Spor yazarları Galatasaray için ne dedi? | "En büyük hayal kırıklığı Osimhen"

Özgür Koç
10.12.2025 - 08:42 | Son Güncellenme: 10.12.2025 - 09:04

Spor yazarlar, Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nin 6. haftasında deplasmanda Fransız ekibi Monaco'ya 1-0 yenilğidi karşılaşmayı değerlendirdi. İşte detaylar...

Spor yazarları Galatasaray için ne dedi? | "En büyük hayal kırıklığı Osimhen"

Fransa Ligi ekiplerinden Monaco'ya konuk olan Galatasaray, Folarin Balogun'un 68. dakikada attığı golle sahadan 1-0 mağlup ayrıldı. 3. yenilgisini alan sarı kırmızılılarda kaleci Uğurcan Çakır, 50. dakikada Denis Zakaria'nın penaltı atışında gole izin vermedi.

Spor yazarları karşılaşmayı şöyle değerlendirdi:

Uğur Meleke: "Galatasaray'ın transfere ihtiyacı var!"

Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi’ndeki 36 takım içinde en zor kuralardan birini çektiğine daha önce de değinmiştim. Söz konusu 36 takımın rakiplerinin UEFA katsayı ortalaması alındığında en kolay kurayı Atalanta (66,9) ve Sporting Lizbon (67,6) çektiler. En zor kurayı çeken iki takımsa PSV (78,3) ve Galatasaray (78).

Örneğin Napoli’nin, Kairat’ın ya da Bayern Münih’in beş büyük lig dışından beşer rakipleri var. Barcelona’nın yine 5 büyük lig dışı 4 takımla (Brugge, Olympiakos, Slavia Prag ve Kopenhag’la) oynadığını görüyoruz. Galatasaray’ınsa 8 rakibinin yalnızca üçü, büyük beş ligin dışından.

Tabii ki Galatasaray’ın dördüncü torbadan Kopenhag, Kairat, Pafos, Qarabag gibi takımlar varken Monaco’yu çekmesi de talihsizliklerden biriydi. Evet, Fransız ekibinin mevcut form grafiği inişli çıkışlı. Ancak 350 milyon euroluk kadrolarında Akliouche, Minamino, Zakaria, Golovin gibi önemli yıldızları var. On gün önce PSG’yi yendiler, Şampiyonlar Ligi’nde de Manchester City ve Tottenham’la berabere kaldılar.

Dün o Monaco’ya karşı Galatasaray iyi bir ilk yarı oynadı. Geriden pasla başarıyla çıkıldı, özellikle Sallai-Sane ikilisi ciddi bir üstünlük kurdular sağ koridorda. Dün ilk devrenin en iyisi olan Sane gole iki kez yaklaştı ama olmadı bir türlü.

Sarı-kırmızılıların dün Monaco’daki ilk 45 dakikalık performansı Ajax ve Bodo Glimt maçlarındaki gibiydi, ancak ne olduysa devre arasında oldu. Fransız temsilcisi ikinci yarıya tutkulu bir hücum presle başladı, sarı-kırmızılıları defalarca hataya zorladı. 68’de gelen gole kadar zaten biri penaltı olmak üzere, dört tane net fırsat kaçırmıştı Monacolular. Özellikle Minamino sol kanadı felç etti, ayağına aldığı her topla kaleye indi. Galatasaray’ın ikinci 45’teki performansıyla mağlubiyet kaçınılmaz oldu zaten.

Galatasaray eğer kalan iki maçta 1-2 puan daha alıp ilk 24’e kalabilirse, turnuvada devam edebilmek için muhakkak takviyeye ihtiyacı var. Bazı oyuncuların sık sakatlık problemleri yaşadığı göz önüne alınırsa markette merkez orta saha, sağ bek ve stoper bakabilir Galatasaray. (Hürriyet)

Mehmet Ayan: "Devreye gidişte Monaco, dönüşte Samsun!"

