"Askerin türküsü"

15.10.2019 - 08:50 | Son Güncellenme: 15.10.2019 - 11:50

"Askerin türküsü"

Altın eldiven, altın kuşak... - Şansal Büyüka (Milliyet)

Her horoz kendi çöplüğünde ötüyor… Formalarındaki amblemleri bile “horoz“… Üstelik karşımızdaki takım son Dünya Şampiyonu Fransa… Buna rağmen iyi başladık… İlk 15 dakika bizim için rahat, mutlu geçti… Sonrası derseniz, ilk yarı sonuna kadar kabus…Fransa, ilk çeyrekten sonra “karabulut“ gibi üstümüze çöktü… Şenol Hoca, sağbek Zeki‘nin önünü İrfan Can’la, solda Umut Meraş’ın önünü Kenan Karaman’la kapatmaya çalıştı… Kenan bu işi iyi yaptı, ancak Zeki‘nin önünde İrfan Can hiç görünmedi…Fransızlar bizim sağımızdan “raylı sistem“ gibi gelmeye başlayınca, Şenol Hoca bu defa İrfan Can ile Kenan‘ın yerini değiştirdi… Kenan sağa, İrfan Can sola geçti… Ancak üstümüze çöken “karabulut“ dağılmadı…Griezmann, Sissoko, Coman burnumuzun dibine kadar geldiler… Verkaçlarla girdiler, şut mesafesine gelip vurdular… Her defasında karşılarında kaleci Mert’i buldular… İlk yarım saatte Mert‘in kurtardığı “Yarım düzine“ tehlike, nasıl oynadığımızın çok açık bir göstergesiydi…Peki niye böyle oldu? Orta sahada hiç top tutamadık… Nadiren kazandığımız topları, hücuma çıkmaya çalışırken sürekli ya rakibe attık, ya kaptırdık… Ozan, Mahmut, Okay “canlarını dişlerine takıp“ oynamalarına rağmen top tutma konusunda son derece etkisiz kaldılar… Dünya Şampiyonu karşısında top tutamayınca, top tutup tempoyu düşüremeyince bütün yük savunmaya bindi…Öyle baskı yedik ki, Fransa ceza alanımızın çevresinde adeta “kamp“ kurdu… İki stoperi Varane ile Lenglet koca bir ilk yarıyı bizim yarı alanımızın içinde geçirdi…İlk yarının golsüz kapanmasının çok açık iki nedeni vardı… 1- Kalecimiz Mert sıradışı kurtarışlar yaptı… Öyle ki, 17. dakikada Griezmann ile Sissoko’nun yarattığı bir pozisyonda yattı - kalktı arka arkaya iki topu çıkardı… 2- Futbolun mucizesi…İkinci yarıya gerçekten çok iyi başladık… O Türkiye gitmiş, bu Türkiye gelmişti… Bizim istediğimiz, beklediğimiz Türkiye... Solda İrfan Can müthiş oynamaya başladı… Hakan Çalhanoğlu bir hareket getirdi… Oyunun şeklini tamamen değiştirdi... Hücum etmeye başladık… Hele 60. dakika… Hakan‘ın mükemmel indirdiği pozisyonda bu ülkenin en büyük golcüsü Burak Yılmaz çerçeveyi nasıl bulamadı, o golü nasıl atamadı…Oyuna Giroud girerken, niye yalan söyleyeyim, benim de içime bir korku girdi… “Eyvah“ dedim… Korktuğumuz başımıza geldi… Nitekim uçana-kaçana, her topa vuran, her pozisyona müdahale eden Merih ile Çağlar, kornerden gelen topta Giroud kafasına teslim oldular…Ama Giroud kafasına teslim olsak bile, Türkiye’nin sonuca teslim olmaya niyeti yoktu… Karşınızdaki son Dünya Şampiyonu… Golü yiyorsunuz ve sadece beş dakika sonra Dünya Şampiyonu’na karşılık veriyorsunuz… Almanya, İngiltere, Brezilya, dünyada bunu başaracak ülkeler, dünyada bunu gerçekleştirecek ulusal takım çok az… Belki de yok…O altın golde, Kaan Ayhan‘ın topu iğne deliğinden geçirdiği kafa vuruşu, Hakan Çalhanoğlu’nun Kaan’ın kafasına o topu indirişi tek kelime ile muhteşemdi… Üstelik son dakikalarda gerçek kimliğimizle oynadık… Orta alanda pas yaptık, hücuma çıktık, pozisyon yakaladık…Unutmayalım, Dünya Şampiyonu Fransa’nın olduğu bir grupta bitime iki maç kala halen lideriz… Altın bir kuşak yakaladık… Karanlıkları aydınlatan, gittiği yeri parlatan bir güneş yakaladık… Bu takımın, bu hocanın kıymetini bilelim...

