Dünyanın en çekişmeli 10 derbisi!

18.05.2019 - 20:00 | Son Güncellenme: 18.05.2019 - 23:00

Dünyanın en çekişmeli 10 derbisi!

Futbol, dünyanın en çok izlenen, en çok taraftarı olan, en çok sevilen spor dalı. Milyonlarca insan destekledikleri takımların zaferi ile çoşuyor;mağlubiyetleri ile kahroluyor.  Bu spor dalının ayakta durmasının en büyük sebebi ise aynı ülkenin iki takımları arasında oynanan büyük rekabet maçları, ülkelerinde, dünya üzerinde büyük takımların karşı karşıya gelmesi ile insanlar için 2 saatliğine hayat durmaya başlıyor. Tüm dünya üzerinde oynanan farklı duygular içeren, insanları canlı tutan birkaç ülkenin çekişmeli derbileri hakkında bilmediklerinizi yazmak istedim. Sıralama yapmadan direk takımların isimleri ve rekabet boyutlarını beraber inceleyelim.

Spartak Moskova- CSKA Moskova

Diğer adı ile Halkın Takımı – Ordunun Takımı olarak nitelendiren büyük bir derbi;

Sovyet dönemi dahil Spartak Moskova Rusya’nın en çok şampiyonluğu bulanan takımıdır. Son dönemlere baktığımız zaman finansal olarak CSKA çok ileri durumda ve Rusya’nın son zamanların en iyi takımı olarak rekabeti üst seviyelere çıkarmış. Rusya da Halkın ve Ordunun takımı olarak ayrılan bu iki takımın maçların da Ordu ve Halk karşı karşıya gelir gibi bir hava içerisinde oynanıyor bunun yegane sebeplerinden biri de CSKA bir dönem ‘’ Ordunun Takımı’’ olarak bilinmesi Rusya Savunma Bakanlığı geçmiş zamanlar da CSKA’nın hissedarlığında büyük paya sahip olmasıdır. Bu hisleri daha sonralar ise Chelsea’nın Rus milyarder sahibi Roman Abramoviç tarafından satın alınmasından sonra Spartak ‘’ Halkın Takımı’’ olarak bilinmeye başladı. Rekabetin en büyük etkisi buradan geliyor.

AC Milan - Internazionale (Inter Milan)

‘’Derby della Madonnina’’ ile anılan İtalya derbisinin anlamı ‘’ Küçük Bakire Meryem Derbisi’’ olarak bilinen Milano derbisinin ateşli geçtiği tüm dünya bilir. Şimdilik aralarına Juventus girmiş olsa bile bu iki takım karşı karşıya geldiği zaman üç puandan daha önemli şeylerin olduğunu bizlere hatırlatıyor.

Milan kurulduktan sonra yabancı oyunculara karşı tutumlu davranışlar sergileyip takımda yabancı oyuncu bulundurmuyordu. Bunu ırkçılık olarak nitelendiren bazı yöneticiler Milan yönetimi ile fikir ayrılığına girip 1908’de Milan’dan ayrılıp ‘’ Uluslararası’’ anlamına gelen 'Internazionale' kulübünü kurdu. Bu isimlerin amacı başarıya yabancı futbolcuları da katarak ulaşmaktı. Forma renklerinden kırmızıyı çıkarıp Mavi koyan yöneticiler yıllar sonra her iki takımın da yerli oyuncudan fazla yabancı oyuncuya sahip olacağını bilmiyordu. Yabancı oyuncu tartışması ile çıkan fikir ayrılığı bizlere bugün ateşli bir derbi izletme şansı veriyor. Bu çekişmenin en dikkat çeken özelliği ise iki takımında aynı stadyumu kullanıyor olmasıdır. Milan taraftarları daha çok işçi sınıfı ve sendikacı kesime hitap etmesionları kucaklaması ile dikkat çekiyor. İnter ise Milano şehrinin varlıklı aristokrat ailelerine hitap etmesi ile dikkat çekiyor. Bir derbinin hikayesi bu kadar anlamlı olabilir.