Maçın önünde endişe taşımayan var mıydı bilemiyorum! Monaco’nun bilhassa güçlü orta sahası ve Akliouche’yi özetlerden bile izleyenler hareketliliklerinden kaygı duymuşlardır; son derece de normaldir bu endişe. İlk 5 dakika belki... İki kenara atılan toplar ve güçlü ön alan baskısıyla oyunda yoktuk. Sonrası ise resital. Oyuncu ayırt edemiyorum. Hatasız bir 45 dakika. Yetmez; tribün de Ali Sami Yen. Ne istediysek yapabiliyoruz, gol hariç. İlkay 13’te, Barış 19’da, Sane 34’te öyle net pozisyonlara girdi ki... Rakibin Akliouche ile etkili iki şutu da Uğurcan’ın ellerinde eridi. İlkay’ın 111, Sane’nin 71. Şampiyonlar Ligi maçında sahaya koydukları deneyime Barış ve Sara’nın enerji katkısı ile, Osimhen’in yıpratıcılığına ek Torerria’nın malum halleri hep umutlu kıldı bizi. Savunmamız da muhteşemdi.

Bu stada 16 yaşında genç takım oyuncusu olarak gelemeyen 27 yaşında ise Süper Kupa kaldıran “Okan”, Okan Buruk olarak Avrupa maçları taktik üstünlüğünü sahaya yansıtmış; 2. Louis senle işim daha bitmedi mesajı vermişti soyunma odasına giderken...

46. dakika itibariyle Avni Anıl Hicazına bağladık. “Rüya gibi uçan...” 45 oldu yani... Soyunma odasına Monaco’da gittik, dönüşümüz Samsunspor maçı gibi oldu. İlk yarıdan eser yoktu... Yukarıda olumlu ne dediysem neredeyse hiçbirini 2. yarı için kullanamayacağım. Halbuki 50’deki Uğurcan’ın penaltı kurtarışıyla tutunmuştuk oyuna. 55’ten sonra fiziki düşüşümüz görülürken Uğurcan sakatlandı. 59 ve 62’de net fırsatları kullanamayan Balogun 68’de golü buldu, umutlarımızı azalttı. Çünkü oyuna reaksiyon, rakibe mukabelede bulunamıyorduk. Barış’ın iyi niyetli koşuları ne asiste, ne gole dönüşebiliyordu. 80’de Camara maçı erken bitirme fırsatını kullanamazken, Okan hoca oyuna Icardi’yi almış takım savunma gücünü (istemsizce) azaltmıştı. Öyle de bitti maç!

Liverpool galibiyeti kredisi, USG maçıyla azalmıştı. Dün gece bitti. İlk 8 hayallerinden 24’e tutunma planlarına geçtik. Kritik maçtı. Tümüyle rezil oynasak diyeceğim ki kötüydük. Hayır ilk yarı çok iyiydik. Üzüntü kaynağım budur. (Hürriyet)

Osman Şenher: "İkinci yarı kabusu"

Galatasaray Süper Lig veya Şampiyonlar Ligi farketmiyor, her oynadığı maçın ikinci yarısında taraftarlarına kabus yaşatıyor. Samsunspor maçında ilk yarı takım olarak harika oynadı, 2-0 önde; ikinci yarı ise maç kabusa döndü.

Dün gece ilk yarı yine sahada iyi bir Galatasaray vardı. Bütün hatlarıyla takır takır top oynadılar. Tek kusurları final paslarında başarısızdılar. Buna rağmen İlkay ve Barış Alper ile yüzde yüz gol pozisyonlarını değerlendiremediler. Ama herkes bu takım ikinci yarı Monaco karşısında rahatlıkla gol bulur diye düşünüyordu. Maalesef olmuyor.

Üstüne üstlük Sanchez’in kontrolsüz bir topa girişi penaltı oldu. Uğurcan kurtarmasa daha farklı skor olurdu. Bunun yanında Monaco’nun en az dört tane son vuruşları başarısız olan gol pozisyonları var. Ben Galatasaray defansını anlayamıyorum. Sorun orta sahadan başlıyor. Rakibe o kadar boş alan bırakıp topa vurduruyorlar ki, bu şartlarda her takım Cim Bom’a gol atar. Hele rakip korner attığı zaman taraftarın yüreği ağzına geliyor.