Askerin türküsü - Attila Gökçe (Milliyet)

Paris randevusunun ilk 15 dakikasında oyuna ortak olma isteğimiz fena değildi. Bir ara topa sahip olma oranını yüzde 54’le elimize geçirdik. Gerçi top kullanma halimiz o yüzdeyi oyunun merkezinde, kanatlarda ya da hücumda kullandığımız anlamına gelmiyordu. Çoğunluk kazandığımız toplarla savunmada zincirleme pas yaparak oyalanmayı tercih ettik. Savunmanın usta oyuncuları; Zeki, Merih, Çağlar ve Umut Fransız ataklarına karşı olabildiğince hatasız oynamaya çalışıyor, en azından kesici rolünü başarıyla gerçekleştiriyordu. Ama asıl kesici kalecisi Mert’ti. Fransızlar, ilk yarının son yarım saatinde baskıyla gol arayışını yoğunlaştırdılar. Griezmann, dört kez gol şansı yakaladı. Kaleci Mert çok iyi karşıladı, hem kafa vuruşlarını, hem de şutunu. Bir kez de auta yuvarladı Fransız... Milli Takım’ın savunma güvenliğine karşılık orta alanda Okay, Mahmut ve Ozan hiç de üretken değildiler. Bu anlamda en azından yararlı ve etkili pas kullanımı açısından Emre Belözoğlu’nun arandığını söyleyebiliriz. Savunmada kesilen ya da kullanılan topların çoğunluk “savurma” ile harcandığını da gördük. Oyunun merkezinde boş bıraktığımız alanı Tolisso ile Sissoko ustaca kullandılar. Coman etkili bir oyunla parlarken Sissoko iki kez gol fırsatı yakaladı, Mert izin vermedi. Burak Yılmaz ise az sayıda buluştuğu topu güçsüzlüğünden kullanamadı. Karakteristik özelliği yıpratıcı koşuları, alan açma ve stoperleri çözme becerisini sergileyemedi. İlk yarının top paylaşım oranı 63/37 aleyhimize dönmüştü.İkinci yarıda daha sakin, daha etkili ve daha üretken bir oyun sergiledi Milli Takım. Burak’ın 60’da, Ozan’ın 62’de gol pozisyonuna girmesi olumlu sinyallerdi. Okay’ın yerine oyuna giren Hakan Çalhanoğlu bir hamle idi. Kaan Ayhan ise sakatlanan Zeki’nin yerini aldı. Şenol Güneş’in sadece 1 hamlelik şansı kalmıştı. O şansı Cenk’le kullanabileceğini düşündük. Deschamps ise hamle önceliğini ele aldı. 72’de Ben Yedder’i çıkarıp Olivier Giroud’u aldı oyuna. O da dört dakika sonra bekleneni verdi. Şenol Hoca, Cenk hamlesini ancak 81’de yaptı. Bir dakika sonra duran toptan hamlelerinin karşılığını aldı. (Hakan’ın frikiği, Kaan Ayhan’ın kafa vuruşu, gol!) Milli Takım, stratejik olarak beraberliğe razı olabilirdi. Ama böyle bir taktikle koca maçı oynamak o kadar kolay değildi. Beraberliğe razı olmak başka, beraberlik için oynamak başka. Bence dünkü beraberlik, Giroud’un golüne hemen gösterilen tepkinin, reaksiyonun sonucu. Maçı kazanabilecek fırsatlar da yakaladık ama, öyle olsun! Böylece Fransa’nın liderlik hesabı da karşılıksız kaldı.Milli Takımımız asker gibi bitirdi maçı. Teslim olmadılar. Zafer türküsünü söylemeyi sürdürdüler.

Spor yazarları, 1-1 sona eren Fransa - Türkiye müsabakasını değerlendirdi.

Büyük iş - Mehmet Demirkol (Fanatik)

Şenol Güneş’in ‘set savunmasında beni geçemezler’ fikri Deschamp’ı Ben Yedder’le başlayıp ince işlere yönelmeye itti. Matuidi ve Sissokko’yla hücumu genişlettiler. Coman ve Griezmann ise hücum dinamiğini sağlayan hareketli oyuncular oldu. Çıkamadık. Tolisso arkadan oyunu iyi organize etti. Varane ve Lenglet 20’den sonra bizim yarı sahaya rahatlıkla geçecek ve orada pas yapacak kadar oyuna hakim oldular. Okay, Mahmut, İrfan ve Ozan’ın görev tanımlarını anlamak zordu. 2 çok iyi stoperimizin önünde 4 stoper daha vardı sanki. İyi daralttık ama iyi açılamadık. Açılamayınca da doğal olarak pozisyonlar verdik. Mert güvenilirdi. Merih ve Çağlar da sağlam durdular. 2. yarıda Hakan oyunu değiştirdi. Burak gününde olsa hem onu hem kendisini kahraman yapabilirdi. Fransa risk aldıkça alanlar açıldı ancak pek yararlanamadık. Ama geri düşmüşken yeniden dengeyi sağlamak gerçekten büyük iş oldu.

