Felipe Melo: "Galatasaray’a geri döneceğime inanıyorum"

29.10.2019 - 23:03 | Son Güncellenme: 29.10.2019 - 23:03

Felipe Melo: "Galatasaray’a geri döneceğime inanıyorum"

TFF Süper Lig ekiplerinden Galatasaray'ın unutulmaz yıldızı Felipe Melo, beIN Sports'a özel açıklamalarda bulundu.

Melo'nun açıklamalarından Ajansspor'un derledikleri şu şekilde:

Türkiye Kariyerimin en çok kupa kazandığım dönemiydi. 4 yılda 7 kupa kazandım. Türkiye’de en çok her yıl ayrı bir şampiyonluk kutlamayı özledim.  İlk geldiğimde Juventus’tan 1 yıllığına kiralanmıştım ama hikayem 4 yıl sürdü. Türkiye’de en çok şampiyonluk yaşayan Brezilyalı oyunculardan oldum. Türk insanını özlüyorum. Çünkü onlarla çok kupa kazandık. Onların tutkusunu, bana karşı olan ilgilerini gördüm.  Bu sadece Galatasaray taraftarı için değil, Türk taraftarlar için geçerli.  Juventus gibi dünyanın en iyi takımları arasında gösterilen bir yerden ayrılmıştım.  Çok iyi takımdı. Birçok kişi bu transferi kariyerimde bir geri adım olarak nitelendirdi fakat benim için Galatasaray gibi muhteşem bir kulüpte oynamak hayallerin gerçeğe dönüşmesiydi. 

Galatasaray’daki hikayem çok güzeldi. Birbirimize düşkünlüğümüz karşılıklıydı. Kulüpten gelen birçok davet sonrası Aralık ayında bir kez daha orada olacağım. Orada birçok arkadaşım var. Bu onurlandırmanın tadını çıkarmalıyım çünkü genelde ölenler onurlandırılıyor. Bu şerefi hayattayken ve halen futbol oynuyorken yaşamaya fırsat bulacağım. Galatasaray’dan ayrıldıktan sonra ziyaret etmeye fırsatım olmamıştı ama bazı arkadaşlarımla neredeyse her gün iletişim halindeydim. Halen oynayan eski takım arkadaşlarım, yöneticiler ve Fatih Terim ile bağlarımız kopmadı. Geri dönmeyi tabii ki düşünüyorum ama nasıl bir pozisyonla bu gerçekleşir bilemem. Bu güzel hikayeyi devam ettirmek isterim.İmparator Fatih Terim yeniden takımın başına geçti. Açıkçası onunla eski sıklıkla görüşemiyorum, çok az mesaj uygulaması kullanıyor. 

Fakat Mert Çetin aracılığıyla iletişim kurabiliyoruz. O dönem beni Galatasaray’a kazandıran idari menajer Şükrü Hanedar ile de görüşüyorum.  Uzun yıllar sonra geri geldiler ve takımı şampiyonluk için yönetiyorlar.  Aynı zamanda son 2 yılda şampiyonluk yaşadılar.  Onlarla neredeyse her gün görüşüyorum. Kulüp de beni oldukça fazla kullanıyor.  Derbi mücadeleleri öncesinde onlara başarı dilemek ve pozitif enerjimi yollamak için video hazırlıyorum.  Bence bu nedenlerle hikayemin bitmediğini düşünüyorum ve  oynayıp oynamadığıma bakmaksızın bir gün Galatasaray’a geri döneceğime inanıyorum.

Soru: Fatih Terim her zaman Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kazanma hayalinden bahsediyor. Galatasaray’ın bu kupayı kaldırma şansı olduğuna inanıyor musun?

Felipe Melo: Bence futbolda imkansız diye bir şey yoktur. Atletico Madrid gibi önemli bir kulüp 2 yıl üst üste kupada final oynadı. Borussia Dortmund gibi Avrupa’nın en önemli 8 takımı arasında gösterilmeyen bir kulüp de final oynadı. Leicester City yakın geçmişte İngiltere Premier League’i kazandı. Yani takımlara bağlı olarak hiçbir şey imkansız değildir.

