Galibiyet mi, futbol devrimi mi?

07.09.2015 - 16:33 | Son Güncellenme: 07.09.2015 - 16:33

Konya'da muhteşem bir taraftarın önünde Hollanda'yı 3-0 ile dize getirmek oldukça mutluluk verici. Letonya karşısında alınan 1 puan (kaybedilen 2 puan) bizleri hayâl kırıklığına uğratsa da, dün alınan galibiyet umutları yeniden yeşertti. Grupta var olabilme adına atılan bu adım, moralsiz günlerimizd

Konya'da muhteşem bir taraftarın önünde Hollanda'yı 3-0 ile dize getirmek oldukça mutluluk verici. Letonya karşısında alınan 1 puan (kaybedilen 2 puan) bizleri hayâl kırıklığına uğratsa da, dün alınan galibiyet umutları yeniden yeşertti. Grupta var olabilme adına atılan bu adım, moralsiz günlerimizde oldukça önemli ve kıymetli!

Maçın 90 dakikalık bölümünde harika bir futbol ortaya koyamadık. Kabul. Lâkin; sonuca gitmeyi bu kez başardık! Kimine göre şanssızlığımızı kırdık, kimine göre bu kez gerçekten becerdik. Ay-yıldızlılar, savunma konusunda ciddi zaafiyet içinde olan rakibi karşısında yapması gerekeni yaptı ve şampiyonaya katılma yolunda "ben de varım" dedi.

Oyunu; Oğuzhan, Burak ya da Arda üstünden okumak bana çok saçma geliyor. Hele hele, milli takım üstünden kulüpçülük yapanlara da ayrıca sinirleniyorum. Kulüpçülük yapanlara Konya'daki taraftarın en iyi dersi verdiği kanaatindeyim. 

Galibiyet; devrim değildir...
Hollanda karşısında alınan galibiyetin çok önemli olduğunun farkındayız hepimiz. Ancak; alınan 1 galibiyetin "devrim" olmadığı gerçeğini de unutmamak lâzım. Her şey bitmiş değil. Evet, Hollanda'nın 2 puan önüne geçtik ve çok ciddi avantaj yakaladık. Ama hepsi bu! Futbolumuzu, geleceğimizi kurtarmadık, tüm sıkıntılar bitmedi. Altını çizmekte yarar var.

Fatih Terim her zaman saygı duyduğum, zaman zaman da eleştirdiğim bir teknik adam. Futbolumuzu emanet ettiğimiz kişinin, baskı altındayken bile kuracağı mantıklı cümleleri çok önemsiyorum. Fatih Terim'in, Letonya maçı sonrası hakemi topa tutmasına pek anlam veremedim. Bazen, "Evet başaramadık. Benim de tercihlerimde hatalar olabilir. Bunları düzeltebiliriz" diyebilmeli sayın Terim... Başarıda payı var ise başarısızlıkta da payı vardır. Değil mi?

Mehmet Topal gözden mi düştü?
Hangi takımın formasını giyerse giysin, Mehmet Topal örnek bir futbolcu. Gerek futbolculuğu, gerek karakteri saygıya değer. Son dönemlerde Topal'a karşı teknik adamların (buna Vitor Pereira da dahil) enteresan yaklaştığını düşünüyorum.

Topal'ın, toparlayıcı olma özelliğiyle her takımda banko oynamasını bekliyorum. Mehmet Topal'ın biraz dışarıya itildiğini düşünmeye başladım. "Topal'ı bitirmeye mi çalışıyorlar?" diye aklımdan geçiveriyor bazen... Bu durumu bilen biri var ise anlatsın!

Büyük takım olabilmek...
Avrupa Şampiyonası'na ne yapıp edip katılmamız gerekiyor. Üst düzey turnuvalarda, "seyirci" olmamamız şart. Bazı milli futbolcuların da kurduğu, "10 yılda bir önemli turnuvalara katılmakla büyük takım olunmuyor" cümlesi her şeyi özetliyor sanırım. Bu turnuvaya katılamayıp, "Dünya Kupası için yapılanıyoruz" cümlesini kurmak, bizleri uyutmaktan başka birşey değildir!

Ayrı bir parantez de açmadan edemeyeceğim. Geçtiğimiz günlerde Bursaspor Kulübü Başkanı sayın Recep Bölükbaşı, "Milli takıma giden futbolcular bozuluyor" demişti. Bu bozulma tam olarak nedir? Ya da bu bozulmalarda kimin etkisi var?

Onur Belge'yi kaybettik...
Spor gazeteciliğinde ayrı bir yeri olan, bir meslek büyüğümüzü kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Mekânı cennet olsun. Maalesef sözün bittiği yerdeyiz. Ailesine, sevdiklerine ve tüm spor camiasına sabır diliyorum.

@ekaralinc

 

Senin için hazırladığımız haberler