"Futbolumsu bir şeyler"

24.09.2019 - 08:36 | Son Güncellenme: 24.09.2019 - 11:36

"Futbolumsu bir şeyler"

Hoş geldin Burak - Atilla Gökçe (Milliyet)

Bu maçı seyredenler için sıkıntıdan başka bir şey göremediler, desek yeridir. Eskilerin deyimini biraz değiştirerek “kifayet-i mücadele” (yeteri kadar uğraştılar) kararı alınıp ikinci yarı başlatılmasa yanlış olmazdı. En azından biletli seyircilere paranın iade edilmesiyle sportif bir jest yapılabilirdi. Her neyse... İroni yaptık, hoş görüle.Vodafone Park’ta iki takımın da hali birbirinden beterdi. İkisi de 4 haftada ancak 4 puan toplayabilmiş, kadro bütünlüğünü sağlayamamış, hayal kırıklıkları yaratmışlardı. Abdullah Avcı, dün mevcut haliyle eski takımı Başakşehir’in başında olsaydı, olasıdır ki maçı kazanabilirdi. Beşiktaş, kötü oynayan ev sahibiydi. Bakmayın topla oynama yüzdesindeki büyük farka... Mahalledeki arkadaşınız topu size verip oyalıyor. Sonra ayağınızdan alıp en efektif, en yararlı biçimde istediklerini yapıyor.Beşiktaş zaten kırmızı kartlar nedeniyle zor bir kadro oluşturmuş... Gökhan’la Necip’i savunmanın göbeğinde bir arada oynatmak mecburen; mecburiyetten! Yine de Necip’in her zaman hazır ve özverili oyununu saygıyla takdir etmek gerekir. Orta alanda Atiba elinden geleni yapmaya çalışıyor, zaman zaman hücuma, bazen de savunmaya katılıp takımına yardımcı olmaya çalışıyor. Ortada takım var mı ? O da tartışılır.Beşiktaş’ta sakatlıktan dönen Burak Yılmaz, ayağında top tutamıyor, özlediği şutları atamıyor. Sadece ikinci yarı başlarında kendini yakışan harika bir deparı var. Topu rakibine kaptırıyor, yine de canı sağ olsun. Takımın beslemediği, yan paslardan başka hiçbir hücum etkinliği sağlayamadığı maçta Burak ne yapsın?Bu maçın en defolu adamı, Adem Ljajic... Transferde azımsanmayacak bir para (6 milyon Euro) ile bonservisi alınan kıymetli (!) bir oyuncu. Ne var ki sezona hiç de iyi başlamamış oluyor. Aldığı topu sakız gibi çiğneyerek, ayağından verimli ve etkili bir pas çıkarmayarak, ikili mücadeleleri kaybederek hiçbir şey üretmeden zaman ve enerji tüketmek tam da Ljajic’e yakışan bir ustalık (!) örneği. N’Koudou araba gibi adam... Verin topu taşısın rakip kaleye... Orada uygun adam bulsa daha yararlı olacak ama yok. Topu verdiği arkadaşları bıktırıcı yan pas zinciriyle herkesi sıkıyor. Tribündekileri de ekran karşısındakileri de. Diaby’yi Q7 ile mukayese edenlere “Gelen gideni aratır” desem, haksız mı olurum? Karar sizin.Başakşehir, Emre’nin ayrılmasına rağmen, felsefesini koruyarak oynamaya çalıştı dün. Epureanu, Mahmut, İrfan Can, Visca çok rahat oynadılar. Crivelli de ev sahibinin tipik savunma gaflarından birinde topla buluşup golünü atıverdi. Bu maçın bir de hakem yönü var. Suat Arslanboğa’nın başarılı bir maç çıkardığını söyleyemeyiz. Sarı kartları kamçı gibi kullandı. En doğru kartı da Ljajic gördü. Hakemin koluna iki eliyle azarlar gibi vurmak net bir çılgınlık örneği. Kimbilir, belki de Trabzon’a gitmek istemedi. Vicdanı bilir artık!Oğuzhan’ın ikinci yarıda takıma katılması, arkadaşlarını ateşledi. Burak Yılmaz’ın kendi kazandığı penaltıyı gole çevirmesi de puan getiren kıymetli bir katkıdır. İşler hiç de “hoş” değil ama, sen “hoş geldin” Burak!.

