkladınız. Bu konu hakkında ne söylersiniz?

Aday olduk, yola çıktık. 1 hafta kaldı. Belki bir hayal gerçekleşmek üzere ama şaka bir yana Fenerbahçe’nin daha iyi yönetilmesi gerekiyor. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün potansiyeli şu an bulunduğu konumdan daha yüksek. Kulüp mali açıdan sürdürülemez bir halde. Ne yazık ki bu, tüm Türk Futbolu için geçerli ama bizim için bu mazeret değil ve beni ilgilendiren Fenerbahçe Spor Kulübü. Bu problemi çözmemiz gerekiyor. Fenerbahçe’nin camia olarak birlik ve beraberliği, kenetlenmesi önemli. Fenerbahçe’nin en heybetli dönemlerinde de zaten kenetlendiğini gördünüz. O bağlar ciddi oranda erozyona uğramış, zayıflamış. Bunun giderilmesi gerekiyor. Fenerbahçe’nin çok daha iyi yönetilmesi, temsil edilmesi, daha iyi bir vizyona sahip olması gerekiyor ve çağ çok değişti. Biz bu yola çıktığımızda çağın değiştiğini biliyorduk. Ama biz bu yola çıktığımızdan beri birçok yere gittik, pek çok ligi gezdik, kulüpler gezdik, insanlarla tanıştık, başkanlar, kulüp sahipleri, çalıştaylar, konferanslar bambaşka bir dünya var... Bizim futbolda konuştuğumuz tartıştığımız şeylere bakıyorum, dünyada neler yapılıyor ona bakıyorum; onun için ben göreve talip oldum. Seçilirsem elimden geleni yapacağım bu camiaya layık olabilmek için, seçilmesem de sağlık olsun.

Ciddi bir meblağı kasaya koyacağınızı ifade ettiniz, bu mali problemleri halletmenin yolu nedir sizce? Ne gibi projelerle bu sorunu ortadan kaldırmayı düşünüyorsunuz?

Biz bir fedakarlık yapacağız, taraftarlar da fedakarlık yapacak. Biz kendi açımızdan hem sermaye hem de sponsorluk anlamında çok ciddi bir girdi sağlayacağız ama sadece Fenerbahçe’ye nefes aldırır. Bugün doğru uygulamayı yapsanız kanamayı durdursanız, en az 3-5 yıl sürer. O da arzulanan sportif başarılar geldiği takdirde, Avrupa’ya sürdürülebilir şekilde, sürdürebilir şekilde derken her sene gidebilmek, mümkünse belli bir noktaya kadar gelebilmek ve gelirlerimizi artırmamız gerekir. Beraberinde giderlerimizi düşürmemiz şart ve bunun gibi pek çok değişken var. Bunların da çok akılcı, rasyonel gerçekçi planlarla programlarla istikrarlı bir şekilde uzun vade çerçevesinde çözülmesi lazım. Bunu bir geceden bir geceye çözmek mümkün değil. Kimsenin elinde de sihirli değnek yok.

Konuşurken 3-5 yıllık bir projeden bahsettiniz. Burdan sizin 3 yıl değil daha uzun vadede başkanlık yapmak istediğinizi anlayabilir miyiz?

Tabi kongre üyelerinin takdirine kalmış bir şey. Benim düşüncem minimum iki dönem. Çünkü yıllardır birikmiş finansal sorunlar var, yapısal sorunlar var, temsilci sorunları var. Bunları tek tek, tuğlaları tekrar üst üste koyarak yeniden inşa ederek önce ben ve arkadaşlarım fedakarlık yapıp, ondan sonra da bu camianın müthiş potansiyelini revize edip harekete geçirip, her zaman dediğim gibi herkesin çorbada tuzu olsun yaklaşımıyla hep beraber bunu yapacağız. Seçilirsek, nasıl bu noktaya hep beraber geldik; esas zorluk seçildikten sonra başlıyor. Yine hep beraber bu mücadeleyi vereceğiz ve Fenerbahçe’yi hak ettiği yere yani zirveye tekrar taşıyacağız. Zirveye taşımak her daim şampiyon olacaksın demek değil ama her daim iyi mücadele eden, tatmin eden hep tepeyi hedefleyen ve kaybettiği zaman bile saygı duyulan bir ekol yaratmak istiyoruz. Bir anlayış, bir felsefe geliştirmek istiyoruz. Bunu yapabilmek için de Fenerbahçe Spor Kulübü’nün mali sıkıntılarına en büyük katkı sağlayan futbol şubesinin futbol anlayışının baştan aşağı değişmesi gerektiğini düşünüyoruz.