Real Madrid – Barcelona

Aynı şehrin iki takımı, dünyanın en iyi iki takımı. Maçları oynandığı zaman dünya üzerinde insanların akşam saatlerinde kimseye randevu vermemesi bu ikilinin maçlarını beklemesi heyecanın ne kadar üst seviyede olduğunu gösteriyor. Bir yanda İspanyol milliyetçilerinin desteklediği Real Madrid diğer tarafta ise Katalanları temsil eden Barcelona diğer adıyla ‘’ El Clasico’’

Aynı şehirde olmalarına rağmen birbirlerini hiç sevmeyen bu iki takım birbirinden yaptıkları transferde oyuncu arabası yakması mevcut, ölümle tehtid almaları mevcut bu iki takımın mücadelesinin geçmişi çok eskilere dayanıyor.

Bu büyük derbinin ilk rekabeti 1930 yılında başladı. Madrid merkezli baskıcı yönetime karşı muhalefet olan kesim Franco diktatörlüğü yıllarında Barcelona’ya transfer olmak, üyesi olmak, taraftarı olmak gibi eylemleri Franco diktatörlüğüne bir isyan olarak görüyordu. Muhalefet kesim bu dönemde bu yolu takip ederek Franco’ya tepki koyup dünyanın en büyük derbisinin oluşumuna sebep olmuşlardı. Bu dönemlerde Barcelona başkanı Josep Sunyol’u, Franco’nun askerleri öldürmüş ve tarihçiler tarafından El Clasico, ‘’İspanya İç Savaşı’nın başlangıcı’’ olarak belirlenmiştir.

Diktatör Franco baskıcı bir yönetim sürdürmesine karşı muhalefetin en büyük simgesi haline gelmeyi başaran Barcelona "més que un club" (Bir kulüpten daha fazlası) adıyla anılmaya başlanmıştır. Real Madrid, Franco'nun, muhafazakârlığın ve sağ siyasetin temsilcisi; Barcelona ise isyanın, direnişin ve sol siyasetin temsilcisi olarak kabul edilmektedir.

Boca Juniors - River Plate

Arjantin'in Yoksulları, Zenginlerine Karşı: "Superclasico", olarak adlandırılan derbi dünyanın en ateşli derbisi olarak biliniyor. Avrupa takımlarının maçlarından daha hırslı geçmesi bu derbiyi izleyen herkesi heyecan sarıyor.

Başta dediğimiz gibi Yoksullar, Zenginlere karşı. Bunun sebebi ise Boca taraftarının genellikle işçi sınıfından ve İtalyan göçmenlerinden olması yoksul kesimlerinin daha çok taraftarı olması bu durumu etkiliyor. River taraftarları ise Los Millonarios (Milyonerler) olarak biliyor. Genel taraftarı ise daha üst sınıflardan oluşuyor.

Aralarında ki büyük rekabeti taraftarlar arasında şöyle konuşuluyor; Boca taraftarları, River oyuncularına ve taraflarına korkak, cesareti olmayan topluluk ve Gallinas (tavuk) olarak gösteriyor. River ise fakir rakiplerinin kötü koktuklarını söyleyip Los Chanchitos (küçük domuz) benzetmesi ile karşılık veriyorlar.

Şimdi ki yıllarda yani günümüzde sınıf farkı neredeyse hiç kalmadı diyebiliriz bunun sebebi ise Boca kulübüde pahalı transfeler yaparak finansal olarak yakın duruma geldiğini gösteriyor.

Celtic - Glasgow Rangers

Derbilerin en farklısı spor rekabetin dışında bir karşılaşma. Celtic – Glasgow Rangers maçı neredeyse kavgasız hiç olmaz bunun sebebi ise ‘’ Mezhep Çatışması’’ olması.

"Old Firm Derby’’(Eski Sert Derbi) olarak adlandıran bu iki takım maçlarını tetikleyen ise Mezhep Çatışması olması. Üstelik etnik temelleri de mevcut; Rangers, Protestan inancına sahip İskoçların temsil eden, Celtic ( adından fark edersek) Kelt ve İrlandalı köküne bağlı Katoliklerin takımı olarak gösteriliyor.

