Madalyonun iki yüzü

20.03.2017 - 19:03 | Son Güncellenme: 20.03.2017 - 19:03

Şike sürecinin yankıları altında son yıllarını taraftarını çileden çıkarmakla geçiren takımımız,  İbrahim Hacıosmanoğlu yönetiminde verdiği ağır yaralarla yalpalıyordu.

Büyük bir istekle Trabzonspor'a gelen Ersun Yanal ilk yarının sonucunda taşlanıyor da taşlanıyor, Avni Aker'de tribünler üzerinde adeta sessiz, soğuk, buz keskini bir rüzgâr dolanıyor, belli ki o da tarihinin derinlerinden gelen "fırtınayı" arıyor, bir yandan umudunu kaybetmez ve kalbinde kıpırdayan bordoya maviye inanırken bir yandan da koca bir çınarın aldığı yaralarla, kolu kanadı ve hatta canının tam da ortası sızlıyordu...
 
Yeni stadımızın uğurlu etkisi ve atılan doğru adımların meyvelerini vermeye başlamasının ardından gün gün artan taraftar desteği, başkanın bu işe kalbini koyduğunu hissettirmesi, takım ruhunun kapana kısıldığı yerden çıkagelmesi, "fırtına"nın kabuğunu parçalayıp özgürce esiyor oluşu, domino etkisi gibi kendini göstermeye başladı.
 
Bir madalyonun iki yüzü gibi: İlk yarı ve ikinci yarı...
 
Rakip Galatasaray mıydı, ondan önce Akhisar mıydı ya da Gaziantep mi, Karabük ya da Osmanlıspor muydu bilmiyorum...
Bildiğim tek şey, madalyonun fırtına yüzünün tek rakibi, öteki yüzündeki Trabzonspor...
 
Kendini aşa aşa, ışığını içi içine sığmayan bordo mavi yüreğimize hem de gelecek sezonlara yansıtacağa benziyor.

Senin için hazırladığımız haberler