Racing Satander forması giydiğim sırada Real Madrid’i sahasında mağlup etmiştik.  Maç 2-1 bitmişti ve ben de 1 gol kaydetmiştim. O maça kadar İspanya 2. Ligi’ne düşmemek için savaşıyorduk ve Real Madrid’de Zidane, Beckham, Ronaldo ve Roberto Carlos gibi isimlerle şampiyonluk mücadelesi veriyordu.  Bu maç ve galibiyet benim için çok önemliydi çünkü Avrupa’daki ilk golümü kaydetmiştim.  Galatasaray’dayken 2013’te Real Madrid ile Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde karşılaşmıştık.  Eğer o turu geçseydik Şampiyonlar Ligi şampiyonu olabilirdik çünkü takımımız çok kaliteliydi. İlk maçı 3-0 kaybetmiştik ve yediğimiz son gol kural dışıydı. Evimizdeki maçta ise son dakikalara 3-1 önde girmiştik ve o maçta Ronaldo’nun attığı ilk golü ofsayttı.  Eğer o sezon VAR sistemi olsaydı turu geçerdik. O yüzden futbolda imkansızın olmadığı düşünüyorum. Onlara karşı oynadığım bu 2 maç benim için dikkate değerdi.

Başka oyuncularla kıyaslanmak istemem, bence bir tane Melo var. Aynı anda hem güçlü, hem teknik hem de skorer özelliği olan bir oyuncu bulmanın zor olduğunu düşünüyorum. İlk sezonumda Galatasaray için 13 gol kaydettim ve 4 sezon üst üste ligin en iyi defansif orta saha oyuncusu olan biri için bu başarması oldukça zor bir şey. Ayakları yere basan birisiyim. Hiçbir zaman bununla övünmedim çünkü Tanrı’nın bana yardımcı olduğunu biliyorum. O yeni Melo, o yeni Dunga gibi kıyaslamaları sevmiyorum. Herkesin kendi hikayesi ve oyun stili var. Nzonzi de Marcao da iyi oyuncular.  Nzonzi yanılmıyorsam Dünya Kupası’nı kazanan Fransa’nın parçasıydı.  Marcao çok iyi bir savunma oyuncusu. Sol ayağını kullanıyor ve bu özelliğine sahip çok az defans oyuncusu var.   Takımdaki bir diğer Brezilyalı Mariano’nun Sevilla’da oldukça başarılı bir kariyeri vardı. Her biri kendi tarihine sahip ve saygı duyulması gereken oyuncular.  Onlar için en önemli şey Galatasaray’ın her kulvarda başarılı olmasına yardımcı olmak.

Alex De Souza, Türkiye’ye gitti ve birçok kapı araladı. Takımı için birçok kupa kazandı. Jardel ve Taffarel de keza. Bu oyuncuların ardından ben de kupalar kazandım. Galatasaray, Avrupa kupalarına uzandığında hep Brezilyalı oyuncular kadrosunda bulunuyordu.  Bence bu sevginin sırrı bu oyuncuların Türkiye’de başarılı olup, kupalar kaldırıp, güzel bir futbol sahaya koyarak Brezilyalı karizmasını yansıtmalarıdır. Galatasaray ile birçok unutulmaz başarı yakaladım ama en özeli en büyük rakibimiz olan Fenerbahçe’nin sahasında kupa kaldırmamızdı. Oraya gittik, rakibimizi geçtik ve onların evinde şampiyonluğu kutladık.

