'Fener bayılttı, Cimbom ayılttı'

12.03.2018 - 09:33 | Son Güncellenme: 12.03.2018 - 09:33

'Fener bayılttı, Cimbom ayılttı'

Fener bayılttı, Cimbom ayılttı - Erman Toroğlu / Fotomaç

Biri bayılttı, diğeri ayılttı. Birinde uyuduk, diğerinde canlandık. Biri kağnı gibiydi, biri spor araba…

Siz bunlara daha fazla ilaveler yapabilirsiniz. Bu benzetmeleri neden yaptığımı herhalde anlamışsınızdır? Önce bir Malatya-Fenerbahçe maçı izledim, evlere şenlik. Size ciddi söylüyorum, inanılmaz uykum geldi ve ilk 20 dakikadan sonra zaman zaman uyudum. Arada uyandığımda bakıyordum, değişen bir şey yok. Ne biri süratli, ne biri daha az süratli. İki taraf da aynı oynuyorlar. "Ölme eşeğim ölme yonca biçeriz" diye bir laf vardır ya, sanki öyle.

Arkadaşlar! Türkiye'de futbol seyircisini kazıklıyorlar. Malatya'da bilet fiyatı 150 lira'ymış. Bu malı bu fiyata satıyorsanız sonra sakın ağlamayın. Ve hâlâ alıcı varsa ellerinizi ovuşturun. Fenerbahçe üç pozisyona giriyor, ikisini atıyor. Futbol namına bir şey yok. Malatyaspor ilk 20 dakika biraz mücadele ediyor, sonra o da yok. "Ah, vah" diyeceğiniz pozisyon yok. Ve bu Malatya 34 puanla 9'uncu, Fenerbahçe 47 puanla 4'üncü.

Kahır 90 dakikası bitiyor, bir saat sonra başka bir maç başlıyor. Stat dolu, futbol namına çok şey var. Bir biri kaçırıyor, bir diğeri. Şutlar, verkaçlar, çalımlar... "Oh be" diyorsun, dünya varmış! Konyaspor öne geçiyor. İkinci yarı Fatih Terim, "Bir oyuncu değiştirir, diğerlerine sonra devam eder" diyorsun ama o öyle bir iki hamle yapıyor ki eskilerin bir deyimi vardır; Ya herro, ya merro! Ya alırım diyor, ya yanarım... Sinan Gümüş'ü alması çok doğru ama Donk'u çıkarması hatalıydı. İşte burada Sergen'in devreye girmesi lazımdı. Atacakları bir gol belki de Konyaspor'un 4-5 farklı kazanmasını sağlayacaktı. Ama Sergen seyretti.

Ve Fatih Terim'in kumarı tuttu. Sinan Gümüş değişikliği neden son derece doğru? Çünkü rakibe göre ters ayaklı. Daha da doğrusu, çok alakasız yerlerde sol ayağını çok iyi kullanan bir oyuncu. Genelde futbolcular sağlak olduğu için bu solaklar onlara ters gelirler. Zaten solak oyuncuların futbolda kıymetli olmasının sebebi de budur. Konyaspor, ilk yarıya çok iyi oynadı. Gomis ile orta alanın bağlantısını kestiler. Telgraf tellerini kestikleri gibi! Ve Galatasaray'ı aut çizgisine indirmediler. Hep ortadaki huniye soktular. Böyle olunca da Gomis, bütün topları Konya kalecisine sırtı dönük aldı. Galatasaray Konya defansının arasına bir defa yandan girdi, Sinan ortaladı, Gomis kafayı çaktı gol yaptı. Öyle veya böyle gelen seyirciler de, seyredenler de verdikleri paraları helal ettiler. Zaten önemli olan da bu. İlk maçtaki keçi boynuzundan sonra, ikinci maç bize kuzu çevirme gibi geldi.

MUHTEŞEM GOL

Bazı maçlar vardır ve bazı goller vardır çok değerlidir. Eğer Galatasaray, sezon sonunda şampiyonluğa ulaşırsa Sinan Gümüş'ün attığı o mükemmel gol yüzde 100 şampiyonlukta etkili olacaktır. G.Saray-Konyaspor maçının hakemi Halil Umut Meler az hata yaparak maçı yönetti. Ama bu hakemin en büyük hatası her zamanki gibi hem oyuna, hem topa müdahale ediyor, hem de oyuncuların saha görüşünün önüne geçerek onların arkadaşlarına top atmalarını engelliyor. Ve maalesef bundan da kurtulamadı.

