Kampanya gibi!

19.10.2015 - 17:46 | Son Güncellenme: 19.10.2015 - 17:46

UEFA ve FİFA nın başındaki adamları 90 gün zorunlu izne çıkartmak hiç bir futbol ilgilisini etkilemedi.Hatta yeni başkan adayı olan namzet kişi de ! Tuhaf...!

UEFA ve FIFA'nın başındaki adamları 90 gün zorunlu izne çıkartmak hiç bir futbol ilgilisini etkilemedi. Hatta yeni başkan adayı olan namzet kişi de ! Tuhaf...!

Şenol Güneş hafta içinde verilen hukuki kararlara vicdani açıklama getirdi .Sonuçta mutsuz olan bir kesime hitap etti .Onun adına işi gereği söylemesi sürpriz oldu. Başkalarına düşen açıklamalar diye düşündüm!

Konya da alınan başarılı sonuç sonrası tüm müsabakaların bizim Avrupa Şampiyonası'na gidecek şekilde bitmesi de haftayı futbol olarak doyurmadı. Oysa bir ölçüde bu üçüncülük bir mucize sayıldı. Kötü olan ise İzlanda ve Çek Cumhuriyeti'nin arkasında onlara yenilerek alınan sonuçtu aslında!

Ankara'daki acı, hazin insanlık dışı katliamın yarasına hiç bir gelişme  ilaç olmadı! Hatta saygı duruşundaki tepki dahi acımıza acı katarken sonuç ile derdimize ilaç aradık. Kısacası çok sıkıntılı bir süreçteyiz. Elimiz ne TV ve ne de Radyo kanalına gitmiyor. Sosyal medyada insanlar birbirlerine veriştiriyorlar veya teselli ediyorlar. İnternet her derde deva oldu. Gerçek yaşamın fiziksel ve ruhsal bütünlüğü ile hayatımız  neredeyse kavgalı. Bir yudum mutluluk çağımızda tarifi değişen bir şekle dönüştü. Kovalanan başarıların bir çoğu kendimizi tatmin için. Biz değil; ben olduk! Futbol dünyamız kazandığında nasıl olursa olsun kabul eden ve kaybeden tarafın acımasızca karşı durduğu bir çatışma halinde Sonuçlarla  resmen dövüşür olduk .

Üç büyükler kazandılar. Konyaspor, Rizespor, Kasımpaşa ve Antalyaspor dikkat çekiyor. Ligde en sıkıntılı takım Fenerbahçe. Çünkü sayısız ünlü futbolcu ve Teknik Direktör Vitor Pereira arasında asla bitmeyecek bir mutsuzluk olacak. Oynamayan sıkıntılı ve tepkili. Bunu da her türlü hali ile medya önünde ve iştiraki ile yapılıyor.

Yetkili ve sorumlu teknik direktörlerin yetkileri kağıtta kalıyor! Bakış,yürüyüş ve racon kesme oyunları serbest. Hakemlerimiz yenilendi ama  işin içinden çıkamayınca öteki hakeme pas atıp kendini sıyırabiliyorlar. Seyirci mutsuz!

Aradığı aslında futbol değil. Sadece kendi takımı kazansın istiyor. Bir kısmı da şans oyunları bağımlısı olarak kuponunun etkisinde izliyor maçı. Yorumcular genç kadroları ile hangi şekilde olursa olsun yansıtmaya ve hatta futbol terimlerini de  erozyona uğratan yenilikleri ile yarış halindeler

Bizim futbolumuzda gerginlik transfer en dikkat çeken taraf! Her hatta transfer yapmakla takımlarının düzeltileceğini düşünen bir ortam yaratıldı. Bunun sorumlusu endüstriyel futbolu kötü yorumlayan ve oradan beslenenlerdir. Piyasada herkes futbol temsilcisi! Yeni geçim kaynağı olarak çeşitli alanlardan buralara geçiş yapıyorlar. Hal böyle olunca millet küçük yaştan itibaren geçmişte "tü kaka" dediği futbolu cilalayıp, çocuklarını futbola yönlendirip para kazanmayı öne alıyor. Rekabet neredeyse kilitlenecek yakında. Oysa futbol sporun sadece bir dalıdır. Okullarda sporu dahi ders olarak görmeyen bir eğitimin mensubu futbolcu olmak için kapı kapı dolaşıyor. Bütün bunları neden hatırlatıyorum!? Endüstriyel futbolun gerçek üniteleri kulüplerdir. Bunlar da kurumsal olmalı ve eğitime önem vermelidirler.

Yatırım çok büyük gibi görülmesin. Borç batağında  ceza alacak kulüplerimizin önüne geçmek zor değil ama sabır ve plan şart. Yoksa her hafta Won Persie nin atacağı frikiğe takılır, Quaresma'nın golüne ve Podolski'nin iyi oynamasına duacı oluruz. 

Onlar futbolda son demlerini burada unutulmazları ile yaşarlar bizler ise hayalleri olanların önünü keserek geleceklerine mani olmaya devam ederiz. Arada bir de mucizelerle kendimizi avuturuz. Oysa öylesine yetenekli bir toplumuz ki bu kadar karmaşıklığa karşın yine de kendimizi mutlu edecek sonlar bulabiliyoruz. Ama bu dünyanın ve çağdaşlığın neresine yer bulur onu önemsemiyoruz....

Senin için hazırladığımız haberler