Beşiktaş - Atiker Konyaspor yazar görüşleri!

19.09.2017 - 09:17 | Son Güncellenme: 19.09.2017 - 09:17

Beşiktaş - Atiker Konyaspor yazar görüşleri!

Kartal düşük devirde gidiyor - Güntekin Onay / Vatan

Beşiktaş’ta o kadar fazla çok yönlü oyuncu var ki. Pepe’yi Real Madrid’de orta saha oynarken gördük. Medel’i Inter’de Sevilla’da orta alan oynarken izledik. Adriano, Barcelona’da sağ ön kanatta sol kanatta görev aldı. Caner, eski bir sol açık ve savunma 4’lüsü dün bu isimlerden oluştu. Oyuna sonradan giren Necip de aslında bir orta saha oyuncusu. Bu versatilite, yüksek kadro kalitesi ve çeşitlilik Beşiktaş’ı farklı bir konuma getiririyor. Oyuna sonradan giren isimler ise Negredo ve Lens. Son derece yüksek kalite ve tecrübeye sahip bir kadro zenginliği.  Ancak yine de çok büyük bir özgüven ile oynamasına rağmen Beşiktaş tempo olarak kendi kapasitesinin altında. Oyun hızını arttırabilirler ise durdurulamaz bir takım olurlar.  Açıkçası dün sahada olmayan Oğuzhan’ın pas kalitesini aradılar. Talisca yine kopuk kopuk oynadı. Bu durum da Beşiktaş’ı olumsuz etkiledi. Quaresma olağanüstü yeteneklere sahip  ancak dünkü resitali daha sıklıkla izlettirmesi lazım. Caner eski gücünü buldu ve çok etkiliydi. Cenk golcü ve çalışkandı. Pepe her zamanki standartında; Necip dikkatliydi. Tolgay alkışı haketti. 

MEDEL ÇOK İYİYDİ 

Dün ilk kez 11’de giyen ve stoper pozisyonunda oynayan Medel “0” hata ile kusursuz bir performans ortaya koydu. Maalesef kendisini uluslararası kariyerine rağmen daha önce hiç seyretmeyip de “Bu kadar kısa boylu oyuncudan stoper olmaz” diyenler de böylece Gary Medel ile tanışmış oldu! Beşiktaş, Konyaspor’a net pozisyon vermeden kolay kazandı ancak Rıdvan Hoca’nın çok kullandığı ifade ile “220 yapacak otomobili var. 140 ile gidiyor.” Siyah-Beyazlıların derbide vites yükseltmesi şart.

Cenk Tosun'a ne yazsak azdır - Serdar Sarıdağ / Skorer

Hiç unutmam, Beşiktaş'ın iki sene önceki Avusturya kampıydı... Henüz Mario Gomez'e ıslak imza attırılmamıştı. Pazarlıklar kıran kırana devam ediyordu. Antrenman maçında gol atan Cenk Tosun, takım arkadaşlarına espiriyle "Mario Gomez değil kim gelirse gelsin formayı kaparım" demişti. Futbolcular arasında özellikle antrenmanlarda böylesine espiriler havada uçar, atılan kahkahalar takım olmayı daha hızlandırırdı. O sene Gomez gol kralı oldu fakat Cenk Tosun da, ikinci forvet konumunda olmasına rağmen çok başarılı bir sezon geçirmişti.

Atiker Konyaspor maçından önce, adresime düşen elektronik postalarıma bakıyordum. Cenk Tosun'un, Crystal Palace ile isminin anıldığı dönemde, sosyal medya aracılığıyla tanıştığım İngiliz meslektaşım Joseph Muro'dan gelen bir posta, dikkatimi çekti. Söz konusu elektronik postada, değerli meslektaşım, Cenk Tosun'un, Porto'ya attığı golü seyrettiğini ve İngiliz kulübü, Cenk'e devre arasında yine imza attırmaya çalışırsa, bunun ilginç bir durum olacağını belirtiyordu. Ben ise yanıt olarak, böyle giderse Cenk Tosun'un, İngiltere'de çok daha büyük takımlardan teklif alabileceğini yazdım. Her ikimiz de, Cenk Tosun goller attıkça bağlantı halinde olmamız gerektiğine karar verdik. Dünkü maça baktığımızda ise, 10. dakikada kendine has bir şekilde karşılaşmanın ilk golünü atan Cenk Tosun, bu performansıyla Negredo'yu Türkiye'ye geldiğine pişman ettiriyordu. Sadece golleriyle değil, oyuna ve takıma yaptığı katkıyla, siyah - beyazlı futbolcu, resmen Türkiye'deki yabancı oyuncu kuralına meydan okuyordu. Caner'in daha havadayken hedefini bulan ortasını, usta bir vuruşla ağlara gönderen Cenk'e ne yazsak azdır.

