"Bunun hesabını tarihe veremezler"

06.07.2017 - 12:39 | Son Güncellenme: 06.07.2017 - 12:39

"Bunun hesabını tarihe veremezler"

AJANSSPOR - Türkiye’nin spor ekranı S Sport’ta yayınlanan Sabah Sporu Extra programında gündemdeki gelişmeler değerlendirildi. Ali Erim’in moderatörlüğünü yaptığı programda Radyospor Genel Yayın Yönetmeni Barış Ertül dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Ertül’ün S Sport’ta yaptığı açıklamalar şu şekilde :

"Pepe, Barcelona ve Bayern'de de oynardı"

Pepe için daha iyi bir organizasyon olabilirdi. Biraz heyecanla, apar topar bir organizasyon yapılmış oldu. Ama detaylara çok takılmamalı. Futbolcuya 2 yıldızlı formayı giydirmiş olmaları ise elbette bir gaftır. “Üçüncü yıldızımız Pepe” demeleri güzel espriydi. İşi öyle toparladılar. Önemli olan Pepe’nin imza atmasıdır. Beşiktaş, Pepe’ye talip olduğunda Juventus ve PSG gibi takımlar da oyuncuyu istiyordu. Bonservisi elinde olan bir oyuncuydu. Tecrübesi, kalitesiyle rahat bir sezon geçirebilecek durumda. Son dönemlerde Real Madrid’de daha az dakika almış olabilir ama Konfederasyonlar Kupası’nda çok iyi göründü. Kondisyonu ile ilgili bir tereddüt yok. Dünyada her takımın stoper pozisyonunda kadrosunda görmek isteyeceği bir futbolcu. Pepe, çok rahat Barcelona ve Bayern’de oynardı. Pepe’nin Beşiktaş’a gelişi tartışılacak bir konu değil.

"Pepe'nin Şampiyonlar Ligi'ni kazanma hayali yok"

Geçen gün Selçuk İnan’ın eline yıllık 3.9 milyon geçecekmiş diye bir haber gördüm. Pepe’de bu anlamda bir sıkıntı yok. Mali açıdan bunu söylüyorum. İnsanlar hamaseti de çok seviyor. Yaratılan bir hava ve o havaya inanan bir kitle var. Günün sonunda hayal kırıklığıyla da karşılaşılabiliyorlar. Pepe’nin ilgi çekici ifadeleri var. Pepe’nin Şampiyonlar Ligi kazanmak gibi bir hayali yok. O defteri Real Madrid’de zaten kapattı. Beşiktaş bu yıl ve önümüzdeki yıl Şampiyonlar Ligi’ni kazanmak gibi bir hayal kurmuyor. En az 10-15 yıllık bir hikayeden bahsediyoruz. Dolayısıyla Pepe’nin bahsettiği bu hayali Türkiye’ye gelerek bitmiştir.

"Başarısız olması söz konusu değil"

Pepe, ”Beni taraftar ikna etti, kararımda etkili oldu” diyor. Bir kere Pepe, bu saatten sonra kontrat ve para için oynuyor. Çin’e gitmedi. “Daha aklı başında, Avrupa’da olan bir takımda oynayayım” dedi. Futbolcu yolun sonuna gelmiş durumda. PSG’nin imza attırma aşamasına gelip, sağlık kontrolüne giren Pepe artık Beşiktaş’ta. PSG, “Ben sana parayı hedeflere ulaşırsam veririm” demişti. Bir de diğerinin her şekilde aynı parayı vermesi söz konusu. Beşiktaş’ı tercih etmesinde ona olan yaklaşımlar devreye girdi. Eşitler arasında Beşiktaş birinci oldu. Ülkenin vizyonu, ligin değeri, takımın, ligin statüsü hatta Pepe’nin sosyal ortamı ile bu ülke arasındaki saat farkına kadar her şey transferde önemli. Bir standarda da ihtiyacı vardı. Hindistan 10 milyon verse oraya gider miydi? Ya da kirli havası olan Çin’e gider miydi? Pepe’nin durumu Primus Inter Pares, yani eşitler arasındaki birinci durumudur. Bundan sonra antrenman yapacak, maç oynayacak ve iletişim ayağını da iyi kullandığı zaman başarısız olması söz konusu değil. Türkiye’nin şu anda en iyi stoperi pozisyonunda. Ayrıca transferi taraftar yapmıyor. Taraftar, “Ben varsam her şey olur. İstersem futbolcu da getiririm, yönetimi de gönderirim” derse iş başka noktalara gidiyor. O zaman bu durum ayının yavrusunu boğmasına benziyor ve kulübe zarar veriyor.

