Fabri'den dobra bir röportaj! Milli takım, Beşiktaş tercihi, Dinamo Kiev maçı ve dahası...

11.11.2017 - 12:50 | Son Güncellenme: 11.11.2017 - 12:50

Fabri'den dobra bir röportaj! Milli takım, Beşiktaş tercihi, Dinamo Kiev maçı ve dahası...

AJANSSPOR- Beşiktaş'ın başarılı file bekçisi Fabri, İspanyollar'ın ünlü Marca gazetesine özel bir röportaj verdi. Neden Beşiktaş'ı seçtiğinden taraftarların yarattığı atmosfere kadar birçok konuda samimi açıklamalarda bulunan 30 yaşındaki kalecinin röportajı sizlerle...

İstanbul'da bir şampiyon olmak ve Şampiyonlar Ligi son 16'sına bir adım uzaklıkta bulunmak nasıl bir duygu?
Buradaki maceram oldukça iyi. Çok mutluyum ve burada olmaktan keyif alıyorum. Yeni bir ülke yeni bir kültür. Düşünsenize geldim ve ilk yılımda şampiyonluk yaşayıp Şampiyonlar Ligi'nde oynama fırsatı buldum. Burası bir aile kulübü ve bu da bana oldukça yardımcı oluyor.

İstanbul tercihini nasıl yaptın?
Aslında İspanya'yı terk etmeyi düşünmüyordum ama ayağıma böyle bir fırsat geldi. Avrupa kupalarında oynamak kariyerim adına önemli bir adım olacaktı. Eğer İspanya'da kalsam sadece Real Madrid, Barcelona, Atletico gibi kulüpler Şampiyonlar Ligi'ne gidiyorlar ki benim de ihtimalim oldukça azdı. Kupalar kazanma opsiyonu beni heyecanlandırdı. Ayrıca maceracı ruhlu biriyim ve o yüzden de buraya geldim.

Yaşadığın yerden biraz uzak sanki..
Biraz (Gülerek)

Futbola başladığında Türkiye'de oynadığını hayal ettin mi?
Benim hayalim futbol oynamaktı. Ama sonrası tamamen önüne çıkan fırsatlarla ilgili.

Sonra Beşiktaş'a geldin ve şampiyon oldun.
Bunu düşünmemiştim. Kaleyi devralmak için gelmiştim. Şampiyon bir takımdı. Kalecimiz takım kaptanıydı ama ufak ufak işler benim adıma yolunda gitti. Şu anda burada olmaktan kupalar için mücadele etmekten keyif alıyorum.

Taraftarlar ve takım arkadaşlarının sana saygı duyduklarını hissedebiliyor musun?
Bu mücadeleci takımda kendimi bir savaşçı gibi hissediyorum. Beşiktaş'ta kimse bir diğerinden üstün değil. Bizim karakteristiğimiz böyle. Burada Cristiano veya Messi yok. Taraftarlar çok destek oluyorlar. Her zaman yanımızdalar ve biiz destekliyorlar. Artılarımızdan birisi.

Onlara 12 numara deniyor doğru mu?
Evet, doğru. Maçların ilk dakikaları oldukça etkileyici. Böyle ortamlara alışık değildim. Rakiplerin maça girmekte zorlandığını görüyorum. Bazen benim için bile arkadaşlarımla iletişim kurmak isterken zorlayıcı olabiliyor. İlk başlarda buna adapte olmakta zorlandım. Onlara bağırıyordum ama kimse beni duymuyordu. Bizim her hafta hissettiğimizi çok az statta hissedebilirsiniz.

Vodafone Park'a ilk ayak bastığında neler hissettin?
Beni büyüledi. Bunu yaşamalı ve hissetmelisiniz.

İnanılmaz bir sıçrama yaptın. Küme düşmemeye oynayan bir takımdan şampiyonluk mücadelesi veren bir takım. Kendini buna nasıl adapte ettin?
Kulüpe konuştuğumda burada her şeyin değiştiğini fark ettim. Bu aslında güzel bir meydan okumaydı. Böyle kulüpler sizin de güveninizi artırıyor. İspanya'da bu imkansız.

İstanbul'a gitme fikri doğduğunda takım arkadaşların neler dedi?
Zor bir durumdaydım ve insanlar da neler yaşanacağını bilmiyorlardı. Birçok arkadaşım deli misin sen dediler. Hayatta olmaz vs. Ama ben hiçbir zaman böyle düşünmedim. Benim balış açıma göre İstanbul harika bir şehir Beşiktaş da Avrupa'da mücadele eden harika bir kulüptü. Değişiklik istemiştim. Şu anda yaşadıklarımı görünce onlar da çok mutlu.