‘Kulübün sahibi taraftardır’

 Öncelikle sıcak karşılama için teşekkür ederim. Uzun zamandır medyayla spor kulübü konularında istişare etmiyordum dün (önceki gün) bir televizyona çıktık, bugün (dün) sizden evvel bir gruba gittik, şimdi de sizinle beraberiz. Evet gittiğimiz yerlerde gördüğümüz coşku, sahiplenme, sevgi, teveccüh gerçekten adını biz koyamıyoruz; çok farklı bir ortam. İki aday, birebir aynı yerlere gidiyoruz seçim çerçevesinde... Bizim gittiğimiz yerlerdeki teveccüh, coşku, insan sayısı, hem kongre üyesi sayısı hem taraftar sayısı diğeriyle karşılaştırdığımız zaman çok farklı. Son dönemde söylüyorum, bu seçimi kazanan kişi farklı kazanacak. Onlar hep şey düşünmek istiyorlar; ‘gidiyorlar da kuru kalabalık geliyor, kongre üyesi yok’ diyorlar. Öyle desinler, diyecek bir şey yok ama gördüğüm kadarıyla inanılmaz bir beklenti, sahiplenme var. Bunu söylerken de verilerle destekleyebilirim; hadi diyelim ki toplantıları elma ile elma karşılaştıramıyoruz, onlara kongre üyeleri gelsin bize de taraftar gelsin, bu kulübün sahibi taraftardır. Kongre üyeleri de taraftar oldukları için kongre üyeleridir. Mesela ben kongre üyesi olarak bir taraftardan daha büyük sorumluluk sahibiyim çünkü biz taraftarların resmi elçileriyiz camiada. Camiamızın gidişatı hakkında da hepimizin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Zaten biz seçildiğimiz takdirde çok daha fazla diyalog yapan bir camia olmalıyız monolog değil.

‘Eşi görülmemiş bir sahiplenme var’ 

48-49 yere gittik, bunun 40 kadarına tamamen davetli olduk. İnsanlar bizlere otellerini, imkanlarını, dostlarını networklerini açtılar. Sahiplendiler, 6 bin kişiyle İzmir’de toplantı yaptık, Bodrum’da 3 bin kişiydik. Ondan sonra 80-100-300 kişi daha kongre odaklı toplantılar yaptık ve bunların hepsini biz çağırıldığımız için yapıyoruz. Her tarafta göreceksiniz, İstanbul’da ve diğer yerlerde de gittiğimiz her şehirde Adana, Mersin, Antalya ben de şaşırıyorum bu nasıl oluyor diye... Posterler var, bayraklar var, dev dev bilboardlar var, led ekranlar var ama bir kuruş para harcamadık bunun için. Sonuçta insanlar bununla ticaret yapıyor, satıyorlar bunları ve sağ olsunlar bizim tek yaptığımız PDF dosyasını yollayıp insanlar posterse poster, led ekransa led ekran ve son haftada çok çoğaldı. Bu insanlar şöyle düşünebilir ‘Ali Koç reklam satın alıyor’, istisnasız böyle bir şey yok. Zaten şimdi bir video hazırlıyoruz; teşekkür videosu bunu yapan herkesin de isimleri teşekkür listesinde var. Şunu söylemeye çalışıyorum; hakikaten eşi benzere görülmemiş belki de tarihte hiçbir spor kulübünde yaşanmamış bir sahiplenme var. Belki de biz onun için son haftaya kadar basına çıkamadık. Buraya kadar basına çıkmadan gelmek de takdire şayan bir durumdur. Bizim hakkımızda üretilen videolar, ne bileyim annelerin babaların çocuklarına Ali Koç şarkıları söyletmesi, ‘Sen de yaz Ali Koç Geliyor’ kampanyaları yapmak, stickerlar, tişörtler... O kadar çok şey yapılıyor ki biz bunun adını koyamıyoruz, tarif de edemiyoruz.