Kalemimizin kalan mürekkebini, maçtaki diğer gelişmelere ayıracak olursak, bir parantez de Quaresma ile Tolgay Arslan'a açmak gerek. Hiç kuşkusuz ikisi de ligimizin en iyi orta saha oyuncularından. Q7'nin kenar bindirmeleri, rakip oyuncuların omurgasındaki diskleri yerinden oynatırken, Tolgay'ın hem yerden hem de havadan gönderdiği ve sanki atılmış bir gol gibi izleyenleri mest eden pasları, dünkü oyunu tam bir görsel şova çevirdi.Biraz Talisca durağanlığıyla biraz da Porto maçının fiziksel ve psikolojik yorgunluğu, oyunu laubalileştiren faktörler oldu. Taraftar desteği ve Vodafone Park'ın büyüsü, maça biraz daha zevk katarken, ilk kez ilk onbirde oynayan Medel ise göz dolduran bir futbol koydu ortaya. Pitbull diyorlar ama bence, iskambil destesindeki joker gibi bir oyuncu. Nerede görev versen oynayabilecek gibi. Oyuncu değiştirme hakları bittiğinde, Fabri kırmızı görsün, o boydaki Medel'i kaleye bile koyabilirsiniz. 

Kale demişken, Serkan Kırıntılı'yı da kutlamak gerek. İki gol yemiş olabilir ama Cenk Tosun'un kale ağzındaki dokunuşunda, Talisca'nın röveşatası ve Tolgay'ın şutunda, tam bir refleks dersi vermiştir. Mustafa Reşit Akçay, Porto'yu deplasmanda 3-1 gibi bir skorla devirebilmiş bir ekibe karşı, elinden geldiği kadar takım savunması uygulamaya çalıştı fakat Serkan Kırıntılı tek başına bir takım gibiydi sanki. Yenilmiş olunsa bile, yenen takımdaki bazı futbolcular kadar, Serkan Kırıntılı da, alkışı hakediyordu.

Çifte kutlama- Attila Gökçe / Milliyet

İlk yarıda topa sahip olma oranı 63’e 37 Beşiktaş ağırlıklı. Beşiktaş, hem topun, hem de maçın efendisi. Hele ki Cenk’in 10. dakikada harika Caner ortasına (buna asist demek gerekiyor) yaptığı kafa vuruşu tribünleri coşturmaya yetiyor. Vodafone Park’taki futbol maçı festivale dönüşüyor.Porto’yu deplasmanda indiren Beşiktaş’ın bu maçı da ciddiye alarak kazasız-arızasız bitirmesi gerekiyor.İlk yarıda ezici bir baskı kuruyor Beşiktaş. Ne var ki Quaresma’nın, Babel’in, Caner’in ve de Talisca’nın taşıdığı, aşırdığı toplara Cenk’in son darbeyi indirmesi adeta perdeleniyor. O perdeyi çeken adam kim? Ali Turan... Yiğidi öldür, hakkını ver. Cenk’i gölge gibi izleyerek temiz bir oyunla golden uzak tutuyor.

