Halis Karataş'tan özel açıklamalar!

02.04.2017 - 14:20 | Son Güncellenme: 02.04.2017 - 14:20

Türkiye’nin en ünlü jokeyi Halis Karataş, zirveye yükselişi, eşi Begüm Atman’ın hastalığıyla mücadelesi ve efsane atı ‘Bold Pilot’la kırdığı rekorlar sinema filmine dönüşüyor. 44 yaşındaki Karataş, Bold Pilot’ın jübilesinden eşini kaybettikten üç ay sonra kazandığı Gazi Koşusu’na, öyküsünü Hürriyet'e anlattı.

Bir tarafta, Atatürk’ün “Atçılık sosyal bir ihtiyaçtır, geliştirmek gerekir” tavsiyesiyle atçılığa başlayan köklü Atman ailesi... Diğer tarafta altı çocuklu Sivaslı bir aileden gelen, Atman harasında işe başladıktan sonra Türkiye’nin en ünlü jokeyi olan Halis Karataş. Ve bu iki öyküyü birleştiren efsane at: Bold Pilot.

Şu an sinemaya uyarlanan bu kıymetli hikâyeyi başa, 1991 yılına saralım: Henüz 19 yaşında, umut vaat eden bir jokey olan Halis Karataş, Özdemir Atman’ın sahip olduğu Atman ekürisinde işe başladı. Üç sene sonra yolları genç bir tay olan Bold Pilot’la kesişti. Atman, Bold Pilot henüz iki yaşında minik bir tayken, Halis Karataş’a çalıştırması için başka bir atı önerirken, Karataş, Bold Pilot’a baktı ve “İzin verin ben bu atı çalıştırayım” diyerek Türkiye’ye bir efsane kazandırmanın ilk adımını attı. Karataş, Bold Pilot’a ‘vurulma’ anını şöyle anlatıyor: “Özdemir Atman’ın iki atına binmiştim. 1991’de ‘Asya Atçılık Konferansı’ için ‘en başarılı jokey’ olarak beni seçmişlerdi. Ve o sırada Özdemir Bey’le tanıştık, kendisiyle çalışmamı teklif etti. Bold Pilot ile de 1994’Te şubat ayının 26’sında tanıştık. Özdemir Bey yeni gelen tayları çalıştırıp, hangi atımızın iyi olduğuna dair onları sıralamamızı istedi. Dört tayın ardından sıra Bold Pilot’a geldi. Daha iki yaşında bebekti. Onda takılı kaldım. Diğer taylara hiç binmedim.

Her gün Bold Pilot’ı çalıştırmaya başlayan Karataş’a göre, sadece onu görmek için hipodromları dolduran kalabalığın sevgilisi, Türkiye’nin en ünlü atının farkı, ışığıydı: “O zamana kadar öyle bir safkan ne gördüm, ne bindim ne de çalıştırdım. İnanılmaz bir ışığı ve şampiyon edası vardı. Asildi, farklı bir ruhtu. Yarışa çıktığımızda etrafa bakmayı severdi. Her şeyi dikkatlice izler, bugün farklı bir şey var mı analiz ederdi. Duruşu özeldi, gelir gezinti yapar, bir durur etrafı dinler, kendini hazır hissetmeden antrenmana bile başlamak istemezdi. Hemen farkı görürdünüz. Atçılıkla, at yarışıyla hiç ilgisi olmayan insanların dahi ‘Bold Pilot’ dendiği zaman gözlerindeki ışıltıyı görebilirdiniz. Bir yarış atından bir star doğmuştu. O koştuğu zaman ona özel seyirci gelirdi. Sırf onu görmek için hipodroma üç kat insan dolardı. Padoğa girdiği an alkış tufanı kopardı. ‘Bold Pilot’ hemen her koşusunda startingbox’a girerken huysuzluk yapar, tehlike yaşardı. Bir süre sonra o kendini sakatlamasın diye hipodromdaki insanlar birbirlerini susturmaya başlamışlardı. Tribünlerden çıt çıkmazdı. Bold Pilot da bunu hissederdi. Böyle güçlü bir sevgi vardı takipçileriyle arasında.”

