"Burak Yılmaz'ın yerinde olsam Türkiye'ye dönmem"

04.05.2021 - 22:50 | Son Güncellenme: 05.05.2021 - 19:26

Trabzonspor tarihine damga vuran oyuncularından Hami Mandıralı, Abdullah Avcı'dan Ünal Karaman'a, Yusuf Yazıcı'dan Burak Yılmaz'a, bordo mavililerde futbolculuk günlerinden teknik direktörlüğüne, Schalke 04 döneminden Türkiye'deki şampiyonluk yarışına kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu. İşte detaylar...

"Burak Yılmaz'ın yerinde olsam Türkiye'ye dönmem"

MASKESİZ SÖYLEŞİLER - AHMET UYKAN

Onu mermi gibi giden şutları, mesafe tanımadan attığı frikiklerle tanıdık. Trabzonspor formasıyla 3 kez Türkiye Kupası kazandı. Türkiye'den yurt dışına giden ilk oyunculardan oldu. Schalke 04 formasını 1 yıl giydikten sonra tekrar Trabzonspor'a döndü. Futbolculuğa veda ettikten sonra bir dönem Trabzonspor'u da çalıştıran Hami Mandıralı, sorularımıza 'maskesiz' yanıtlar verdi. İşte o söyleşi...  

"TRABZONSPOR’A 25 YILIMI VERDİM"

-Trabzonspor ile yollarınız ne zaman kesişti?

Trabzonspor’da 8 yaşında alt yapıda oynamaya başladım. Bütün yaş gruplarında oynadım. En son A takımla bunu taçlandırdım. 25 yılım orada geçti. 

-Sizi Trabzonspor’a kim götürdü? 

Beni Necati (Özçağlayan) abinin babası Osman Özçağlayan götürdü seçmelere. Beni çok beğendiler ama yaşım çok küçüktü. Bana sen top oynama dediler. Daha sonra gel, seni direk alacağız dediler. Tabi biz yine mahallede oynadık. Bir sene sonra tekrar gittim. Trabzonspor’la buluşmam böyle başladı. Allah, Osman amcadan razı olsun. Mekânı da cennet olsun. İlk hocam Sadi Tekelioğlu idi. Onun da bende emeği çoktur.

"YETENEĞİM ALLAH VERGİSİ"

-Attığınız gollerin birçoğu jeneriklikti. Bunun sırrı nedir? 

Asıl olan yetenektir. Yaratan bizi dünyaya böyle getirmiş. Frikik gollerim sonradan çıktı. Gençken o zayıf ve cılız halimle de hareketli toplara  sert vururdum. Öyle çok gollerim vardı. Fakat frikik gollerim çıkınca o goller konuşulmaz oldu. (Gülerek). Ama dediğiniz gibi hepsinde bir emek ve kalite vardı. 

"SANKİ FRİKİKTEN BAŞKA GOLLERİM YOK"

-Frikik dışındaki golleriniz de çok şıktı.

İnsanlar beni sadece toplara sert vuran bir futbolcuymuşum gibi lanse etmeye çalışıyor. Fakat ben farklı bir oyuncuydum. İnsanın kendini anlatması, övmesi zor tabiî ki. Göze hoş gelen bir stilim vardı. İki ayağını kullanan, aynı zamanda asist yapan biriydim. En az 200 asist yapmışımdır.

"SERBEST VURUŞLAR İÇİN BEDEL ÖDEDİM!"

-Cevad Prekazi çıplak ayakla frikik çalışırdı. Sizin böyle özel çalışmanız var mıydı? 

Bunlar durup dururken olan şeyler değil. Bunun bir bedeli var. 1.5 veya 2 saat idman yapıyorsunuz. Ben her idmandan sonra çalışırdım. Sadece topa vurmuyordum. Arkadaşlarıma orta yapıyordum, sağdan soldan duran top çalışıyordum. Kendimi böyle geliştirdim. Daha sonra maket barajlar gelince daha fazla tekrar yaptım. Ayaklar topu nereye vuracağını bilmeye başladı. Kendime bakan oyuncuydum. Kaslarım güçlüydü. 