-Taraftarlar belki oy veremiyorlar ama verdikleri bu destekle bir çok kongre üyesinin atacağı oydan fazla destek sağladılar herhalde size?

Olabilir, ben taraftar üzerinden kongre üyesinin baskı altında bırakılmasını doğru bulmuyorum. Ama sonuçta her kongre üyesi istisnasız böyle olmalı. Olmayanlar var, söyleniyor ama Fenerbahçe taraftarıdır; Fenerbahçe taraftarı olmadan normal bir insan Fenerbahçe’ye üye olmak için motive olamaz. O yüzden benim söylemek istediğim şu; eşi benzeri görülmemiş bir sahiplenme var, destek var teveccüh var, bize büyük moral oldu motivasyon oldu, yoldaşlık ettiler, saldırıları bertaraf ettiler. Küfür edenler hariç bu seçim kampanyasından çok karalama kampanyasına dönmüş vaziyette. Ben neden seçilmem gerektiğini anlatmaya çalışıyorum onlar ise ‘Niye Ali Koç seçilmemeli’ onu anlatmaya çalışıyorlar. Onu anlatırken de fazla malzemeleri olmadığı için yalan yanlış karalamalarla işi götürmeye çalışıyorlar.

Peki Ali Bey, seçilmezseniz bir daha aday olmacağınızı belirttiniz. Bunu duygusal olarak mı söylediniz yoksa kesin karar olarak mı söylediniz?

Türkiye’nin en önemli kurumlarından birine başkan olmak için adayım. Çoçuk oyuncağı değil. Kafama esti onu söyledim olmaz. Tutarlı olmak zorundayım. Fenerbahçe’nin itibarını temsil edeceksem bir duruşum olmalı. Kazanamazsam, iki maç kötü sonuç alınınca ‘Ali Koç’ diye tezarühat yapılmasını istemiyorum. Kim seçilecekse önü açık bir şekilde çalışabilmeli. Taraftar bilmeli ki bir sonraki seçimde olmayacağım. Bunu söylerken gelecek yönetimi düşünerek diyorum. Asla bir daha seçime girmem demiyorum bir sonraki seçime girmem diyorum. Asla dememeyi çok önceden öğrendim ben hayatımda. Diğer tarafta bugün çözebiliriz dediğimiz finansal sorunları yarın çözemeyecek durumda olabiliriz. Diğer taraftan beni kamçılayan, beni motive eden insanlar belki yarın da olmayabilir! Bunlar dönüp diyor ki “Ali Koç kongre üyelerini tehdit ediyor.” Bunun neresi tehdit? Ne tehdit biliyor musunuz, “Senin kongreni iptal ederim” diyenler, “Seni ihraç ederim”, işte budur tehdit. Bütün demokrasinin değerlerini, Fenerbahçe Kulübü seçim sürecinde yitirdik. Kulüp tarihi seçime gidiyor, ne FB TV’de ne dergide bir tane haber yok. Faruk Ilgaz, Fenerbahçe’nin tesisleri. Biz niye gidip başka yerlere para verelim. Sağolsun Wyndham Oteli hep bizi ağırladılar, bir kez daha teşekkur ederim. Deniyor ki başkan tesislere siyaset girmesini istemiyor. İlk zamanlar kulübümüzü tutumunu anlıyorum diyordum. Ama o ne demek biliyor musun? Ben kullanamazsam, siz de kullanamazsınız demek. Hafta sonu Galatasaray’ın seçimleri yapıldı. Orada verdiler bütün bilgileri kanun cercevesinde. Tesislerde adaylar gidip hedeflerini anlattılar. Bizim yüzde 100 sahip olduğumuz şirketi bölüyor yönetim. Milyonlara mal olmuş, Türkiye’nin en önemli sivil toplum kuruluşlarından olan Fenerbahçe’den söz ediyoruz.

