'City'de olmak isterim'

14.11.2017 - 10:32 | Son Güncellenme: 14.11.2017 - 10:32

Çağlar Söyüncü Freiburg’da, Cengiz Ünder Roma’da... Türk futbolunun genç yetenek fabrikası Altınordu’da şimdi de 17 yaşındaki kaleci Berke Özer, Avrupa yolunda... Adı uzun süredir Manchester City ile anılan, başkan Seyit Mehmet Özkan’ın bizzat İngiliz ve Avrupa kulüpleriyle görüşmeler yaptığı genç file bekçisi özel bir röportaj verdi.

Evet daha kariyerinin çok başında, ancak her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek olgunlukta. “Aldığım maaşı ailem için harcıyorum. Kendi maaşımı hiçbir zaman kendime harcamamışımdır. Önceliğim onlardır, önemli olan onların mutlu olması, onlar mutlu olduğu zaman bende mutlu oluyorum. Bu zamana kadar hep onlar bana destek oldu. Elimden geldiği kadar ben de onlara destek olmaya çalışıyorum” diyerek sorumluluğunun bilincini anlatıyor zaten. Devamında söyledikleri ise Altınordu’nun aslında sadece iyi bir futbolcudan öte iyi birey ve iyi vatandaş yetiştirdiğini gösteriyor.

‘Gelecek vaat etmek yetmez’

Gelecek vadeden 60 oyuncu arasında görüldüm... Sevindim mutlu oldum ama her zaman bunun bilincindeyim hiçbir zaman yeterli değil. Sadece orada da yazdığı gibi ‘gelecek vadeden’... Henüz bir şeyi başarmış değil, başarmak yolunda olan insanlar. Çok güzel bir duygu ama bunun karşılığını verebilmek daha önemli.

'Haberler hırslandırıyor'

Transfer haberlerine çok fazla odaklanmamaya çalışıyorum. Öncelikle performans göstermem lazım ki oralara gideyim. Çıkan haberler daha çok hırslandırıyor, daha çok çalışmam gerektiğini gösteriyor. Hedefim Avrupa tabi ki... Oralarda oynanan futbol, insanların yaşamları ve vizyonu çok farklı. Oralarda yaşamayı ve futbol oynamayı çok istiyorum, Cengiz gibi bir proje çıkarsa önümüze çok iyi olur.

'City'de olmak isterim'

Çok çok isterim Manchester City'de olmak. Hiç farketmez İngiltere'si, İspanya'sı... Hepsi çok çok güzel futbol oynanan ülkeler. City olur, başka kulüp olur hiç önemli değil. Çağlar, Freiburg'da oynuyor. Baktığınız zaman çok büyük hedefleri olan kulüp değil ama onunla konuştuğum zaman bile anlattıkları yeterli oluyor. Bir an önce transfer olmak istiyorum. Çünkü bunları duymak çok güzel bir duygu. Erkenden olması daha iyi olur. Sabırsızlıkla bekliyorum. Benim için ne kadar erken olursa o kadar iyi, ben hazırım yani.

'Altınordu, Avrupa gibi!'

Biz burada Avrupa şartlarında çalışıyoruz. Gerek sosyal yaşantı olsun, gerek disiplin açısından, gerekse antrenman... Sadece futbol kulübü değil sosyal girişim aslında Altınordu... Bize birçok şey öğretiyor. Birçok yetenekli insan var ama sosyal yaşantılarından gündeme geliyorlar. Vizyon çok önemli. Biz bunu daha bu yaşta öğreniyoruz. Bunları burada gördükçe Avrupa’da olmayı çok istiyoruz. Medya İlişkileri Yönetmeni Ali Ergöçmez’in bize bu konuda katkısı çok değerli.