Bu derbinin ateşli geçmesinin sebebi dinsel, siyasal, sosyal ayrımcılığın canlı tutulmasının çok büyük etkisi vardır.

Partizan Belgrad - Kızıl Yıldız Belgrad

Partizan , Kızılyıldız arasında ki büyük mücadele 2. Dünya savaşı sonrası komünist Yugoslavya dönemine dayanmaktadır. Milliyetçiler, Komünistlere karşı denilmesinin sebebi ise Kızılyıldız ‘’ Anti Faşist Birleşik Gençlik İttifakı’’ tarafından kurulması ve Kızılyıldız’ın kurulmasından (Mart 1945) birkaç ay sonra ise Partizan kulübü (Ekim 1945) yılında ‘’Yugoslolav Halk Ordusu’nun spor derneği olarak kuruldu.

Bu yıllardan itibaren tam bir Milliyetçi-Komünist çatışmasına dönen büyük maçın saha içinde ve dışında bitmek bilmeyen olayları günümüzde hala yaşanıyor. Futbol severler tarafından bu iki kulübün oynadığı stresli derbi günümüz de dünyanın en şiddetli derbisi aralarında yer almaktadır.

Panathinaikos - Olympiakos

Panathinaikos – Olympiakos derbisi, tüm derbilere verilen isimleri unutun çünkü bunlara söylenen diğer isim ise ‘’ Bütün Savaşların Anası’’, ‘’Ezeli Düşmanların Derbisi’’ olarak adlandırılır. Nedeni ise bu iki takım taraftarları karşı karşıya geldiği zaman oradan yaralı kurtulmak kazanmaktır. Birbirlerini hiç sevmedikleri kadar birbirlerini öldürmekten keyif alıyorlar. Ezeli düşman oldukları yıllardır hiç değişmiyor sadece futbolda değil basket maçlarında da karşı karşıya geldikleri zaman önlemler üst düzey alınmalıdır. Çünkü bu iki takım taraftarları her an ne yapacakları belli olmayan bir gruptur.

Yunanistan’ın Attika bölgesinin en büyük iki şehri olan Atina (Panathinaikos) ve Pire şehrinin (Olympiakos) takımları en iyi temsilcileridir.

İki şehir arasında sadece 12 km olması ve Mücadelenin Pire şehrinin, Atina’nın liman bölgesinde olması sebebiyle Atina Derbisi olarak adlandırılıyor.

Pire şehri, Atina’nın limanı olmasından dolayı, Olympiakos takımını tutan taraftarlar genelde işçi ve emekçi kesimden oluşuyor. İşçi ve emekçiler ise bu takımı kendi temsilcileri olarak görüyor. Panathinaikos taraftarları ise yüksek bütçeli sınıfa mensup olması kızışmayı etkiliyor.

Pana taraftarları kazandığı başarılarla alt sınıfları küçümserken, Olympiakos ise zengin züppeliğine ve sosyal adaletsizliğe karşı Yunanistan'ın farklı bölgelerindeki emekçilerin desteğini kazanmıştır.

AS Roma - SS Lazio

‘’The Derby della Capitale’’ yani Başkent derbisi. İtalya da oynanan en ateşli derbilerden biridir.

Genellikle Lazio, faşist diktatör Benito Mussolini'nin takımı, Roma ise ona muhaliflerin takımı olarak bilinir ancak bu yanlıştır.

Hikâyenin aslı ; 1927 yılında Mossolini emir vererek Juventus, Milan ve Inter gibi kuzey takımlarına karşı güçlü bir Roma takımı kurulmasını istiyor.Bu emirden hemen sonra Roman, Alba ve Fortitudo isimli takımların birleşmesi sonucunda kurulur.

Giorgio Vaccaro isimli bir başka faşist generalin nüfuzu sayesinde Lazio bu birleşmeye direnir ve bu iki kulüp arasında büyük bir rekabet başlar.