"YILDIZ OLMAK İÇİN AĞRI SIZI DİNLEMEDİM"

-Topa vurmaktan ayaklarınız ağrımıyor muydu?

O zamanlar gençtik. Hiçbir şey hissetmiyorduk. İnsanların konuştuğu bir futbolcu olmak istiyorduk. Bunları düşünen insanın ağrı sızı hissetmesi çok zor. Hiç aklıma da gelmemişti bu. Güzel bir soru. 

"TEKMELİK TAKMAYA GEÇ BAŞLADIM"

- Çoraplarınız da hep bileklerdeydi genellikle. Bunun bir sebebi var mıydı?

O zamanlar tekmelik diye bir şey yoktu. Dolayısıyla çoraplar hep düşüyordu. Çoraplar da çok sıkardı. Kramp girmesine neden oluyordu. 22 küsür yaşından sonra başladım tekmelik takmaya. Prekazi de öyle yapardı. O da çoraplarını bileklerinde tutardı. Şimdi tekmelik kullanmak lazım tabi. Futbol sertleşti. 

"İSTİSNA ZLATAN"

- Genelde küçük ayaklılar toplara sert vurur. Sizin ayak numaranız kaçtı.

Benim 41.5 numara.

-Prekazi’nin ayağı 39.5 numara…

O daha da küçükmüş. Zaten sert şut atan ayaklar genelde 39, 40, 41 ve 41.5…Hadi diyelim en fazla 42 numaradır. Ondan sonrası bir istisnadır. O da Zlatan Ibrahimovic’tir herhalde. 

"GERİLEREK TOPA VURURDUM ÇÜNKÜ…"

-Bir de serbest vuruşlardan önce toptan oldukça uzaklaşıp gerilirdiniz. Bunu neden yapardınız?

Niye o kadar açılıyordum ben de bilmiyorum. Öyle başladım öyle gitti. Belki barajdaki rakipler korksun diye yapmış olabilirim. Bu kadar açıldığına göre herhalde bizi kıracak dökecek desinler diye…( Gülüyor)

"PENALTI ATMAK FRİKİKTEN DAHA ZOR" 

-Penaltı atmak mı daha kolay yoksa frikik mi? 

Frikiği kaçırdığınız zaman tepki almazsınız. Çünkü 30-35 metreden topa vuruyorsunuz. Size kimse neden bu golü kaçırdınız demez. Ama penaltıyı kaçırdığınız da 11 metreden golü atamadınız derler. Onun için penaltı atmak daha riskli. Daha zor. Bazen maç penaltılara kaldığı zaman yıldız oyuncular sorumluluk almak istemez. Penaltıdan kaçar. Fakat futbol şartlar ne olursa olsun sorumluluk alma işidir. Kendine inanıyorsan atacaksın. Kaçar kaçmaz. O ayrı bir konu. Ben daha çok sert köşelere vurmayı seviyordum. Plase vurursanız kaleciye şans verirsiniz. 

"YABANCI OLSAYDIM MANŞETLERDEN İNMEZDİM"

-Trabzonspor yerine İstanbul'daki 3 büyük kulüplerin birinde bu kadar golü atsaydınız ne değişirdi?

Bir kere manşette verilen isimler değişirdi. Ben o golleri atınca spikerler şöyle diyordu;’Hami, klasik gollerinden birini attı.’ Benim golümün yarısı kadar güzel olmayan bir golü yabancı bir futbolcu atınca da onu öve öve bitiremiyorlardı. Benim gibi düşünen Türk oyuncuları bunlar rahatsız ediyordu. Yoksa herkesin golün de bir emek var. Fakat yabancı hayranlığından da vazgeçmemiz lazım. 

"REKORUMU KIRAN OLURSA ALNINDAN ÖPERİM"

-Schalke formasıyla 1860 Münih'e serbest vuruştan attığınız golde topun hızı 269 km olarak ölçülmüştü. Bu hız dünya rekoru. Bu rekor kırılır mı?