Brezilya’da Flamengo, Maracana’da, Vasco De Gama’yı mağlup edebilir, Palmeiras, Corinthians’ı yener ama bu çok farklı bir şeydi. Normal sezonu kolay bir şekilde önde kapatarak şampiyon olmuştuk ama sistemi değişikliği nedeniyle yeniden mücadele etmemiz gerekiyordu.  Son maçı oynamak için Fenerbahçe’nin sahasına gidecektik.  Evden çıktık ve kamp yapmak için otele gittik. Gergin değildik ama hepimiz bu finali düşünüyorduk. Bütün ülkede hayat durmuştu. O sezon benim ilk yılımdı ve adımı tarihe yazdırmak istiyordum.  Juvenstus beni o sezonun başında kiralamak istiyordu.  Juventus’tan ayrılarak Galatasaray’a gitmek oldukça zordu çünkü kulübüm PSG ile anlaşmaya varmıştı. Beni Galatasaray’a kiralamak istemiyorlardı ve bana yaptıkları yatırımı PSG’de oynayıp ertesi sezon geri döndüğümde değerlendirebileceklerini düşünüyorlardı. Ben ise Galatasaray’da oynayabilmenin savaşını verdim. Sezonun finaliydi ve önemli bir kupa ortadaydı.  Bütün taraftarın düşüncelerini hissedebiliyordum.  Maç günü uyandığımda otel kapısının önünde 70 bin insan vardı.  Her şey o an durmuştu. Normalde maça yarım saat veya 1 saat önceden çıkmamız gerekirken izdiham nedeniyle 3 önceden çıkmıştık. Galatasaray taraftarı köprüden önce belli bir yere kadar bize eşlik etmişti. Kadıköy’de sahada ısınırken ses bombalarıyla karşılaştık ama bu benim için teşvik edici bir durumdu. Maçı berabere bitirmeyi başardık ve stat ışıklarını kapattılar.  Soyunma odasında 3 saat kadar bekledik ve geri dönerek karanlıkta şampiyonluğu kutladık.

Muslera, çok sevdiğim bir arkadaşım. O’nun hakkında konuşmak çok kolaydır. Profesyonelliğinin üzerine söylenecek bir söz bulamam.  4 yıl boyunca beraber oynadık ve Taffarel tarafından çalıştırılıyordu. Ben ayrıldığımda o halen oradaydı. Taffarel mükemmel bir karakter. Aynı zamanda Galatasaray tarihi için çok önemli bir figür. Onunla arkadaşlığımız halen sürüyor.  Muslera bugün kaptanlık görevini yapıyor. Onun gibi bir kaleciye sahip olmak oldukça fark yaratıyor.

Diğer takımlardan karşı karşıya geldiğin ve  en beğendiğin oyuncu kimdi?

Lionel Messi çünkü o futbol tarihinin en iyisi. Takımımda olmasını isterdim. Zidane da aynı şekilde. Gerçeküstü bir kalitesi vardı. Çok genç yaşta ona karşı oynamıştım, topla birlikte adeta dans ediyordu, absürt bir yeteneğe sahipti.

Falcao ile Galatasaray’a gelmeden çok önce konuşmuştuk. Bana Galatasaray hakkında birçok soru sormuştu ve ben de “gidebilirsin, bir kere bile düşünme..” yanıtını vermiştim. Bence Galatasaray için çok iyi bir seçim. Sahada oldukça iyi bir top hakimiyeti var. Belki Porto ve Atletico Madrid’de görmeye alıştığımız Falcao olmasa da halen golü koklayabilen bir isim. Takım için çok önemli çünkü Falcao’ya fırsat yaratırsanız golü yapacaktır. Gününde olsun veya olmasın, Galatasaray’a çok şey katacaktır.

Drogba ayrı bir tez konusu. Bana göre gelmiş geçmiş en büyük golcülerden birisi. Trezeguet ve Del Piero gibi büyük isimlerle de oynadım fakat Drogba bambaşkaydı. 35 yaşında Galatasaray’a geldi. Antrenmanlardan sonra kalıp bireysel çalışmalar yapardı.

Her şeyden önce bana gösterdikleri yoğun ilgi nedeniyle onlara teşekkür ediyorum. Onların ilgisi beni hep sevinçten ağlatmıştır ve onlara duyduğum özlemi arttırmıştır. Fakat aralık ayında geri dönüyorum.  Onlara kalpten öpücüklerimi iletiyorum, sadece Galatasaray taraftarlarına değil beni bir insan ve bir profesyonel olarak Türkiye’deki hayatımı farklı kılmama sebep olan herkes için bu mesaj. Hepsini buradan kucaklıyorum.

Fatih Terim: Baba..
Türk Telekom Stadı: Şampiyonluklar..
Türkiye: İkinci evim..
Kebap: Farketmez..
Baklava: Aşığım..
Taffarel: Arkadaş..
İstanbul: Gelecekteki evim..
Eboue: Partner..
Selçuk İnan: Kaptan..
İstanbul trafiği: Kaotik..
Alex De Souza: Fenerbahçe’nin idolü..
Muslera: Büyük kardeş..
Şampiyonlar Ligi: Rüya..

Senin için hazırladığımız haberler