Gecenin sorusu

Bundan önceki son 4 organizasyonda 3-4 bandına sıkışmıştık. Şimdi lideriz. Tesadüf mü? Yoksa Şenol hoca mı?

Maçın starı

Mert oyunu tuttu. Çağlar ve Merih’ten mükemmel destek aldı ancak oyunu her anlamda dengede tutan adam kalecimizdi. Mert bitmek üzere olan bir kariyerden dev bir performans çıkarıyor. O gerçek bir spor fenomeni.

Maçın olayı

Gruptaki yediğimiz 3. gol de duran toptan geldi. Bu grupta 2 Fransa maçı yaptıktan sonra akan oyunda gol yememiş olmak inanılmaz. Gerçek bir taktik başarı. Aynı zamanda savunma oyuncuları için de bireysel zirve işler. Bu kadar genç bir savunma ile bunu yapmak çok güzel.

Kısa mesaj

Santrfor havuzumuzun genişlemesi lazım.

Hem motive, hem akıllı! - Ali Ece (Fanatik)

Fransa’yı yendiğimiz ilk maçtaki gibi baskılı alan savunmasıyla başlamamız gerekiyordu. Ya da 4. dakikada Çağlar isimli Türk stoperlik harikasının yaptığı gibi baskı altında driplingle çıkabilme yeteneği ve cesaretini daha fazla tekrarlamamız gerekiyordu. Eksik oyuncularımızın da etkisi ile ilk 45’te bunları fazla yapamadık lakin kalede ahtapot-insan karışımı bir performans sergileyen Süper Mert vardı neyse ki...

30’da aşırı baskı yiyince Şenol hocanın yaptığı kanatları değiştirme hamlesinden sonra 2. yarıya bir defansif orta saha çıkartıp ekstra ofansif oyuncu Hakan Çalhanoğlu ile başlamamız daha çok çıkmamızı sağladı. Tabii ilk 45’e göre en önemli artımız artık alan savunmamızı (örnek seviyede İrfan Can’ın yaptığı gibi) baskılı yapmaya başlamamız oldu. Topun arkasına taktiksel açıdan daha bilinçli geçtik.

Ofsayt taktiğimiz Merih-Çağlar ikilisinin liderliğinde daha etkili oldu. En azından ilk yarının aksine Fransa’nın oyunu sürekli domine etmesini engelledik. Çalhanoğlu’nun altın dokunuşu ile net pozisyon bile bulduk. Sonrası bir duran top düellosu ve sonunda muhteşem değerli 1 puan daha...

Gecenin sorusu

Dünya Kupası Şampiyonu Fransa’dan yaklaşık 190 dakika boyunca durmayan toptan yani akan oyunda gol yemeyecek kadar iyi takım savunmasına sahip olduğumuzu farkında mıyız? Şenol Güneş’i artık bir hak ettiği şekilde tebrik etsek, olmaz mı?

Maçın starı

‘Ahtapot-insan’ Mert desem ‘Demir Türk’ Merih’e, ‘Demir Türk’ Merih desem ‘Savunma bakanı’ Çağlar’a, Çağlar desem diğer oyuncularımıza ayıp olur. Fransa’dan iki maçta 4 puan alınmasında ve lider dönülmesinde emeği geçen herkes yıldızdır hatta tarihsel açıdan gerçek süperstarlardır!

Maçın olayı

Sadece kendilerini çok zeki zanneden Fransız rejisinin oyuncularımızın asker selamını göstermemesi. Hepimiz gördük, bu teknoloji çağında tüm dünyaya da bir şekilde gösterdik; oyna devam!

Kısa mesaj

Bu kadar zor dönemde motive olup hem de eksikler varken taktiksel açıdan motive olduğu yüksek derecede akıllı oynamayı başaran oyuncularımız var. Önce İzlanda maçında sonra da finallerde tam kadro olursak, daha da fazlasını başarabilecek seviyedeler!

Hakem çok iyi yönetti - Deniz Çoban (Fanatik)

Avrupa’nın ilk 3 hakeminden birisi olan; tecrübe ve kalite olarak hakemliğin zirvesinde yer alan Alman hakem oyun genelinde başarılı ve tartışmalardan uzak bir maç yönetti. Maçın ilk dakikasından itibaren kontrolü eline aldı. İkaz mekanizmasını yerinde kullandı. Bilinen tavizsiz tavrını kullanmaktan geri kalmadı.Sarı kartları yerinde ve zamanında kullandı. Çaldığı doğruluk oranı yüksek düdüklerle, tüm oyuncuların güvenini kazandı. 75. dakikada Fransa’nın golü öncesi top, Merih’in kolundan kornere gitmişti. Top kafasından sekerek ele geldiği için Brych’in ‘devam’ demesi yerindeydi.

Senin için hazırladığımız haberler