Çok puan kaybettik

Akın Ungan
07.12.2025 - 11:58 | Son Güncellenme: 07.12.2025 - 12:02

Konyaspor, Süper Lig'de çıktığı son 5 maçta da galibiyet alamadı. Ajansspor yazarı Recep Çınar, Yeşil-Beyazlılar'ın durumu hakkında bir yazı kaleme aldı.

Çok puan kaybettik

Recep ÇINAR - AJANSSPOR

İlk yarı bittiğinde çok gergindim!

Özellikle de 1-0 geriye düştüğümüz dakikalarda yüreğim sıkıştı, tansiyonum tavan yaptı, kan şekerim yerlerde süründü…

Maçın uzatmalarında da kendimi zar-zor dışarı attım…

Eve geldiğimde ise bırakın yazı yazmayı, parmağımı oynatacak mecalim yoktu…

Başımın ağrısını bir adet Apranax Plus hallederken, maçın stresini ve yorgunluğunu ise dört saatlik bir uyku ile geçiştirmeye çalıştım…

Bilgisayarın başına oturduğumda saat 23:32’yi gösteriyordu.

Bir hayal kırıklığı ya da sürpriz değildi Trabzonspor yenilgisi…

Üç aşağı beş yukarı beklediğim bir durumdu…

Hem de öne geçmemize rağmen…

Ama şu da var, Trabzon’da oynanan ilk 45 beni umutlandırmıştı…

Bu maçta da beklentim öyleydi…

Doksan dakikanın zor olacağını biliyordum, çünkü misafir takımın başındaki teknik adam, yakın bir zamanda Konyaspor’u çalıştırmış ve kan değişikliği zorunlu hale geldiği için de kendisiyle yollar ayrılmıştı…

Az çok Konyasporlu oyuncuların futbol karakterlerini, özelliklerini ve neler yapabileceklerini bildiği için, sahaya rakibi tanımanın avantajı ile çıktı Rizeliler…

İşi yaradı mı?

Yaramış olmalı ki, Konya’dan puanla ayrıldılar…

Konyaspor’un penceresinden baktığımız zaman, yeşil-beyazlılar, bu beraberlikle Çaykur Rizespor ile aradaki 1 puan farkını korumuş oldular…

Kim ne derse desin, Konyaspor altı puanlık maçı kazanamadı…

Bu oyun ve bu oyuncu grubu ile kazanması da pek mümkün gibi görünmüyordu zaten…

Çağdaş Atan, takımdaki dengeleri değiştirebilir, oyun ve oyuncu noktasında radikal kararlar alabilir mi?

Bilemiyorum…

Kadroya baktığımız zaman bu pek mümkün görünmüyor, çünkü cezalılar ve sakatlar nedeniyle sınırlı sayıda bir oyuncu grubuna sahip Çağdaş Atan!

Ama, Konyaspor’da kısıtlı kadroya rağmen, bazı müdahaleler gelebilir mi, gelmeli mi veya gerekli mi?

Bunu da teknik ekip kendi içinde değerlendirmelidir…

Burada benim söylemeye çalıştığım mesele şu; Konyaspor bu görüntüsüyle başkanı, yönetimi, taraftarı, kısacası şehri üzer…

Hem de çok üzer.

GELELİM MAÇA

Bir ton oyuncu eksikliği ile başladığı maça, oyun olarak da eksik başlayan bir Konyaspor vardı sahada…

Konyaspor’un öncesinde en güçlü yönlerinden biri, kale gibi duran takım savunmasıydı…

Belgesellerde izlediğimiz aslanlar gibi, birlikte hareket ediyorlar, birlikte savaşıyor ve birlikte kazanıyordu yeşil-beyazlılar…

Adil’in, Alassane Ndao’nun, Marko Jevtoviç’in ve Bazoer’in yokluklarında savunma hattımız büyük hasar aldı…