1996-98 yılları arasında Karataş ve Bold Pilot ikilisi, birlikte rekorları kırıp, şampiyonlukları göğüsledi; birlikte 30 yarış, 21 galibiyet  yaşadı. Art arda birinci oldukları 11’lik seri yaptılar.Bu sırada  ünlü jokeyin hayatında eşzamanlı olarak başka büyük bir fırtına koptu: Özdemir Atman’ın kızıyla olan dostluğu, aşka dönüştü... Şöyle anlatıyor:  “Eşimle, babası Özdemir Bey’le ilk seyahatte, 1991’de Phuket’te tanıştık. Sonra aileyle görüşmeye başladım ve dost olduk. Özdemir Bey ile çalışmaya başladıktan sonra ailenin bir ferdi olmuştum. Beni yemeklere çağırırlardı. Begüm’le çok iyi anlaşırdık, yıllarca çok iyi arkadaştık. Arkadaşken de her şeyi paylaşırdık. Dertlerimizi, sıkıntılarımızı, sevinçlerimizi... Sonra arkadaşlığımız aşka döndü. Onda öyle bir yürek vardı ki, tarifi yok..”

Özdemir Atman’ın vefatından üç sene sonra evlenen çift, iki çocuk sahibi oldu... Çocuklarına Azra ve Özdemir adını verdiler.  ‘Sihirbaz’ lakaplı Halis Karataş’ın mutluluk tablosu, 2009’da eşi Begüm Hanım’ın meme kanserine yakalanmasıyla bozuldu.  Beş yıllık mücadeleden sonra, Begüm Atman Karataş, 2014’te hayatını kaybetti. Şampiyon eşi kısa bir süre atlardan uzak dursa da, eşinin anısına bir şampiyonluk kazanmaya daha söz verdi. Başardı da: Gazi Kupası’nı bu kez eşinin anısına kaldırdı.  Şimdi bu destansı hayat, bir filme dönüşüyor. Hikâyenin geri kalanını Halis Karataş anlatsın.... 

Siz ‘atlara fısıldayan adam’ mısınız?

- Öyle söylerler. Atlarla iletişimin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Başarımın büyük bir kısmını da bu sağlıyor. Atın hisleriyle hareket ediyorum. Onun hislerini anlayamadığınız zaman başarılı olma şansınız çok az. Onu nasıl sakinleştirebileceğimi, benden ona zarar gelmeyeceğini, kulaklarını okşayarak, severek anlatıyorum. Ses tonunuz çok önemli. Onlar bizim dert ortaklarımız. Sırrını en iyi koruyanlar. Çünkü anlattığınız sadece onlarda kalır.

Bu öğrenilebilir bir yetenek mi?

  • Hayır, doğuştan gelir. Aslında sessiz bir adamım. Hayatımda herhalde en çok konuştuğum zamanlar at üstündedir.

Lakabınız ‘sihirbaz’... Sebebi bu yeteneğiniz mi?

- Çoğu zaman bir atın önceki yarışlarına veya idmanlarına baktığınız zaman hiç şansı görünmüyor. Ama öyle bir çalışıyorsunuz ki bir taktikle her şey değişiyor. Bu yüzden bana sihirbaz deniyor.

Neden ‘garibanların koşucusu’ olarak anılıyorsunuz?

  • Genelde benim bindiğim atların hepsi favori. Yarışların çoğunu kazandığım için garibanlar beni sever. Küçük bir paraları varsa garanti olsun diye bana oynayıp kazanırlar. Oradan geliyor.

Karataş, 1996’daki Gazi Koşusu şampiyonluğunu Atman ailesi ile kutluyor.

Hikâyeyi başa saralım... Yakında çekimleri başlayacak sinema filmine konu olan hikâyeniz Sivas’ta mı başlıyor?

- Evet. Babam kış aylarında at bakıp yazları köyde çiftçilik yapıyordu. Altı kardeşiz. Üç kız, üç erkek. Küçükken sporun bütün dallarına çok yatkınlığım vardı. Tenis, futbol... Anlayacağın tek istediğim sporcu olmaktı.

Neden onlardan vazgeçip jokeyliği seçtiniz?

  • Ağabeyim jokeydi. Ama annem “Bir eve bir tane yeter” dedi. Onun yaşadığı zorlukları görüp, “Bir oğlum ziyan oldu, biri daha olmasın” diye düşünüyordu. Ve jokey olmamı istemedi. Ama ben çok fazla heves duymaya başladım.

Bir atla ilk karşılaşmanızı hatırlıyor musunuz?

