Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı nedir? Aşısı var mı?

04.10.2020 - 00:49 | Son Güncellenme: 04.10.2020 - 00:49

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın sosyal medya hesabından yaptığı açıklama sonrası vatandaşlar araştırmalar yapmaya başladılar. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi aşısı denemeleri yaptıklarını ve denemeler başarılı olduğunu açıklayan Fahrettin Koca, koronavirüs aşı müjdesi de verdi. Peki Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı nedir? Aşısı var mı, kırım-kongo kanamalı aşısı nedir, hastalık mı, virüs mü? İşte tüm detaylar...

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı nedir? Aşısı var mı?

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın sosyal medya hesabından yaptığı açıklama sonrası vatandaşlar araştırmalar yapmaya başladılar. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi aşısı denemeleri yaptıklarını ve denemeler başarılı olduğunu açıklayan Fahrettin Koca, koronavirüs aşı müjdesi de verdi. Peki Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı nedir? Aşısı var mı, kırım-kongo kanamalı aşısı nedir, hastalık mı, virüs mü? İşte tüm detaylar...

Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA veya Kırım-Kongo Hemorajik AteşKKHA) keneler (özellikle Hyalomma cinsi) yoluyla bulaşan, zoonotik enfeksiyona yol açan bir viral hastalıktır.

Evcil ve vahşi hayvanların yanı sıra insanlara da bulaşabilir. Özellikle Doğu ve Batı Afrika'da yaygın olan patojenik virüs Bunyaviridae ailesinin Nairovirüs grubuna bağlı bir RNA virüsüdür.

Enfekte olmuş memelilerde klinik hastalık nadir de olsa, insanlarda çoğunlukla ağır geçer ve mortalite oranı %30'dur. Endemik bölgelerde virüs keneler yoluyla bulaştığı için özellikle tarım ve hayvancılık ile uğraşan kişiler yüksek risk grubundadır.

Bulaştıktan sonra yaşananlar

İlk kene ısırığından itibaren yaklaşık 2 ile 12 gün arasında değişen bir kuluçka süresi vardır. Hastane kaynaklı enfeksiyonlarda ise (nozokomiyal enfeksiyon) enkübasyon süresi 3 ile 10 gün arasında değişir.

Enkübasyon süresinin ardından grip-benzeri semptomlar görülmeye başlar. Bunlar yaklaşık bir hafta sonra dinebilir. Bununla birlikte hemoraj belirtileri rahatsızlığın ilk 3-5 gününde görülmeye başlar: öncelikle duygudurumda dalgalanma, ajitasyon, zihinsel karmaşa ve boğaz peteşileri. Daha sonra burun kanaması, kanlı idrar ve kusma görülür. Karaciğer şişer ve ağrır. Bunların dışında trombositopeni ve lökopeni laboratuvar bulguları arasındadır. Ayrıca aspartat aminotransferaz (AST), alanin aminotransferaz (ALT) ve laktat dehidrogenaz (LDH) oranlarında yükselme görülür.

Semptomların ilk ortaya çıkışından 9-10 gün sonra hastalar iyileşme belirtileri gösterir, fakat %30'u rahatsızlığın 2. haftasında ölür.

Teşhis konulması

Kırım-Kongo Hemorajik Ateşinin teşhisi sendroma yol açan virüsün veya virüsün RNA'sının kan ve doku örneklerinden izolasyonunu, virüse karşı vücutta oluşmuş antikorların ve virüs antijeninin varlığının saptanmasını içerir.

Ayrıca teşhisin konması için kullanılacak laboratuvarların biyogüvenlik açısından tam güvenli olması çok önemlidir.

Tedavisi nasıl?

Spesifik bir tedavisi olmadığı için tedavi çoğunlukla semptomatik ve destek tedavisini içerir. Hastalık sırasında sıklıkla gözlenen trombositopeni gerektiğinde düzeltilmeli, pıhtılaşma faktörleri yerine konmalıdır. Bu amaçla trombosit süspansiyonları kullanılır. Ribavirin adlı bir ilacın ağızdan 10 gün süre ile uygulanmasının, yani oral ribavirin tedavisinin etkinliği kesin değildir. Bir kısım araştırmalar ilacın etkin olduğunu bildirmekte ise de ülkemizden yakın zamanda yayınlanan çok merkezli bir araştırma etkin olmadığı yönündedir. İlacın etkin olup olmadığına karar vermek için ileri klinik araştırmalar gerekmektedir. Hastalığı geçirenlerden elde edilen veya atlardan elde edilen bağışık serum uygulaması etkin olabilir. Bu konuda da araştırmalar devam etmektedir.

Modern tekniklerle hazırlanmış bir aşı mevcut değildir ancak araştırmalar devam etmektedir. Hastalığı geçirenlerin ömür boyu bağışıklık kazanabileceği bilinmektedir.

Gülhane Askerî Tıp Akademisi (GATA) Mikrobiyoloji bölümünden Prof. Dr. Ayhan Kubar'ın başkanlığında 2007 yılından beri yürütülen çalışmalar sonucunda Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi'nin eski Aşı-Serum Merkezi Müdürü Mustafa Hacıömeroğlu tarafından geliştirilen bir serum yüksek risk grubunda bulunan ve yüzde 90 ölüm riski bulunan 26 hastada kullanılmış ve bu hastalardan 24'ü iyileşmiştir.

Önlemleri

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2008 yılında nükleer teknoloji kullanarak kene popülasyonunu kontrol altına alacak bir proje üzerinde çalışmaya başlamıştır. Bu yöntem dünyada ilk kez Orta Anadolu'dan alınıp Sarayköy Nükleer Araştırma Merkezi’ne getirilen kenelere uygulandı. Laboratuvar aşaması 2-3 yıl içinde bitecek projede üreme yeteneğini kaybetmeden kısırlaştırıp doğaya salınan kenelerden doğacak kısır yavrular ile birlikte yavaş yavaş Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ne neden olanlarla birlikte kene popülasyonu yok olacağı iddia edilmektedir.

Senin için hazırladığımız haberler