Dolayısıyla da çok basit goller yedi takım…

Bu maçta yediğimiz gol gibi…

Eğriye eğri, doğruya doğru; mevcut oyuncu grubu ile onların arasında hatırı sayılır bir kalite farkı var…

“Orta saha” derseniz, onlar için de güzel şeyler söylemek mümkün değil…

Konyaspor’un bu maçta sadece kanatları değil, orta sahası da kırılgan ve üretimden yoksundu…

Jin-Ho Jo hariç…

Allah nazarlardan saklasın, her şeyini vererek oynuyor…

Güney Koreli, maçın başından sonuna kadar Konyaspor’un performansını yükselten, takımı ayakta tutan, arkadaşlarını da ateşleyen bir oyunla tribünlerin de haklı olarak alkışını aldı…

Belki abartacağım, keşke takımda çok değil 2-3 daha Jin-Ho Jo gibi oyuncu olsaydı…

Takımın bu zor günlerinde ne kadar Jin-Ho Jo, o kadar Konyaspor…

Andzouana’nın da hakkını yememek lazım…

Sağ arkada oynayan Andzouana, benim futbol aklıma göre, bu ligin en başarılı hücumcu bek oyuncusu…

Guilherme’nin ilk yıllardaki performansı gibi…

Ama, bu oyuncu için, aynı şeyleri defansif beceri noktasında söylemek mümkün değil…

Niye mi?

Çünkü, 90 dakika boyunca hem hücumda, hem de savunmada topla ve rakiple cebelleşmekten mecali kalmıyor da ondan…

Melih İbrahimoğlu gibi, Pedrinho gibi oyuncular, 6 puanlık maçlarda, özellikle de Rizespor seviyesindeki rakiplere karşı takımlarını eksik oynatıyorlar!

Kenardan gelenler de, bunlara ayak uydurunca, ortaya karışık bir durum çıktı…

Recep Uçar’da birlikte çalıştığı bu oyuncuların kapasitelerini bildiği için, futbolcularına, Konyaspor’un yumuşak karnının orta saha olduğunu ve rakip kaleye merkezden daha kolay gidebileceklerini söylemiş olmalı ki, topu kenarlara indirmedi Rizeliler…

Daha çok merkezden geldiler Konyaspor kalesine…

Özetlersem; Zülfi Livaneli’nin “Bilmem şu feleğin bende nesi var, sanki benim mor sümbüllü bağım var. Zemheri ayında gül ister” benden dediği gibi, bizler de, üstün yetenekli, özellikleri olan, skor değiştirme noktasında altın ayaklara sahip oyuncularımız varmış gibi, bu arkadaşlardan maç kazanmalarını istiyoruz ya da bekliyoruz!

Ölme eşeğim ölme hesabı.

Konyaspor, özellikle kendi evinde kazanabileceği birçok maçtan puansız ya da 1 puanla ayrıldı…

Ligin ikinci yarı maçlarında bunlar telafi edilebilir, Konyaspor hak ettiği puanları toparlar mı?

Neden olmasın...

Öncelikleri olmalı Konyaspor’un…

Bir şeyi baştan yanlış planlarsanız, gerisi de yanlış gelir…

Bir düğmenin yanlış iliklenmesi gibi…

O nedenle, önce meseleyi doğru analiz etmek gerekir…

Oyuncuya ihtiyacı var mı bu takımın?

Kesinlikle!

Neyse…

Bu konuya daha sonra değiniriz…

Önümüzde Fenerbahçe ve Kayserispor maçları var…

Fenerbahçe’den puan çıkar mı?

Deniz yanar mı, yanar…

Ama, Kayserispor maçını, hem de içeride oynayacağımız ilk yarının son maçını kesinlikle kazanmalıyız…

Biliyorum, benimkisi bekara karı boşamak gibi, ama bu maçta sıfır çekmemeliyiz…

En azından ilk yarıyı 18’de tamamlamalı, ikinci yarıya da “Allah kerim” diyerek başlamalıyız.

Senin için hazırladığımız haberler