Negatif elektrik - Ali Ece (Fanatik)

Abdullah Avcı, 11’ini 4-1-4-1’e göre kuruyor ama Beşiktaş 4-1-4-1 oynamıyor, oynayamıyor. Bu oyuncular gerçekten 4-1-4-1 oynayabilseler, Beşiktaş semtteki maçın ilk 45 dakikasını hiç gol pozisyonuna girmeden tamamlamaz! Bu açıdan bakınca Burak ilk 11’e döndü ama Beşiktaş 11’i kolektif olarak topu ileri uca taşıyamadığı için Burak’ın dönüşü Burak’ın bireysel yeteneği ölçüsünde etkili olamadı. 87. dakikada Beşiktaş’ın kendi mabedinde oynadığı maçta rakip ceza alanında topla buluşma sayısı sadece 6’ydı! Avcı’nın taktiği ile oyuncu malzemesi arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanan bu durum büyük sorun. Taraftar ile yönetim arasında her maç artan gerginlik daha da büyük sorun. Suat Arslanboğa gibi hakemler ise Türk futbolunun en büyük sorunu: Maç başında Beşiktaş aleyhine yaptığı hataları eyyamla dengelemek hesabıyla 45’te Douglas’ın pozisyonunu VAR’dan izlememek için ilk yarıyı alelacele bitirmek rezaletti!Gecenin sorusuArtık Fikret Orman’ın bir toplantı yapıp taraftarın ısrarla kendisine sorduğu “Paralar nerede?” sorusunu cevaplama zamanı gelmedi mi?Maçın starıSahada star gibi parlayan yoktu ama 34’lük Gökhan Gönül ile Burak Yılmaz’ın mücadeleleri karanlık tünelin sonundaki ışık huzmesi gibiydi.Maçın olayıGeçen sezonu 2. ve 3. bitiren takımların arasındaki maçta kalitenin bu kadar yerlerde olması. Gerçi Suat Arslanboğa’nın yönettiği maçta Messi ve Ronaldo bile “süper” değerde olamazlar!Kısa mesajFikret Orman, mali tabloyu kamuoyu ile paylaşmalı. “Şu kadar borçla devraldık, şu kadar ödeyebildik” olabilir. Ancak mutlaka bir cevabı olmalı ki iç sahada bile takımı kötü etkileyen negatif elektriğin voltajı düşsün!

Kartal kan kaybediyor! - Bilal Meşe (Milliyet)