‘Geleceğin tohumlarını atacağız’

Kalıpları değiştiriyoruz. Ben bilmiyor muyum toz pembe bir rüya çizmeyi. Ben bilmiyor muyum oradan bu gelecek, şuradan bu gelecek her sene Avrupa’da şöyle olacağız, böyle olacağız demeyi. Zaten bu tutulmayan vaatlerle günü kurtarma yaklaşımı Fenerbahçe’yi bu noktaya getirdi. Fenerbahçe’nin bir an evvel acil problemlerini, yapısal sıkıntılarını, mali sorunlarını gidermesi lazım. Ben geldim, milyonlarca insana umut oldum. Bu sene şampiyon olacağım diye irrasyonel, gerçekçi olmayan işler yapamam. Ben ve arkadaşlarım geleceği planlamak istiyoruz. Geleceğin tohumlarını atmak istiyoruz, kalıcı başarılar istiyoruz. Sürdürülebilir başarılar istiyoruz. Bunu yaparken de sağlıklı bir mali tablo istiyoruz. Ama bunları yaparken de rasyonel, kontrollü, gerçekçi davranacağım derken sanmayın ki seneye şampiyonluğu oynayacak bir kadro kurmak istemiyoruz. Ama biz istiyoruz ki yetenek keşfedelim. Yetenekleri yıldız yapalım. Yıldızlığı sona ermiş oyuncuları buraya getirip son durak kontratları yapmayalım. Daha iyi bir kadro mühendisliği yapalım. Transferin son günü veya ne bileyim Avrupa’dan elendik hadi oradan iki tane... Oradan iki oyuncu gelecekse niye elenmeden gelmiyorlar? Çok daha fazla teknoloji kullanmak istiyoruz. Çok farklı bir yöntem anlayış mantalite getirmek istiyoruz.

“Nasıl olsa halleder” cümlesi sizin üzerinizde baskı yaratıyor mu?

Güven hayatta çok önemli bir müessedir. Güven öyle kolay kolay kazanılamaz. Kolay da kaybedilir. 1 günde kaybedebilirsiniz güveni. Ben onun için hayaller kurmuyorum, kulağınıza hoş gelen belki hiçbir zaman gerçekleşmeyecek projeler söylemiyorum. İnsanların bana baktığı zaman sözünün arkasında duran biri gibi görünmem lazım. Fenerbahça başkanı böyle olmalıdır. Bizim elimizde sihirli bir değnek yok ama bizim yapacağımız fedakarlıklar bu camiayı tetikleyecek. Bu camianın inanılmaz bir potansiyeli var. Yeterki o potansiyeli açığa çıkaralım. Bizim ne derdimiz var biliyor musunuz? Seçilirsek nasıl layık olacağız? Bizim uykularımızı kaçıran sorun bu. Ben diyorum ki Fenerbahçe markasının daha değerlenmesinden tutun çağın vizyonuna ayak uydurabilecek bir yönetim şekli istiyoruz. Bize bugün bu kadar inanıyorlarsa yapacaklarımızdan sonra inanın tüm Fenerbahçeliler bu seferberliğin bir parçası olacak. Günü kurtarma anlayışının bitmesi lazım. “Bu sene şampiyon olalım da bakalım sonra ne olacak?” anlayışı olmaz.

Aykut Kocaman hakkındaki, “Geldikten sonra düşüneceğim” söyleminiz, “Başkan seçilirsem yani kalması çok zor” şeklinde algılandı.

Hiç öyle bir şey demedim. Ben, Aykut hocanın özel bir insan olduğunu, Fenerbahçe’ye kazandırdıklarını UEFA yarı finali, şampiyonluk, yıllar sonra Türkiye kupasını getirmesi, bir hocadan çok fazla olduğunu, benim kalbimde de çok özel bir yeri olduğunu vurguladım. Bununla beraber de farklı bir futbol tarzı, futbol anlayışı, futbol oyunu beklentisi olduğunu da ifade ettim. Hiçbir zaman kesip atmadım. Ben bilmiyor muyum hoca değiştireceksem gidip yurt dışında hocalarla önceden görüşmeyi. Şampiyonluğa önem veren bir takım varken ben böyle bir şey yapmamaya çok büyük itina gösterdim. “Ben varken Aykut Hoca buraya gelemez” deyip ondan sonra da, “Cehennem donana kadar Aykut hoca” demiyorum. Ben çok istikrarlı bir çizgiden gidiyorum.