"Pepe, psikolojik bir avantaj"

Transferde, sadece oyuncuya verilecek para ya da oyuncudan alınacak sportif performans söz konusu değil. Rakiplere verdiğin gözdağı da önemlidir. Beşiktaş 2 senedir şampiyon oluyor ve Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılıyor. Mali açıdan da kasasına hatırı sayılır bir para giriyor. Boğazına kadar borca batmış bir adam düşünün. Böyle birinin banka borcunu yeniden yapılandırmak istemesi başka, borcum var ama gelirim-giderimi dengeliyor bunu yapılandırmak istiyorum dediğinde başka oluyor. Bu anlamda Beşiktaş rakiplerinden biraz daha öne geçti. Pepe, psikolojik bir avantaj da getiriyor. Mesela ; Galatasaray’ın yeni transferi Maicon o durumda değil. Fenerbahçe’de ise Kjaer-Skrtel ikilisi dikkat çekiyor. Marcelo-Pepe ikilisi çok daha farklı olabilir. Bunların hepsi psikolojik bir avantaj. Bu avantajı da rakibinin gözüne sokmak, taraftarın nezdinde baskı altına almakta da sıkıntı yok.

"Talisca kararını vermiş görünmüyor"

Talisca’nın annesinin rahatsızlığı bilinen bir konu. Bu kolay tolore edilebilecek bir konudur. Talisca’ya “Neden gelmiyorsun?” diye sorulduğunda, “Annem hasta” diyor. Talisca’nın bir opsiyonu var. Döndüğü andan itibaren sezonu Beşiktaş’ta geçirmek durumunda. O pencere kapanmadan yeni bir kulübe transferim olur mu, daha iyi var mı diye kovalıyor olabilir. Beşiktaş Başkanı Fikret Orman da henüz Talisca konusunun ne olacağını tam bilmiyor. “Konu, annesini kullanarak başka bir şeyin peşinde oluşu ise o zaman ceza veririz” diyor. Talisca, kararını tam verebilmiş gibi görünmüyor. Ben transfer konusuyla ilgilenmiyorum diyor ama bir taraftan da başka takımlara göz kırpıyor. Manchester United ile adı anılmıştı. Bazı oyuncuları özellikle izliyoruz. Talisca, United’a göz kırpıyor. Talisca şu anda bir şeylerle uğraşıyor ama somut bir tablo yok. Menajer etkisi de olabilir. Kontratta da revizyon istiyor. Talisca bunları söylerken, Beşiktaş’ı da daha iyi bir kontrata çekmeye çalışıyor da olabilir.

Sosa'nın Beşiktaş'a transfer iddiası hakkında...

Bugünkü şartlarda Beşiktaş’ın ayağı yere basan nihai hedefi Talisca ve Sosa’yı aynı kadroda tutmak olabilir. Gerçekleşirse Beşiktaş’ın hücum aksiyonlarını artırır. Çok farklı senaryolar ve ofansif çeşitlilik ortaya çıkabilir ve rakiplerin işini de zorlaştırır. Ayrıca bir forvet transferi yapılacak. Bu takım ligin en iyisiydi. Ama Talisca ve Sosa’nın aynı takımda olması çok kolay değil. Bu açıdan yönetimde görev yapanlar da bunu dillendirmek istemezler.

"Aboubakar istikrarsız bir oyuncu görünümünde"

“Vincent Aboubakar’dan daha iyisini 8-10 milyon Euro’ya bulabilirler” diye konuşmuştuk. Şenol Güneş, Aboubakar’dan daha iyisinin geleceğine pek inanmıyor. Kendisine, “Bak Gignac’ı alabiliriz” deseler, Güneş, Aboubakar’ı aklından bile geçirmez. Aboubakar gibi potansiyeli olan, yaşı genç bir adamla niye bir daha uğraşsın? Aboubakar gibi bir adam gelecekse, o zaman Aboubakar olsun diyor. Eksiğini, karakterini biliyorum. Burada üzerine koyabilir diye düşünüyor. Kamerun’da da iyi oyunculardan biriydi. Ama Aboubakar performans anlamında çok istikrarsız bir oyuncu görünümünde. O yüzden “8-10 milyon Euro etmez” diye konuşuyoruz.  

Marcelo, Beşiktaş'ta kalacak mı?

Beşiktaş, Marcelo konusunda bir sürprizle karşılaşırsa ekonomik anlamda da bir tatmin söz konusu olmalı. Marcelo gitmek istemezken oyuncuyu satmaları için çok çok iyi bir teklif gelmesi gerek. Fikret Orman’ın açıklamalarından anladığımız; herkese kapıyı açıyor olması. Piyasaya bir mesaj veriyor. “Konuşmaya açığız, konuşmaktan zarar gelmez” diyor. Konuşmalarından anladığımız bir forvet alacak siyah-beyazlılar… Beşiktaş’tan Marcelo giderse sürpriz olabilir. O yüzden planlar Marcelo-Pepe üzerinden yapılıyor.