Ben ondan önce 215 gol atan rahmetli Metin Oktay’ı 219 golle geçmiştim. Metin Oktay da onu geçtiğim için benimle gurur duyduğunu söylemişti. Rekorlar kırılmak içindir. İnşallah bu rekorum bizim oyuncularımız kırar. Bunda kıskançlık olmaz. Ben gurur duyarım. Onu gider alnından öperim.  

"MEHMET ALİ YILMAZ İSTEDİ, SCHALKE’Yİ BIRAKTIM"

-Schalke'de sadece 1 sezon forma giydiniz ve Trabzonspor’a geri döndünüz. Neden tutunamadınız?

Herkes kendine göre yorumlayabilir. Gitti başarısız oldu, şu oldu bu oldu diyebilir. Hayır! Bunlara katılmam mümkün değil. Ben oraya 30 yaşında futbol oynamaya gittim. 14 maç direk oynadım. Diğer maçlarda kadroya girdim. Kendime has golleri son maçlarda attım. Tam işi yırttım, daha iyi olacağım derken lig bitti. Türkiye’ye döndüm. O dönem Trabzonspor’un başkanı Mehmet Ali Yılmaz’dı. Bana dedi ki ’Takıma abi lazım’. Ona hayır diyemedim. Yani Schalke beni göndermedi. Kalabilirdim. Çok güzel bir şehirdi. Sürekli oynamasam da iyi izlenimler bırakmıştım. Uyum sorununu atlattığımı ve seneye daha iyi olacağımı söylüyorlardı.

"ALMANYA’DA FUTBOLCU OLMAK VARMIŞ"

- Almanya ile Türkiye arasında ne gibi farklar vardı? İdman, taktik ve özel hayat anlamında…

Türkiye’de idmanlar o zaman çoğunlukla koşu ağırlıklıydı. Koş, koş, koş…Haftada bir iki gün topla idman yapılıyordu. Bir gün şut çalışması, bir gün çift kale…Tamam, hazırlandın. Almanya’da daha çok topla idman yaptık. Topla çalışmak cazip olduğu için yorulduğunu da anlamıyorsun. Taraftar baskısı da yok orda. Bizde ise hep yeneceksin. Böyle bir dünya yok…! Orada yenildiğiniz zaman bile sizi teselli ediyorlar. Futbolcuların  kafası rahat. Hiçbir zaman yönetimle muhatap olmuyorsun. Sadece futbola odaklanıyorsun. Ekonomik olarak bir sıkıntı yaşamıyorsun. Maaşın, primlerin düzenli bir şekilde bankadaki hesabına yatıyor. Sistemleri ve düzenleri var. 

"SCHALKE, YİNE KÜLLERİNDEN DOĞACAK"

-Schalke 04, bu sezon küme düştü. Bunu öğrendiğinizde neler hissettiniz?

Çok üzüldüm. Hem kulüpteki idarecilerle hem de eski futbolcu arkadaşlarımla yazıştım. Ben çocukken Schalke taraftarıydım. Allah bana 30 yaşında orda oynamayı nasip etti. Schalke, Trabzon şehrine ve insanına benzetiyorum. Futbolu seven, takımına sahip çıkan bir şehir. Yine küllerinden doğar, yine çıkar. Çünkü o şehrin potansiyeli var. Onlara teslim olmayın, umudunuzu kırmayın, seneye çıkarsınız diye mesaj yolladım.  

"O SEZON ŞAMPİYONLUĞU HAK ETMİŞTİK"

- 1995-1996 sezonundaki Fenerbahçe maçını neden kaybettiniz? Şenol Güneş’i eleştirenler ağırlıkta. Trabzonspor’a beraberlik yetiyordu diyenler var…

Biz aslında Vanspor maçında şampiyonluğu kaybettik. Şundan diyorum. Siz Vansporla Fenerbahçe’yi yan yana koyamazsınız. Fenerbahçe, büyük bir kulüp. Onlar bizi, biz de onları yenebiliriz. Ama Vanspor’un bizi kendi sahamızda yenmesi absürt birşey. Onları ilk maçta deplasmanda 5-0 yenmiş bir takımız. Fenerbahçe’ye karşı belki sezonun en iyi futbolunu oynadık. 1-0 da öne geçtik. Ama Şenol hoca asla bize ‘saldırın’ demedi. Görüntüden böyle bir yorum çıkarıldı. Olağanüstü bir kadromuz vardı. O takım şampiyon olmalıydı. Nasip değilmiş…

"ABDULLAH AVCI, RAKİPLERİ ÖVERSE HATA YAPAR"

-Abdullah Avcı, Trabzonspor'un aradığı kan mı? 