Demek ki, Lemina oynamadığı zaman Galatasaray’da orta sahanın da, defansın da dengesi bozuluyor. Buna yapacak bir şey de yok. Okan hocanın elinde Lemina’nın alternatifi olacak futbolcu yok. Osimhen diyoruz; bu sezon takımını sırtlayıp taşıyan futbolcu. O da dün gece iki stoperin arasında kıpırdayamadı. Top da gelmeyince gol yollarında sorun yaşıyorsun.

Gerçekten dün gece çok üzüldüm. Monaco ahım şahım bir takım değil. Ne var ki Galatasaraylı futbolcuları ilk defa böyle heyecansız görüyorum. İlkay iyi niyetli ama adam sakat, daha hazır değil, katkı veremiyor. Yunus aynı şekilde, ameliyat olalı dört hafta oldu. Şu an dinlenmesi lazım ama mecburiyetten hocası kullanıyor. Hakikaten takım bu sakatlar ve cezalılar yüzünden kötü bir dönem geçiriyor.

Devler Ligi’nde 9 puanın var. Bundan sonra Atletico Madrid ile içerde, Manchester City ile dışarıda oynayacaksın. Bu iki maçta ve bilhassa içerdeki maçta 3 puan alma şansın var ama Osimhen’in Afrika Kupası’ndan ne zaman ve ne durumda geleceği belli değil. Galatasaray, İspanyol ekibiyle 21 Ocak’ta oynayacak, Afrika Kupası ise 18 Ocak’ta bitecek. Osimhensiz bir Galatasaray Madrid karşısında ne yapabilir? Koca bir soru işareti. Halbuki yenseydin Union St Gilloise ile Monaco’yu puanın 15 olacaktı. Büyük bir ihtimalle de ilk 24’ü garantilerdin.

Bu kadro Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olsun diye kuruldu. Dilerim ilk 24 içine girer ve yoluna devam eder. Tersi olursa çok eleştiriler olacak ve bu da sıkıntıya neden olacak. (Milliyet)

Cem Dizdar: "Enerjisi sönmüş gibiydi..."

Devamındaki maçların zorluk dereceleri düşünüldüğünde iki takım için de kritik önemdeki maçın ilk devresinin başa baş geçmesi planların ikinci devreye saklandığını düşündürttü. İlk devre boyunca yakalanan fırsatların gol ihtimalininin düşüklüğünü ‘Savunma önceliği’ parametresityle açıklamak doğru olur. İki takım da hücum tasarlamaktan önce sahada doğru yerleşmeyi, doğru baskı yapmayı öne koymuştu.

Bu nedenle topla daha çok oynayıp daha çok şut atmış (6/9) olan Galatasaray’da da yakalanan ve kaçan ‘Büyük şans’lardaki eşitlik devreyi özetliyordu. İkinci devre belirgin Monaco üstünlüğüyle başladı. Ardından VAR’dan gelen penaltı ve Uğurcan Çakır’ın kurtarışıyla devam etti. Her geçen dakika baskı artıyor fakat yanıt verilemiyordu. Galatasaray’ın ilk devredeki rakibi karşılama enerjisi sönmüş gibiydi. 60. dakikaya varıldığında ise ‘Topla oynama’ hariç ilk devredeki tüm istatistikler tersine dönmüştü. (Fanatik)

Tunç Kayacı: "Bu sonuca sevinmek lazım"

Şampiyonlar Ligi’nde kritik dönemeçte Monaco deplasmanında işimizin kolay olmadığını biliyorduk. Çünkü rakibimiz içinde yola devam etmesi için kazanması gereken bir maçtı. Okan Buruk önemli eksikleri olmasına rağmen güçlü bir 11 sahaya sürdü. Özellikle iki kanadı çok etkili kullandık ancak son toplarda beceriksizdik. Sane klasına yakışır bir futbol ortaya koyarken, Monaco savunmasına zor anlar yaşattı. Alman yıldız gerçekten toplu ve topsuz oyunda tam bir takım oyuncusu gibi mücadele etti.