Amatör Şubeler konusu...

Beşiktaş, Jimnastik Kulübüdür. Beşiktaş Kulübü’nün sadece futbolda değil, diğer branşlarda da bir sorumluluğu vardır. Gençlere sporu sevdirmek, spor yaptırmak, üzerine yüklenen, kolay kolay üstünden atamayacağı bir sorumluluğu var. Galatasaray ve Fenerbahçe için de durum bu şekilde. Ama, “Ben spor kulübü olmaktan vazgeçtim sadece futbol kulübüyüm” der mi? Bu kararlar genel kurul kararları ile alınır. Tüzükte böyle bir hakkın varsa bile kullanmamalısın. Fikret Orman bu lafı kullanıyor. Aziz Yıldırım da aynı görüşü destekliyor. Devlet, amatör branşlar konusunda sözünü tutmuyor, bize destek vermiyor diyordu. Kulüp başkanları birbirleriyle uğraşsa da günü kurtarmak istediklerinde aynı doğrultuda konuşabiliyor. “Nerede para var, hangi spor imaj ve para getiriyor ise orada oynayayım” diyorlar. Bu bence günü birlik bir politikadır.

"Seba hayatta olsaydı..."

Süleyman Seba hayatta olduğunda amatör branşlar için böyle davranır mıydı? Ama sıkıştıklarında Süleyman Seba’nın adı kullanılıyor. Seba hayatta olsa kim bilir ne derdi? Ben Beşiktaş camiasına hayret ediyorum. Bu sözler uzun zamandır dillendiriliyor ve hayata da geçtiğini görüyorum. Buna genel kurul karar vermeli. Dursun Özbek, Aziz Yıldırım ya da Fikret Orman yönetimleri, kulüpleri küçültmek için görev almıyorlar. Genel Kurula getirip, onlara sormaları gerekiyor. Hukuken bu hakları varsa bile kendilerine yakışanı yapıp Genel Kurula konuyu sunmaları lazım. Gerekirse tek maddeyle olağanüstü toplanmaları ve bu konuyla ilgili bir sunum yapmaları gerek. “Biz zarar ediyoruz ve bu şubeleri taşıyamıyoruz. İşin içinden çıkamıyoruz” diye anlatabilirler. “Biz misyonumuza, tarihimize olan sorumluluğumuzla size bunu getirdik” demeliler. Beşiktaş diğer branşlarda olmalı. Şubeler kapatılmamalı. Bu konuda emrivaki yapmak bence doğru değil. Aziz Yıldırım da bu minvalde bir konuşma yapmıştı. Basketbolda da küçülmeye gidebiliriz mesajı vermişti. Biz de kendilerini eleştirmiştik. Ama Aziz Yıldırım şubeleri kapatacağım demedi. “Sizin önünüze getireceğim siz karar verin” demişti. Bu önemlidir. Yarın öbür gün böyle bir durum olursa konuyu Genel Kurula getireceğini ifade etti. Fikret Orman bunu yapmadı. Böyle bir kararı bence Genel Kurul vermeli. Büyük kulüpler bugünü kurtarmak için böyle hareketler yapıyorlar ama bunun hesabını tarihe veremezler.

"Bundan sonra Sneijder'den ne beklenebilir?"

Sneijder’in hikayesi Riekerink dönemine dayanıyor. Tudor, Sneijder ve yönetime düşen suç ve krizi ayrı ayrı daha önce konuştuk. Gelinen noktada ve tabloda durum net. Sneijder, “Benim garanti param duruyor. Gitmem için bana ne kadar para vereceksiniz?” diye düşünüyor. Piyasayı yokladı, baktı ki hiç kimse Galatasaray’ın verdiği bu paranın yanına yaklaşamıyor, “Tudor falan dinlemem gider gerekirse otururum paramı alırım” diye düşünmüş olabilir. Sneijder, para almadan gitmem diyor. Bunun pazarlığını yapmaya geldi. Sneijder ile bir daha aynı yatağa girilmez. Sneijder’den ne kadar verim alınabilir? Igor Tudor zaten Sneijder’i istemiyor. Bundan sonra iyi bir birliktelik çıkmaz. Sneijder, daha önce Hagi ve Terim’in kol kola girdiği gibi Tudor ile kol kola girmiş olsa yine sahanın yıldızı, lideri olurdu. Sneijder o Sneijder değil. Bağlarını koparmış. Kendimizi Galatasaray yönetiminin yerine koyalım. Bundan sonra Sneijder’den ne beklenebilir? Dolayısıyla Sneijder’in gitmesi lazım. Bu iş FIFA’ya da gidebilir, tatlıya da bağlanabilir. Bu iş bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Bir de Belhanda kendi kendine 10 numara benim olsun der mi? Sneijder’in gideceği Belhanda’ya söylenmiş. Böyle bir durum olmasa Belhanda forma konusunu dillendirebilir mi?