Oynadığı futbol zevk vermiyor gibi bir klişe var şuan Fenerbahçe’d e. Peki ligin en çok gol atan takımı olmasına ne diyorsunuz Fenerbahçe’nin?

Zevk vermeyen, hücum futbol oynamayan bir takım nasıl ligin en çok gol atan takımı olabilir o da enteresan. Fenerbahçe taraftarı son yıllarda -bu sadece Aykut hoca için değil- saldıran, ısıran korakor mücadele eden, kaybettiği zaman bile alkışlanabilecek bir futbol oynayan, kendi sahasında neredeyse hiç puan vermeyen rakiplerinin üstüne çöken, dar eden futbol anlayışı istiyor. Bunu söylemesi kolay. Yapması o kadar kolay değil ama söylemesi kolay. Demek istediğim Aykut Hoca’nın da bir stili var, tarzı var. Taze meyve vermiyor mu, veriyor. Sporda da çok başarılı, Fenerbahçe’de de çok başarılı oldu. Aykut Hoca Fenerbahçe’nin değeridir. Seçildiğimiz taktirde bununla ilgili zamanı geldiğinde oturup konuşacağız.

Seçim öncesi Aziz Yıldırım’ın ekibi bir altyapı hamlesinden bahsetti. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bir kere bu proje kim yaparsa yapsın yeter ki yapılsın. Onlar sanki ilk defa aday oluyorlarmış gibi bunu söylüyorlar. 20 senedir bunların fazla fazla vakiti vardı! Hatta ileri gittiler, “Ali Koç bizi proje çalmakla suçluyor. Biz zaten 2015’te bunu söylemiştik” dediler. Ben böyle bir saygısızlık yapmam. Diyorum ki kim yaparsa yapsın yeterki yapsın. Bazı şeyleri hayatta tercihen yaparsınız, bazı şeyleri mecburen yaparsınız. Bu hem mecburen hem tercihen bir konu. Niye mecburen, çünkü artık kaynaklar bitti. 

Bizim artık kendi futbolcumuzu yetiştirmemiz lazım. Bizim artık bu transfer politikalarına finasmanımız da izin vermiyor. Tercihen niye yapmalıyız? Doğrusu bu olduğu için yapmalıyız. Böyle bir mütiş bir gençlik var burda. 80 milyon Türkiye’den çıkan futbolcu sayısına bakın. 3 milyon Türkün yaşadığı Almanya’nın futbolcu sayısına bakın. Biz bir şeyi yanlış yapıyoruz. Onun için diyoruz ki biz bunları yapmak zorundayız. Onların da pilot takımla anlaştıkları söyleniyor. Dünya çapında birinin geleceği söyleniyor. Bu konuda ne kadar ısrarcı olurlar bilmiyorum. 

Türk futbolu olarak mali açıdan, değer açısından, tribünlerin doluluğu açısından, futbol keyfi açısından, hakemlerin performansı açısından, marka değeri açısından iyi değiliz. Bizim topyekun silkelenmemiz lazım. Seçilirsek, hep beraber omuz omuza vererek futbolun paydaşları federasyon, devlet, medya, taraftar, sponsorlar bunu bir incelemiz lazım. Bu nefret, bu şiddet böyle gidemez. Dünyada yapıcı rekabet diye bir şey var. Tüm paydaşlar kafa kafaya verip içinde bulunduğumuz sistemi nasıl daha değerli kılarız? Seyir zevkini nasıl artırız? O kadar çok şey üzerinde çalışıyorlar ki o yüzden ben pek samimi bulmuyorum. Mesela diyoruz ki bugün ki tesislerle olmaz. En az 7 saha lazım, onlar diyor ki 8 saha lazım. Böyle yarışalım projelerimizle yarışalım.

Senin için hazırladığımız haberler