Ben 2005 yılında Milli Takım’da Abdullah Avcı’nın yanında çalıştım. İyi bir hoca ama bizim şehrimiz zor bir şehir. İki dönem Trabzonspor’da hocalık yapma şansım oldu. Bu kadro ile benim çalıştığım kadro arasında uçurumlar var. Trabzon halkı sürekli başarı ister. Kendi sahanızda yenildiğiniz zaman Trabzonspor’un hocası,’Rakip takım çok iyiydi.’ dememeli. Şampiyon olamadığınız veya kupa almadığınız zaman insanlar sizi eleştirmeye başlar. Trabzon, Abdullah hocaya şans vermeli. Zaten o da Karadenizli, Rizeli…O da başarılı olmak ister. Elinde de iyi bir kadro var. Ama olmadı, bir şeyler yerine oturmadı. Aranan kan mı değil mi ona ben değil yönetim ve Trabzon camiası karar verecek. Trabzonspor, daha iyi olabilirdi. Bence kırılma anı Fenerbahçe maçıydı. Fenerbahçe en kötü zamanında Trabzon’a geldi ve 1-0 kazandı. Ondan sonra da hep 1-1, 0-0…Sanki otomatiğe bağladı. 

"ÜNAL KARAMAN VE AHMET AĞAOĞLU KRİZİ YÖNETEMEDİ"

-Trabzonspor'un şampiyon olması için bir reçete yazsanız neler söylerdiniz? 

Geçen sezon en az 5 puan öndeyken bir hoca değişikliği oldu. Ünal Karaman gitti. Ondan sonra da film koptu. Halbuki şampiyonluk çok yakındı. O süreci hem Ünal hoca hem de başkan Ahmet Ağaoğlu iyi yönetemedi. Sonuçta şampiyonluk elden gitti. 

"YUSUF YAZICI, SADECE GOLÜ DÜŞÜNMEMELİ"

-Yusuf Yazıcı’yı ilk siz keşfetmiştiniz. Ona ilk defa forma şansı vermiştiniz…

Estağfurullah... Ben keşfetmedim. Alt yapımızdan geldi. İlk kez Rize maçında oynattım. İki gol attı. Abdulkadir Ömür’ü de aldım kadroya. Onu oynatamadık ama idmanlara çıkardık. Trabzonpor’a kriz döneminde gitmiştim. Abdulkadir’i idmanlara alarak onu gelecek için hazırladık. Ondan sonra da oynadı. Yusuf’a gelince…Daha çok üretmeli, yaratıcı olmalı. Yetenekli ve özel bir oyuncu olmasa bu genç yaşına bu kadar büyük paralara Lille’e gidemezdi. Golcülüğünü de ön plana çıkardı. Ama sadece gol atmak yeterli değil. Oyun içinde özel işler yapması lazım. Bunu yapacak kapasiteye sahip. Ama Avrupa’da şunu unutmayacaksın; ‘Ne olursan ol eğer takım için oynamıyorsan işin zor.’

"BURAK YILMAZ’IN YERİNDE OLSAM TÜRKİYE’YE DÖNMEM"

-Burak Yılmaz'ın Fenerbahçe'ye geleceği ileri sürülüyor? Siz onun yerinde olsaydınız ne yapardınız?

Burak Yılmaz’ın Türk futbolunda son 10 yıla damga vurduğunu düşünüyorum. Şimdi sen 35 yaşına gelmişsin. Çıkıyorsun Fransa’da yeni bir maceraya atılıyorsun. Gollerinle takımını şampiyonluğa taşıyorsun. Eğer orada mutlu ve huzurlu ise Türkiye’ye niye dönsün? Ben dönmesini istemem. Ama kendisi arzu ediyorsa o başka. Ben olsam Türkiye’ye dönmem.