Laf aramızda Cenk de bunun değerini bilmeli. Cumartesi günü Kadıköy’de böyle bir baskıyla karşılaşırsa hazırlıklı olmalı.Kutlama, alkışlama, festival havasında eğlenme tamam da.. İkinci yarıya Beşiktaş alışılmamış bir tablo ile başlıyor. Topu rakibine bırakıyor.. (Yüzde 57’ye 43) Çok riskli bir “uyuma” evresi. Konyaspor Fofana (2) ve Manyama (1) ile Fabri’nin hatırını (!) soruyor. Arada kazandığı topları öne oynamadan Fabri’ye pas yapma garipliklerine de tanık oluyoruz.Konyaspor’un topa sahip olması, topu Beşiktaş ceza alanına doğru taşıması elbette hem saha içindeki takımı, hem de kulübedeki Şenol Hoca’yı uyandırıyor. Hab-ı gaflet daha uzamıyor.Günün fenomen oyuncusu Quaresma... Beşiktaş tribünlerinin sevgili Ricardo’su, topla her buluşmasında solo yapan bir keman virtüozu gibi bireysel göstersini yapıyor. Çalım, bir çalım daha... Kısa bir pas.. Topla yeniden buluşup gösteriye devam. Arada Konyaspor savunma setlerini kurmuş, Cenk’in önünü-arkasını gölgelemiş, sahayı da zamanı da daraltmış, ne gam! O ortaların, ön direk-arka direk fark etmiyor. Kullanışlı olmadığını, herkes görüyor... Ama yine de Quaresma bu... 66’da topla buluşup iki kişiyi peşine takarak topu adeta Konyaspor ağlarına çakması  Portekizli’nin “çözülmez bilmece” olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Oğuzhan yok... Tolgay’la Atiba var... Ne gam... İkisi de fazla zorlanmadan merkezi ele geçiriyorlar. Ancak Konyaspor’un topu ele geçirdiği anlarda ikili erken müdahale yerine geriye çekilerek topu ceza alanı önünde kazanmak istiyor. Bu geçiş oyununu anlamakta güçlük çekiyorum.Caner, Babel, Quaresma ve Cenk bu maçın parlayan oyuncuları. Yine de haksızlık etmeyelim. Pepe-Medel uyacak gibi. Negredo ve Lens de bu takıma yakışacaklar. Fenerbahçe maçı arifesinde zaman zaman gazı kesmelerini anlayabiliriz.Bu arada kutlamalıyım... Cenk’in Porto’ya attığı golün UEFA’da haftanın en iyisi seçilmesini... Ve Şenol Hoca’nın pantolonu, gömleği ve ceketini... Anladık bordo-mavi yakışmış (!) hocam. Tebrikler.

Taraftar ve Quaresma - Bilal Meşe / Milliyet

Hani bu oyunda yerleşik bir taraftar tarifi vardır,”İyi günde, kötü günde” diye... Bizim ülkemizde bu özellik, kimse kırılmasın ama en çok Beşiktaş’la örtüşüyor. Şartlar ne olursa olsun, hep oradalar, kötü gidişatlar da yine varlar, geçmişte tepkilerini tribünleri doldurarak ortaya koymuşlardır hep.Dememiz o ki, Beşiktaş taraftarı vefalıdır, farkındalıkları da burada yatıyor... Devler Ligi’ne harika bir Porto galibiyetiyle giriş yapan Beşiktaş’a taraftarlar Konyaspor karşısında müthiş bir destek verdiler, takımı ateşleme adına bir an olsun susmadılar. Ne diyelim, darısı diğer takımların başına!

Bazen futbolseverleri anlamak da zorlanıyoruz! Quaresma’nın her top kaybında ya da auta giden şutlarında herkes homurdanıyor, Portekizli oyuncuya tepki koyuyorlar! Yooo ne kadar top da kaybetse, Quaresma Kartal’ın değişmez dişlilerindendir. Aslında bizler hep onun sıfır hatayla oynamasını istiyoruz, istemesine de top ayağına geldiği an da en az iki rakip oyuncunun kovaladığını niye gözardı ediyoruz, görmemezlikten geliyoruz arkadaşlar? İkinci yarıda bu sayı bir ara üçe çıktı, gördünüz mü? Peki, ikinci yarıda attığı gole ne dersiniz? O gol sadece gol değil, Konya’nın ikinci yarıdaki müthiş baskısına sadece son vermedi, olası iş kazasına da set çekti. Ne dersiniz arkadaşlar?