Geçen sene Dinamo Kiev maçında sonra ağladığın sahneler hala akıllarda...
Daha önce sahada hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Her şey bizim lehimizeydi. 5 maçta mağlubiyet görmemiştik, taraftarların desteği inanılmazdı, fırsatlar yakalamıştık. Korkunç bir maçtı. Her şey ters gitti. Devreye 10 kişi ve 4-0 geride gitmiştik. İkinci yarıya çıkmaktan başka yapacak bir şey yoktu. 6-0 kaybettik, utanç vericiydi.

Şimdi ise belki de sevinçten ağlayacaksın çünkü son 16'yı garantilemek üzeresiniz.
Hani derler ya şimdi olmazsa hiçbir zaman. 4 harika maç çıkardık. Beklenmedik ama hak ettiğimiz bir pozisyondayız.

Beşiktaş bu seneki oyunu geçen seneki bu hayal kırılığına mı borçlu?
Evet, bu açıdan bakarsak öyle. O kötü hatıralardan kurtulmak istiyoruz. Böyle şeyler sizi daha iyi yapar. Hatalar ve yenilgilerden ders çıkarmalısınız. Böyle deneyimler iyi bir şekilde hatırlanmalı.

Kariyerinin başlarında alt yaş milli takımlarında mücadele etmiştin. Bir gün tekrar geri dönmeyi düşünüyor musun?
Tabii ki. En iyisi için çalışır futbolcu olarak gelişmek, en iyi kulüplerde, milli takımda oynamak istersiniz. Umarım bu fırsatı yakalarım.

Kupa kazanmakla kümede kalmayı başarmak arasında sevinç olarak nasıl farklar var?
Değişik stres ve baskı türleri. Kümede kalmayı başardığındaki coşku gerçekten inanılmaz. Deportivo'yu düşünün. Camp Nou'da Barcelona'ya karşı 2-0 geriye düşmüş ama maç berabere bitmiş. Skorboarda baktığınızda Barcelona'nın gollerini görüyorsunuz, sonra aklınıza taraftarlar, eğer küme düşülse sözleşmelerde yaşanacak kesintiler, kulüpteki iş olanakları geliyor. Birçok insanı kötü etkileyecek bir durum. Beşiktaş'ta ise hedef her şeyi kazanıp Avrupa'da mücadele etmek. Hem gelir hem prestij için bu çok önemli.

Türk futbolu ile İspanyol futbolu çok mu farklı?
öyle düşünüyorum. İspanya'da taktiğe daha fazla önem veriliyor. İspanya'daki kulüpler daha iyi ve kaliteli. Burada da kaliteli oyuncular var ama önemli olan mücadele. Sahada her zaman mücadeleci oyuncular görürsünüz.

Kısa vadeli hedeflerin?
Beşiktaş'la bir sözleşmem var. Burada mutluyum ve gerçek şu ki kendimi uzun yıllar burada oynarken görüyorum. Kısa vadede ilk hedef Şampiyonlar Ligi'nde ilk 8'e girmek ve milli takıma seçilmek. Ülkenizi temsil etmekten daha iyi bir şey yok. Kariyerinizde başınıza gelebilecek en iyi şey.

Lopetegui'yi uyarma vakti geldi o zaman...
Her gün daha iyi olmak için çalışıyorum. En iyisini yapmaya çalışıyorum çünkü işimi seviyorum. Bir gün milli formayı giymek beni çok mutlu eder.

O yüzden de Beşiktaş'a transfer olmayı tercih ettin zaten...
Kesinlikle, kesinlikle.

Favorin teknik direktörün?
Bir tane söyleyemem. Hepsi kariyerimde bana yardımcı oldular.

Futbolcu?
Marchena, Manuel Pablo ve Valeron. Hepsi harika oyuncular ve insanlar. Pablo çok ağırbaşlı ve gelişime açık bir insan. 40 yaşında olmasına rağmen her gün aynı açlıkla mücadele eder.

Beşiktaş'taki favorilerin?
Quaresma, Adriano ve Pepe... Bu adamlar kupalar kazanmaya alışmışlar. Onları televizyonda izler ve hayranlık duyardım. Şimdi ise takım arkadaşlarım.

(BU HABER KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.)

Senin için hazırladığımız haberler