Bıçak sırtı - Serhat Ulueren / Vatan

Sinan, Linnes ve Feghouli.... İŞTE bu üçlü giden maçı G.Saray’a getirdi. Sadece 3 puan olarak değil belki de ligin en kritik, en anlamlı galibiyetini aldı G.Saray. Fatih Terim’i de ayrıca kutlamak lazım, yanlışından devre arasında döndüğü için. Mariano hazır değil ve tedirgin gözüküyor. Donk iyi iyi olmasına ama kapanan dirençli rakiplere karşı zorlanıyor.    2. yarı dahil olan Linnes ve Sinan G.Saray’ı şahlandırdı. Adeta Selçuk ve Donk’un hatasından G.Saray maça yenik başladı. Ve her geçen dakika stres bulutları arttı Telekom’da. Gerginlik zirve yaptı. G.Saray eksik de kalabilirdi. Muslera, Serdar gereksiz itirazlarda bulundu. Ve bu gerginliğin zirve yaptığı maçı genç Umut Meler iyi yönetti. Penaltıdaki kararı kritik ama doğruydu. Her ne kadar kol vücuda yapışık gözükse de Selim topun geçişini önledi.  

EVET Gomis büyük golcü ama bazen adamı kanser edecek kadar ağır ve lüzumsuz işler yapıyor. Penaltıdaki vuruşu aslında kötü değildi ama Serkan Kırıntılı harika uzandı. Yine de bu maç 0-1’den 2-1’e geldiyse Gomis’in katkısı yadsınamaz ama Sinan Gümüş ve Linnes adeta 3 puanı ateş çemberinden aldı. İlk golde Feghouli, Linnes işbirliği ve Sinan’ın harika ortasına Gomis’in şık kafası tribünleri ayağa kaldırdı. İşte bu gol Gomis’i de kendine getirdi.   Sonrasında Nagatomo’nun klas ortasına Sinan zor bir vuruş çıkardı ve bu altın gol G.Saray’a ilaç gibi geldi.  

YETER Kİ...

 G.SARAY’DA Fatih Terim ve oyuncular çok stresli. İşte bu tehlikeli strateji Kadıköy’de işleri zora sokabilir. Dün Volkan biraz formda olsa veya vuruşlarında dikkatli olsa ilk yarı 3-1 Konya lehine sonuçlanırdı. Sezon sonuna kadar bu stresi nasıl taşıyacak Terim ve oyuncular kestiremiyorum. Rodrigues yakın markajda tutulduğu zaman Belhanda’nın piyasaya çıkması gerekiyor ama o da hala tutuk. Bazen iyi ama dün kötüydü.  

TEKRAR ediyorum; haftaya G.Saray, F.Bahçe’yi yenebilir, yener de. Ama bunun için streslerini kontrol altında tutmaları ve eksik kalmamaları şart. Gomis, Feghouli ve Rodrigues maçı G.Saray’a kazandırır. Yeter ki sahada 11 kişi kalsınlar.

Adı gümüş, golü altın! -Attila Gökçe / Milliyet 

Tıpkı macera filmleri gibi... Kaçan var, kovalayan var... Sürprizler var. Öfke var, umut var. Hatta ironi bile var. Bu yıl Süper Lig bize iç-içe geçmiş Matruşkalar gibi farklı duygular yaşatıyor.  Seviniyoruz, üzülüyoruz... Kahroluyoruz, geriliyoruz. Kızıyoruz, şaşıyoruz. Öfkemiz de var, neşemiz de. Evet futbolu da seviyoruz, bu yıl yaşadığımız muhteşem macerayı da!

Galatasaray - Konyaspor maçı yukarıdaki maceranın yeni bir bölümü olarak sergilenirken, “Hoca” ile “Öğrencisini” de karşı karşıya getirdi. Fatih Terim’le Sergen Yalçın, en büyük başarılarını sergilerken bir aradaydılar. Hemen her güzelliği paylaştılar. Ama dünkü oyunda paylaşmak yoktu. İki takımın da paylaşacak hali yoktu. O yüzden işte, ev sahibi de konuk da beraberliği reddeden  anlayışla oynadılar. Ortak (!) anlayış, maçın kalitesini yükselten görüntüler sundu bize. Hayır şikayetçi değiliz, memnunuz! (Bu sözü de sadece futbolseverliğimize bağlayın, lütfen!) Hızlı bir girişle başladı maç... Daha ikinci dakika dolmadan Serdar Aziz, Mehdi Bourabia’ya faul yaptı... Serbest vuruşu kullanan Volkan Şen... Sıradan bir vuruş gibi, kimseyi heyecanlandırmayan bir enstantane idi bu. Ama Volkan Şen’in ön direğe attığı top yerden sekince savunmacı Moke  alçak uçuşlu kafa vuruşuyla golü atıverdi.