Kartal, Porto maçı nedeniyle hem fiziksel hem de zihinsel yorgun olduğunu düşünenlere asla katılmıyorum. Haaa Porto etkisi var mıydi derseniz, biz de ehhh biraz deriz! O seyirci varya tüm yorgunlukları alıp, götürüyor valla. Kartal hem oyun disiplinini korudu, hem de ayağa paslarla rakibin savunma anlayışını yıkma adına tüm girişimleri yaptı ve ilk yarıda da Cenk Tosun’un kafa golüyle bu özelliğini taçlandırmayı bildi. Cenk Tosun mu? Tam bir profesyonel, onbirde sahaya çıkarken fotoğraf nasılsa, oyundan alınırken de aynı, kızgınlık-kırgınlık adamın lugatında yok, aferin ona.Kartal’ın yükü ağır mı, ağır... Bir yanda iç, diğer yan da dış hatlar... Devler Ligi’ne müthiş bir giriş yapan Beşiktaş’ın Konyaspor karşısında kimine göre ‘sıkıntılı’ oyununa bizler bu faktörler nedeniyle hoş görüyle bakıyoruz. Oğuzhan sakat, Tosic cezalı... Tolgay tamam, ya Medel? Valla Pepe’ye oranla bir hayli kısa boylu... Poslu olsa ne yazar? Adam işini yapıyor mu, ona bakarız, boyuna-posuna değil. Valla sırıtmadı dersek abartmış olmayız. En önemlisi oynadığı bölgeyi biliyor, riske girmiyor, yetmez mi?Konyaspor ligde şu ana kadar sıkıntılı bir grafik çiziyor, toparlar mı, toparlamaz mı, bilemiyoruz. İkinci yarıda 25 dakikalık müthiş bir baskı kurdu Kartal kalesine... Ne var ki, bu baskından gol çıkmadı, çünkü atılan her şutta topu çerçeve yerine Fabri’ye nişanladılar!Biliyoruz ki, Beşiktaş’ın ikinci yarıdaki oyunundan memnun olmayanlar, hatta kızanlar bile olabilir! Kartal, istediğini aldı mı, aldı... Şimdi sırada Fenerbahçe derbisi var, yani Kartal’ın kafasında bu zorlu doksan dakikada var, gücünü ekonomik kullandı, oraya sakladı sanki! Son ve uzatmalar da kaçırdıklarına ne demeli!

Hoca farkını gösterdi - Gökhan Dinç / Vatan

ŞENOL hocanın, Şampiyonlar Ligi maçı sonrasında Konyaspor maçına rotasyon ağırlıklı bir kadro ile çıkmasını bekliyordum. En azından gelecek hafta F.Bahçe derbisi var deyip Cenk’i dinlendirir dedim kendi kendime. Ama kendime bile söz geçirememişim. Paşa çıktı sahaya ve oynamak istediğini, oynarsa herkese atacağını gösterdi.  SOKAK arasına taşlardan kale yapsak orada bile oynamak ister gibi Cenk. Bu istek bu arzu varken de kimse kusura bakmasın Negredo bekler. Şenol hoca geçen seneye oranla büyük değişimin içine aldı kendisini. Hem Avrupa hem de lig mücadelesinde skoru yakalamayı daha fazla önemser hale geldi. Sistem tıkanabilir endişesi ile kazanan kadroyu bozmuyor. Yorgunluk veya zorunlu sakatlık değişimi dışında oyuncu değişikliğine gitmiyor. Bu da bu sezon Beşiktaş’ın bence en büyük şansı. 

BÖYLE bir rakibi izlerken hemen hemen herkes kıskanıyordur. Özellikle Caner’in performansını izledikten sonra, biz nelere kaybetmişiz? Hasan Ali için mi Caner’den vazgeçtik biz? Yuh bize be! Gibi reaksiyonlar olmuştur. 

KISKANIRIM SENİ BEN 
BEŞİKTAŞ taraftarı olmak son üç sezondur çok keyifli. Rakip kim olursa olsun kazanma ihtimali olması, en kötü gol atacak olmayı bilmek bir taraftar için büyük rahatlık. Bu rahatlık ne G.Saray taraftarında ne de F.Bahçe taraftarında var. Kaldı ki bu Beşiktaş’ı izleyen F.Bahçe teknik heyeti, işlerini ne kadar zor olduğu görmüştür. F.Bahçe atmakta zorlanıyor, çok yiyor. Beşiktaş herkese atıyor az yiyor. SON cümle sahanın yıldızı Quaresma’ya. Babel kötü, Talisca sahada yok. Ama o var sahada. Portekiz’in deli çocuğu. Yaşına, gücünün tükenmiş olmasına aldırış etmeden müthiş bir gol attı ve fişi çekti.