"FRANSA’DAKİ HUZURU BURADA BULAMAYABİLİR"

-Yani abi tavsiyesi olarak Burak Yılmaz’a ‘Fransa’da kal’ diyorsunuz.

Evet… Çünkü Türkiye’yi hepimiz biliyoruz. Geleceği takımda beklentileri karşılayamazsa nasıl tepki alacağı belli. Bunları bile bile geliyorsa o başka. İnsan oradaki huzurunu bozup yeni bir maceraya niye atılsın?

"AVRUPA İÇİN GENÇLERİN ÖNÜ AÇILMALI"

-Süper Lig'de şu andaki performansı ile Avrupa'da hangi oyuncular oynayabilir?

Bizim ligimizde beklentiler yüksek. Biz daha duygusalız. Avrupalı gibi bakmıyoruz. Bir anda genç oyuncuları bitirebiliyoruz. Mesela Abdulkadir Parmak, 26 yaşında Trabzonspor’da oynama şansı yakalamış. Sen onu kadro dışı bırakarak en az 1 milyon dolar değerini düşürüyorsun. Bu çocuk daha genç. Bu krizleri yönetmek lazım. İşte Abdulkadir Ömür, olağanüstü yetenekli. Dikine oynayan bir oyuncu. Yine Antalyaspor’da Doğukan (Sinik), Alanyaspor’da Berkan (Kutlu) var. Beşiktaş’ta kaleci Ersin (Destanoğlu) ve Rıdvan Yılmaz… Fenerbahçe’de kaleci Altay (Bayındır) bu listeye eklenebilir. Trabzonpor’un kalecisi Uğurcan (Çakır)’ı zaten dünya devleri istiyor. Bu gençler Avrupa’ya gidebilir. Tabiki bedavaya değil. Kulüpleriyle oturup anlaşarak gitmeliler. Ama oraya gidiyorsan oranın düzenine uyacaksın. Bilhassa dilini öğreneceksin. Bu çok önemli. Ben onun sıkıntısını yaşadım. 

"BEŞİKTAŞ’IN TEK RAKİBİ KENDİSİ"

-Beşiktaş, şampiyonluk için büyük avantaj yakaladı. Sergen Yalçın'dan böyle bir performans bekliyor muydunuz?

Sergen Yalçın, çok zeki biri. Futbolcuyken de öyleydi. Türkiye’nin şartlarını biliyor. Ne konuştuğunu biliyor. Süper Lig'in en iştahlı oynayan takımı Beşiktaş. Şartlar ne olursa olsun oyun içinde kalan bir oyuncu grubu var. Beşiktaş, kendi hata yapmasa yüzde yüz şampiyon. Görüntü bu.  

EROL BULUT, FENERBAHÇE İÇİN HAZIR MIYDI?

-Fenerbahçe’de Erol Bulut'un gönderilip yerine Emre Belözoğlu'nun gelmesi doğru muydu? 

Erol Bulut, iki takım çalıştırdıktan sonra Fenerbahçe gibi büyük bir kulübe geldi. Aslında bunu Erol hocaya sormak lazımdı. Gerçekten Fenerbahçe için hazır mıydı? Doğru zamandı mı geldi? Bu çok önemli. Çalıştırdığı takımları küçümsemek için söylemiyorum. Fenerbahçe, başka bir dünya. Erol hoca, kendini hazır görüp gelmişse sıkıntı yok. Gerçi şimdi de değişen pek bir şey yok. Fenerbahçe’de halen ilk 11’deki oyuncuların doğru isimler olup olmadığı tartışılıyor. Ben de öyle düşünüyorum. 5 santraforun var. Sağ açık Valencia forvette oynuyor. Bunların hepsini Emre Belözoğlu aldı. Bu kadar geniş kadronun daha iyi sonuçlar alması lazımdı. 

"EMRE BELÖZOĞLU, HOCALIK DEĞİL ABİLİK YAPIYOR!"

-Emre Belözoğlu'nun hocalığını beğeniyor musunuz?