Barış Alper de sol kanattan etkili bindirmeler yaptı. Ama tek yapamadığımız goldü ve İlkay ile Sara ile Osimhen ile önemli pozisyonları değerlendiremedik. Ancak ilk yarıda şunu gördük, topa daha çok hakim olan taraf bizdik ama sadece 1. ve 2. bölge futbolu yetmez olduğunu gördük. Açıkcası beraberlik için yeterli ama galibiyet için yetmezdi bu futbol. Tabii ki bu kadro yetersizliğinde bir eleştri değil bir yorum bizimkisi. Ama yaratıcı isimlerin devreye girmesi ve doğru kilit paslarla golü bulmamız gerekiyordu. İkinci yarıda eldeki önemli hamle ismimiz Yunus Akgün’dü. Sakatlıktan çıkan genç yıldız 45 dakikada kader adamı olmaya en büyük adaydı. İkinci yarı rakibin baskılı oyunu karşısında zorlandığımız anlardı. Sanchez’in sebebiyet verdiği penaltıda Uğurcan kalesinde devleşti ve geçit vermedi. Ancak bu kurtarışa rağmen gereken reaksiyonu gösteremedi Sarı-Kırmızılı ekibimiz.

Balogun gününde olsa sanırım skor çok erken aleyhimize olabilirdi açıkçası şans yanımızdaydı. Okan Buruk’un, Yunus hamlesi bizim için umutların tazelendiği anlardı. İkinci yarıda şunu gördük kondisyon olarak yetersizlik göze fazlasıyla çarpıyordu. Bir de işler kötü giderken Uğurcan’ın sakatlanıp çıkması tuzu biberi oldu. Gol geliyorum dedi ve hemen kaleci değişikliğinin ardından kornerden yenik duruma düştük. Şampiyonlar Ligi’nde bu kadar para harcarken seviyeye uygun ve dayanıklılığı yüksek oyuncular seçmek gerekli. Daha sezon ortasında kulübesiz kalmanın hamle gücünün olmamasını şanssızlık diye izah etmek kendini kandırmaktır. Özetle ikinci yarıdaki ezik futbola bakarsak bu sonuca sevinmek lazım. (Fanatik)

Levent Tüzemen: "Dar kadronun sıkıntısı yaşandı"

Uğurcan sakatlandı, Galatasaray'ın gol yememe sihri bozuldu. Monaco ataklarında 65 dakikalık süreçte Uğurcan yaptığı kurtarışlarla Galatasaray'ı ayakta tutarken, geçit vermediği penaltıyla gecenin adamıydı. Günay'ın oyuna girerken rakip hocayla tartışması anlamsızdı. Eline top değmeden golü yedi. Oysa Günay yerinde kalsaydı, o top kucağına gelecekti. Galatasaray için Devler Ligi'nde yola devam etmek adına Monaco'dan puan almak çok değerliydi. İlk yarıda takım halinde iyi oynadılar, özellikle Galatasaray'ın topa en iyi vuran oyuncusu İlkay'ın 13. dakikada kaçırdığı gol kalitesine yakışmadı. Leroy Sane maalesef çok egoist oynadı. İki pozisyonda kalabalık savunma içinde topu süreceğine Osimhen'in önüne yuvarlasaydı golü bulan taraf kesin Galatasaray olurdu. Barış'ın çalışkanlığı ön plandaydı. Galatasaraylı oyuncular, final paslarında isabeti yakalayamadı. İkinci yarı Monaco'nun Galatasaray kalesinde yarattığı baskılara Uğurcan, çıkana kadar tek başına direndi ancak Abdülkerim- Sanchez ikilisi rakibin ön alan baskısından dolayı oyunu kurmakta zorlandılar. İlkay'ın fiziksel yetersizliği Monaco'nun orta sahada daha etkili olmasını sağladı. Yunus daha erken girebilseydi, Galatasaray'ın orta alan zaafı giderilebilirdi. Osimhen'e arkadaşları yeterince gollük paslar atamadı. Dar kadronun sıkıntısı çok net belli oldu. Oyuna sadece İcardi ve Yunus girebildi. Galatasaray, Monaco'da ilk yarı ayağına gelen fırsatları kaçırdı ve kaybetti. (Sabah)