‘Günde 24 saat futbol’

Sabah kalkıp diyetisyenimizin verdiği programla kahvaltımızı yapıyoruz. Antrenmandan 1 saat önce maçın analizi oluyor. Antrenmandan geldikten sonra saat 16:00’ya kadar dinlenmemiz zorunlu. Kimse odasından çıkmıyor. 16:00’dan sonra özel analizlerimiz oluyor. Küçük sahada ekstra çalışmalar, haftanın belirli günlerinde İngilizce, sosyal medya derslerimiz var. Milli takımdaki arkadaşlarımızdan görüyoruz. Çoğu kulüpte 24 saatin sadece 1.5 saatini futbola ayırıyorlar. Bizim 24 saatimizin 24’ü de futbolla geçiyor. Hobi olarak değil meslek olarak yapıyoruz bu işi. Her şeyin bir sisteme dayandığı, bir takvimle ve planlı programlı olduğu bir yer burası.

'Babam kaleyi istemiyordu'

Babam eski kaleci... Futbola başlarken ben de kalecilikle başlayayım dedim ama babam istemedi. ‘En ufak hatada şuçlu sen oluyorsun’ derdi. O zaman küçüktüm ama hep kaleci olmak vardı içimde. Babam öyle deyince stoper olarak başladım, 1-2 sene devam ettim. Daha sonra turnuva maçı oynuyorduk, kalecimiz sakatlandı. Ben geçtim kaleye fırsat yani, şimdi ben geçiyim dedim antrenörümüze, penaltılara gitti maç 3 tane de penaltı çıkardım. Ondan sonra antrenörümüz “seni kaleci yapalım mı?” dedi ben de kabul ettim.

'İdolüm Ederson'

İdol olarak aldığım kişi Manchester City’den Ederson... Çok önde oynayan, sorumluluk alan çizgide iyi kaleci olup da kötü kaleci yok bence. Herkes kurtarabilir ama önemli olan farklı şeyler yapmak, takım oyuncusu olduğunu hissettirmek. Bu konuda Ederson çok iyi. Aynı savunma oyuncusu gibi, takımın içinde oynuyor. Önceden de Neuer’di örnek aldığım, şimdi de Ederson hep daha çok sorumluluk alan önde oynayan kaleci. Tüm kulüplerde kalecinin ayakları elleri kadar iyi olmalı. Bir maçta kalecinin yaptığı kurtarış sayısı maksimum 2 veya 3’tür. İstatistiklere baktığımız zaman topla buluşması 40-50 oluyor, bu da ayakla gerçekleşiyor.

'Eroğlu sayesinde'

Teknik direktörümüz Hüseyin Eroğlu herkese eşit şekilde yaklaşıyor. Bana çok zor maçlarda görev verdi. Bize çok büyük katkısı var, çok saygı duyuyor bize. Biz buradaysak hem Atilla hocanın hem de onun sayesindedir. Böyle bir ligde bu kadar genç kaleciye şans vermek, kaleci almamak, kalecilerin çok tecrübeli olduğu bir ligde bizi oynatmak kolay bir şey değil.

'Hindistan'a alışamadık'

U17 Dünya Şampiyonası iyi geçen bir turnuva olmadı. Avrupa Şampiyonası’nda 3. olan bir takımın daha iyi dereceler yapması gerekiyordu. Hedefimiz finaldi. Benim açımdan kişisel performansım olarak güzel geçtiğini düşünüyorum. Fiziksel olarak alt yaşlarda diğer ülkelere göre gerideyiz. Arayı yetenekle, kişisel performansla kapattık. Avrupa Şampiyonası’nda da öyleydik. Çok zor bir ortamdı. Hindistan zor bir yerdi. Yemekler, sosyal yaşantı, ortam olarak çok zordu. Tamamen oteldeydik dışarı çıkamıyorduk, dışarıda kötü kokular vardı. Bu da bizi çok etkiledi.

‘Bir kendimize baktık bir de onlara...’

Fizik olarak etkilendiğimiz maçlar oldu. İlk maçı oynadıktan sonra diğer rakibimiz Mali’nin takım fotoğrafını telefon grubumuza attılar. Neredeyse iki metreden daha uzunlardı. Sahaya çıktığımızda da çok şaşırdık. Bir kendi oyuncularımıza bakıyorduk, bir de onlara... Fizik farkı üst düzeydi.

(Fanatik)

Senin için hazırladığımız haberler