Hocalık dediğiniz şey sonuçtur. İyi neticeler almışsanız derler ki,’Emre, Erol, Sergen veya Hami geldi takıma dokundu.’ Emre Belözoğlu’nun neyini konuşacağız şu an? Daha yeni başladı. Fenerbahçe, ilk tecrübesi. Şu an kendi ismi ve kariyeriyle oyunculara abilik yapıyor. Tabiki bu işi biliyor. Cin gibi bir kardeşimiz. Nerede nasıl konuşulacağını bilen biri. Gol olduğu zaman futbolcuların ona doğru koşması önemli bir detay. Demek ki bir ağırlığı var. Ancak Emre Belözoğlu’nun hocalığını konuşmamız için 5-10 yıl geçmesi lazım. 

 "RONALDO’YU MESUT ÖZİL BÜYÜTTÜ"

-Bir futbolsever olarak Mesut Özil'den beklentiniz nedir? 

Benden ziyade Fenerbahçelilerin beklentisi çok fazlaydı. Mesut, 1 yıldır futboldan uzaktı. Mesut, bir marka. Futbolculuğunu kimse tartışamaz. Real Madrid’de Ronaldo’yu pasları ve asistleriyle 10 kat daha fazla büyüten bir oyuncu. Fenerbahçe ise başka bir ortam. Bizim ligimiz daha zor. Mesut’tan yatsın kalksın rakipten top almasını beklemeyeceksin. Mesut’a topu vereceksin. O kullanacak. Bunun için de önündeki oyuncuların ona alan açması lazım. Şu ana kadar bildiğimiz Mesut gibi oynamadı. Ama bu onun kıymetini düşürmez. O öyle zeki bir oyuncu ki attığı paslarla herkesin aklını alıyordu. Bunları Almanya Milli Takımı’nda ve Real Madrid’de izledik. 

"ALEX YERİNE HAGİ’Yi TERCİH EDERİM"

-Türkiye'de forma giymiş en iyi iki 10 numara siz göre kimler? 

Hagi ile Alex 10 numara futbolculardı. Ama ikisinin farklı özellikleri vardı. Alex, çok hızlı değildi. Zekasıyla ve becerisiyle Türk futboluna damga vurdu. Fakat Hagi, daha başkaydı. Süratliydi, hırslıydı. Her ikisi de Türkiye’de 10 numara oyun ortaya koydular. 

-Peki siz teknik direktör olarak hangisini tercih ederdiniz?

Hagi’yi tercih ederdim. Çünkü, benim oyun felsefemde Hagi gibi bir 10 numara daha etkili olurdu. 

"BEŞİKTAŞLI RECEP İLE UĞRAŞMAK ZORDU"

-Futbolculuk kariyerinizde sizi zorlayan rakip oyuncu var mıydı? 

Hızlı beklerle uğraşmak, bire bir geçmek kolay değildi. Ben Beşiktaşlı Recep (Çetin) abi de zorlanırdım. Rakip defansla yakından pek işim olmazdı. Uzaktan hamle yapıp yanlarından geçerdim. Ama Recep abi düşse bile seni yakalayabiliyordu. 

"BARCELONA’YA ATTIĞIM GOL ÇOK ÖZELDİ"

-En anlamlı golünüz hangisiydi?

Kızım doğduktan 3 gün sonra Barcelona’ya Nou Camp’ta attığım gol benim için özeldi. Kalede Zubizaretta vardı. 

-Neler hissettiniz o an?

Biz onları Trabzon’da 1-0 yenmiştik. Kendi kendime bunlar bize burada 3 gol nasıl atacak dedim. Keşke demeseydim. (Gülerek). 7 tane gol yedik. Ama golüm fantastikti. 18’in içeri girdim. Sağ ayağımla çalım atıp solla kalenin 90’nına vurdum. 

"ŞOTA İLE AYNI DİLDEN KONUŞUYORDUK"

-Birlikte oynamaktan keyif aldığınız oyuncu kimdi?