Sen misin atan! Galatasaray inanılmaz bir reaksiyon futboluyla korkunç bir baskı kurdu Konyaspor üzerinde. Feghouli, Belhanda, Rodriguez’le... Ve de Gomis’le ezmeye başladı. Fatih Terim, hücumda dikey bir üçlü oluşturdu. Belhanda, Selçuk ve Gomis... İşledi bu plan. 19. dakikada Selçuk’un atağında top Selim Ay’ın dirseğiyle temas edince Halil Umut Meler, doğru bir kararla penaltıya hükmetti. Yine de Galatasaray’ın skoru değiştirmesi mümkün olmadı. Galatasaray’ın “Kral” golcüsü Gomis, doğru bir atış yaptı aslında. Serkan Kırıntılı da doğru köşeyi seçti, kendi sağına hareketlendi ve penaltıyı kurtardı. Hayır, Gomis  kaçırmadı... Serkan kurtardı. Alkışı da, saygıyı da, takdiri de esirgemeyelim yani! Topla oynamada, şut sayısı ve kornerde Galatasaray hep önde idi. Ama şu da var ki, ilk yarı biterken daha çok koşan taraf da Konyaspor’du.

Terim ikinci yarıda Linnes ve Sinan Gümüş değişikliklerini yaptı.  Oyunun akışını daha da hızlandırdı bu değişiklijler. Özellikle Sinan Gümüş... Önce Gomis’e beraberlik golünü attırdı güzel ortasıyla. Eh, bu asist sayılmalıydı. Bitişe dört dakika kala bu defa da Nagatomo soldan gönderdiği topla Sinan’a Gümüş’e hak ettiği ödülü sundu. Gümüş’ün gelişine volesi Telekom’da kabusu bitirdi. Eğri  oturup doğru konuşalım. Bu maçı kazanan Galatasaray’ı kutlarken, Konyaspor’dan da alkışı esirgememeliyiz.  Eto’dan Jahoviç’e, Serkan’dan Moke’ye kadar hepsi de direndiler. Maçı kaybettiler ama, asla teslim olmadılar! Peki, bu maçtan Kadıköy’deki derbiye bir tahmin çıkar mı? Yorum yok!

Sinan’ın kariyer maçı -Mehmet Ayan / Vatan

ŞİMDİ altın oldu. Birçok kez eleştirdiğim Sinan Gümüş’ün hakkını teslim ederek başlamalıyım. Bu kritik maçta, gergin ortamda, 2. yarı oyuna girip şahane 1 gol ve nefis 1 asistle oyuna hükmetmek skoru getirmek, şampiyonluğa inancı tazelemek herkesin yapacağı iş değil. Sinan, kariyer maçını oynadı. Güven tazeledi, formaya da talebini dilekçeyle arz etti ilgili makama.    61. saniyede gelen gol sonrası, sarı-kırmızılılarda manasız bir panik havası ortaya çıktı. İlk yarı öteki iç saha maçları kadar oyun ve pozisyon bulurken, tribünün (ve Volkan Şen’in) ürettiği gerginlikle golü bulmakta zorlandı. Penaltı bile kaçtı! Sahi niye Selçuk kullanmadı penaltıyı? Volkan demişken... Kariyerinde Süper Lig şampiyonluğu ve 2 büyük takım bulunan bu milli oyuncunun mental gelişimini 31. yaşında tamamlayamadığını teşhis etmek acı verici! Takımına da maçın seyir zevkine de hakeme de zarar veriyor.   

‘ELİBELHANDA DİYEMEYİZ’  

2. yarıda ilk yarıdan daha durgun başlangıcı vardı G.Saray’ın. Bir türlü ritmi bulamıyorlardı. Devreye Sinan girdi. Gomis’in kafasına nişanladı. Yetmedi nefis 1 golle maçı aldı. Yeteneği tamam; devamlılığı da gelirse tadından yenmez! Peki sırf o mu? Belhanda’yı da atlamayalım! Forvet arkası olmasına rağmen ‘ELİBELHANDA’ diyemeyiz. Çok mücadele ediyor. Pozisyona da giriyor, top da kapıyor. Sinirlenip sarı kart da görüyor. Maçın en iyi 2. adamıydı. Gomis’in notunu penaltıdan kırabiliriz. Yine de çok şık, çok klas bir sporcu. 2 tarafın da şikayetkar olacağını bile bile Halil hocanın iyi bir maç yönettiğini düşünüyorum.   