Ömer Üründül: "En büyük hayal kırıklığı Osimhen"

Monaco'nun atletizm açısından Galatasaray'dan çok üstün olduğu bilinen bir gerçek. Bu durumda benim görüşüm fizik gücü, ekonomik kullanacak bir taktik anlayışla oynamaktı. Ama Galatasaray ilk devreyi sanki RAMS Park'ta oynuyor gibiydi. Oyunu domine ettiler, alışılmış takım presiyle Monaco'yu büyük ölçüde oynatmadılar. Hücum girişimlerinde de iki tane çok önemli pozisyon kaçtı. Hele İlkay'ınki çok netti. Ama ikinci yarıda işler terse döndü. Galatasaray oyundan düştü. Arka arkaya tehlikeli rakip ataklar gelişmeye başladı. Biri penaltı olmak üzere çok net de pozisyonlar buldular. Gecenin başarılı ismi Uğurcan sakatlanıp çıktı. Sahaya girerken önce rakip teknik direktörün yaptığı Fair-Play dışı harekete sinirlenen Günay, oyuna konsantre olamayınca kornerden basit bir gol yendi. Rakip o moralle iki net pozisyon daha kaçırdı. Sonra Monaco'nun çok fazla değişikliklerle oyun düzeni bozulunca Galatasaray son bölümde yoğun bir baskı kurdu ama skoru değiştiremeyince iş Atletico Madrid maçına kaldı. Torreira her zamanki gibi başarılıydı. Barış Alper, çok mücadele etti, çok faydalı oldu. En büyük hayal kırıklığı çok iyi marke edilen Osimhen'in düşük performansta kalmasıydı. İlkay ilk devre genelde iyi oynadı ama öyle bir gol kaçırdı ki bu da takıma çok pahalıya mal oldu. Leroy Sane de gücü yetene kadar hem top saklayarak hem de dribblinglerle rakibi oldukça zorlayan isimdi. (Sabah)

Bülent Timurlenk: "Berbat edilmiş bir çuval incir"

Sakatlıklar yüzünden ideal 11'ini kaybettiği evindeki Union SG maçında ilk 20 dakika geride kaldığında Galatasaray için fotoğraf şuydu: Bugün kazanamıyorsan kaybetme! Bunu başaramadılar. Fenerbahçe derbisi ve Samsun maçından sonra yorgunluk, Lemina'nın yokluğu, 9 puan cepteyken ziyadesiyle aynı fikri akıllara getirmiştir. Dün Monaco ilk 20 dakikada ısırmayan oyunu, tribün desteğinin yokluğu ile Amsterdam'da kazandıysan burada da kazanırsın dedirtti. İlkay ve Barış iki net pozisyonda affetmemeliydi. Uğurcan iki net kurtardı bir de penaltı kurtardı, bunu da not düşmek lazım. İki bekin yetersiz oyununa maalesef tüm ustalığına rağmen İlkay da eşlik etti. 2. yarıda fotoğraf önce bulanıklaştı, sonra da yandı. Okan Buruk'un takımı Balogun'un 2 net pozisyonu kaçırdığı oyunu rakibe verdi ve geliyorum diyen gol geldi. Liverpool ve Bodo galibiyetleri ile yakalanan hava, Amsterdam'da kazanmayı sağlamıştı. Maalesef derbiler dahil gol problemini çözemeyen sakatlıklarla boğuşan Galatasaray, evindeki mağlubiyetin ardından dün ikinci yarıda oynadığı futbolla da Atletico Madrid maçı için bir ışık koymadı ortaya. Evet o maça 40 günden fazla var ancak dünden kalan fotoğrafta yine berbat edilmiş bir çuval incir var. İcardi ile 3-4-1- 2'ye dönen Okan Buruk'un hücumda yine istediği verimi alamadığını gördük. O da öğrencileri de şu ilk yarı bir bitse havasındalar ancak takvimin acı tarafı şu; devre arası dediğin en fazla 1 hafta... (Sabah)

Senin için hazırladığımız haberler