Quaresma'ya saygı gecesi - Mehmet Demirkol / Fanatik

Quaresma’nın Fofana ve Eren’in arasından hem çalım tekniği hem de gücüyle geçip çaprazdan yaptığı gol üzerinde durmalı... Gösterdiği cüret inanılmaz. Sahada onu durdurmak isteyen herkesi yok sayan bir darbeler manzumesi. Porto maçından 4 gün sonra oluyor bu. Evini fethettikten hemen sonra. Şu bir gerçek ki, Quaresma her geçen gün biraz daha fazla seviyor sanki futbolu. Her gün daha fazlasını istiyor. Eğer 19 yaşında bu kafada olsa, sakatlıklar da onu etkilememiş olsa şu anda onu Türkiye’de Beşiktaş’ta seyretmemiz mümkün olmazdı. 

Maçı koparan adam
Kariyerinin başında Ronaldo’yla Sporting’ten birlikte ayrıldıklarında o Barça’ya, Ronaldo ManU’ya gitmişti. Seçimleri onları başka seviyelere, başka noktalara getirdi. Ancak bu geldikleri noktada futbola duydukları arzu sanki denklenmiş gibi duruyor. Quaresma saygıyı hak ediyor. Ona hep Q7 diyorduk ama Q7’ye Quaresma desek daha doğru olur sanki.Quaresma golü 66’da attı. Şenol Hoca’nın yavaştan tedirgin olması muhtemel dakikalarda... Gerçi Konya da Perşembe Marsilya maçı oynamıştı ama Beşiktaş’ın Oğuzhansızken standart düzenini başta uygulayıp maçı erken kopartmak niyetinde olduğu da açıktı. Zira yorgunluk başladığında iş ‘Rus Ruleti’ne dönebilirdi. Adriano çıkınca...Bunu hemen maçın başında yapılan ekstra baskı ve zorunlu değişiklikler dışında ideal kadroyla sahaya çıkmalarından anlamak mümkün. Caner’in orta değil pasına Cenk’in vuruşuyla gelen 1-0 sonrasında da baskı devam etti. Ama Adriano çıktıkta sonra biraz gevşeme oldu. Konya’nın topu alışına kompakt durarak cevap verdiler. Pozisyon tanımadılar. Ancak Tolgay’ın çok iyi performansına rağmen Oğuzhan’ın olmayışı nedeniyle kontra yaratımı istedikleri seviyede olmadı. İşte Konya’nın oyunu dengede tuttuğu bu dakikalarda Quaresma’nın işi çözmesi bu anlamda çok değerliydi.

Medel stoper oynayamaz - Ahmet Çakar / Sabah

Beşiktaş yorgundu. Porto zaferi, seyahat ve belki de stres boşalması Beşiktaş'ı yordu. Ama şunu itiraf edelim ki yorgun Beşiktaş bile Konyaspor'a yetti de arttı. Üstelik Şenol hoca rotasyon bile yapmadı. Tabii ki haklı. Hafta sonu Fenerbahçe ile zorlu bir derbi maçları var. Olası bir puan kaybının yaratacağı moralsizlikle Kadıköy'e gitmek istemedi haliyle Güneş. Beşiktaş'ın attığı iki gol de hem kalite hem de vuruş üstünlüğü kokuyor. İlk gole bakıyoruz... Caner öyle bir orta yaptı ki adeta bir basketbol asisti gibiydi. Tam adrese gitti ve son haftaların başarılı golcüsü Cenk Tosun, kafayla kendine has gollerinden birini attı.