Süper Lig’in daha beşincisi haftası, yani sezon başı... Bir takım düşünün ki, sakatlıklarla, kırmızı kart ve bireysel hatalarla boğuşuyor! Bir kaleci düşünün ki, dünyaca ünlü, yediği hatalı goller tribünleri çıldırtıyor! Geldiğinden bu yana yediği garip gollerin haddi hesabı yok! Bir de formsuzluklar ve de sorumsuzluklar var, unutmayalım! Beşiktaş teknik direktörü Abdullah Avcı ne yapsın? Hele şu ferdi hatalar ve kırmızı kartlar yok mu, hiç bir teknik adam kenardan bunlara set çekemezzzzz!***Avcı, yokların yerini elindeki olanaklarla kapatmaya çalıştı. Gökhan Gönül’den stoper olur mu, elbette olur, bunu dün gördük. O yaşına karşın, maç süresince ortaya koyduğu futbolla Kartal’ın iyisiydi, helal olsun. Kral Burak Yılmaz döndü, ne var ki, ilk yarıda pozisyona giremedi, savunmanın arasında kayboldu! Beşiktaş eksik, Başakşehir neredeyse tam kadro. Konuk takım daha derli-toplu, ne var ki, bu özelliğini pozisyon üretimine yansıtmayı beceremedi. Beşiktaş, onca handikapına bir de top kayıplarını ekledi, vasatın üstüne çıkamadı! Bu yarıya hakem Suat Arslanboğa damgasını vurdu!. Ljajic’e gösterdiği sarı karta anlam veremedim! Sen Ljajic’e çarpıyorsun, ortamı sen yaratıyorsun, sarı kartı siyah-beyazlı futbolcuya çıkarıyorsun! 45 artı bir de, Douglas’ın, Gulbrandsen’i indirmesine ne diyorsun? Son adam, bariz gol şansı ve kırmızı kart. Pozisyon ceza alanı dışında, tamam. Ne var ki son adam ve kırmızı kart. VAR’ın devreye girmesi şart. Bitiş düdüğünü de çalsa, futbolcular soyunma odasına gitse farketmez... VAR niye devreye girmedi? Açıkcası ben de merak ediyorum! Yorumculara yine iş çıkardın, MHK’nu yorumcuların önüne attın!***Başakşehir, ikinci yarıda oyun disiplini ve takım savunmasından kopmadı, ayağa paslarla Beşiktaş kalesine yüklendi. 54’te Crivelli konuk takımın iyi futbolunu ve mücadelesini golle taçlandırdı. Golden sonra risk alan Kartal, 84’te Burak Yılmaz’ın penaltıdan attığı golle skoru eşitledi. Bu gol Kartal’ı ateşledi, son on dakikayı rakip alanda geçirdi, ancak üç puanı getirecek golü bulamadı. Adama sorarlar, daha önce nerelerdeydiniz? Yine de bu kötü oyuna bir puan iyidir, dersek abartmış olmayız. Evet, Kartal kan kaybetmeye devam devam ediyor, bir bilinmeze doğru kanat çırpıyor. Görüyoruz ki, hem Avcı hem de yönetimi zor günler bekliyor!

Futbolumsu bir şeyler - Cem Dizdar (Fanatik)

İki takım açısından da çalışılmış gibi gösterilen başı bozuk bir ilk devre izledik. Takımlar marifetli oyuncuların yaratacağı karambol futbolunun nimetlerinin peşindeydi adeta. Defansı darmadağın olmuş Beşiktaş rakip alanda, yeni oyununu arayan Başakşehir ise kendi sahasında nafile bir gayret içinde çırpınıp durdu. Evet, pas oyunu topla daha çok oynayanı hem eğlendirir hem şansını artırır ama bu rakip için tehditkar hücumlarla zenginleştiğinde gerçekleşir. Yoksa sadece top çevirmiş olursunuz. Bir süre sonra oyundan sıkılan Beşiktaşlı oyuncular kart görme pahasına olur olmaz itirazlara başvurunca en azından televizyon için aksiyon içeren görüntüler oluşmadı değil! Nihayetinde ikinci devre başı bir kaç kez doğru hücum eden Başakşehir seken topun da yardımıyla golü atınca çoğu insan bir futbol maçı izlediğini hatırlamış oldu. Gol sonrası Beşiktaş’ın düzensiz saldırıları arttığında ise Başakşehir birkaç fırsat daha yarattı ancak kullanmadı. İnönü’de taraftarın olumlu/olumsuz tepkisi her daim devrededir. Bu maçta onlardan biriydi. Tribün sahadaki takımını şöyle bir silkeleyip öne itti. Ve Beşiktaş “Futbola benzeyen bu oyunda” penaltıdan beraberliği buldu belki ama arkasını getiremedi...Gecenin sorusuSahada kalburüstü oyuncular kulübelerde iddialı teknik adamlar! Peki, Başakşehir’in golü gelmese oyun hangi etkilerle gol sonrası oynanan ‘futbolumsu’ya dönüşecekti?Maçın starıBöyle birini tespit eden varsa bende gerekçesiyle öğrenmek isterim doğrusu...Maçın olayıOnca yıldır taraftarın çoğunun etmediğini bırakmadığı Necip Uysal kalıcı, sağlam çizgisini korurken Nkoudou, Diaby gibi gösterişli transferlerin vasatta kalması...Kısa mesajSona doğru heyecan varsa da kolektif futbola dair çok az şey gördük. Bu da iki takım için yolun ne denli uzun olduğunu gösteriyor sanırım...

Spor yazarları 1-1 sona eren Beşiktaş - Başakşehir maçını değerlendirdi...

Senin için hazırladığımız haberler