- 13 yaşımdayken amcamın gelip “Haydi yarın sabah gel bu işe başla” demesiyle hayatım değişti. Bütün gece uyumadım. Sabah 06.00’da bekliyorlardı ama ben 03.30’da oradaydım. Karşımda ‘Cemre’ adında bir safkan vardı. Sonrasında da ona bindim.

Okul ne oldu?

- Okumayla aram yoktu. Bıraktım.

Hiç pişmanlık duymadınız mı?

  • Hayır. Çünkü bu işe başladıktan sonra atlarla iletişimi ne kadar sevdiğimi gördüm ve hiç pişmanlık duymadım.  

Halis Karataş ve eşi Begüm Hanım, mutlu günlerinde çocukları Azra ve Özdemir’le...

OMURLARIMI VE KABURGAMI KIRDIM

Atlar mı yarışır, jokeyler mi?

- Atlar yarışır. Jokeyler sadece onları yönlendirir.

Bu riskli bir spor mu?

- Evet. Bu mesleğe başlıyorsanız her an ölebileceğinizi ya da sakat kalabileceğinizi bilmelisiniz.

13 yaşından itibaren her an ölebileceğiniz duygusuyla yarışmak delilik değil mi?

- Atın üzerine bindiğim zaman korkularım veya endişelerim olmuyor. Bindiğim safkanlar o kadar hisli hayvanlar ki düştüğümüz zaman bizi korumaya çalıştıklarını biliyorum. Üzerinize basmaz, size zarar vermezler.

Çok sakatlandınız mı?

  • Birçok kere düştüm. Omurlarımı, köprücük kemiklerimi,  kaburgalarımı kırdım... Ama at sizi hep korur, düşerken sakatlanmamanız için dikkat eder.

Yarışseverler tarafından Sihirbaz lakabıyla tanınan Halis Karataş, 6 Ağuston 2016’ya kadar bindiği 21028 at ile 5740 birincilik kazandı.Kariyeri boyunca 6 Gazi Koşusu şampiyonluğu yaşadı. Kayınpederinin sahip olduğu Bold Pilot isimli tayla 1996 yılında Gazi Koşusunu 2.26.22 derece ile kazanarak pist rekoru kırdı, bu rekor 2016 yılı itibariyle halen kırılamadı. Altı kez Gazi Koşusu kazanan Halis Karataş bu yarışların önemini şöyle anlatıyor: “Gazi Koşusu üç yaşındaki İngiliz atların hayatları boyunca bir kere koşabilecekleri 2400 metre mesafeli bir koşudur. Bold Pilot da bu koşuyu 70. Gazi Koşusu’nda bir kere koştu ve 2.26.22 derece ile rekor kırdı. Bu derece, tüm zamanların en iyi mesafe rekoruydu. Geçen haziran ayında 90.’sı koşuldu Gazi’nin ama bu dereceye yaklaşan bir at olmadı.”

Kaç yarış kazandınız?

- 6 bine bir adım kaldı.

6 Gazi Koşusu kazanmışsınız. 1996’da Bold Pilot ile pist rekoru kırmışsınız ve o rekor daha kırılamamış. Bunlar içinde sizin için en önemli başarı hangisiydi?

- 1996’da Enternasyonal Boğaziçi Koşusu Alman atı Galtee’ya karşıydı. O zaman Almanların en önemli atlarından bir tanesiydi. Bold Pilot’ın sevmediği, çimin yağmurdan ağırlaştığı bir yarış günüydü. Başlarda yarışa hâkimdim, sonra rakibim önüme geçti. Finişe doğru tekrar onu yakalayıp yarışı kazandık. Çok heyecanlı ve çok özel bir andı.

Fanlarınız çok mu?

- Evet. Ama beni nasıl tanıdıklarını anlayamıyorum. Sonuçta gözümde gözlük, kafamda kask var. Gerçi 90’larda sosyal medya yokken sadece ismimizi bilir, simamızı pek bilmezlerdi.

Bu işten çok kazandınız mı?

- Türkiye’nin en başarılı jokeyiyseniz, yeteri kadar kazanıyorsunuz diyelim.

Sivas’ta küçük bir çevreden çıkıp büyük başarılar elde etmek... Hiç savrulmadınız mı?

  • Herhalde mesleğime olan saygım ve sevgimden dolayı savrulmadım. Gençlere de öğüdüm ahlaklı çalışmaları ve yaptıkları mesleği sevmeleri. O zaman başarı kaçınılmaz.