"Feghouli'nin gelmesi önemli"

Feghouli konusunu uzun boylu konuştuk. Değeri bir dönem 17-18 milyona kadar çıkmıştı ama daha sonra aşağıya düştü. Bugün bu rakamlara (4-5 milyon Euro) Galatasaray’a geliyor olması önemli. İyi bir transfer olacak. Henüz resmen açıklanmadı. Östersunds maçına yetiştirilmesi düşünülüyor. Galatasaray handikaplı şekilde kazanır noktasındayız. 13 Temmuz’daki maç öncesi bu düşüncem var.

Kucka ve Medel transferleri...

Kucka ve Medel konusunu uzun zamandır konuşuyoruz. Kucka’da bir problem yok. Medel transferi de bana göre tamamdır. Medel’in Trabzonspor ile birebir görüşmesi gerekmiyor. Menajerine yetki verebilir. Daha somut gelişmeler sağlanacaktır. Kucka’yı almak Medel’i almaktan daha zordu. Zoru başardılar ve kolayı daha rahat yapacaklardır. Zaten Medel konusunda da belirli bir noktaya gelindi. Boca’nın da Trabzonspor’un vereceği parayı vereceğini zannetmiyorum. Bu saatten sonra Trabzonspor’dan başka bir yere gitmeyecektir. Kucka ve Medel’in transferini daha önce %90 olarak değerlendiriyordum. Öte yandan Onazi kalsa da gitse de Kucka o bölgede oynar.

Trabzonspor'un transfer gündemi...

Junuzovic, forvet transferi değil. En büyük katkısı Yusuf Yazıcı’yı geliştirmek adına olacaktır. Kaliteli ve tecrübeli bir oyuncu. Yusuf potansiyeli olan bir futbolcu. Böyle oyuncularla antrenman yapar ve forma rekabetine girerse onun adına bir avantaj. Yusuf Yazıcı daha kaliteli bir hale gelebilir. Benim duyduğum, Ersun Yanal Yusuf Erdoğan’ın da gitmesini istemiyor şeklinde. Bu kadroda Medel orta sahada oynamayacaktır, stoperin değişilmez oyuncusu olur. Kucka da orta alanda oynar. Trabzonspor doğru hamleler yapıyor. Bu transferleri bu şartlarda yapmak da zor. Trabzonspor’un 2020’li yılların başına kadar kasasına hiçbir şey girmeyecek. Muharrem Usta bir enkaz aldı. Böyle bir tabloda bu oyuncuları alabilmek kolay değil. Zor şartlarda bu kadro kurulabiliyor. Bu da bence büyük bir başarı.

"Van Persie ve Fernandao ile yola çıkabilir misin?"

Batshuayi’nin potansiyeli Bony’den daha fazla. Kiralama işi için bunu konuşuyoruz. Batshuayi’nin geleceği Chelsea’nin derdidir. Bony daha tecrübeli oyuncu. Bacca da gündemde. Bacca daha ağır bir oyuncu. Ben önce Bony, sonra Batshuayi ardından Bacca’yı tercih ederdim. Hepsinin rekabete gireceği adam ise Robin Van Persie. Hazır olan bir Van Persie hepsinin önünde oynar. Ama daha antrenman bile yapamıyor. Fernandao’nun durumu da ortada. Fernandao mevzu-bahis iken bir oyuncu alınıp oraya konabilir. Fernandao’dan daha kötüsü olamaz. Van Persie iyi antrenman yapar ve hazır olursa hepsini kesebilecek bir oyuncu. Ancak ; Van Persie ile önünü çok göremiyorsun. Van Persie ve Fernandao ile yola çıkabilir misin? Kaleye de Kameni takviyesi yapıldı. Volkan ile rekabet halinde olacak. Van Persie ile de gelecek forvet oyuncu arasında bir rekabet olmalı. Hiç kimse Van Persie’nin kaprisini düşünecek durumda değil. Fenerbahçe şampiyon olmak zorunda.

YASAL UYARI : BU HABER AJANSSPOR.COM TARAFINDAN YAZILMIŞTIR. KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

Senin için hazırladığımız haberler