Zaman içinde Roma, göçmenlerin ve solcuların desteklediği bir takıma dönüşürken, Lazio ırkçı tavrını sürdürür. Kadrosunda çok uzun yıllar siyahi oyuncu bulundurmaz.

Lazio taraftarlarına göre "Roma, Yahudilerin desteklediği zenci takımıdır." Rakiplerine, "Auschwitz sizin şehriniz, fırınlar eviniz", derler Yahudi soykırımını anımsatarak.

Fenerbahçe - Galatasaray

Kıtalararası Derbi denilen bu büyük derbiye Kıtalararası derbisi denilmesinin en büyük sebebi ise Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan İstanbul’un iki kıtasında büyük kulübü olmasından dolayı.

Çok büyük mücadelelere dayanan bu iki takım diğerlerinin aksine ne kadar kavgalı olsada taraftarlar arasında çok büyük kavgalar olmaması yanı sıra ırkılık, siyasi, din,dil, fakir,zengin ayrımı olmaması dikkat çekiyor. Tamamen başarı ve büyüklük yarışına odaklı bir derbi.

Geçmiş yıllarda en büyük iki oyuncusu bir maçta birbirinin takım formasını değiştirdiği bile oldu.

100 yıllık bu mücadelede oynandığı zamanlar ülkede ki her şey unutulur ve ülke gündemi tamamen bu maça odaklanır. Futbolu seven sevmeyen bu iki maçı konuşmasını, izlemesini seviyor.

Saha içinde olaylar çok olan bu iki kulüp arasında maç kazanmak şampiyonluk kazanmak kadar önemlidir. Taraftarlar bu maç başladan önce formalarını giyip sokaklarda tuttuğu takımı göstermesi, rakip takımları tutan arkadaşları ile seviyeli tartışmalara girmesi de ne kadar kültürlü bir derbi olduğunu gösteriyor. Futbolcular gol attığı zaman gerçek (Galatasaraylı - Fenerbahçeli) oldu diye yorumlar dolanmaya başlar.

Göztepe - Karşıyaka

İzmir’in Kan Davası... İzmir Körfezi'nin karşılıklı olarak ayırdığı semtlerin takımlarının rekabetidir. İzmir Derbisi olarak adlandırılır.Zaman zaman yerli basında Körfezin Ayırdığı Biraderler olarak da adlandırılırlar.

1980li yılların en dikkat çekici olayında, 16 Mayıs 1981'de ise Türkiye tarihinin en büyük derbilerinden biri oynandı.Dünya futbol tarihine ikinci lig tarihindeki en kalabalık karşılaşma olarak geçen ve resmi kurumlarca da tescillenen bu karşılaşma öncesi iki takımdan Karşıyaka 1 puan farkla 33. haftaya giriyordu ve kazandığı takdirde son hafta öncesi 1.Lig'e çıkmayı garantileyecekti.Göztepe ise kazanarak son haftaya 1 puan önde girmeyi hesaplıyordu.Karşılaşmada tribünler ikiye bölünmüştü.40.000 Karşıyakalı, 40.000 Göztepeli takımlarını destekledi.

Göztepe-Karşıyaka derbileri Türkiye'deki en şiddet içeren karşılaşmalar olarak kayıtlara geçer.İstanbul derbileri ülke basınında çok daha geniş yer etse de taraftarlar arasında şiddet stad içinde yaşanır ve biter.Göztepe ve Karşıyaka arasında ise şiddet günlük yaşamın her anında vardır.İzmirliler tarafından çok iyi bilinen bir şey, bir Göztepelinin Karşıyaka'da veya bir Karşıyakalının Göztepe ve Güzelyalı'da kendi atkı veya formasıyla dolaşabilmesinin büyük cesaret gerektirdiğidir.Günlük yaşamda Karşıyakalı bir grup ile Göztepeli bir grubun İzmirin sokaklarında karşılaşıp kavga etmesi çok sık görülen bir olay olmuştur.

DERLEYEN: ALİ BOZKURT

Senin için hazırladığımız haberler