Bundan sonra Beşiktaş yine rahat rahat oynamaya başladı. Şurası bir gerçek ki; Talisca gibi, Quaresma gibi bazı oyuncular sadece Beşiktaş'ta var.Belki de Türk futbolunun en önündeki yıldızlar.Ricardo Quaresma lig maçlarında gol atmakta çok zorlanıyordu.Maç boyunca iyi oynadı. Son vuruş ya da son paslara kadar harikaydı ama sonunu bir türlü getirememişti. Ta ki attığı gole kadar. Son ayların en güzel golünü kaydetti Portekizli yıldız. Topu aldı, iki Konyalı futbolcuyu adeta çiğneyip geçti ve dar açıdan vurulabilecek en ölümcül noktaya vurup, Beşiktaş'ın galibiyetini perçinledi.Atiba ve Tolgay görevlerini yaptılar.Şenol hocaya tavsiyem: Medel bu takımda stoper oynamaz. Deneyimli ve çabuk ama o mevkide Tosic'ten daha iyi değil.

Sonuçta Beşiktaş'a bakıyoruz, yorgun geldiler, rölanti oynadılar, hemen hemen hiç pozisyon vermeden maçı alıp gittiler. İşte bunu ancak kaliteli ayakları çok fazla olan takımlar becerebilir.Atiker Konyaspor ise belli ki yaşanan olaylar nedeniyle geri gitmiş.Bu maç bir hakem için çok kolaydı.Ancak bir İtalyan hakem gibi son derece yakışıklı, son derece sakin ve mükemmel vücut diliyle Serkan Çınar çok iyi bir maç çıkarttı."Quaresma ve Talisca gibi yıldızlar sadece Beşiktaş'ta forma giyiyorlar..."

Kazasız, kayıpsız döndü - Metin Tekin / Sabah

Porto dönüşü oyun ve skor olarak Beşiktaş'ı nasıl değerlendirirsiniz?Tabii ki Porto dönüşü olarak düşünmek Beşiktaş'ı çok doğru olur. Fenerbahçe ve Galatasaray gibi haftada bir oynayan olağan rakipleriyle kıyasladığınız zaman bir Avrupa ayağı olan takımdan bahsediyoruz.O yüzden bu tip dönüşlerde mühim olan genel oyun performansından çok maçın belli bölümleri ve sonucudur ki bunu başarmış bir Beşiktaş vardı dün gece. Çok mu şahane oynadı, hayır... İşi gördü mü, evet..Zaten bu tip dönemlerde olması gereken de bu Beşiktaş için.

İki, üç oyuncu değişikliği ile istediği performansı yakalayan bir Beşiktaş gördük dün akşam. Önemli olan da burada Avrupa ve lig devamlılığını sağlamasıydı Beşiktaş'ın. Bireysel olarak takımda kimler öne çıktı?Bireysel olarak ben Tolgay'ı çok beğendim açıkçası orta sahada. Atiba yine işini gören oyuncuydu. Ama olağanın dışında oyuna farkılılık katan Quaresma oldu.Özellikle attığı golle... Genelde çalımlarının sonunda bir orta veya asist beklerdik ondan. Bu sefer gol vuruşu oldu yaptığı. Esasında oyun repartuarını genişletse, adam eksiltmeyi kenarda değil merkezde yapabilse bu golleri çok daha fazla bulabilir ama bu yaşına kadar bunu yapabilmiş değil. Ancak dün akşamki golü gerçekten harika bir bitirişti. Günün yıldızı da gol ve diğer unsurları ile Quaresma oldu...Beş maçta 13 puanlık performans ve derbi öncesi Beşiktaş'ı nasıl buldunuz?Geçen sezonla da kıyaslamak lazım. O zaman da ilk yarıda bir takım gel-gitlerden, istenen oyunun oturmadığından bahsetmiştim. Bu sezon da yavaş yavaş belli bir seviyeye çıkan bir takım görüyoruz. 13 puan tamam mıdır, tamamdır. 5 hafta sonunda 8 puan toplamış bir rakibe gidiyor Beşiktaş.Avantaj mıdır, evet avantajdır...

Bana göre; derbide zorluğu yaşayacak taraf, sahaya 5 puan geride çıkacak olan Fenerbahçe olacak. Onların da gelişen bir oyunu var ama Türkiye'de içerde-dışarda Beşiktaş ile oynamak ve yenmek kolay değil... Ki bu derbinin sonucu Beşiktaş'tan çok Fenerbahçe'yi ilgilendiriyor."İki, üç oyuncu değişikliği ile istediği performansı yakalayan bir Beşiktaş gördük. Avrupa ve lig devamlılığı önemli..."

Senin için hazırladığımız haberler