ŞU AN GERİDE OLABİLİRİZ AMA BU KAZANMAYACAĞIZ ANLAMINA GELMİYOR

Film için sizi, Atman ailesini ikna etmek zor muydu?

(Begüm Atman’ın kızkardeşi) Lale Atman: Jokey Kulübü Başkanı arayıp “Yarın sabah evde misiniz bir sürprizle geliyorum” dedi. Ertesi sabah Ay Yapım’la birlikte Tay TV’den Hakan Cantınaz gelip taslak verdiler. Pozitif bir proje olacağına inanıp kabul ettik. Bizim için diğer önemli yanı at yarışlarının sadece kumar üzerine olan algısının kırılması ve arkasında ne kadar büyük bir emeğin olduğunun bilinmesi.

At yarışlarının kumar olarak görülmesinden rahatsız mısınız?

(Begüm Atman’ın kız kardeşi) Zeynep Atman: Evet. Bu öyle bir şey değil. Tabii sistemin dönmesi için gerekenler var. Ama şöyle düşün bir tay doğuyor, belki iki sene sonra koşabiliyor. Bir hayvanı en mükemmel hale getirmek kolay değil...

Bu hikâyeyi filmleştirmek nereden aklınıza geldi?

(Yönetmen) Ahmet Katıksız: Biyografi ve umut hikâyesi arıyordum. Bir gün ‘spor üstünden bir hikâye anlatabilirim’ diye araştırmaya başladım ve Bold Pilot’la karşılaştım. Twitter’da öldüğü gün atılan twitler, yazılan yorumlar beni çok etkiledi. Bir de bu filmin doğmasında en etkili olan şey rahmetli Özdemir Atman’ın, “Kaybetmek kazanmanın kardeşidir” lafı oldu. İnsan egosunun yarattığı, kazanınca değerli, kaybedince değersiz hissetme yanılgısını hikâyenin temel taşlarından biri haline getirdik.

Hayvanlar ve insan dostluğunun fonunda ne olacak?

Ahmet Katıksız: Bold Pilot ve Halis Karataş’ın o dönem yarattığı ‘biz’ duygusu beni etkiledi. 90’lardaki siyasi yapı ve toplumun kendini kaybetmiş hissetmesine karşın; Bold Pilot ve Halis Karataş’ın koşma şekli insanlara umut vermiş. Çünkü Bold Pilot hemen her koşusunu bitiş çizgisine metreler kala yaptığı atakla, geriden gelerek kazanıyor. Şu an geride olabiliriz ama bu kazanamayacağız anlamına gelmiyor. İşte ‘Biz’ duygusunu yaratan bu olmuş. 

Bold Pilot ve ‘Sihirbaz’ lakaplı Halis Karataş, 1998’de Veliefendi’de fırtına gibi eserken... 

İYİ Kİ SENİ TANIDIM, İYİ Kİ DOSTUM OLDUN BOLD PİLOT!

25 bine yakın ata binmişsiniz... İçlerinde en özeli Bold Pilot mıydı?

- Onun yeri başkaydı.

Birlikte ne kadar yarıştınız?

- 1998’e kadar. Arka ayağında tendon dediğimiz çok ciddi bir sorunu vardı. Hatta beş yaşındaki yarışlarını hep o sıkıntıyla koştuk. En sonlarda çok acı duyuyordu. Bu benim için de büyük üzüntüydü.

En unutamadığınız ânınız neydi?

- O kadar çok var ki. Mesela üç yaşında en önemli koşulardan biri olan Gazi’ye hazırlık koşusu sayılan ‘Erkek Tay Deneme Koşusu’na girdik. Starta girdikten sonra şahlandı, ikimiz beraber ters düştük. Bir daha kalkıp koşması imkânsızdı. Ama o travmadan sonra kalktı. Yarışmamız imkânsızken, bir daha starta girdik ve rakiplerini geçti. Unutamadığım bir andı. Ergin Talay Koşusu’nda starttan sonra ön iki nalı birden çıktı ve nalsız o koşuyu kazandı.

1998’de rahatsızlandı ama 2015’te öldü. Arada geçen bu zamanda, Bold Pilot neler yaptı, dostluğunuz nasıl ilerledi?

Atman Harası’nda bakmaya devam ettik. O, benim için dosttan öteydi. Görmediğim zaman rahat etmiyordum. Bırakıp tatile bile gidemezdim. Şimdi çocuklarım var ve anlıyorum ki Bold Pilot da benim çocuğum gibiydi. O koşuyu bıraktıktan sonra sevenleri tekrar görmek istedi. 2013’te, 15 sene sonra haradan çıkararak jübile yaptık. O gün pistte binlerce kişi onu alkışlıyordu. Ve sanki o  her şeyin farkındaydı.  