KONYA’YA gelince... Sergen hocanın eli değmiş belli. Ömer Ali, Jahoviç, Orkan yedek; Filipovic ile Ali Turan yok. Çıkan 11 ve oyun anlayışı takdire şayan. 9 haftalık serüvenleri çetin ama ligde kalmaları mümkün.

Alkışlanacak dönüş  - Osman Şenher / Milliyet

Son senelerde bu kadar çekişmeli bir maç seyretmedim. İngiltere Premier Lig’inde oynanan maçların kalitesi bundan fazla değil. 45 bin seyirci, gök gürültüsü gibi TT Stadı’nı inletiyor. Düşünebiliyor musunuz, Atiker Konyaspor’un ilk atağı Galatasaray kalesinde gol oluyor. Bu golde ister Donk’u suçlayın ister golü atan Moke’nin arkasında duran Serdar Aziz’i. Ama neticede Galatasaray gol yiyerek maça başladı. Fernando Muslera, kalesinde devleşmese ikinci golü de yiyebilirdi.

Galatasaray’da futbolcuları takdir etmek lazım, hiç bırakmadılar maçı. Hele ilk yarı, penaltı kaçtı, Maicon’un kafası direkten döndü. Dönen topu her zaman gol yapan Gomis, bu sefer auta attı. Bunun gibi 2-3 tane net pozisyonu Serkan Kırıntılı kurtardı. Atiker Konyaspor can havlinde. Yeni teknik direktörleri Sergen Yalçın, Galatasaray’ı çok iyi tanıyor, çok iyi analiz etmiş. Orta sahada Jonsson, Mehdi, Milosevic bilhassa ilk yarı Donk ve Selçuk İnan’a pas yaptırmadılar. Sağ bekleri Skubic, sol bekleri Ferhat Öztorun, onların da tempoları hiç düşmedi. Galatasaray’ın bu sezon belki de en zorlanarak kazandığı maç oldu. Gomis’e, Selim Ay ve Moke, Atiker Konyaspor’un iki stoperi öyle markaj yaptılar ki topu alıp kalelerine döndürmediler. Belhanda olsun, Rodrigues olsun, Feghouli olsun, Gomis’ten uzak oynadılar. Gomis de maç boyu ağırlığını sahaya koyamadı.

İkinci yarı Fatih Terim’in yaptığı değişiklikler yerindeydi. Donk’un yerine oyuna giren Sinan Gümüş, ilk golün pasını verdi, ikinci golü de atarak takımını galip duruma getirdi. Mariano ise sorumsuz bir futbolcu. Sarı kart görürsen haftaya Fenerbahçe maçında oynayamayacaksın, göz göre göre gitti rakibinin suratına vurdu ve sarı kart görerek cezalı duruma düştü. Ben her zaman iddia ediyorum ve Linnes’e inanan biriyim. Linnes, Mariano’yu aratmayacak. Mariano’nun sorumsuzluğu da gerçekten çok ayıp. Nagatomo, bir hücumda bir defansta.. Nesi varsa sahaya koyan büyük profesyonel. Dün gece çok etkiliydi. Aynı şekilde Belhanda’yı belki beğenenler, kızanlar olabilir. Ama maçın stresinden belki istediğini yapamadı. Temposuna, kazanma hırsına saygı duymak lazım.

Tabii ki Galatasaray’ın gerçek futbolu bu değil. Ancak bu ilk dakikada yenen bu gol, daha sonra Atiker Konyaspor’un orta sahadaki presi bütün sarı-kırmızılı futbolcuların dengelerini bozdu. Böyle bir ortamda şanssızlıklar yaşayarak, direkten dönen topla, kaçan penaltıyla bu maçı çevirip 3 puanı alabiliyorsan, bu alkışlanacak bir özveri. Bunu başardı Galatasaraylı futbolcular. Atiker Konyaspor’a gelince, 3 puan kaybettiler ama bu futbolu devam ettirsinler kesinlikle küme düşmezler.

Sinan ipten aldı - Erman Özgür / Fanatik

Donk’un hediyesiyle başlayan Konyaspor maçında kapanan rakibine karşı Galatasaray, maçın ilk yarısında Rodrigues ve Belhanda gibi oyuncuları devreye sokamadı. Gomis de penaltıyı kaçırınca maç sinir harbine dönüştü. Geriden oyun kurma mecburiyeti varken Donk’un top kullanma becerisindeki sıkıntılar Galatasaray’ın pozisyona girmesini zorlaştırdı. İkinci yarıya Sinan Gümüş ve Linnes hamlesiyle başlayan Fatih Terim, ilk yarıdaki baskıyı devam ettirse de pozisyona girme anlamında zorlanmaya devam ettiler.