Şota…Onunla futbolun tüm güzelliklerini ortaya çıkarabilirsiniz. Onunla öyle anlaşıyorduk ki bir uzun top atıyordum o alır gol atardı. Müthiş bir zekâya sahipti. Arçil de yetenekliydi. Ama dizinden ameliyat olmuştu. Bir türlü form tutamadı. 

SİZ MİSİNİZ ARÇİL-ŞOTA KARDEŞLERİ KÜÇÜMSEYEN!

-Lemi Çelik, Arçil ve Şota’nın ilk geldikleri günlerde cılız olduklarını ve bol bol yemek yedirdiğinizi anlatmıştı.

Evet, çok zayıftılar. Hatta takımdaki defans oyuncuları onları öyle cılız görünce kolay lokma sanmıştı. Ama idmana bir çıktılar, bir oynamaya başladılar... Savunmadakiler ‘eyvah eyvah’ demeye başladı. Attıkları çalımlarla hepsinin başını döndürdüler. 

"EN BÜYÜK HATAM SCHALKE’Yİ BIRAKMAMDI"

-Pişman olduğunuz, keşke yapmasaydım dediğiniz bir olay var mı? 

Benim kırılma anım Schalke’den Trabzon’a dönmemdir. Trabzonspor zaten bana bir kimlik kazandırmış. Dönmesem Trabzonspor bir şey kaybeder mi? Yok…Tam da Schalke’de kıvama gelmiştim. Belki dönmesem 33 değil de 36 yaşında futbolu bırakacaktım.

"HER TEKNİK DİREKTÖR BİR ANSİKLOPEDİ"

-Örnek aldığınız teknik adam var mı? 

Ben çalıştığım bütün hocalardan bir şeyler öğrendim. Zaten o size yetiyor. Zaten onlar birer ansiklopedi gibi. Onlardan bir şeyler kapmamak için kafanızın çalışmaması lazım. Kendime göre hepsinden bazı bilgileri harmanladım. 

"TEK HAYALİM ŞAMPİYONLUK" 

-En büyük hayaliniz? 

Bir takım çalıştırıp onu şampiyon yapmak. Teknik adamın başka ne hayali olabilir ki? Başarılı olmak. O da şampiyonluk. İnşallah Allah nasip eder. 

HAMİ MANDIRALI İLE BİR KELİME BİR CEVAP

KARADENİZ: Hırçın dalgalar

FUTBOL: Tutkum

KALECİ: Tutan veya yiyen 

ŞOTA: Futbol virtiözü

ARKADAŞ: Yaren

TARAFTAR: Olmazsa olmaz

FRİKİK: Heyecan

AİLE: Her şey

PARA: İhtiyaç

AVNİ AKER: Ruhumuz 

BALIK: Vazgeçilmez

ŞÖHRET: Yaptıklarınızın karşılığı

TRABZON: Kimliğim

GOL: Futbolun meyvesi

KİMLİK KARTI

ADI SOYADI: Hami MANDIRALI

DOĞUM TARİHİ: 20 Temmuz 1968 (52 yaşında)

DOĞUM YERİ: Arsin, Trabzon

MEDENİ HALİ: Evli

OYNADIĞI MEVKİ: Forvet

FORMA NUMARASI: 10

FUTBOLCULUK KARİYERİ: 1978-1984 Trabzonspor Alt Yapı, 1984-1998 Trabzonspor, 1998-1999 Schalke 04, 1999-2002 Trabzonspor, 2002-2003 Ankaragücü.

MİLLİ TAKIM KARİYERİ: 56 kez A Milli

BAŞARILARI: Süper Kupa Şampiyonluğu : 1995 Trabzonspor. Türkiye Kupası Şampiyonluğu : 1984, 1992 ve 1995 Trabzonspor. Başbakanlık Kupası Şampiyonluğu : 1985, 1994 ve 1996 Trabzonspor. 
 
TEKNİK DİREKTÖRLÜK KARİYERİ: 2008-2009 Ümit Milli Takım, 2014 Trabzonspor, 2014-2015 Antalyaspor, 2016 Trabzonspor.

ŞU ANKİ GÖREVİ: A Milli ve Ümit Milli Takımlar Maç ve Oyuncu İzleme Antrenörü.

Senin için hazırladığımız haberler