Ve iki sene sonra hayatını kaybetti... Bold Pilot’ı kaybedince, bu durum nasıl etkiledi?

- Çok üzülüyorsunuz ama doğanın kanunu bu. Biz elimizden geldiğince ona en iyi şekilde baktık, gözettik. Şimdi mezarı haramızın içinde.

Bold Pilot’tan size kalan huylar var mı?

- Evet. Yağmur sevmezdi. Birçok koşusu da yağmurlu havalara denk gelmiştir. O yüzden hâlâ uyandığım an gider hemen pencereye yağmur yağıyor mu diye bakarım.

İkinizin de burun kemiği yamukmuş...

- “Jokeyimin burnu yamuk, ben de yamultayım, senkronize olalım bir ömür” demiş. (Gülüyor) Doğduğunda kayan ahır kapısını açayım da çıkayım diye uğraşıp kafasını arasına sıkıştırıyor. Burun kemiği yamuluyor.

Onu yeniden görseniz ne söylemek isterdiniz?

  • Seni tanıdığım için çok mutluyum. İyi ki seninle birlikte olduk, yarıştık ve iyi ki seninle dertleştik.

KENDİMİ BİR OKYANUSUN ORTASINDA KALMIŞ GİBİ HİSSEDİYORDUM

Film atla dostluğunuz dışında Begüm Atman ile aşkınızı da anlatacak. İkisi arasında benzerlik var mı?

- Aşk bir bütün olmadığında yürümez, ona aşk denmez. Atla ilişkinde de bir bütün olmadığın zaman başarılı olamazsın.

Ahmet Katıksız: Atçılık iki canlının tek canlı haline gelerek yaptığı tek spor. Aslında aşk da böyle. Aşk ve atçılığı birleştirmemin temel donesi buydu.

Begüm Hanım’a nasıl evlenme teklifi ettiniz?

- Bir gün yemeğe davet ettim. Ve o gün evlenme teklifi ettim. “Ya kabul etmezse” diye o kadar heyecanlandım ki. Başım dönmeye başladı. Kalktım, bir lavaboya gideyim dedim. 10 metre sonra bayılmışım. Tansiyonum üçe düşmüş. Begüm çok korktu, ambulans çağırdı. Restoranda serum takıldı.

Peki patronunuzun kızıyla evlenmek zor muydu?

- Özdemir Bey’in vefatından sonra, 2003’te evlendik. Özdemir Bey ile çalışmaya başladıktan sonra ailenin bir ferdi olmuştum. Çok iyi anlaşırdık. Onun için değişen bir şey olmadı.

Eşinizi 2014’te kaybettikten sonra hayat nasıl değişti?

- Çok zor bir süreçti. Kendimi bir okyanusun ortasında kalmış gibi hissediyordum. Sonra bana bıraktığı iki emanetine en iyi şekilde bakmak için toparlandım. Bir ara jokeyliği bırakmayı bile düşündüm. Ona karşı olan özlemim hâlâ devam ediyor.

Onu kaybettikten üç ay sonra, eşiniz için kazandığınız altıncı Gazi koşusu şampiyonluğunuz geldi...

- O yarışı kazandım ama çok zordu. Öyle bir yerdeyim ki normal şartlarda o noktaya bin kere girsem önüm açılmazdı. Allah bunu bana nasip etti. Birden önüm açıldı. Kazanmayı o kadar çok istiyordum ki.

Eşiniz öldükten sonra  hem anne hem baba olmak nasıl?

- Onu kaybettiğimizde kızım sekiz yaşındaydı, oğlum beş... Aile, ev işlerimiz, çocukların bakımı hepsi sevgili eşimdeydi. Ben sadece atlarla ilgilenir, mesleğimi en iyi şekilde yapmaya çalışırdım.

Çocuklarınızın at merakı var mı?

  • Çok. Ama ben jokey olmalarını pek istemiyorum, çünkü işimin zorluklarını ve tehlikesini biliyorum. Bir baba olarak sanırım ben oğlumu orada izleyemem. O yüzden oğlumu iyi besliyorum ki irileşsin, olamasın.

(Hürriyet)

Senin için hazırladığımız haberler