Galatasaray ne zaman yaratıcılık beklediği Feghouli ve Belhanda’yı devreye soktuysa o anlarda rakip takımın ceza sahasına girmeyi başarırken Sinan Gümüş, Feghouli ortak yapımında Gomis’e golü attırarak geri dönüşün sinyalini verdiler. Gecenin anahtar oyuncusu Sinan Gümüş, ikinci santrfor gibi girerek attığı golle de adeta takımını ipten aldı. Gecenin sorusu Kadıköy deplasmanına gidecek Galatasaray’da Donk mu yoksa başka bir oyuncu mu oynar? Donk, belki kapanan savunmalara karşı hücumda sıkıntı yaratabilir ama Fenerbahçe’nin orta saha sertliğine aynı şekilde karşılık verebilmek adına Donk’un Kadıköy’de ilk 11’de başlaması doğru olabilir.

Maçın starı Devre arasında oyuna giren Sinan Gümüş, bir gol ve bir asistlik performansı ile yıldızlaşan isim oldu. Maçın olayı Halil Umut Meler’in özellikle ikili mücadelelerin tamamında takdir hakkını Konya’dan yana kullanırken aynı zamanda Konyalı oyuncuların rakipten top çalma girişimlerine haddinden daha fazla müsaade etmesi. Kısa mesaj Konyaspor, oyun tarzını Galatasaray’a karşı çok doğru bir şekilde uygulaması, Sergen Yalçın’ın Konyaspor’a sonraki maçlarda hayat geleceğinin belirtisiydi.

Aslında zor maçtı - Erhan Telli / Habertürk

Skora bakıp aldanmayın sakın... Bu kez farklı skorun oynanan oyuna göre aldatmaca olduğundan değil ama bu maçın öncesinin, aslında hiç de maç kadar kolay olmayışından. Şampiyonluğa yürüyen takımlar için böyle maçlara kafa olarak hazırlanmak zordur aslında... Ligin zirvesindeki takımın oyuncuları, ligin dibindeki takımı küçümser ve iyi konsantre olamazlar genelde. Ligin dibindeki takımın oyuncuları ise böyle maçlara tam bir ‘kurtuluş maçı’ olarak bakarlar... Sürprizlere gebedir böyle maçlar. Büyük takımın hocasının en çok çekindiği maçlar da aslında bu tip maçlardır. Buradan dönelim bir an için 1996-2000 yılları arasına... Galatasaray’ın üst üste 4 yıl şampiyon olup sonunda UEFA Kupasını kazandığı o müthiş yıllar...

Fatih Terim’in takımı öyle bir futbol oynuyordu ki o yıllarda, Sarı-Kırmızılı taraftarlar her maça ‘Acaba bu hafta kaç gol atarız?’ diye gidiyordu. Oynadığı her maça, rakibinin kim olduğuna bakmadan ve en önemlisi de küçümsemeden, aynı ciddiyetle çıkardı o takım... Çünkü Fatih Terim’in takımı, oynadığı futboldan önce kendisi keyif alır, sonra da izleyene keyif verirdi.

Dönelim bugüne... Aynı Fatih Terim ve aynı ciddiyet yine sahada yine. Geçen hafta Bursaspor’a 5 gol atan takım, bu hafta Karabük deplasmanında 7 gol birden atıyor ve taraftarına böylesine keyif veriyorsa, önce kendileri de keyif alıyor demektir. Bu maçın teknik ve taktik bir yorumu da olmaz bu noktadan sonra... Sahada olan biten şeyin adı, şampiyonluğa oynayan bir takımın ayak sesleri ve en önemlisi de ciddiyetidir! Yazımı, maçı birlikte izlediğim 6 yaşındaki küçük oğlumun sorusuyla bitireyim: “Deplasman fobisini yendik mi baba?” Bu sorunun cevabını ben değil, Galatasaraylı oyuncular ilerleyen haftalardaki ciddiyetleri ile verecekler!

GOMİS’E YAKIŞIR

Gomis geldiği günden bu yana oynadığı futbol ve attığı gollerle aldığı paranın hakkını sonuna kadar veren tam bir profesyonel... İki maçta attığı 7 gol müthiş... Galatasaray’ın şampiyonlukla süsleyeceği bir sezonda, gol krallığı ona çok yakışır.

Senin için hazırladığımız haberler