Anne sırtında başarıya giden yol

05.05.2015 - 12:36 | Son Güncellenme: 05.05.2015 - 12:36

Ampute Milli Takımı futbolcularından ve milli atlet Barış Telli'nin annesi Aysel Telli, cefakar annelere verilecek en güzel örneklerin başında geliyor.

Dünya Şampiyonası'nda bronz madalya kazanarak Türkiye'ye büyük gurur yaşatan Ampute Milli Takımı'nda yer alan 26 yaşındaki Telli ve annesi, bugünlere gelirken yaşadıkları zorlukları anlattı.

Barış Telli, 4 yaşında futbol oynamaya giderken karşıdan karşıya geçtiği sırada bir dolmuşun kendisine çarptığını ve sağ bacağının dizden aşağı bölümünü kaybettiğini söyledi. Kaza anını az da olsa hatırladığını anlatan Telli, "Polis arabasıyla hastaneye gidiyorduk. Annemin çığlıklarına uyandım sadece kan görüntüsünü hatırlıyorum. 10 günlük tedavinin ardından 23 Nisan günü bacağım kesildi. Sonrasında tabii ki çok zorlu günler geldi. Annemin saçları 1 haftada beyazlamış. Bunu da yıllar sonra bir akrabamızdan öğrendim. Beni üzmemek için o günleri hiç anlatmaz" diye konuştu.

- "Beni oyuna almadıklarında çok sinirlenirdim"
Çok hareketli bir çocuk olduğunu ve futbolu çok sevdiğini kaydeden Telli, "Yaşım çok küçük olduğu için ilk başlarda engelimin çok da farkına varmadım ama arkadaşlarım oyuna almamaya başlayınca durumu daha iyi anladım. Beni oyuna almadıklarında çok sinirlenirdim" diye konuştu.

İlkokul çağında engelli olduğu için okul yönetiminin kendisini almak istemediğini dile getiren Telli, "Anneme beni engelli okuluna götürmesini söylediler. Annem ise 'benim oğlumun normal çocuklardan farkı yok' diyerek kabul etmedi. Okul yönetimine direnip, beni okula sırtında taşıyarak götüren, hayatını bana veren, yaşam koçum, psikoloğum, aşçım, her şeyim annem olmasa bugünlere gelemezdim" ifadelerini kullandı.

Maçlarda diğer çocuklara yetişmek için çok çaba sarf ettiğini belirten Telli, şöyle devam etti:

"Bir süre sonra beni dışlamalarını takmamaya başladım. Onlardan geri kalmayım diye çok koşardım. İyi ki de beni dışlamışlar. Çift ayaklılara yetişebilmem için çok hızlı olmam gerekiyordu. Böyle hırs yaptığım için bugün bu kadar hızlı olduğumu düşünüyorum. Teneffüslerde hiç bir şey yapamasam ellerimin üzerinde yürürdüm. Beden eğitimi öğretmenim beni bu sayede görüp cimnastiğe aldı ve spor hayatım başlamış oldu." 

-  "En büyük hayalim annemi olimpiyatlara götürmek"
 Başarısını ailesine borçlu olduğunu anlatan Telli, "Onların verdiği öz güvenle bugünlere geldim. Türk toplumu çok duygusal. Bedensel engeli normalleştiremedik. Ben, yolda çocuklar fark edip işaret edene kadar tek bacağımın olmadığının farkında bile olmuyorum. Buna alıştım, böyle yaşıyorum ama dışarıda insanlar sizi hep farklı bir yere koyuyor. 'Sen yapma, yapamazsın, otur' diyorlar. Böyle olunca çok sinirleniyorum çünkü ben de herkes gibi her şeyi yapabiliyorum" şeklinde konuştu.   

  Annesinin adeta bir yaşam koçu gibi kendisine baktığını kaydeden Telli, "Annem tüm hayatımı düzenler. Artık çocuk değilim diyorum ama bana kıyamıyor. Çok iyi besleniyorum. Uykumu iyi alırım. Sağlıklı yaşıyorum ama hem atletizm hem futbol, çok antrenman yapıyorum. Bana bakmak kolay değil. İlkokulda beni almak istemeyen okul yönetimine direnip, beni okula sırtında taşıyarak götüren, hayatını bana veren, yaşam koçum, psikoloğum, aşçım, her şeyim annem olmasa bugünlere gelemezdim" ifadelerini kullandı. 

Yüksek atlamada Avrupa ikinciliği, 100 metrede ise Avrupa beşinciliği bulunan Telli, atletizmde Avrupa ve olimpiyat şampiyonluğu hedeflediğini, en büyük hayalinin de annesini olimpiyatlara götürmek olduğunu söyledi.    

- Anne Aysel Telli: "Allah kimseye böyle bir acı yaşatmasın"
Anne Aysel Telli de çok zor günler geçirdiklerini ama hiç yılmadıklarını, en büyük isteğinin, Barış'ın kendine yetebilen, öz güvenli bir insan olarak yetişmesi olduğunu söyledi. 

Kaza günü Barış'ın top oynamak için çıktığını ve dışarıdan gelen fren sesini duyup dışarı fırladığını anlatan Telli, "Allah kimseye böyle bir acı yaşatmasın. Barış kazadan sonra çok içine kapandı. İnsan içine çıkmak istemiyordu. İnsanların bakış açısı da zorladı. Çok konuşuyorlardı. Ben kimseyi dinlemedim. Oğlumu hiç engelli olarak görmedim. O dönem babası, ben, ağabeyi, hepimiz çok üzüldük" dedi.  

Küçük yaşlardan beri oğlunu hep konuşarak teselli etmeye çalıştığını anlatanTelli, "Bir gün bile tokat atmışlığım yoktur. Arkadaşları oyuna almayınca koltuk değneğiyle vuracak diye korkardım ama Barış da çok iyi huylu bir çocuktu. Kimseye zararı dokunmazdı" diye konuştu.   

O yıllarda koltuk değneği bile bulamadıklarını, ilk değneği, eşinin sanayide yaptırdığını kaydeden Telli, şöyle devam etti:

"Araba yok, değnek yok, her yere sırtımda taşırdım. Engelli diye okula almak istemediler, engelli okuluna gitsin dediler ama ben kabul etmedim. Çok zor günler geçirdik ama hiç yılmadık. En büyük isteğim Barış'ın kendine yetebilen, öz güvenli bir insan olarak yetişmesiydi. Ortaokulda içim kan ağlayarak aynı mahalledeki yatılı okula yazdırdım. Babası hiç istemedi ama Barış'ın bize bağımlı olmadan yaşamayı öğrenmesi gerekiyordu."  

- "Ödülü geçtik, devlet destek olsun yeter"
Annelerin gözünde çocukların hiç büyümediğini dile getiren Telli, şöyle devam etti:

"Barış, küçükken bile, 'anne üzülme bu günler geçecek' derdi. Böyle bir oğlum olduğu için çok şanslıyım. Barış çok antrenman yaptığı için çok iyi bakmak gerekiyor. Dışarıda hiç yemek yemez. Doğal beslenir. Ağrısı olduğunda masajını bile yaparım. Hiçbir maçını kaçırmıyoruz. Maçta düştüğü zaman içimden sahaya inmek geliyor ama kendimi tutuyorum."

Engelli sporcuların çok zorluk çektiğini kaydeden Telli, "Devlet, bu çocukların masraflarını en iyi şekilde karşılamalı. Bazen ödüller bile verilmiyor ama biz ödülü geçtik, destek olsunlar yeter" diyerek sözlerini tamamladı. 

Senin için hazırladığımız haberler